Süper Baba, Karadayı, Bugünün Saraylısı ve Güneşi Beklerken dizilerinde yer alan ölüm sahnelerinden örnekler veren Karabıyık, “Tevekkülle karşılanan, bilinen ve beklenen bir son olmaktan uzaklaştırılıyor ölüm. Kabul edilemez bir son olarak çıkıyor karşımıza.” dedi.
Köşesindeki “Ölümü öldürüp hayata dönmek” başlıklı yazısında Karabıyık, dizilerde yer alan ölüm sahnelerini eleştirdi. Dizilerde ölüm algısının romantize edildiğini belirten Karabıyık, Türk televizyonlarında yayınlanan bazı dizilerden şu örnekleri verdi:
“Karadayı’da Feride Mahir Kara’nın kim olduğunu öğrendiğinde nasıl davranacak Mahir’i nasıl affedecek sorusunun cevabında çıktı karşımıza değiştirilen ölüm algısı. Mahir ölüm kalım savaşı verirken Feride son anda geldi hastaneye. Önce kendince hesaplaştı, sonra öptü Mahir’i. O öpücükle Mahir hayata döndü. Artık bu ilişkiden hayır gelmez denilen noktada giriyor devreye ölüm teması.
Bugünün Saraylısı’nda Üftade, Ata ile arasında yaşananlardan sonra dönülmez bir yola girdiğini anladı, duvara çarparak ölmek istedi. Hastane odasında ölecek endişesiyle yaşanan zaman zarfında aradaki anlaşmazlık çözüme kavuştu, kalan sırlar açığa çıktı.
Aynı zaman diliminde Güneşi Beklerken’de de Kerem içkili bir şekilde arabasını duvara doğru sürerek ölmek istedi. Ölmeyeceği belliydi, dizi devam ederken ölmesi beklenen en son karakter Kerem. Genç bir izleyici kitlesine sahip dizinin senaryo grubunun ölüm temasını nasıl işleyeceği önemliydi.
Beşeri ilişkiler, aşk ilişkileri, alkol kullanımı, gençlerin birbirine yaptığı işkenceler söz konusu olduğunda genç izleyiciler için herhangi bir filtre uygulama gereği hissedilmeden bütün çıplaklığıyla yazılırken; söz konusu ölüm olduğunda izleyicimizi üzmeyelim düşüncesi devreye girdi.”
“Ölüm, kabul edilemez bir son gibi yansıtılıyor”
Karabıyık, yabancı dizilerden izler taşıyan bu sahnelerde işlenen ölüm algısının İslam itikadına aykırı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Dua etmek, Yaradan’dan şifa dilemek, yakarmanın ötesinde, ben istemezsem ölemez resti. Tevekkülle karşılanan, bilinen ve beklenen bir son olmaktan uzaklaştırılıyor ölüm. Kabul edilemez bir son olarak çıkıyor karşımıza. Ölüm sahneleri ile ölüm seyirlik bir malzemeye dönüştürülüyor. Hiçbir şekilde dua edilmiyor, direkt ölmek üzere olan kişiyle konuşuluyor. Ölemezsin, birlikte yaşayacak uzun yıllarımız var, beni yalnız bırakamazsın cümleleri eşliğinde ölümün elinden kurtarılıyor maşuk.
Köşesindeki “Ölümü öldürüp hayata dönmek” başlıklı yazısında Karabıyık, dizilerde yer alan ölüm sahnelerini eleştirdi. Dizilerde ölüm algısının romantize edildiğini belirten Karabıyık, Türk televizyonlarında yayınlanan bazı dizilerden şu örnekleri verdi:
“Karadayı’da Feride Mahir Kara’nın kim olduğunu öğrendiğinde nasıl davranacak Mahir’i nasıl affedecek sorusunun cevabında çıktı karşımıza değiştirilen ölüm algısı. Mahir ölüm kalım savaşı verirken Feride son anda geldi hastaneye. Önce kendince hesaplaştı, sonra öptü Mahir’i. O öpücükle Mahir hayata döndü. Artık bu ilişkiden hayır gelmez denilen noktada giriyor devreye ölüm teması.
Bugünün Saraylısı’nda Üftade, Ata ile arasında yaşananlardan sonra dönülmez bir yola girdiğini anladı, duvara çarparak ölmek istedi. Hastane odasında ölecek endişesiyle yaşanan zaman zarfında aradaki anlaşmazlık çözüme kavuştu, kalan sırlar açığa çıktı.
Aynı zaman diliminde Güneşi Beklerken’de de Kerem içkili bir şekilde arabasını duvara doğru sürerek ölmek istedi. Ölmeyeceği belliydi, dizi devam ederken ölmesi beklenen en son karakter Kerem. Genç bir izleyici kitlesine sahip dizinin senaryo grubunun ölüm temasını nasıl işleyeceği önemliydi.
Beşeri ilişkiler, aşk ilişkileri, alkol kullanımı, gençlerin birbirine yaptığı işkenceler söz konusu olduğunda genç izleyiciler için herhangi bir filtre uygulama gereği hissedilmeden bütün çıplaklığıyla yazılırken; söz konusu ölüm olduğunda izleyicimizi üzmeyelim düşüncesi devreye girdi.”
“Ölüm, kabul edilemez bir son gibi yansıtılıyor”
Karabıyık, yabancı dizilerden izler taşıyan bu sahnelerde işlenen ölüm algısının İslam itikadına aykırı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Dua etmek, Yaradan’dan şifa dilemek, yakarmanın ötesinde, ben istemezsem ölemez resti. Tevekkülle karşılanan, bilinen ve beklenen bir son olmaktan uzaklaştırılıyor ölüm. Kabul edilemez bir son olarak çıkıyor karşımıza. Ölüm sahneleri ile ölüm seyirlik bir malzemeye dönüştürülüyor. Hiçbir şekilde dua edilmiyor, direkt ölmek üzere olan kişiyle konuşuluyor. Ölemezsin, birlikte yaşayacak uzun yıllarımız var, beni yalnız bırakamazsın cümleleri eşliğinde ölümün elinden kurtarılıyor maşuk.