Medya kullanımının teknolojik gelişmeler sebebiyle giderek yaygınlaşması, hayatın bütün alanlarında medyayı etkin hale getiriyor. Medya bu yönüyle, bireyleri de toplumları da etkisi altına alıyor. Bu etkiyi, derinlemesine izah eden bir kavram da “Medyatik Kulluk” metaforu. Peki ne anlama geliyor bu kavram? Kulluk kavramı, medya ile birlikte nasıl kullanılıyor?
Türkiye’de medya ve din çalışmalarına akademik düzeyde önemli katkıları bulunan, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Çamdereli, TRT Akademi Dergisi’nde yayınlanan röportajında “medyatik kulluk” metaforuna açıklık getirerek şunları söyledi.
“Kul kendi iradesiyle o zamansız ve mekânsız dairenin içerisine girer ve orada özgürlüğü bulur. Köleyse seçme hakkı olmadığından, tercihleriyle özgürlüğü tadamayacak, hissedemeyecektir. Dolayısıyla iradenizi televizyonu kapatarak da kullanabilirsiniz, YouTube’a girmeden de hayatınızı sürdürebilirsiniz. Medyatik kulluk artık medyanın dayatmalarına karşı koyamayan, karşı koymayan, buna bile isteye rıza gösteren, zorunlu bir ihtiyacı olmasa da yapacak hiçbir şeyim yok artık bunun içindeyim diye gönüllü kabullenen ve artık bunsuz yapamam diyen içindir. Medyanın doğası da, nassı da, dogması da budur zaten. Kendi emir ve yasakları vardır. Medyanın emir ve yasakları dinin emir ve yasaklarının yerine geçer mi? Geçiyorsa ben ne kadar uzaklaşmalıyım? Allah’a kullukta bile zaman zaman iradeniz devreye giriyor, kendi imani formatınızı belirliyorsunuz da, televizyonun ya da internetin karşısında ben bir şey yapamam deyip gönüllü kulluğu tercih ediyorsunuz ve artık hiçbir şeyi ben belirlemeyeceğim, hiç iradem yok diyorsunuz. Böyle şey olamaz. Köle olsaydınız iradeniz olmazdı. Medyatik kulluk gerektiğinde iradeyi alacak biçimde şekillenir, öyle şekillenmelidir.”
“Allah’a kul değilsin, medyaya kulsun” demiyoruz…
Sabah uyandığınızda gözlerinizi bile ovuşturmadan, ne bileyim bir mümin açısından düşünelim, daha abdest almadan, namaz kılmadan telefonunuzu elinize alıyorsanız, sosyal ağlarda neler olup bittiğine bakıyorsanız, medyatik kulluğun çerçevesi içindesiniz demektir. Bundan sonra irade gösterebilir ilgilenmeyebilirsiniz ama artık medyaya tâbisiniz. Bunu söylemek istiyorum. Bu ifade ağır mı? Bırakın ağır olsun, belki bir yaraya merhem olur. Yoksa biz kimseye sen Allah’a kul değilsin medyaya kulsun demiyoruz. Bu bir metafordur. Bu tür kavramsallaştırmaları lütfen metafor olarak algılayın. Böylesi durumlarda metaforlara tutunmazsak kendimizi ifade etmekte ve konunun önemini vurgulamakta zorlanırız. Medyatik kulluk bugün dijital kulluk hâline geldi mesela. Bunu da vurgulayalım. Kölelikle yine farklı tabi. Yani hâlâ irademiz var, doğruyu biz belirleyebiliriz. Özgürlük alanınızı siz belirliyorsunuz ama o aracın izin verdiği ölçüde. Bu sizin özgür olduğunuzu gösterir mi? Bunun cevabını siz verin. Nereden baktığınıza bağlı bir şey bu yani…
“Medyatik vaizlik, mecraya göre şekilleniyor”
Prof. Dr. Çamdereli, yeryüzünde dinselliğin kuşattığı bütün alanların, dijital platformlarda da karşımıza çıktığını belirtti. Dijital platformlarda, dinselliğin devasa bir alanı oluşturduğunu kaydeden ve değişime vurgu yapan Çamdereli, konuyu medya vaizliği üzerinden değerlendirerek şöyle devam etti:
“Bugün dijital teknoloji, dijital iletişim boyutuyla karşımıza çıkınca, vaizlik ya da uzmanlık da dijitalleşti zaten, televanjelizm, televaizlik ya da medyatik vaizlik terimleri, derdi izhar etmez oldu. Dinsellik bağlamında söz söyleyen ve dinleyen kim olursa olsun, artık ister istemez dijital vaizlik ve muhatapları olarak değerlendirilecektir. Medyatik vaizler kendilerini istemeseler de dijital platformda görecek, tüm muhatapları gibi kendileri de dijitalleşmenin muhasarasını derinden hissedeceklerdir. Yeryüzünde dinselliğin kuşattığı ne varsa, artık dijital platformlarda minimize olarak karşımıza çıkıyor ama kapısından girildiğinde karşınıza devasa bir dinsel alan çıkıyor. Medyatik vaizlik mecraya göre değişiyor, şekilleniyor. Vaaz sistemi değişiyorsa, medyanın yapmış olduğu bir program –medya kendisi yapmıyor tabi, onu yönetenler, yönlendirenler yapıyor, medyayı bu bağlamda bir özne olarak almıyoruz, baştan söylemekte yarar var…–, bir uygulama, bir içerik bir dinsel olguyu, bir dinsel durumu nasıl dönüştürüyorsa dinsel vaizlik dediğimiz olgu da doğal olarak dijitalin işleyiş biçimine göre değişerek değiştirmeye devam edecektir.”
“Dinsel söylem yok olmuyor, medyatikleşiyor”
Röportajında din dili ile medyatik dil arasındaki ilişkiye de temas eden Çamdereli, din dilinin medyatik düzlemden olumsuz anlamda etkilenebileceğini ifade ederek “Din dili, medyatik söylemle kendini ifade ettiğinde genel olarak medyatik söylemin çerçevesi içinde kalıyor, medyatik dilin söylemsel isterleriyle şekilleniyor. Dinsel söylem yok olmuyor, medyatikleşiyor sadece, çünkü din yok olmuyor, dinin hükümleri yok olmuyor, dinin esasları orada durduğu sürece sorun yok demektir; ama medyatik söylemin dönüştürücü gücünü görmezden gelmek anlamına gelmiyor bu durum. Evet din bir şekilde hayatını sürdürüyor; fakat bu söyleme muhatap olanlar, artık özgün din söyleminden çok, medyatik ve dijital din söyleminin mahkûmları hâline geliyor” dedi.
Çamdereli, medya vasıtasıyla dini bilginin sunulması hakkındaki görüşlerini de şöyle açıkladı:
“Medyanın bir okul olmadığını bilelim”
Medya dinî kişilikler, ikonlar, vaizler, fenomenler vasıtasıyla bizi bilgilendirsin ama biz de medyanın bir dershane, bir okul olmadığını bilelim. Medyatik mikrofonlar bizi dinsellik bağlamında elbette bilgilendirsin ama bu bilgi bizim işimize yarayacak bir bilgi olmanın ötesinde, ertesi gün sadece arkadaşlarımızla hoşça vakit geçirtecek sıradan bir sohbet konusu, bir magazinel bilgi hâline gelmişse bunun bize bir faydası olmayacaktır. O bilgi bizi tartıştırarak şekillendirecekse, bizi okumaya sevk edecekse, bizi kaynaklardaki bilgiyi öğrenmeye sevk edecekse o zaman medyatik vaizlere daha çok kapı açalım. Şu anda bir izleyici, dinleyici, okuyucu kitleleri varsa onların da iyi niyetli çabalarının karşılığını inşallah görürüz diye umut edelim. Zaman içinde bunun da dinselliğin yeniden inşası şekline dönüşebileceği riskini göz ardı etmeyelim.
Röportajın tamamını kaynağından okumak için lütfen tıklayınız.