Türkiye’de yapay zekâ ve din arasındaki ilişki, ulusal bir çalıştayda ele alınacak.
Çalıştayın ana kavramlarından biri olan transhümanizm ile din arasındaki ilişkiyi Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi muhammet yeşilyurt ile konuştuk.
İslamvemedya.com: Çalıştayda din ile ilişkili iki kavram var. Birincisi yapay zekâ ikincisi, transhümanizm. Sizin de transhümanizme dair çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Ama bu kavram oldukça yeni, bizim açımızdan. Transhümanizmi nasıl açıklarsınız, nerede başlar, neleri kapsar?
Muhammet Yeşilyurt: İlk kez bir terim olarak 20. yüzyılın ortalarında Julian Huxley tarafından kullanılan Transhümanizm; insan türünün bilişsel ve fiziksel yeteneklerinin arttırılması, hastalanma ve yaşlanma gibi zayıf yönlerinin azaltılması veya ortadan kaldırılması amacıyla bilim ve teknolojiden faydalanılması gerektiğini öne süren entelektüel ve kültürel hareket olarak tanımlanır.
İslamvemedya.com: Bilim, teknoloji, kültür gibi pek çok alanı kapsıyor o halde. Peki transhümanizm ile din arasında bir ilişki var mıdır ve eğer varsa nasıl açıklanabilir?
Muhammet Yeşilyurt: Transhümanizmin temel motivasyonları, işaret ettiğiniz gibi bilim ve teknoloji ve bu teknolojinin ortaya çıkardığı yeni kültürel çerçeve. Ancak onun din ile olan münasebetinden de rahatlıkla söz edilebilir. Felsefi temellerini 16. yüzyılın Rönesansı, 17. yüzyılın bilimsel devrimi ve 18. yüzyılın Aydınlanmasında bulan transhümanizmin din ile de çok yoğun ve derinlikli bir ilişkisi mevcuttur.
Gelecek yönelimli (fütürist) bir hareket olsa da tarihsel kökenleri, antik Sümerlerin Gılgamış Destanı'na kadar götürülen Transhümanizmin, özellikle Hıristiyanlıkla olan ilişkisi dikkatleri çekmektedir. Hıristiyanlık, Transhümanizmi besleyen dinî kaynakların başında gelmektedir. Öyle ki transhümanizmin, başından beri meşruiyet zeminini büyük oranda Hıristiyanlıktan, onun öğretilerinden oluşturduğunu söyleyebiliriz. Hıristiyanlığın, başta imago Dei (Tanrı’nın sureti) öğretisi olmak üzere enkarnasyon, diriliş, ilk günah, günah sebebiyle düşüş, kurtuluş, eskatoloji, insanın Tanrılaşması/theosis (Ortodoks teolojide) vs. öğretilerini iddialarının temeline yerleştirmeye çabalamaktadır.
“Felsefi ya da teknolojik akım olmanın ötesinde transhümanizm, din ile yakından ilişkili bir yapıdır”
Diğer taraftan Transhümanizmin din ile olan ilişkisi bağlamında şunlar da ilave edilmelidir: Transhümanizm, Hıristiyanlık dışında, Yahudilik, İslâm, Taoizm, Budizm, Hinduizm gibi dinlerin kutsal metinlerindeki birtakım ifade ve cümlelerden yola çıkarak bu dinlerle de ilişkilendirilebilmekte; transhümanist hedeflerin sözü edilen dinlerin teolojileriyle de uyumlu olabileceği ileri sürülmektedir. Dolayısıyla transhümanizmin; kurgusu, içeriği ve hedefleriyle birlikte değerlendirildiğinde, yalnızca felsefî ya da teknolojik bir akım olmanın çok ötesinde, güçlü dinî duyarlılıklara sahip, büyük dünya dinleri ile çok yakından ilişkili bir yapı olma özelliğini gösterdiğini söylemek mümkündür. Nitekim, son dönemde transhümanizm temelli yeni birtakım dinî grupların (Hıristiyan Transhümanizmi, Mormon Transhümanizmi, Rus Transhümanist Hareketi, Terasem, Ebedi Yaşam Kilisesi, Turing Kilisesi) ortaya çıkmış olması da transhümanizm-din ilişkisini daha somut bir şekilde doğrulayan gelişmelerden biridir.
Transhümanizm, dinler açısından tehdit mi?
İslamvemedya.com: Peki Hocam, böyle bir ilişki dinler açısından herhangi bir sorun ya da tehlikeyi ortaya çıkarıyor mu?
Muhammet Yeşilyurt: Bu sorunuza Transhümanizmin temel iddia ve hedeflerinden hareketle “evet” cevabını vermek mümkündür. Transhümanizm; yapay zekâ temelli biyo/nano/info/nörobilim ve robotbilim teknolojilerini kullanarak hastalıkları ortadan kaldırmayı, yaşlanmayı mümkün olduğunca geciktirmeyi ve nihai noktada ölümsüzlüğe ulaşmayı hedeflemektedir. Transhümanizm, tüm bu hedeflerin gerçekleşmesini, insanın da tıpkı Tanrı gibi yaratıcı olduğu savıyla açıklar. Dolayısıyla Transhümanizmin, insanın bilimsel ve teknolojik araç ve yöntemlerle geliştirilebileceği hatta dünyadayken tıpkı Tanrı gibi ölümsüzlüğe ulaşabileceği hedefi ve Tanrı gibi yaratıcılık özelliğine sahip olduğu savı; insanı, Tanrı’nın suretinde “yaratılmış”, “ölümlü” bir varlık olarak değerlendiren özellikle ilahi kaynaklı dinler açısından muhtemel birtakım teolojik sorunları içerisinde barındırmaktadır.
Sanal zihinler, cyborglar... posthuman
Öte yandan Transhümanizmin; insan-makine birleşimi temelinde, sırasıyla “sanal zihinler”, “cyborg’lar” ve insan zekasından trilyonlarca kat daha üstün zekâya, yeteneğe ve güce sahip “posthuman” adı verilen varlık türlerini ortaya çıkarma hedefi vardır. Sözü edilen varlık türlerinin, büyük dünya dinlerinin insanın doğası, ruhu ve bedeni konusundaki görüş ve öğretilerine muhalif bir manzara arz etmesi de dinler için Transhümanizmin sorun, tehdit ve tehlike oluşturmasının bir diğer sebebidir.
İslamvemedya.com: Çalıştayda da sanıyoruz bu hususlara işaret edilecek, değil mi?
Muhammet Yeşilyurt: Elbette. Çalıştayımızda Türkiye’de Transhümanizm ile ilgili bilimsel araştırmaları ve çalışmaları olan, konunun uzmanı araştırmacı ve akademisyenler, kendi pencerelerinden transhümanizm-din ilişkisini masaya yatıracaklar.
Çalıştay, Ülkemizde “yapay zekâ, transhümanizm ve din” konusunun, bir İlahiyat Fakültesi bünyesinde ele alınacağı ilk bilimsel toplantı olma özelliğini taşımaktadır. Bu açıdan da bir ilke imza atacak olan çalıştayımıza, konuya ilgi duyan bütün kardeşlerimizi bekliyoruz. Tabi bu noktada, çalıştaya ilgi ve desteğini esirgemeyen sizlere, “İslamvemedya.com” ekibine en kalbî şükranlarımı sunuyor, çalışmalarınızda başarı ve kolaylıklar diliyorum.
Çalıştayın ana kavramlarından biri olan transhümanizm ile din arasındaki ilişkiyi Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi muhammet yeşilyurt ile konuştuk.
İslamvemedya.com: Çalıştayda din ile ilişkili iki kavram var. Birincisi yapay zekâ ikincisi, transhümanizm. Sizin de transhümanizme dair çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Ama bu kavram oldukça yeni, bizim açımızdan. Transhümanizmi nasıl açıklarsınız, nerede başlar, neleri kapsar?
Muhammet Yeşilyurt: İlk kez bir terim olarak 20. yüzyılın ortalarında Julian Huxley tarafından kullanılan Transhümanizm; insan türünün bilişsel ve fiziksel yeteneklerinin arttırılması, hastalanma ve yaşlanma gibi zayıf yönlerinin azaltılması veya ortadan kaldırılması amacıyla bilim ve teknolojiden faydalanılması gerektiğini öne süren entelektüel ve kültürel hareket olarak tanımlanır.
İslamvemedya.com: Bilim, teknoloji, kültür gibi pek çok alanı kapsıyor o halde. Peki transhümanizm ile din arasında bir ilişki var mıdır ve eğer varsa nasıl açıklanabilir?
Muhammet Yeşilyurt: Transhümanizmin temel motivasyonları, işaret ettiğiniz gibi bilim ve teknoloji ve bu teknolojinin ortaya çıkardığı yeni kültürel çerçeve. Ancak onun din ile olan münasebetinden de rahatlıkla söz edilebilir. Felsefi temellerini 16. yüzyılın Rönesansı, 17. yüzyılın bilimsel devrimi ve 18. yüzyılın Aydınlanmasında bulan transhümanizmin din ile de çok yoğun ve derinlikli bir ilişkisi mevcuttur.
Gelecek yönelimli (fütürist) bir hareket olsa da tarihsel kökenleri, antik Sümerlerin Gılgamış Destanı'na kadar götürülen Transhümanizmin, özellikle Hıristiyanlıkla olan ilişkisi dikkatleri çekmektedir. Hıristiyanlık, Transhümanizmi besleyen dinî kaynakların başında gelmektedir. Öyle ki transhümanizmin, başından beri meşruiyet zeminini büyük oranda Hıristiyanlıktan, onun öğretilerinden oluşturduğunu söyleyebiliriz. Hıristiyanlığın, başta imago Dei (Tanrı’nın sureti) öğretisi olmak üzere enkarnasyon, diriliş, ilk günah, günah sebebiyle düşüş, kurtuluş, eskatoloji, insanın Tanrılaşması/theosis (Ortodoks teolojide) vs. öğretilerini iddialarının temeline yerleştirmeye çabalamaktadır.
“Felsefi ya da teknolojik akım olmanın ötesinde transhümanizm, din ile yakından ilişkili bir yapıdır”
Diğer taraftan Transhümanizmin din ile olan ilişkisi bağlamında şunlar da ilave edilmelidir: Transhümanizm, Hıristiyanlık dışında, Yahudilik, İslâm, Taoizm, Budizm, Hinduizm gibi dinlerin kutsal metinlerindeki birtakım ifade ve cümlelerden yola çıkarak bu dinlerle de ilişkilendirilebilmekte; transhümanist hedeflerin sözü edilen dinlerin teolojileriyle de uyumlu olabileceği ileri sürülmektedir. Dolayısıyla transhümanizmin; kurgusu, içeriği ve hedefleriyle birlikte değerlendirildiğinde, yalnızca felsefî ya da teknolojik bir akım olmanın çok ötesinde, güçlü dinî duyarlılıklara sahip, büyük dünya dinleri ile çok yakından ilişkili bir yapı olma özelliğini gösterdiğini söylemek mümkündür. Nitekim, son dönemde transhümanizm temelli yeni birtakım dinî grupların (Hıristiyan Transhümanizmi, Mormon Transhümanizmi, Rus Transhümanist Hareketi, Terasem, Ebedi Yaşam Kilisesi, Turing Kilisesi) ortaya çıkmış olması da transhümanizm-din ilişkisini daha somut bir şekilde doğrulayan gelişmelerden biridir.
Transhümanizm, dinler açısından tehdit mi?
İslamvemedya.com: Peki Hocam, böyle bir ilişki dinler açısından herhangi bir sorun ya da tehlikeyi ortaya çıkarıyor mu?
Muhammet Yeşilyurt: Bu sorunuza Transhümanizmin temel iddia ve hedeflerinden hareketle “evet” cevabını vermek mümkündür. Transhümanizm; yapay zekâ temelli biyo/nano/info/nörobilim ve robotbilim teknolojilerini kullanarak hastalıkları ortadan kaldırmayı, yaşlanmayı mümkün olduğunca geciktirmeyi ve nihai noktada ölümsüzlüğe ulaşmayı hedeflemektedir. Transhümanizm, tüm bu hedeflerin gerçekleşmesini, insanın da tıpkı Tanrı gibi yaratıcı olduğu savıyla açıklar. Dolayısıyla Transhümanizmin, insanın bilimsel ve teknolojik araç ve yöntemlerle geliştirilebileceği hatta dünyadayken tıpkı Tanrı gibi ölümsüzlüğe ulaşabileceği hedefi ve Tanrı gibi yaratıcılık özelliğine sahip olduğu savı; insanı, Tanrı’nın suretinde “yaratılmış”, “ölümlü” bir varlık olarak değerlendiren özellikle ilahi kaynaklı dinler açısından muhtemel birtakım teolojik sorunları içerisinde barındırmaktadır.
Sanal zihinler, cyborglar... posthuman
Öte yandan Transhümanizmin; insan-makine birleşimi temelinde, sırasıyla “sanal zihinler”, “cyborg’lar” ve insan zekasından trilyonlarca kat daha üstün zekâya, yeteneğe ve güce sahip “posthuman” adı verilen varlık türlerini ortaya çıkarma hedefi vardır. Sözü edilen varlık türlerinin, büyük dünya dinlerinin insanın doğası, ruhu ve bedeni konusundaki görüş ve öğretilerine muhalif bir manzara arz etmesi de dinler için Transhümanizmin sorun, tehdit ve tehlike oluşturmasının bir diğer sebebidir.
İslamvemedya.com: Çalıştayda da sanıyoruz bu hususlara işaret edilecek, değil mi?
Muhammet Yeşilyurt: Elbette. Çalıştayımızda Türkiye’de Transhümanizm ile ilgili bilimsel araştırmaları ve çalışmaları olan, konunun uzmanı araştırmacı ve akademisyenler, kendi pencerelerinden transhümanizm-din ilişkisini masaya yatıracaklar.
Çalıştay, Ülkemizde “yapay zekâ, transhümanizm ve din” konusunun, bir İlahiyat Fakültesi bünyesinde ele alınacağı ilk bilimsel toplantı olma özelliğini taşımaktadır. Bu açıdan da bir ilke imza atacak olan çalıştayımıza, konuya ilgi duyan bütün kardeşlerimizi bekliyoruz. Tabi bu noktada, çalıştaya ilgi ve desteğini esirgemeyen sizlere, “İslamvemedya.com” ekibine en kalbî şükranlarımı sunuyor, çalışmalarınızda başarı ve kolaylıklar diliyorum.