Bazı televizyon kanallarının ramazan ayında sözde dini program adı altında İslam’ın sahih bilgisinden uzak hurafelerle dolu hikayelerin anlatılması, gereksiz ve yanıltıcı tartışmaların ortaya atılması vatandaşların dine olan yaklaşımına da zarar veriyor.
Son dönemlerde özellikle gençlerde görülen ‘Deizm’ akımı, ekranlarda ve sosyal medyada vaizlik yapan insanların dinden refere ettikleri bilgileri kendilerinden menkul yorumlarla sunmasıyla beslenmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığının 2014 yılında yaptırmış olduğu ‘Dini Hayat Araştırması’ sonuçlarına göre gençlerin dini bilgiyi öğrenme kaynakları olarak televizyon ve gazeteler de gösteriliyor. Hatırlatmak gerekirse, ‘Dini Hayat Araştırması’na göre kişilerin bilgi sahibi olduğu kaynakların başında ailesi ve yakın çevresi geliyor. Katılımcıların yüzde 91,8'i ailesi ve din görevlilerinden dini bilgi sahibi olduğunu aktarırken bunu sırasıyla din görevlileri, televizyon ve gazete, Diyanet'e bağlı Kur'an kursları ile örgün öğretim kurumları izliyor.
Son yıllarda artan sosyal medya paylaşımlarını da dikkate alacak olursak sosyal medyayı da eklemek gerekebilir.
Manipüleye açık, paylaşım yapanın kendisini bağlayan, yorumları kendinden menkul medya vaizlerinin Türkiye’deki dini hayata etkileri ve özellikle gençlerin sahih dini bilgiye ulaşmada karşılarına çıktıklarını düşünecek olursak ne denli öneme haiz olduğu su götürmez bir gerçeklik olarak orta yerde duruyor.
Bu minvalde doğru ve sahih dini bilgiye ulaşmada arama motoru kültüründen çıkarak, manipüle edilmiş sosyal medya paylaşımlarının etkisinden sıyrılarak; doğru kaynaklarla, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu rehberliğinde dini bilgiye ulaşmaya çalışmak hem dini hayatımızı hem zihni yapımızı koruyacağı düşüncesindeyim.
Diyanet İşleri Başkanlığının haklı uyarılarını dikkate alarak televizyon kanallarının da dini konuları işlemede gereken hassasiyeti taşıma zorunluluğu olacaktır. Aksi halde muteber olmayan yayınlarının ifşası bu konuda daha doğru kararlar almaya itecektir.
Medya ve dinin etki gücü yaşadığımız dünyada son derece yüksektir. Dinin medyada işlenmesi bu etki gücünü zirveye taşımaktadır. Sosyo-dini ve sosyo-kültürel yapıların dizaynında dinin medyada işlenmesi ayrı bir hendesedir. Bu hendeseye malzeme olmamak için toplumun bu hendeseden korunmasını sağlamak için değeri kendinden menkul medya vaizlerinin de bu mecralarda itibar bulamaması etkili olacaktır.
Son dönemlerde özellikle gençlerde görülen ‘Deizm’ akımı, ekranlarda ve sosyal medyada vaizlik yapan insanların dinden refere ettikleri bilgileri kendilerinden menkul yorumlarla sunmasıyla beslenmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığının 2014 yılında yaptırmış olduğu ‘Dini Hayat Araştırması’ sonuçlarına göre gençlerin dini bilgiyi öğrenme kaynakları olarak televizyon ve gazeteler de gösteriliyor. Hatırlatmak gerekirse, ‘Dini Hayat Araştırması’na göre kişilerin bilgi sahibi olduğu kaynakların başında ailesi ve yakın çevresi geliyor. Katılımcıların yüzde 91,8'i ailesi ve din görevlilerinden dini bilgi sahibi olduğunu aktarırken bunu sırasıyla din görevlileri, televizyon ve gazete, Diyanet'e bağlı Kur'an kursları ile örgün öğretim kurumları izliyor.
Son yıllarda artan sosyal medya paylaşımlarını da dikkate alacak olursak sosyal medyayı da eklemek gerekebilir.
Manipüleye açık, paylaşım yapanın kendisini bağlayan, yorumları kendinden menkul medya vaizlerinin Türkiye’deki dini hayata etkileri ve özellikle gençlerin sahih dini bilgiye ulaşmada karşılarına çıktıklarını düşünecek olursak ne denli öneme haiz olduğu su götürmez bir gerçeklik olarak orta yerde duruyor.
Bu minvalde doğru ve sahih dini bilgiye ulaşmada arama motoru kültüründen çıkarak, manipüle edilmiş sosyal medya paylaşımlarının etkisinden sıyrılarak; doğru kaynaklarla, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu rehberliğinde dini bilgiye ulaşmaya çalışmak hem dini hayatımızı hem zihni yapımızı koruyacağı düşüncesindeyim.
Diyanet İşleri Başkanlığının haklı uyarılarını dikkate alarak televizyon kanallarının da dini konuları işlemede gereken hassasiyeti taşıma zorunluluğu olacaktır. Aksi halde muteber olmayan yayınlarının ifşası bu konuda daha doğru kararlar almaya itecektir.
Medya ve dinin etki gücü yaşadığımız dünyada son derece yüksektir. Dinin medyada işlenmesi bu etki gücünü zirveye taşımaktadır. Sosyo-dini ve sosyo-kültürel yapıların dizaynında dinin medyada işlenmesi ayrı bir hendesedir. Bu hendeseye malzeme olmamak için toplumun bu hendeseden korunmasını sağlamak için değeri kendinden menkul medya vaizlerinin de bu mecralarda itibar bulamaması etkili olacaktır.