Dijital platformlar, izlenme paylarıyla sektörde önemli bir yere sahip. Batı merkezli içerik üretimini Hollywood’tan dijital dünyaya taşıyan platformlar, aynı zamanda kültürel iktidar hakkında yeni bir tartışma alanını oluşturuyor. TRT’nin kurduğu tabii ise zengin içerikleriyle Türkiye’nin kültürel iklimini yansıtıyor. Biz de tabii’de yayınlanan “Koyu Beyaz” dizisinin yapımcılarından Ümit Sönmez ile dijital platformların kültürel iktidarla ilişkisini konuştuk.
İslamvemedya.com: Kültürel iktidar açısından dijital platformların konumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Ümit Sönmez: Meseleye sadece kültürel iktidar açısından bakmak yerine belki daha da geniş bakmalıyız. Burada sınırların bulunmadığı bir dünyadan bahsediyoruz. Dijital platformlar oluşturdukları etki açısından toplumların yaşama bakışını etkileyip şekillendirir hale geldiler. Bu sebeple meseleye toplumsal sosyoloji, varlık yokluk, yerel sosyal değerlerin varlığı ve değişimi açısından bakmak gerekmekte kanımca.
İslamvemedya.com: Bu elbette, bir günde olmadı. Dijital dünyada platformların yükselişinde hangi faktörler etkili oldu.
Ümit Sönmez: 1997 de DVD gönderimi yöntemi ile işe başlayan bugünün en çok abonesine sahip dijital platformunun çevrimiçi hale dönmesi ise 2007 yılını buldu. Sektör açısından asıl çarpıcı kırılma noktası ise 2013’te The House isimli diziyle içerik üretmeye başlaması oldu. Bugün 200 milyonun üzerinde aboneye sahip olan platform Türkiye dahil bazı ülkelerde ofisler açtı. Ekonomik olarak öngörülemeyen işlere imza atan sistem (ki bu fonu kimler sağladı çok detaylı incelemek lazım) kimi yeni kimi ise prodüksiyon dünyasının eskileri olan devlerin yeni platformlar kurmasına yol açtı.
Karanlığa kızmak çözüm sağlamaz, alternatif içerikler sunmak zorundayız
İslamvemedya.com: Peki kültürel dönüşüm açısından neler yaşandı? Dijital platformlar bu manada nasıl etkinlik gösteriyor?
Ümit Sönmez: Açıkçası ilk kurulan platformun sistemi çalışır hale getirmek için kullandığı milyarlarca dolar tutarındaki fonun anlamı çok açık; internetin ulaşabildiği her yerde yaşamı yeniden şekillendirmek. Yerel toplumsal değerlerin yerine ekonomik güce sahip lobilerin istediği değerleri geçirmek. Bununla kimi ülkede LGBT, kimi ülkede inançlar, kimi ülkede “modern” değer sistemleri veya adına ne derseniz deyin zaman içinde toplumsal yapı içine sokuşturmak ana hedeflerden birisi. İnsanların tüketim, moda, başarı, iyi/kötü, değerler, inançlar, yerel değerleri açısından kendi istedikleri gibi yaşamasını, düşünmesini, inanmasını istiyorlar. Bunun nasıl sonuçlar doğurduğunu zaten görmeye başladık. Baş döndürücü bir hızla dünyanın her yanındaki değişimi kendi gözlerimizle görebiliyoruz. Dünya 10 yıl önceki dünya değil. Bu durumla ilgili tedbirler alıp almamak beraberinde birçok tartışmayı da getirecek bir durum elbette. Bu konuda söyleyebileceğim tek şey şu: Karanlığa kızmak çözüm sağlamaz, biz alternatif içerik sunmak zorundayız. Başka şansımız yok.
Dijital platformlara sadece ticari kaygıyla yaklaşanlar başarı sağlayamaz
İslamvemedya.com: Hem ülkemizde hem de kimi İslam ülkelerinde “alternatif” mecralara yönelik adımlar atıldı; ancak istenen başarı sağlanamadı. Neden sizce?
Ümit Sönmez: Her yeni mecra kendi kurallarını kendisi koymaya çalışıyor. Regülasyonla ilgili kurum/kurullar ise tedbir almaya kalktığında bir çok zorluklarla karşılaşabiliyor. Bununla birlikte ticari olarak düşünülüp yerel platformlar kuruldu birçok ülkede olduğu gibi. Ancak meseleye sadece ticari bakıldığı için kendilerine, yaptıkları işlere şu kural ile baktılar; “İyi iş yapmak zorunda değiliz, doğru iş yapmak zorundayız.” Doğru işin tanımı için izlenme oranları, reytingler başka somut ölçüm sistemleri olmadığı için tek doğru oldu maalesef. Aslında yaptıkları işler onları da tatmin etmedi belki ama şunu çok rahatlıkla söyleyebildiler: “Toplum bunu istiyor”. Tamam hanımlar beyler diyelim ki toplum bunu istiyor da kardeşim bu toplumu bu hale kim getirdi? Allah aşkına dönüp bir geçmişe bakar mısınız? Çoluk çocuğun ekran başında olduğu gündüz kuşaklarında reality şov adı altında olmadık sapkınlıklar canlı yayında ortalığa dökülmedi mi? Her türlü ekstrem yaşam biçimi özendirilmedi mi? Türkiye izleyicisi hem de geleneksel medya üzerinden nasıl bir içerik ile baş başa bırakıldı farkında mıyız acaba? İş dijital platformlara dönünce kantarın topuzu artık iyice kaçtı. Gencecik çocukların kelime dağarcığındaki sözlerin ciddi bir kısmını duyunca biz büyükler hicap ediyoruz. Suçlusu bu çocuklar mı yoksa bu lügat dağarcığını onlara kazandıranlar mı? Hem söylem hem davranış açısından ticari amaçlarla yerel bazda oluşturulan platformlar maalesef derde deva olmayı bırakın üzerine tüy diktiler. Başarıyı her şeyden bağımsız abone sayısı ile ölçecek ise evet henüz istedikleri başarıyı da sağlayamamış durumdalar. Teknik olarak da gerekli alt yapıyı sağlamaktan uzak kaldılar. Öyle ki futbol alanında Avrupa kupası maçlarını ücretli olarak yayınlayacağını ifade eden bir platform bir çok maçta teknik sıkıntı çekince yayını geleneksel medyadaki şifresiz televizyon kanalında yayınlamak zorunda kaldı.
Türkiye’nin dijital platformu tabii’nin sektöre birden fazla etkisi oldu
Ülkemizdeki en güçlü dijital platformun TRT tarafından açılan tabii olduğu düşünüyoruz. Sizce tabii, dijital platformlar arasında nasıl bir konuma sahip?
Ümit Sönmez: Tabii bu anlamda ülkemiz için önemli bir fırsat olarak karşımıza çıktı. Uzunca bir zamandır üzerinde çalışılmakta olan proje daha başlangıçta çıtayı çok yukarıya koydu. Türkiye’nin yerel ama uluslararası dijital platformu olmak hedefiyle çalışmalara başlandı. Türkiye’de yayına başlamasının üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Hali hazırda sadece ülkemizde izlenebilen platforma çok yakında kademeli bir şekilde yurt dışından da izlenebilecek. Bu projenin birden çok etkisi oldu sektörümüze. Birincisi yeni yapımcı, yönetmen ve her kademeden ekibe çıkış kapısı oldu. Ana akım medya her ne kadar geniş bir yelpaze sunsa da genel itibarı ile belli sayıda sektör bileşeni tarafından yönlendiriliyordu. Tabii burada çok sayıda yetenekli, eğitimli, donanımlı kişi için sahneye çıkma fırsatı oluşturdu. TRT çatısı altında olması içeriğin temiz/düzeyli/uygun olması açısından ciddi bir güven unsuru oluşturdu. Yanlış anlaşılmasın, ailesi ve çocukları için sadece muhafazakar aileler temiz içerik aramıyor. Bu arayış bütün dünyada önemli bir boşluk ve Tabii’nin önünde bu boşluğu doldurmak gibi büyük bir fırsat var. Türkiye’nin yıllara dayalı politikaları sayesinde oluşmuş güçlü bir etki alanı var. Bu etki alanı sadece prodüksiyon alanında değil birçok sektörde önümüzü açmakta. Ayrıca TRT’nin kendi yapımlarında oluşan inanılmaz bir içerik arşivi bulunmakta. Her alanda birbirinden değerli yapımlar günümüz tüketicisinin alıştığı bir formatta yeniden onların kullanımına sunulma şansına erişti.
“Tabii, bir ayağı bu topraklara basan, ama öbür ayağı dünyayı dolaşan bir pergel gibi”
İslamvemedya.com: TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı tabii’nin “kültürel iktidarı elinde bulunduranlara karşı bir duruş” sergilediğini ifade etti. Siz ne düşünüyorsunuz, dijital platformlarda değerlerimizin yansıtılması, kültürel hegemonyaya (hem küresel hem yerel diyebiliriz) karşı neler kazandırır?
Ümit Sönmez: İçerikler açısından baktığımızda bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Tabii’nin açılması zaten başlı başına bir karşı duruştur. Hem de çok kıymetli ve her şeye rağmen bir karşı duruş. Yıllardır maruz kaldığımız “toplum bunu istiyor” ön kabulünü aşmak elbette kolay değildir. Ancak kendi çocukluğum ve gençliğimde izlediğim içerikleri bugünle karşılaştırdığımda mutlaka bu konuda bir tedbir alıp alternatif içerikler üretmeli idik. Tabii, bir ayağı bu topraklara basan, bu toprakların kültür kodlarını taşıyan, ama öbür ayağı dünyayı dolaşacak bir pergel misali çalışacak inşallah. Bu prensiple devam ettiği takdirde etkileri beklenenden çok daha kısa sürede ve çok daha etkili olabilir. Bunu yurt dışına gidip, orada Türk dizilerini izleyen insanların hayatlarında oluşan etkiyi gören birisi olarak söylüyorum.
İslamvemedya.com “Koyu Beyaz” Türkiye’den yurt dışına giden ve esasında seküler bir tip olan Alper ile Pakistan asıllı Ferhan’ın kendi öz değerleriyle buluşmasına odaklanıyor. Diziye gelen tepkiler nasıl? Yeni sezonda devam edecek mi?
Ümit Sönmez: En başta söylediğim nokta bizim bu dizimiz için çıkış noktamızdır. Evet karanlığa kızmamız bize hiçbir şey kazandırmayacaktı. Mutlaka alternatif içerik üretmemiz gerekliydi. Şükürler olsun nasip oldu ve biz Tabii sayesinde hayalini kurduğumuz projeyi hayata geçirebildik. Koyu Beyaz Tabii’nin lansman işlerinden birisi oldu. İlk gün ile birlikte yayına girdi. Özellikle genç izleyicilerimizden çok olumlu geri dönüşler aldık. Hatta daha geçen hafta Bursa’da bir etkinlik için gittiğimizde izleyenlerimizle dizimizle ilgili sohbet etme şansı bulduk. Projeyi hazırlarken günümüz gençlerinin günümüz yaşantısına dair hikayemizi anlatmak istedik. Elbette komedi geniş bir hedef kitleye ulaşmamızı sağlayacaktı. Senaryo ekibimizin tecrübesi ve kıvrak kalemleri, yönetmenimizden oyuncularımıza, sanat ekibimizden yapım ekibimize, ışıktan sese, figüranlarımıza, set işçilerimize kadar herkesin ortaya koyduğu samimi çaba böylesine güzel bir sonuca ulaşmamıza destek oldu. Hepsine minnettarız. Ancak ben Koyu Beyaz’ın asıl yurt dışı yayının başlaması ile birlikte çok daha farklı bir boyuta geçeceğine inanıyorum. Zira bizim oyuncu kadromuzun yaklaşık yüzde 70’i yabancı idi. Çift dille yaptık çekimleri. Bu aslında dizimizin uluslararası alana daha hazır olmasını sağladı bir açıdan da. Bu nedenle ben yurt dışı yorumlarını da merakla bekliyorum. 2. Sezon ise kısmet diyelim, henüz bu konuda bir şey söyleyemiyoruz.
"Medya ve Din: Bir Kültürel İktidar Meselesi" dosyasındaki diğer metinler için tıklayınız.