Geleceğin verileri işlemek ve kullanmak üzerine kurulduğu bir çağda yapay zeka, big data üzerinden bilgiler üreterek tıp, ticaret, ulaşım, eğitim, tarım, medya gibi pek çok alanda hayatımıza yön vermeye devam ediyor. Akıllı evler, haber sunan yapay zekalı spikerler, robotik cerrahi uygulamalar, gerçek zamanlı trafik navigasyonu, kişisel verilere ve göz atma geçmişine dayalı reklamlar, metin ve web madenciliği ile dizi ve film senaryosu yazabilen uygulamalar ile yapay zekanın her geçen gün kullanım alanları genişliyor. Peki yapay zeka, dine dair ne tür faaliyetler için kullanılıyor? Yapay zekanın yükselişi dini kurumları nasıl ve ne yönde etkiliyor?
2016’da Pekin’de Longquan Tapınağı’nda bulunan Xian’er adındaki keşiş robot dikkatleri çekmişti. Karnında bulunan dokunmatik ekran aracılığıyla Budizm hakkında 100 soruya cevap verebilen keşiş robotun Budizm’i teknoloji yoluyla tanıtmak için üretildiği belirtilmişti.[1] 2017 yılında Japonya’da teknoloji fuarında Budist rahip robotlar gündeme gelmişti. Cenaze törenlerini, ayinleri yürütmek üzere programlanan ve ilahi söyleyebilen bu robotların yakın gelecekte tapınaklarda çalışacağı ve din adamlarının yerini alacağı söylenmişti.[2] Benzer şekilde Almanya’nın Wittenberg şehrinde bir Evanjelik kilisesinde ziyaretçileri karşılayan BlessU-2 isimli robot haber olmuştu. Dua eden, yedi dilde Kutsal Kitaptan alıntılar yapabilen robotun İncil geleneğini anlamayı amaçlayan bir yapay zeka girişimi olduğu ifade edilmişti.[3]
Aynı yıl Kaliforniya’da eski Google mühendislerinden Anthony Levandowski, Way of the Future (Geleceğin Yolu) isimli bir dini grup kurarak yapay zekaya dayanan bir Tanrı modeli geliştirdiğini açıklamıştı.[4] Levandowski bilgisayar yazılımlı ve yapay zeka temelli bu Tanrı’yı ‘‘Şimşek veya kasırgalara sebep olan bir Tanrı değil, en zeki insandan bile milyar kez daha akıllı bir Tanrı’’ olarak tanımlamıştı.[5] Geleceğin Yolu her şeyi bilecek, her şeyi görecek ve her şeyi kontrol edebilecek bu Tanrı’nın kabul edilmesini ve ona kiliselerde ibadet edilmesini teklif etmeye devam ediyor. Bu dini hareketin ilerleyen zamanlarda fiziksel bir ibadet mekanının bulunacağı ve El Kitabı (The Manual) ile ibadet törenlerini düzenleneceği de yabancı basın tarafından dile getirildi. Ayrıca Lewandoski’nin yapay zeka tanrısı’nın ilerde İsa’nın kurtarıcılık görevine yardımcı olacağını düşünen ve buna destek veren dini gruplar da bulunmakta.[6]
2018’de Oxford, Boston, Agder ve Norveç gibi üniversitelerinden araştırmacıların oluşturduğu bir ekip, din temelli çatışmaları ve dini şiddeti analiz edebilecek yapay zekaya dayalı çalışmalar yaptıklarını duyurdu. Yapay zekanın dini şiddeti anlama ve kontrol etmede bir araç olarak kullanılacağını öngören ekip, Londra terör saldırılarından yola çıkarak çalışmalarında insan doğasının şiddete olan eğilimini, şiddete sebep olabilecek kaygıları ve yabancı düşmanlığını doğuran faktörleri ortaya koymaya çalışıyor. Çalışmanın gelecekte gerçekleşmesi muhtemel saldırılar için bir model oluşturması planlanıyor.[7]
Son olarak, geçtiğimiz günlerde New York Times’da Steven James, Luka 19:40’a atıfla şöyle diyor: ‘‘Eğer bir kaya, bir ağaç ve bir karınca yaratıcısına ibadet edebiliyorsa, neden özgür iradesi, vicdanı olan ve affı arayan bilinçli bir makine yaratıcısına ibadet etmesin?’’[8] Bu ifadeler robotik teknolojinin inanç ve duygu motivasyonuna sahip olma ihtimaline işaret ediyor.
Yapay Zeka ve Din İlişkisinde 3 Temel Teori
Bütün bunlar dünya gündeminde yerini alırken yapay zekanın dine etkileri üzerine üç temel teori üzerinde duruluyor:
Birincisi, dini hizmetler ve ibadethaneler için yapay zeka işlevsel hale getirilip kullanılabilir. Örneğin robotlar ibadethanelerin içinde veya dışında dini rehberlik hizmeti sunabilir, insanların konuşabilecekleri sanal kutsal kitap platformları oluşturulabilir. Tanrısal davranışı modelleyerek veya ihtiyacı olanlara yardım ederek yapay zeka ile dinin öğütlediği iyilikler arttırılabilir. İkinci teori, yapay zekanın putperestliği arttıracağı ya da yapay zekanın tanrısallaşacağı şeklindedir. 2040’lara gelindiğinde yapay zekanın kendi kutsal kitabını yazacağı ve birçok kişi tarafından kendisine ibadet edileceği tahmin ediyor. Zaten hali hazırda Lewandowski’nin kurduğu bir yapay zeka kilisesi (WOTF Church) varken bu ihtimal çok da uzak görünmüyor. Son teori ise, yapay zekanın ateizmin yükselişine ve dünya dinlerinin yok olmasına neden olabileceği üzerine yoğunlaşıyor.[9]
Bu teoriler ne yönde cereyan eder bilinmez fakat sosyal yaşantımın bir parçası haline gelen bu akıllı robotik teknolojilerin inanç ve din hususundaki akıbetinin endişe verici boyutlara ulaşmadan tedbiri çalışmalara başlanması gerekmektedir. Robotların ruh ve kalple Tanrı’ya yönelmelerinin ve manevi alana müdahil olmalarının mümkün olmadığı eleştirileri yapılsa da konunun hassasiyetle ele alınması gerekiyor. Özellikle yapay zekanın hukuki ve sosyal boyutlarına ilişkin çalışmalar uluslararası platformlarda sürdürülüyorsa da dini ve etik çalışmaların yapılması da bir tür zorunluluktur. Çünkü gelecekte robotik teknolojilerin eylemlerinin sonuçlarından bireyler ve toplumlar olumsuz manada etkilenebilir. Örneğin 2020’lerde kullanıma geçmesi planlanan robot taksilerden bahsediliyor. Trafikte bu robotların neden olabileceği kaza ve ölümlerden kimin sorumlu olacağına dair fıkhi bir bakışa ihtiyaç duyulacaktır. Benzer şekilde robotik cerrahi uygulamalarda gerçekleşecek ölümler de kafalarda soru işareti bırakmaktadır. Yahut sosyal medya hesapları üzerinden kişisel veriler usulsüzce elde edilip manipülasyon ve propaganda maksatlı kullanılabilmekte. Akıllı, bilinçli ve irade sahibi insanın büyük veri üzerinden yönetilmesi, yönlendirilmesi ontolojik olarak insan varlığının araçsallaştırılmasına sebep olacaktır. Dolayısıyla kişisel bilgilerin gizliliği ve mahremiyeti ekseninde yapay zekanın yeniden ele alınması ve etik bir nosyona oturtulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu anlamda Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı, bilhassa yapay zekanın etkin olarak kullanıldığı tıp, ticaret, finans, reklam, tüketim ilişkileri, medya, tarım, eğitim gibi alanlarda fıkhi değerlendirmeler yapmak zorundadır. Ayrıca yapay zekaya bağlı gelişmelerin bugün ve gelecekte dünya dinleri ve İslam açısından ele alınması da ehemmiyet arz etmektedir.
Yurt dışında ve Türkiye’de çeşitli kuruluşların işbirlikleriyle yapay zeka, finans, ticaret ağlarına dair çalışmalar yürüttüğü biliniyor. Benzer şekilde İslam Dünyası’nda öncü rolü olan Türkiye, gelişmelerin takip edilmesini ve uluslararası zeminde yapay zekanın sosyal hayattaki yeri ve dini veçhesinin tartışılmasını İslam İşbirliği Teşkilatı ve Diyanet İşleri Başkanlığı vasıtasıyla sağlayabilir.
2016’da Pekin’de Longquan Tapınağı’nda bulunan Xian’er adındaki keşiş robot dikkatleri çekmişti. Karnında bulunan dokunmatik ekran aracılığıyla Budizm hakkında 100 soruya cevap verebilen keşiş robotun Budizm’i teknoloji yoluyla tanıtmak için üretildiği belirtilmişti.[1] 2017 yılında Japonya’da teknoloji fuarında Budist rahip robotlar gündeme gelmişti. Cenaze törenlerini, ayinleri yürütmek üzere programlanan ve ilahi söyleyebilen bu robotların yakın gelecekte tapınaklarda çalışacağı ve din adamlarının yerini alacağı söylenmişti.[2] Benzer şekilde Almanya’nın Wittenberg şehrinde bir Evanjelik kilisesinde ziyaretçileri karşılayan BlessU-2 isimli robot haber olmuştu. Dua eden, yedi dilde Kutsal Kitaptan alıntılar yapabilen robotun İncil geleneğini anlamayı amaçlayan bir yapay zeka girişimi olduğu ifade edilmişti.[3]
Aynı yıl Kaliforniya’da eski Google mühendislerinden Anthony Levandowski, Way of the Future (Geleceğin Yolu) isimli bir dini grup kurarak yapay zekaya dayanan bir Tanrı modeli geliştirdiğini açıklamıştı.[4] Levandowski bilgisayar yazılımlı ve yapay zeka temelli bu Tanrı’yı ‘‘Şimşek veya kasırgalara sebep olan bir Tanrı değil, en zeki insandan bile milyar kez daha akıllı bir Tanrı’’ olarak tanımlamıştı.[5] Geleceğin Yolu her şeyi bilecek, her şeyi görecek ve her şeyi kontrol edebilecek bu Tanrı’nın kabul edilmesini ve ona kiliselerde ibadet edilmesini teklif etmeye devam ediyor. Bu dini hareketin ilerleyen zamanlarda fiziksel bir ibadet mekanının bulunacağı ve El Kitabı (The Manual) ile ibadet törenlerini düzenleneceği de yabancı basın tarafından dile getirildi. Ayrıca Lewandoski’nin yapay zeka tanrısı’nın ilerde İsa’nın kurtarıcılık görevine yardımcı olacağını düşünen ve buna destek veren dini gruplar da bulunmakta.[6]
2018’de Oxford, Boston, Agder ve Norveç gibi üniversitelerinden araştırmacıların oluşturduğu bir ekip, din temelli çatışmaları ve dini şiddeti analiz edebilecek yapay zekaya dayalı çalışmalar yaptıklarını duyurdu. Yapay zekanın dini şiddeti anlama ve kontrol etmede bir araç olarak kullanılacağını öngören ekip, Londra terör saldırılarından yola çıkarak çalışmalarında insan doğasının şiddete olan eğilimini, şiddete sebep olabilecek kaygıları ve yabancı düşmanlığını doğuran faktörleri ortaya koymaya çalışıyor. Çalışmanın gelecekte gerçekleşmesi muhtemel saldırılar için bir model oluşturması planlanıyor.[7]
Son olarak, geçtiğimiz günlerde New York Times’da Steven James, Luka 19:40’a atıfla şöyle diyor: ‘‘Eğer bir kaya, bir ağaç ve bir karınca yaratıcısına ibadet edebiliyorsa, neden özgür iradesi, vicdanı olan ve affı arayan bilinçli bir makine yaratıcısına ibadet etmesin?’’[8] Bu ifadeler robotik teknolojinin inanç ve duygu motivasyonuna sahip olma ihtimaline işaret ediyor.
Yapay Zeka ve Din İlişkisinde 3 Temel Teori
Bütün bunlar dünya gündeminde yerini alırken yapay zekanın dine etkileri üzerine üç temel teori üzerinde duruluyor:
Birincisi, dini hizmetler ve ibadethaneler için yapay zeka işlevsel hale getirilip kullanılabilir. Örneğin robotlar ibadethanelerin içinde veya dışında dini rehberlik hizmeti sunabilir, insanların konuşabilecekleri sanal kutsal kitap platformları oluşturulabilir. Tanrısal davranışı modelleyerek veya ihtiyacı olanlara yardım ederek yapay zeka ile dinin öğütlediği iyilikler arttırılabilir. İkinci teori, yapay zekanın putperestliği arttıracağı ya da yapay zekanın tanrısallaşacağı şeklindedir. 2040’lara gelindiğinde yapay zekanın kendi kutsal kitabını yazacağı ve birçok kişi tarafından kendisine ibadet edileceği tahmin ediyor. Zaten hali hazırda Lewandowski’nin kurduğu bir yapay zeka kilisesi (WOTF Church) varken bu ihtimal çok da uzak görünmüyor. Son teori ise, yapay zekanın ateizmin yükselişine ve dünya dinlerinin yok olmasına neden olabileceği üzerine yoğunlaşıyor.[9]
Bu teoriler ne yönde cereyan eder bilinmez fakat sosyal yaşantımın bir parçası haline gelen bu akıllı robotik teknolojilerin inanç ve din hususundaki akıbetinin endişe verici boyutlara ulaşmadan tedbiri çalışmalara başlanması gerekmektedir. Robotların ruh ve kalple Tanrı’ya yönelmelerinin ve manevi alana müdahil olmalarının mümkün olmadığı eleştirileri yapılsa da konunun hassasiyetle ele alınması gerekiyor. Özellikle yapay zekanın hukuki ve sosyal boyutlarına ilişkin çalışmalar uluslararası platformlarda sürdürülüyorsa da dini ve etik çalışmaların yapılması da bir tür zorunluluktur. Çünkü gelecekte robotik teknolojilerin eylemlerinin sonuçlarından bireyler ve toplumlar olumsuz manada etkilenebilir. Örneğin 2020’lerde kullanıma geçmesi planlanan robot taksilerden bahsediliyor. Trafikte bu robotların neden olabileceği kaza ve ölümlerden kimin sorumlu olacağına dair fıkhi bir bakışa ihtiyaç duyulacaktır. Benzer şekilde robotik cerrahi uygulamalarda gerçekleşecek ölümler de kafalarda soru işareti bırakmaktadır. Yahut sosyal medya hesapları üzerinden kişisel veriler usulsüzce elde edilip manipülasyon ve propaganda maksatlı kullanılabilmekte. Akıllı, bilinçli ve irade sahibi insanın büyük veri üzerinden yönetilmesi, yönlendirilmesi ontolojik olarak insan varlığının araçsallaştırılmasına sebep olacaktır. Dolayısıyla kişisel bilgilerin gizliliği ve mahremiyeti ekseninde yapay zekanın yeniden ele alınması ve etik bir nosyona oturtulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu anlamda Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı, bilhassa yapay zekanın etkin olarak kullanıldığı tıp, ticaret, finans, reklam, tüketim ilişkileri, medya, tarım, eğitim gibi alanlarda fıkhi değerlendirmeler yapmak zorundadır. Ayrıca yapay zekaya bağlı gelişmelerin bugün ve gelecekte dünya dinleri ve İslam açısından ele alınması da ehemmiyet arz etmektedir.
Yurt dışında ve Türkiye’de çeşitli kuruluşların işbirlikleriyle yapay zeka, finans, ticaret ağlarına dair çalışmalar yürüttüğü biliniyor. Benzer şekilde İslam Dünyası’nda öncü rolü olan Türkiye, gelişmelerin takip edilmesini ve uluslararası zeminde yapay zekanın sosyal hayattaki yeri ve dini veçhesinin tartışılmasını İslam İşbirliği Teşkilatı ve Diyanet İşleri Başkanlığı vasıtasıyla sağlayabilir.
[2] https://www.theguardian.com/technology/2017/aug/23/robot-funerals-priest-launched-softbank-humanoid-robot-pepper-live-streaming
[3] https://www.ekhn.de/ueber-uns/presse/detailpresse/news/an-interactive-experiment-blessu-2-the-blessing- robot.html
[4] https://www.theguardian.com/technology/2017/sep/28/artificial-intelligence-god-anthony-levandowski
Çok önemli, çok çok çok ,,,, belki de herşeyin Ana merkezi Yapay Zeka`nın `Kalbi `????
Bu konu aslında çok önemlidir. Daha önce 2015 yılında Konya'da Necmettin Erbakan Üniversitesinde yapılan "Enformasyon teknolojilerinin Dini alanda kullanımı "konulu konrede bir makale sunmuş idim. Makalenin başlığı "Dini Araştırmalar ve Yapay Zeka" şeklinde verilmiş ve yapay zekanın dini konularda nasıl kullanılabieceğine yönelik bir değerlendirme yapmıştım. İlgililere faydalı olabilir.