İletişim teknolojileri, dini inançlara sahip bireyler kadar, dinî kurum ve kuruluşlar tarafından da dinî amaçlarla kullanılıyor. Tek yönlü, geleneksel iletişim araçlarının yanı sıra internet teknolojisinin de dini gayelerle kullanılması, beraberinde dini davranışların bundan nasıl etkilendiği sorusunu ortaya çıkarıyor.
Peki, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, sosyal ağlarda yer bulan dini içerik ve söylemler, insanların dini tutum ve davranışlarında nasıl bir değişikliğe neden oluyor? Doç. Dr. A. Banu Hülür ve Dr. Habibe Akçay Bekiroğlu tarafından hazırlanan “Çevrimiçi Din: Dini İçerikli Bir Facebook Sayfasının Göstergebilimsel Analizi” başlıklı makalede bu sorunun yanıtı ayrıntılı bir şekilde değerlendiriliyor.
Teknolojik gelişmelerin dini yapılar üzerindeki etkisine odaklanan önemli araştırmalara atıfta bulunulan makalede, şunlar yer alıyor:
“İletişim teknolojilerinden en çok dini düşünce ve pratikler etkileniyor”
“İletişim teknolojilerinde son otuz yıllık süreçte gerçekleşen gelişmelerden en çok etkilenen alanlardan biri, dini düşünce ve pratiklerdir. Geleneksel medyadan farklı olarak yeni medya aracılığıyla sunulan dini içerik ve söylem, yeni medyanın doğasına uygun bir nitelikte gerçekleşmektedir. Zaman ve mekân sınırlılığının olmadığı ve katılımcı bir özelliğe sahip olan bu yeni ortamda, kurum, kuruluş, grup ve bireylerin kendi din anlayışlarını ve uygulamalarını özgürce ve nispeten sınırsızca paylaşmaları söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda dinin, iletişim teknolojilerindeki gelişmelerden nasıl etkilendiğinin ortaya konulması önemli görülmüştür.”
“İnternet, dini içerikli ürün ve hizmetlerin serbestçe dolaştığı bir platformdur”
“Medyanın çoğunluk tarafından kabul edilen güçlü etkileriyle ilişkili olarak her bir toplumsal yapı medyayı kendi dinsel görüşleri çerçevesinde şekillendirmeyi hedeflemektedir. 1980 sonrası dönemde İslam toplumlarında mevcut dini örgütlenmeler, serbest piyasa ekonomisinde “İslami sermaye” olarak faaliyete geçmişlerdir. İslami sermaye, dini bilgileri medya yoluyla sunarak, medyayı dini eğitimin önemli bir aracı olarak kullanmıştır. Bu amaç doğrultusunda; dini programlar, filmler, diziler ve sohbet programları gibi yayınlar kullanılmıştır*. Son dönemlerde aynı gruplar tarafından internet ortamının da etkin şekilde kullanıldığı görülmektedir. Yeni medyadaki enformasyon sayesinde ortak bir anlayış ve kültür oluşturulmakta ve bu, sürekli pekiştirilmektedir. İnternet, dini içerikli ürün ve hizmetlerin serbestçe dolaştığı önemli bir platform olarak karşımıza çıkmaktadır.”
“Sosyal medyada din, çeşitli amaçlara yönelik olarak kullanılmaktadır”
“Din, inanış ve ritüellerin toplamıdır. Öte yandan din, toplumda formasyon işlevi görerek, belirlemiş olduğu ahlaki değer yargıları ile toplumsal düzeni tesis etmektedir. Kullanıcıya paylaşılan içerik üzerinde hâkim olma özgürlüğünü sağlayan iletişim aracı olarak sosyal medyada din, gerek kullanılan dil, gerekse içerik açısından çeşitli amaçlara yönelik olarak kullanmaktadır. Farklı algılara ve deneyimlere sahip, çoğu zaman birbirlerini gerçek hayatta tanımayan bireyleri birbirine bağlayan ortak ağ olarak sosyal medyada üretilen ve dağıtılan tüm içerik kültürel bir işlevi de yerine getirir.”
Müslümanlara namaz vaktini bildiren elektronik uygulama
Teknolojik gelişmeler birçok alanı derinden etkilemiş, dini düşünce ve yaşantı üzerinde de önemli etkileri olmuştur. Teknolojik gelişmelerin dini yapılar üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunun ortaya konulması sorunu, çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Teknoloji, dini bir bağlam içinde çok farklı şekillerde kullanılmaktadır. Örneğin 2004’te Finli bir şirket, kısa Müslümanlara günde 5 kez namaz vaktini bildiren Sun Dial adlı elektronik bir uygulama geliştirilmiştir. Bunlar ve modern toplumdaki daha başka çok sayıda örnek, dini teknolojilerin son biçimlerini göstermektedir. Mesajın daha geniş kesimlere ulaştırılmasını sağlayan teknolojiler önemli bir dini teknoloji biçimidir. Bunun yanında önemli bir rolü de topluluk bağlarını güçlendiren teknoloji veya topluluk kurucu teknoloji oynamaktadır*”
Teknolojinin dini yapılar üzerindeki etkisi…
Teknolojik gelişmelerin dini yapılar üzerinde iki farklı etkisinin olduğuna yönelik görüşler bulunmaktadır. İlk görüşe göre teknoloji dini yapıları zayıflatırken diğerine göre teknoloji dini yapıları güçlendirmektedir. Daha açık olarak Verschoor-Kirss’e göre teknolojik gelişmelerin dini yapıları ve değerleri zayıflattığı şeklindeki görüş, dini inançların bilimsel inançlarla uyuşmadığını vurgular. Ancak, din ve teknoloji her zaman birbirine karşıt değildir. Teknoloji, dini toplulukları oluşturarak ve yaygınlaştırarak dini pratikleri güçlendirir. Diğer taraftan teknoloji topluluk bağlarının kopmasına neden olduğunda dini pratikleri zayıflatır. Teknolojinin dini hem zayıflattığı hem de desteklediği bir örnek; internettir. Din ve bilim, kendilerini meşrulaştırmak için inanç veya vahiy karşısında akıl yürütme ve deneyden oluşan farklı argümanlara dayansalar bile bunlar arasındaki uyumsuzluk ancak bireyler bunlardan birini kapsayıcı bir dünya görüşü olarak benimsediğinde ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle din veya bilim biri diğerinin aleyhine mutlak doğrular olarak benimsendiklerinde birbiriyle uyuşmaz. “Ancak, din ve teknolojinin birbiriyle uyuşmadığını iddia etmek imkânsızdır”
“1960’lara kadar din, medyada kendisine çok az yer bulabilmiştir”
Hoover’a göre medyanın üretim, aktarım ve alımlanması alanlarındaki teknolojik değişimler “televizyon, yayın ve filmin ‘eski medya’sından internet, dünya çapında ağ ve ‘dijital’ ve ‘sosyal medya’nın yeni medyasına kadar kanallar ve kaynaklar açısından büyük bir artışa yol açmıştır.” Bu değişimlerle birlikte medya daha fazla küreselleşmiştir. Bunun üç önemli sonucu olmuştur. Birincisi, kanalların artması az sayıda yayıncı ve habercinin geleneksel otoritesini sarsmıştır. 1960’lara kadar din, medyada kendisine çok az yer bulabilirken, kanalların artmasıyla birlikte engeller azalmış, erişim artmıştır; giderek daha özel konularda medya içeriği ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeler “şaşırtıcı sayıda dini, manevi, yarı-dini, örtük-olarak-dini ve dine-yakın iddialar, ürünler, semboller, ağlar ve hareketlerin medya piyasasında kendilerine yer bulmaları” ile sonuçlanmıştır. Bir zamanlar “seküler” olan medya, mezhepsel, dinsel ve manevi konulara giderek daha açık hale gelmiştir.
Dijital medyada, dinin ‘metalaşma’ ve ‘popülerleşme’ süreci
Piyasa güçlerinin yarattığı bu süreç, “dinin ‘metalaşması’ ve ‘popülerleşmesi’ olarak” görülebilir. İnternet, Web 2.0 ve yeni ‘sosyal medya’ biçimlerini kapsayan dijital medya bu süreci daha da pekiştirmektedir. Özellikle iletişim teknolojilerinde ortaya çıkan değişimlerin yerleşik dini biçimleri nasıl etkilediği konusu, araştırmacıların merakını uyandırmıştır. İnternet ve yeni medyanın dinle ilişkisi konusundaki araştırmalar, geleneksel dini pratik ve anlayışların ne ölçüde değiştiğine özel bir ilgi göstermektedir. Bu değişim genel olarak dinin geleneksel yapısında meydana gelmekte ve dini inanç ve değerlerin yeni biçimlerde varlığını gösterdiklerine işaret etmektedir.
“İnternet, dini toplulukların bağlarını pekiştirici rol oynayabilir”
Foltz ve Foltz’un araştırmalarında ortaya koydukları gibi internet, dini topluluk bağlarını pekiştirici bir rol oynayabilir. Diğer taraftan, yeni medyanın geleneksel din anlayışları ve uygulamalar açısından negatif etkilerinin de dikkate alınması gerekir. Bu bağlamda, Verschoor-Kirss, çevrimiçi sosyal ağların dini pratikler açısından olumlu etkilerinin yanı sıra olumsuz etkilerinin de bulunduğunu ileri sürer. Örneğin sosyal ağ sitelerinde harcanan zaman, dini aktiviteler için harcanacak zamanın yerine geçebilir. Ayrıca toplumsal ağlar bireylerin yalnızlaşmasına yol açabilir. Buna karşın yeni medyanın dinin geleneksel kalıplarını zayıflatmadığına yönelik çeşitli araştırma bulguları ortaya konulmaktadır.
Sözgelimi Jansen ve diğerleri internette dini arama ile ilgili çalışmalarında birkaç sonuca ulaşmışlardır. İlk olarak, dini arama davranışında bir azalma olmadığını bulmuşlardır. İkincisi, bu aramalar daha çok etkileşimli içeriklere yönelmiştir. Üçüncü olarak ana akım dinlerden ana akım olmayan dinlere doğru bir kayma olduğuna dair bir kanıt bulunmamıştır. Aramaların çoğu yerleşik dinlerle ilişkilidir. Dördüncüsü ise geleneksel dini bağlılığın teknolojiye daha az uyum sağladığı hipotezinin yanlışlığıdır.
“İnternet, inançlı insanlar için yepyeni imkanlar sağlıyor”
Casey, internetin inançlı insanlar için yepyeni bir imkânlar bütünü sağladığının altını çizer. Dini kurumlar, internete meraklı üyelerini memnun etmek için gündelik uygulamalarında internetten giderek daha fazla yararlanmaktadır. Elektronik ortamda manevi keşif biçimlerine imkân tanımakta, yeni topluluk bağları ve kişiler arasında yeni ilişkiler mümkün olmaktadır. Bu açıdan elektronik medyada, kültür ve din arasında kendine özgü bir ilişki kurulmakta; kimlik, dini pratik ve dini topluluk bu yeni teknoloji dünyasında tümüyle yeni bir biçimde ortaya konulmaktadır.
Yeni medyanın dini kurumlar ve otoriteler üzerindeki 4 etkisi
Hoover, yeni medyanın dini kurumlar ve otoriteler üzerinde dört temel etkisinin bulunduğunu ileri sürer. Birincisi, “dinler kendi sembolleri üzerindeki kontrollerini kaybetmektedir. Dini işaretlerin, sembollerin ve dillerin anlamlarını artık medya ve onun magazin kültürü belirlemektedir.” İkincisi, dinle medya arasındaki yarışı bazı dinler kazanacak, bazı dinler ise kaybedecektir. Bugün kurumların var olmaları, kamusal alanda etkin olmaları için medyada var olmaları zorunludur. Bu duruma bazı dinler ve dini gelenekler diğerlerinden daha fazla uyum sağlamaktadır. Üçüncüsü, bu eğilimler dini otoriteyi giderek daha fazla “göreceleştirmektedir”. Medya, dini semboller ve değerlerin üretimi ve dağıtımında kendisini daha fazla gösterdikçe ve medyanın damga vurduğu dini arz piyasası geliştikçe mevcut dini otoritelerin önemi azalmakta ve tarihsel olarak rakipsiz olan bu kurumların yanında çok sayıda başka sesler de dini piyasada ortaya çıkmaktadır. Müşteriler bu farklı sesler arasında seçim yapmaktadır. Dördüncüsü, geleneksel dinler bugün biçim, doktrin, gelenek ve tarihle pek bağlantısı bulunmayan bir din piyasasıyla birlikte yaşamak zorundadır. Bu da din otoritelerinin “banal” ya da “ölçüsüz” dedikleri dini anlayış ve pratiklerin artması demektir.
“Ağ dini” kavramı
Kitap, magazin dergileri ve televizyon gibi geleneksel medya, dini piyasadaki arzı ve arz edicileri görmemizi sağlarken internet, tüketicinin bakış açısını da dikkate almayı gerektirir. “İnternet sohbet odalarını, ziyaretçi defterlerini, sıkça sorulan soruları ve daha özel olarak dinle ilişkili web sitelerindeki tartışma forumlarını ve tartışma listelerini (normalde arşivlenen) gözleyerek dini bilginin çevrimiçi bir toplulukta nasıl yayıldığını ayrıntısıyla görürüz”* Bu yeni iletişim süreçleri kullanıcılar arasında yeni hiyerarşi biçimlerinin ortaya çıkışına yol açmaktadır. Bilginin bu yeni yayılma biçimi, dini topluluğun geleneksel yapısında önemli değişmelere neden olmaktadır. Çevrimiçi dini pratik, dini sadece dönüştürmekten ziyade genel olarak kültürdeki değişimi yansıtmaktadır. Bu açıdan “ağ dini” kavramı, dinin çevrimiçi olarak nasıl işlev gördüğünü açıklar ve çevrimiçi dinin, başlıca toplumsal ve kültürel değişimlerin dindeki yansımaları ifade eder. Ağ dininin beş temel özelliği vardır: “ağ topluluğu, hikâye edilmiş kimlikler, değişen otorite, yöndeşen pratikler ve çok mekânlı gerçeklik”. İnternette dinin araştırılması, dini pratikteki trendleri olduğu kadar ağ toplumundaki trendleri de anlamamıza katkıda bulunur*.
“Çevrimiçi Din” ve internetin dini amaçlara sağladığı 10 imkan
Din için, internetin icadı matbaanın icadı kadar önemlidir. İnternetin din açısından sonuçları çok boyutludur ve çok disiplinli bir çalışmayı gerektirir. Bu yeni aracın dini olarak kullanımı ve dini olarak algılanışı öncelikli araştırılması gereken konulardır. Ayrıca Hackett “çevrimiçi olan din” ile “dinin çevrimiçi olması” arasındaki ayrımın önemine değinir. Çevrimiçi olan din, “internetteki dinle ilgili enformasyon”u, dinin çevrimiçi olması ise “internetteki dini tecrübe veya pratik”i ifade etmektedir. Çok işlevli bir araç olarak internet, din açısından bazı alanlarda köklü değişimlere neden olmuştur. Hackett’in tek tek açıkladığı, internetin dini amaçlarla kullanımının çeşitli biçimlerine kısaca değinmekte yarar vardır. Birincisi, internet öncelikle ortak ilgilere sahip insanların daha geniş bir ağ içinde iletişim kurmalarına imkân verir. İkincisi, dini mesajları başka insanlara ulaştırma açısından internetin çok büyük bir imkân sağlamasıdır. Üçüncüsü, dini örgütlerin internetin ve bilgisayar aracılı iletişimin önemini kavrayarak üyelerine ve üye olmayanlara yönelik enformasyon sağlamalarıdır. Dördüncüsü, İnternetin dini metinlere erişmede sağladığı kolaylıklardır. Beşincisi, internet, dini veya manevi açıdan adanma, zevkten arınma, çekilme, birlik ve cemaat gibi deneyim biçimleri açısından yeni imkânlar sağlar. Altıncısı, bilgisayar aracılı iletişim, dini pratik açısından son derece önemli sonuçlar doğurmuştur; sanal mekan önemli bir ritüel alanı olmasının yanında çevrimdışı din için bir ilham kaynağı haline gelmiştir; sanal-maneviyat veya dini pratik, çevrimdışı mekandaki maneviyat ve dini pratikten daha cazip ve daha az kaçınılan bir karaktere sahiptir; siber alanın, zaman ve mekan sınırlarını aşma kapasitesi olduğu için mali sıkıntıları ve fiziksel yetersizlikleri olanlar açısından değeri büyüktür. Yedincisi, internetin hipermetinsel yapısı, zaman ve mekânı sıkıştırarak dini veya manevi arayışa sayısız imkân sağlamaktadır. Sekizincisi, internet aracılığıyla her türlü kutsalın pazarlanması büyük bir ticari faaliyet haline gelmiştir. Dokuzuncusu, internet vasıtasıyla insan hakları çevrecilik, seks ticaretiyle savaşma veya hayvan hakları gibi konularda dini mücadele güçlenmektedir. Onuncusu, internet medyası aracılığıyla hastalıklara yönelik dini tedaviler ve sorunlara yönelik dini çözümler sunulabilmektedir.
* ile işaretlenen kısımlarda yazarlar, bir kaynağa atıfta bulunmaktadır.
Makalenin tamamını kaynağından okumak için lütfen tıklayınız.
Peki, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, sosyal ağlarda yer bulan dini içerik ve söylemler, insanların dini tutum ve davranışlarında nasıl bir değişikliğe neden oluyor? Doç. Dr. A. Banu Hülür ve Dr. Habibe Akçay Bekiroğlu tarafından hazırlanan “Çevrimiçi Din: Dini İçerikli Bir Facebook Sayfasının Göstergebilimsel Analizi” başlıklı makalede bu sorunun yanıtı ayrıntılı bir şekilde değerlendiriliyor.
Teknolojik gelişmelerin dini yapılar üzerindeki etkisine odaklanan önemli araştırmalara atıfta bulunulan makalede, şunlar yer alıyor:
“İletişim teknolojilerinden en çok dini düşünce ve pratikler etkileniyor”
“İletişim teknolojilerinde son otuz yıllık süreçte gerçekleşen gelişmelerden en çok etkilenen alanlardan biri, dini düşünce ve pratiklerdir. Geleneksel medyadan farklı olarak yeni medya aracılığıyla sunulan dini içerik ve söylem, yeni medyanın doğasına uygun bir nitelikte gerçekleşmektedir. Zaman ve mekân sınırlılığının olmadığı ve katılımcı bir özelliğe sahip olan bu yeni ortamda, kurum, kuruluş, grup ve bireylerin kendi din anlayışlarını ve uygulamalarını özgürce ve nispeten sınırsızca paylaşmaları söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda dinin, iletişim teknolojilerindeki gelişmelerden nasıl etkilendiğinin ortaya konulması önemli görülmüştür.”
“İnternet, dini içerikli ürün ve hizmetlerin serbestçe dolaştığı bir platformdur”
“Medyanın çoğunluk tarafından kabul edilen güçlü etkileriyle ilişkili olarak her bir toplumsal yapı medyayı kendi dinsel görüşleri çerçevesinde şekillendirmeyi hedeflemektedir. 1980 sonrası dönemde İslam toplumlarında mevcut dini örgütlenmeler, serbest piyasa ekonomisinde “İslami sermaye” olarak faaliyete geçmişlerdir. İslami sermaye, dini bilgileri medya yoluyla sunarak, medyayı dini eğitimin önemli bir aracı olarak kullanmıştır. Bu amaç doğrultusunda; dini programlar, filmler, diziler ve sohbet programları gibi yayınlar kullanılmıştır*. Son dönemlerde aynı gruplar tarafından internet ortamının da etkin şekilde kullanıldığı görülmektedir. Yeni medyadaki enformasyon sayesinde ortak bir anlayış ve kültür oluşturulmakta ve bu, sürekli pekiştirilmektedir. İnternet, dini içerikli ürün ve hizmetlerin serbestçe dolaştığı önemli bir platform olarak karşımıza çıkmaktadır.”
“Sosyal medyada din, çeşitli amaçlara yönelik olarak kullanılmaktadır”
“Din, inanış ve ritüellerin toplamıdır. Öte yandan din, toplumda formasyon işlevi görerek, belirlemiş olduğu ahlaki değer yargıları ile toplumsal düzeni tesis etmektedir. Kullanıcıya paylaşılan içerik üzerinde hâkim olma özgürlüğünü sağlayan iletişim aracı olarak sosyal medyada din, gerek kullanılan dil, gerekse içerik açısından çeşitli amaçlara yönelik olarak kullanmaktadır. Farklı algılara ve deneyimlere sahip, çoğu zaman birbirlerini gerçek hayatta tanımayan bireyleri birbirine bağlayan ortak ağ olarak sosyal medyada üretilen ve dağıtılan tüm içerik kültürel bir işlevi de yerine getirir.”
Müslümanlara namaz vaktini bildiren elektronik uygulama
Teknolojik gelişmeler birçok alanı derinden etkilemiş, dini düşünce ve yaşantı üzerinde de önemli etkileri olmuştur. Teknolojik gelişmelerin dini yapılar üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunun ortaya konulması sorunu, çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Teknoloji, dini bir bağlam içinde çok farklı şekillerde kullanılmaktadır. Örneğin 2004’te Finli bir şirket, kısa Müslümanlara günde 5 kez namaz vaktini bildiren Sun Dial adlı elektronik bir uygulama geliştirilmiştir. Bunlar ve modern toplumdaki daha başka çok sayıda örnek, dini teknolojilerin son biçimlerini göstermektedir. Mesajın daha geniş kesimlere ulaştırılmasını sağlayan teknolojiler önemli bir dini teknoloji biçimidir. Bunun yanında önemli bir rolü de topluluk bağlarını güçlendiren teknoloji veya topluluk kurucu teknoloji oynamaktadır*”
Teknolojinin dini yapılar üzerindeki etkisi…
Teknolojik gelişmelerin dini yapılar üzerinde iki farklı etkisinin olduğuna yönelik görüşler bulunmaktadır. İlk görüşe göre teknoloji dini yapıları zayıflatırken diğerine göre teknoloji dini yapıları güçlendirmektedir. Daha açık olarak Verschoor-Kirss’e göre teknolojik gelişmelerin dini yapıları ve değerleri zayıflattığı şeklindeki görüş, dini inançların bilimsel inançlarla uyuşmadığını vurgular. Ancak, din ve teknoloji her zaman birbirine karşıt değildir. Teknoloji, dini toplulukları oluşturarak ve yaygınlaştırarak dini pratikleri güçlendirir. Diğer taraftan teknoloji topluluk bağlarının kopmasına neden olduğunda dini pratikleri zayıflatır. Teknolojinin dini hem zayıflattığı hem de desteklediği bir örnek; internettir. Din ve bilim, kendilerini meşrulaştırmak için inanç veya vahiy karşısında akıl yürütme ve deneyden oluşan farklı argümanlara dayansalar bile bunlar arasındaki uyumsuzluk ancak bireyler bunlardan birini kapsayıcı bir dünya görüşü olarak benimsediğinde ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle din veya bilim biri diğerinin aleyhine mutlak doğrular olarak benimsendiklerinde birbiriyle uyuşmaz. “Ancak, din ve teknolojinin birbiriyle uyuşmadığını iddia etmek imkânsızdır”
“1960’lara kadar din, medyada kendisine çok az yer bulabilmiştir”
Hoover’a göre medyanın üretim, aktarım ve alımlanması alanlarındaki teknolojik değişimler “televizyon, yayın ve filmin ‘eski medya’sından internet, dünya çapında ağ ve ‘dijital’ ve ‘sosyal medya’nın yeni medyasına kadar kanallar ve kaynaklar açısından büyük bir artışa yol açmıştır.” Bu değişimlerle birlikte medya daha fazla küreselleşmiştir. Bunun üç önemli sonucu olmuştur. Birincisi, kanalların artması az sayıda yayıncı ve habercinin geleneksel otoritesini sarsmıştır. 1960’lara kadar din, medyada kendisine çok az yer bulabilirken, kanalların artmasıyla birlikte engeller azalmış, erişim artmıştır; giderek daha özel konularda medya içeriği ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeler “şaşırtıcı sayıda dini, manevi, yarı-dini, örtük-olarak-dini ve dine-yakın iddialar, ürünler, semboller, ağlar ve hareketlerin medya piyasasında kendilerine yer bulmaları” ile sonuçlanmıştır. Bir zamanlar “seküler” olan medya, mezhepsel, dinsel ve manevi konulara giderek daha açık hale gelmiştir.
Dijital medyada, dinin ‘metalaşma’ ve ‘popülerleşme’ süreci
Piyasa güçlerinin yarattığı bu süreç, “dinin ‘metalaşması’ ve ‘popülerleşmesi’ olarak” görülebilir. İnternet, Web 2.0 ve yeni ‘sosyal medya’ biçimlerini kapsayan dijital medya bu süreci daha da pekiştirmektedir. Özellikle iletişim teknolojilerinde ortaya çıkan değişimlerin yerleşik dini biçimleri nasıl etkilediği konusu, araştırmacıların merakını uyandırmıştır. İnternet ve yeni medyanın dinle ilişkisi konusundaki araştırmalar, geleneksel dini pratik ve anlayışların ne ölçüde değiştiğine özel bir ilgi göstermektedir. Bu değişim genel olarak dinin geleneksel yapısında meydana gelmekte ve dini inanç ve değerlerin yeni biçimlerde varlığını gösterdiklerine işaret etmektedir.
“İnternet, dini toplulukların bağlarını pekiştirici rol oynayabilir”
Foltz ve Foltz’un araştırmalarında ortaya koydukları gibi internet, dini topluluk bağlarını pekiştirici bir rol oynayabilir. Diğer taraftan, yeni medyanın geleneksel din anlayışları ve uygulamalar açısından negatif etkilerinin de dikkate alınması gerekir. Bu bağlamda, Verschoor-Kirss, çevrimiçi sosyal ağların dini pratikler açısından olumlu etkilerinin yanı sıra olumsuz etkilerinin de bulunduğunu ileri sürer. Örneğin sosyal ağ sitelerinde harcanan zaman, dini aktiviteler için harcanacak zamanın yerine geçebilir. Ayrıca toplumsal ağlar bireylerin yalnızlaşmasına yol açabilir. Buna karşın yeni medyanın dinin geleneksel kalıplarını zayıflatmadığına yönelik çeşitli araştırma bulguları ortaya konulmaktadır.
Sözgelimi Jansen ve diğerleri internette dini arama ile ilgili çalışmalarında birkaç sonuca ulaşmışlardır. İlk olarak, dini arama davranışında bir azalma olmadığını bulmuşlardır. İkincisi, bu aramalar daha çok etkileşimli içeriklere yönelmiştir. Üçüncü olarak ana akım dinlerden ana akım olmayan dinlere doğru bir kayma olduğuna dair bir kanıt bulunmamıştır. Aramaların çoğu yerleşik dinlerle ilişkilidir. Dördüncüsü ise geleneksel dini bağlılığın teknolojiye daha az uyum sağladığı hipotezinin yanlışlığıdır.
“İnternet, inançlı insanlar için yepyeni imkanlar sağlıyor”
Casey, internetin inançlı insanlar için yepyeni bir imkânlar bütünü sağladığının altını çizer. Dini kurumlar, internete meraklı üyelerini memnun etmek için gündelik uygulamalarında internetten giderek daha fazla yararlanmaktadır. Elektronik ortamda manevi keşif biçimlerine imkân tanımakta, yeni topluluk bağları ve kişiler arasında yeni ilişkiler mümkün olmaktadır. Bu açıdan elektronik medyada, kültür ve din arasında kendine özgü bir ilişki kurulmakta; kimlik, dini pratik ve dini topluluk bu yeni teknoloji dünyasında tümüyle yeni bir biçimde ortaya konulmaktadır.
Yeni medyanın dini kurumlar ve otoriteler üzerindeki 4 etkisi
Hoover, yeni medyanın dini kurumlar ve otoriteler üzerinde dört temel etkisinin bulunduğunu ileri sürer. Birincisi, “dinler kendi sembolleri üzerindeki kontrollerini kaybetmektedir. Dini işaretlerin, sembollerin ve dillerin anlamlarını artık medya ve onun magazin kültürü belirlemektedir.” İkincisi, dinle medya arasındaki yarışı bazı dinler kazanacak, bazı dinler ise kaybedecektir. Bugün kurumların var olmaları, kamusal alanda etkin olmaları için medyada var olmaları zorunludur. Bu duruma bazı dinler ve dini gelenekler diğerlerinden daha fazla uyum sağlamaktadır. Üçüncüsü, bu eğilimler dini otoriteyi giderek daha fazla “göreceleştirmektedir”. Medya, dini semboller ve değerlerin üretimi ve dağıtımında kendisini daha fazla gösterdikçe ve medyanın damga vurduğu dini arz piyasası geliştikçe mevcut dini otoritelerin önemi azalmakta ve tarihsel olarak rakipsiz olan bu kurumların yanında çok sayıda başka sesler de dini piyasada ortaya çıkmaktadır. Müşteriler bu farklı sesler arasında seçim yapmaktadır. Dördüncüsü, geleneksel dinler bugün biçim, doktrin, gelenek ve tarihle pek bağlantısı bulunmayan bir din piyasasıyla birlikte yaşamak zorundadır. Bu da din otoritelerinin “banal” ya da “ölçüsüz” dedikleri dini anlayış ve pratiklerin artması demektir.
“Ağ dini” kavramı
Kitap, magazin dergileri ve televizyon gibi geleneksel medya, dini piyasadaki arzı ve arz edicileri görmemizi sağlarken internet, tüketicinin bakış açısını da dikkate almayı gerektirir. “İnternet sohbet odalarını, ziyaretçi defterlerini, sıkça sorulan soruları ve daha özel olarak dinle ilişkili web sitelerindeki tartışma forumlarını ve tartışma listelerini (normalde arşivlenen) gözleyerek dini bilginin çevrimiçi bir toplulukta nasıl yayıldığını ayrıntısıyla görürüz”* Bu yeni iletişim süreçleri kullanıcılar arasında yeni hiyerarşi biçimlerinin ortaya çıkışına yol açmaktadır. Bilginin bu yeni yayılma biçimi, dini topluluğun geleneksel yapısında önemli değişmelere neden olmaktadır. Çevrimiçi dini pratik, dini sadece dönüştürmekten ziyade genel olarak kültürdeki değişimi yansıtmaktadır. Bu açıdan “ağ dini” kavramı, dinin çevrimiçi olarak nasıl işlev gördüğünü açıklar ve çevrimiçi dinin, başlıca toplumsal ve kültürel değişimlerin dindeki yansımaları ifade eder. Ağ dininin beş temel özelliği vardır: “ağ topluluğu, hikâye edilmiş kimlikler, değişen otorite, yöndeşen pratikler ve çok mekânlı gerçeklik”. İnternette dinin araştırılması, dini pratikteki trendleri olduğu kadar ağ toplumundaki trendleri de anlamamıza katkıda bulunur*.
“Çevrimiçi Din” ve internetin dini amaçlara sağladığı 10 imkan
Din için, internetin icadı matbaanın icadı kadar önemlidir. İnternetin din açısından sonuçları çok boyutludur ve çok disiplinli bir çalışmayı gerektirir. Bu yeni aracın dini olarak kullanımı ve dini olarak algılanışı öncelikli araştırılması gereken konulardır. Ayrıca Hackett “çevrimiçi olan din” ile “dinin çevrimiçi olması” arasındaki ayrımın önemine değinir. Çevrimiçi olan din, “internetteki dinle ilgili enformasyon”u, dinin çevrimiçi olması ise “internetteki dini tecrübe veya pratik”i ifade etmektedir. Çok işlevli bir araç olarak internet, din açısından bazı alanlarda köklü değişimlere neden olmuştur. Hackett’in tek tek açıkladığı, internetin dini amaçlarla kullanımının çeşitli biçimlerine kısaca değinmekte yarar vardır. Birincisi, internet öncelikle ortak ilgilere sahip insanların daha geniş bir ağ içinde iletişim kurmalarına imkân verir. İkincisi, dini mesajları başka insanlara ulaştırma açısından internetin çok büyük bir imkân sağlamasıdır. Üçüncüsü, dini örgütlerin internetin ve bilgisayar aracılı iletişimin önemini kavrayarak üyelerine ve üye olmayanlara yönelik enformasyon sağlamalarıdır. Dördüncüsü, İnternetin dini metinlere erişmede sağladığı kolaylıklardır. Beşincisi, internet, dini veya manevi açıdan adanma, zevkten arınma, çekilme, birlik ve cemaat gibi deneyim biçimleri açısından yeni imkânlar sağlar. Altıncısı, bilgisayar aracılı iletişim, dini pratik açısından son derece önemli sonuçlar doğurmuştur; sanal mekan önemli bir ritüel alanı olmasının yanında çevrimdışı din için bir ilham kaynağı haline gelmiştir; sanal-maneviyat veya dini pratik, çevrimdışı mekandaki maneviyat ve dini pratikten daha cazip ve daha az kaçınılan bir karaktere sahiptir; siber alanın, zaman ve mekan sınırlarını aşma kapasitesi olduğu için mali sıkıntıları ve fiziksel yetersizlikleri olanlar açısından değeri büyüktür. Yedincisi, internetin hipermetinsel yapısı, zaman ve mekânı sıkıştırarak dini veya manevi arayışa sayısız imkân sağlamaktadır. Sekizincisi, internet aracılığıyla her türlü kutsalın pazarlanması büyük bir ticari faaliyet haline gelmiştir. Dokuzuncusu, internet vasıtasıyla insan hakları çevrecilik, seks ticaretiyle savaşma veya hayvan hakları gibi konularda dini mücadele güçlenmektedir. Onuncusu, internet medyası aracılığıyla hastalıklara yönelik dini tedaviler ve sorunlara yönelik dini çözümler sunulabilmektedir.
* ile işaretlenen kısımlarda yazarlar, bir kaynağa atıfta bulunmaktadır.
Makalenin tamamını kaynağından okumak için lütfen tıklayınız.