Son çalışmalardan birini İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Merve Yazıcı hazırladı. Yazıcı, televizyonda dinin temsilini, popüler kültür bakımından ele aldı.
“Dinin Magazinleştirilmesi: Türk Televizyonlarında Dinin Temsili” başlıklı tezinde Yazıcı, “Medyatik Din” kavramı etrafında gazete, radyo, televizyon, sinema ve internetteki dini temsilleri inceledi.
“Medya, kendi dinini inşa eder”
Yazıcı, Prof. Dr. Mete Çamdereli’nin danışmanlığında tamamladığı tezinde medyanın ekrana yansıttığı her olayı, amacına uygun şekilde yeniden ürettiğini ifade etti. Böyle bir durumda gerçeklikten söz etmenin doğru olmayacağını kaydeden Yazıcı, “Medya için önemli olan olayın gerçekliği değil, ne kadar izlendiği, yayıldığıdır. Medya her ürününün en geniş kitlelere ulaşmasını kısacası popüler olmasını ister ve bunu gerçekleştirmek için elinden geleni yapar. Popüler filmler, popüler müzikler, popüler ünlüler gibi dönemin starlarını ekrana çıkartır, onları bir sonraki gelene kadar tükettirir. Böyle bir ortamda dinin kendini koruması elbette ki zor olacaktır. Dinin toplumsal hayattaki başat rolü medya için çekici bir unsurdur. Medya artık kendi dinini inşa ederek, onu popüler kültür ürünü haline getirmektedir” ifadelerini kullandı.
Yazıcı, tezinde şunları kaydetti:
“Medyada dinin kutsallığı, gönülle değil, gözle görülür hale dönüştü”
“Üreticisinin medya, tüketicisinin ise izleyiciler olduğu bu uzamda dinin kutsallığı gönülle değil, gözle görülür hale dönüşmüştür. Bunun nedeni ise, dinin, diğer popüler ürünler gibi gerçeklikten uzak, içi boşaltılarak sunulması ve tüketime hazır hale getirilmesidir. Popüler dinin bu şekli ile ekranlarda yaygınlaşması magazinleşme olgusunu beraberinde getirir.”
“Temsil, gerçeği inşa eder”
“Temsil, gerçeği yeniden inşa eder. Dolayısıyla, temsilin bir biçimlendirme işlemi olduğu söylenebilir. Kitle iletişim araçlarından özellikle televizyon, izleyicisinin zihninde, televizyon dünyasının oluşturduğu gerçekleri yer edindirir. İzleyiciler, zihinlerinde yer edinmiş bu bilgilerin doğruluğuna inanır ve gerçekliğini sorgulamazlar. Halbuki temsil gerçeğin üretilmiş şeklidir. Dolayısıyla medya, izleyicilerin tutum ve davranışlarını hatta kimliklerini biçimlendirme gücüne sahiptir.”
“Temsili aktaran en yaygın araç medyadır”
Temsili aktaran en yaygın araç medyadır. Medya profesyonelleri toplumdaki çeşitli kimlikleri herhangi bir izne tabii olmadan kendilerince kurgulayarak temsil ederler. Bu nedenle medyadaki temsiller gerçeği değil, medya profesyonellerinin aklındaki kurgu, gerçeği şekillendirmektedir. Bu durum, medyatik temsil denilen olguyu ortaya koymaktadır. Medyada temsil edilenlerin gerçek ile bağlantısının olmaması muhtemeldir. Yapılan araştırmalar da bunu göstermektedir.
“Medya, dine kayıtsız kalamaz”
Tarih boyunca toplumları kuran ve devamlılığını sağlayan en önemli olgunun din olduğu görülmektedir. İnsanları ortak bir paydada buluşturan din, toplumsal bir olgu olduğu için medya bu durumu karşı kayıtsız kalamaz. Çünkü medyanın görevi birey ve toplumla iletişim kurmaktır. Bu nedenle medya, din olgusunun toplumsal gücünden yararlanarak bu bazda programlar ile topluma seslenmektedir. Dini programların haricinde haber bültenlerinden tartışma programlarına, magazin programlarından kadın programlarına birçok yayın türlerinde dini konuların ele alındığı görülmektedir.
Popüler din ve medyatik temsil
“Popüler din, evrensel dinin resmi ve kitabi olarak belirlenmiş inanç ve uygulamaların, çeşitli din ve kültürlere ait inanç ve uygulamalar ile etkileşime girerek, halk arasında farklılaşmış inanç ve pratiklere dönüştürülmesi ve gündelik hayata dahil edilerek popüler kültürün bir parçası haline dönüşmüş kutsallaştırmalardır. Medyatik popülerleştirmede din de ele alınan diğer konular gibi değersizleştirilmektedir. Bu bağlamda, medyatik ortamda ele alınan din, gerçek din değil; medyatik bir temsilidir.”
“Medyada, magazinleştirilen bir din ortaya çıkmaktadır”
Medya magazin söylemini benimsemekte ve içeriklerine katmaktadır. Bu doğrultuda izleyicilerine onların duygularına, zevklerine hitap edecek genellikle görsel mesajlar taşımaktadır. Dinin medyada yer alması bu söylemden etkilenmesine sebep olmaktadır. Dolayısıyla magazinleşen medya ortamında dinin ele alınması doğal olarak magazinleştirilen bir din ortaya çıkartacaktır. Dini içeriklerin daha popüler hale getirilerek sunulması, yozlaşmaya ve özün kaybolmasına neden olabilmektedir.
“Din, araçsallaştırılarak medyatikleşmektedir”
Din kurumu, aile, ahlak, hukuk, ekonomi, eğitim gibi toplumsal yapının devamlılığı sağlayan sosyal kurumlardandır. İnsanlığın var olduğu günden itibaren din kurumu da varlığını göstermektedir. Çünkü dinin birleştirici bir gücü bulunmakta, bireye bir gruba ait olma hissiyatını vermektedir. Dinin bu gücünün farkında olan medya, kendi içeriklerinin bireyler tarafından benimsenmesi için diğer tüm olgulardan yararlandığı gibi dinden de yararlanmaktadır. Bu doğrultuda din, araçsallaştırılarak medyatikleşmektedir.
Medyada temsil edilen din ne yazık ki gerçek din değildir. Özellikle dini bilgilerin bu kanal ile elde edilmesi insanların maneviyatına zarar verecek hasarlar oluşturmaktadır. Medyanın her formatı eğlence içeriğine dönüştürebilme yapısı iyi bilinmeli ve maruz kalınan aktarımlara bu doğrultuda bakılmalıdır. Bu bilgilerin doğruluğunu kesin kabul etmek yanlış olacaktır. Çünkü televizyon her formatına eğlence unsuru eklediği için var olan dini bilgide sunum aşamasında bu eğlenceden nasibini alacaktır. Bu durum, televizyon dünyasının doğasından kaynaklanmaktadır.
6 Maddede çözüm önerileri
Medyada dinin eksik ya da yanlış temsilini ortadan kaldırmak adına geliştirilebilecek çözüm önerileri;
1-Medyada, dini uzmanlar istihdam edilmesi gerekir
Medyada yer alan her bilginin doğruluğunu kesin olarak kabul etmek yanlış bir durum olacaktır. Çünkü medyada konunun uzmanından çok popüler kişilerin yer aldığı göz önünde bulundurulacak olursa bilgi eksikliği durumu ortaya çıkacaktı. Bu durumu yok etmenin en iyi yolu, medyada dini bilgilere hakim uzmanların istihdam edilmesi ile olacaktır.
2-Amaç, reyting artırmak olmamalı
Medyanın izleyiciye aktardığı programlarda, reklamlarda, dizilerde vb.formatlarda dinin istismar edildiği görülmektedir. İstismar edilmemesi gereken din, abartıdan uzak, magazinel söylemin içeriğini bezenmediği bir dille izleyiciye aktarılmalıdır. Dini bilginin aktarılmasındaki amaç kişileri bilgilendirmek olmalı, reyting artırmak değil.
3-Azınlığın da sesi olunmalı
Medya aynı zaman da azınlığında sesi olmalı, azınlığı da temsil etmelidir. Bu nedenle, medya hiçbir mezhebe, dine karşı önyargılı davranmamalı, tarafkar bir tutum sergilememelidir. Her türlü dine inanca saygı göstermeli, ele aldığı konuyu tek bir görüş etrafında sınırlamamalı karşıt görüşlere de söz hakkı vermelidir.
4-İnternetteki dini bilgilere dikkat
Günümüzde internetin yaygınlaşması ile birlikte internetin bilgi edinme aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Her türlü bilginin olduğu gibi dini bilgi de bu alanda temsil edilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, internet ortamında sunulan bilginin gerçek bir bilgi olup olmadığıdır. İnternet doğru ya da yanlış her türlü bilgiyi elemeden kullanıcısına aktarıldığı için kullanıcı tarafından zihin ve bilgi süzgecinden geçirilmeden kabul edilmemelidir.
5-Dini kurumlar etkin bir iletişim süreci başlatmalı
Medyada dinin temsili sorununda sadece medya üzerinden eleştiri yapılmamalıdır. Dini kurum ve din görevlilerinde medyada yer verilecek mesajların doğruluğu ve kalitesini için medya kuruluşlarına bilgiler aktarmalı, etkin bir iletişim süreci başlatılmalıdır.
6-Akademik camia medya ve din konusunda teşvik edilmeli
Medya ve din ilişkisinde medya ve din kurumlarına önemli bir sorumluluk almaları gerektiği gibi akademik camianın da bu süreçte etkin rol alması gerekmektedir. Özellikle İletişim ve İlahiyat Fakülteleri'nde medya ve din konulu dersler verilmeli, bu konular hakkında akademik çalışmaların yapılmasına teşvik edilmelidir.
*Tezden yapılan alıntılar, yazarından izin alınarak yayınlanmıştır.