Milli Gazete yazarı Abdülaziz Kıranşal gazetedeki köşesinde "fiber münafıklık" kavramını gündeme getirdi.
1 Aralık tarihli yazısında Kıranşal şunları yazdı:
İnternetin yaygınlaşması ile birlikte birçok hayırlı işlerin yapıldığına şahit olduğumuz gibi, sanal kimliğini bir günah ve şer kimliği gibi kullanan insanlara da rastlamaktayız. Gerçek hayatta yapılmasına cesaret edilemeyen işlerin, söylenmesine cesaret edilemeyen sözlerin sahte isimlerle açılan profiller aracılığı ile çok rahat bir şekilde yapıldığına ve söylendiğine şahitlik etmekteyiz.
Sosyal medyada sahte profil, beğeni hilesi, kadın olduğu halde erkek ismi, erkek olduğu halde kadın ismi kullanmak, başkasının fotoğrafını profil resmi yapmak, oturduğu şehri farklı göstermek, maddi durumunu, tahsil durumunu, yaşını farklı göstermek gibi onlarca aldatma ve hile, sanal ortamın vazgeçilmezleri haline dönüşmüştür.
Gerçek kimliğin gizlenmesinin son derece kolay olduğu sanal ortamlar; yalan ve aldatmaya meyilli olan tiplere büyük fırsatlar hazırlamıştır. Günlük hayatta ayrı bir yüz, sanal hayatta ayrı bir yüz ve karakteri olan bu tiplerin sanal kimlikleri, genelde gerçek hayatta işleyemedikleri günahları sanal hayatta işlemelerini sağlayan, gerçek hayatta söyleyemediklerini ve yapamadıklarını sanal hayatta gerçekleştirdikleri bir günah kimliğine dönüşmüştür.
Gerçek kimliğini gizleyerek, türlü aldatmalara ve yalanlara başvurarak insanları kandırmak bir münafıklık özelliğidir. Yalanın, sahtekârlığın, aldatmanın sosyal medya üzerinden olması bu durumu asla değiştirmez. Elbette ki bu yollara başvuranların toptan münafık olduğunu iddia edemeyiz. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, böyle yapmayı alışkanlık haline getirenler aynı zamanda münafıklık özelliklerinden birisini de kendi karakterleri haline getirmektedirler. Eğer bu durum giderek ilerler, sanal ortamda yalan ve aldatma bir karaktere dönüşürse işte o zaman münafıklık karakteristik bir hal almıştır, diyebiliriz.
Unutmayalım ki yaptığımız paylaşımları, beğenileri, attığımız tweetleri ve tüm internet uygulamalarımızı sahte hesaplar üzerinden yapmış olsak bile tüm bunlar sonunda gerçek hesabımız olan amel defterlerimize yazılmaktadır. Yarın kıyamette bu profil benim değil diyemeyeceğimiz için internet ve sosyal medya ile ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir. “Aldatan bizden değildir.” (Müslim) ve “Yalan, münafıklık özelliğidir.” (Buhari) diyen bir Peygamberin ümmeti sanal âlemde de bu özelliklerden uzak durmak zorundadır.
Yalan hastalığının pençesine düşmüş insanlar için asıl kimliklerinin belli olmayacağı sosyal medya ve internet platformları bulunmaz bir fırsat olmuştur. İsmi, mesleği, okulu, özellikleri konusunda yalan söyleyen binlerce sosyal medya kullanıcısı, internet ağları arasında dolaşıp durmaktadır. Normal hayatta ancak bir kaç kişiyi kandırabilecek yalancılar, internet vesilesi ile yüz binlerce insanı kandırabilmektedir. İnternet, yalan konusunda insana inanılmaz bir güven vermektedir. Çünkü nasıl olsa beni bulamaz ve gerçek kimliğimi öğrenemez düşüncesi insanı ya eğlence için ya da beğenilme duygusu için yalana sevk etmektedir.
Yalan, aldatma ve hile, Kur’an’ın ifadesi ile de münafıklık özelliklerinden bir tanesidir. Bunun sanal ortamda ya da sosyal medyada olması hiçbir şeyi değiştirmez. Sonuçta aldatan da aldanan da insandır. Unutmayalım ki internette bile olsa sahte özellikler kullanarak aldattığımız insanlar kıyamet gününde bizden davacı olacaklar. Çünkü bir Müslümanı kandırmak aynı zamanda bir kul hakkı ihlalidir. İnternetin bu kadar yaygın olduğu bir ortamda da kaç milyon insan bizimle hesaplaşmak için sıraya girecek iyi düşünmek durumundayız.
1 Aralık tarihli yazısında Kıranşal şunları yazdı:
İnternetin yaygınlaşması ile birlikte birçok hayırlı işlerin yapıldığına şahit olduğumuz gibi, sanal kimliğini bir günah ve şer kimliği gibi kullanan insanlara da rastlamaktayız. Gerçek hayatta yapılmasına cesaret edilemeyen işlerin, söylenmesine cesaret edilemeyen sözlerin sahte isimlerle açılan profiller aracılığı ile çok rahat bir şekilde yapıldığına ve söylendiğine şahitlik etmekteyiz.
Sosyal medyada sahte profil, beğeni hilesi, kadın olduğu halde erkek ismi, erkek olduğu halde kadın ismi kullanmak, başkasının fotoğrafını profil resmi yapmak, oturduğu şehri farklı göstermek, maddi durumunu, tahsil durumunu, yaşını farklı göstermek gibi onlarca aldatma ve hile, sanal ortamın vazgeçilmezleri haline dönüşmüştür.
Gerçek kimliğin gizlenmesinin son derece kolay olduğu sanal ortamlar; yalan ve aldatmaya meyilli olan tiplere büyük fırsatlar hazırlamıştır. Günlük hayatta ayrı bir yüz, sanal hayatta ayrı bir yüz ve karakteri olan bu tiplerin sanal kimlikleri, genelde gerçek hayatta işleyemedikleri günahları sanal hayatta işlemelerini sağlayan, gerçek hayatta söyleyemediklerini ve yapamadıklarını sanal hayatta gerçekleştirdikleri bir günah kimliğine dönüşmüştür.
Gerçek kimliğini gizleyerek, türlü aldatmalara ve yalanlara başvurarak insanları kandırmak bir münafıklık özelliğidir. Yalanın, sahtekârlığın, aldatmanın sosyal medya üzerinden olması bu durumu asla değiştirmez. Elbette ki bu yollara başvuranların toptan münafık olduğunu iddia edemeyiz. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, böyle yapmayı alışkanlık haline getirenler aynı zamanda münafıklık özelliklerinden birisini de kendi karakterleri haline getirmektedirler. Eğer bu durum giderek ilerler, sanal ortamda yalan ve aldatma bir karaktere dönüşürse işte o zaman münafıklık karakteristik bir hal almıştır, diyebiliriz.
Unutmayalım ki yaptığımız paylaşımları, beğenileri, attığımız tweetleri ve tüm internet uygulamalarımızı sahte hesaplar üzerinden yapmış olsak bile tüm bunlar sonunda gerçek hesabımız olan amel defterlerimize yazılmaktadır. Yarın kıyamette bu profil benim değil diyemeyeceğimiz için internet ve sosyal medya ile ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir. “Aldatan bizden değildir.” (Müslim) ve “Yalan, münafıklık özelliğidir.” (Buhari) diyen bir Peygamberin ümmeti sanal âlemde de bu özelliklerden uzak durmak zorundadır.
Yalan hastalığının pençesine düşmüş insanlar için asıl kimliklerinin belli olmayacağı sosyal medya ve internet platformları bulunmaz bir fırsat olmuştur. İsmi, mesleği, okulu, özellikleri konusunda yalan söyleyen binlerce sosyal medya kullanıcısı, internet ağları arasında dolaşıp durmaktadır. Normal hayatta ancak bir kaç kişiyi kandırabilecek yalancılar, internet vesilesi ile yüz binlerce insanı kandırabilmektedir. İnternet, yalan konusunda insana inanılmaz bir güven vermektedir. Çünkü nasıl olsa beni bulamaz ve gerçek kimliğimi öğrenemez düşüncesi insanı ya eğlence için ya da beğenilme duygusu için yalana sevk etmektedir.
Yalan, aldatma ve hile, Kur’an’ın ifadesi ile de münafıklık özelliklerinden bir tanesidir. Bunun sanal ortamda ya da sosyal medyada olması hiçbir şeyi değiştirmez. Sonuçta aldatan da aldanan da insandır. Unutmayalım ki internette bile olsa sahte özellikler kullanarak aldattığımız insanlar kıyamet gününde bizden davacı olacaklar. Çünkü bir Müslümanı kandırmak aynı zamanda bir kul hakkı ihlalidir. İnternetin bu kadar yaygın olduğu bir ortamda da kaç milyon insan bizimle hesaplaşmak için sıraya girecek iyi düşünmek durumundayız.