İslamvemedya yeni yılla birlikte yepyeni bir dosyayla okurlarının karşısına çıktı, çıkıyor. facebook kurucusu Mark Zuckerberg’in geçtiğimiz Ekim ayı sonunda yaptığı Metaverse’e geçiş açıklamasından bu yana dünya, bu yeni evrenin ne idüğünü anlamaya, öğrenmeye çalışıyor. Merak edilen konulardan biri de bu sanal gerçeklik evreninde dinin yerinin olup olmayacağı, olacaksa nasıl ve ne ölçüde olacağı.
İslamvemedya, 10 Ocak’tan bu yana Metaverse’ün çok değinilmeyen dini yönünü ortaya koymaya, konuyu farklı bakış açılarıyla okurlarına taşımaya çalışıyor.
Hakkında henüz kimsenin tüm yönleriyle derinlemesine bilgi ve tecrübe sahibi olmadığı bu yeni evrenin dini/uhrevi alanla, özelde İslam ve İslami pratiklerle nasıl bir ilişkisinin olacağını ortaya koymak, koyabilmek önemli. Gelen tebrik ve takdir mesajları İslamvemedya’nın bunu başardığını gösteriyor. Türkiye’de konuyu dini yönüyle ele alan ilk mecra olmak, geniş bir dosya ile okuyucuların karşısına çıkmak, bir boşluğu dolduruyor olmak iftihar vesilesi.
Konumuz metaverse ve İslam. Ancak henüz çok yeni ve bilinmeyen bir mecra olduğu için İslam ile ilişkisine geçmeden önce Metaverse’e biraz daha yakından bakmak, onu biraz daha iyi tanımak gerekiyor.
Son yıllarda ortaya çıkan her yeni teknolojik ürün, uygulama ya da yenilik için hep aynı şey geliyor aklımıza: Ben bunu bir filmde görmüştüm. Yıllarca Vietnam’da nasıl büyük bir zafer (!) kazandıklarını anlatmaya yoğunlaşan Hollywood, sonraki yıllarda kıyamet senaryolarına, dünyayı uzaylı istilasından kurtarmaya ve uzayın fethine yöneldi. Filmlerde karşılaştığımız olay ve olgularla yolumuzun gerçek hayatta daha sık kesişmeye başlamasının ardından, artık her yeni filme biraz da bu gözle bakmaya başladık.
Yıllardır Hollywood’a bakarak insanlığın başına örülecek yeni çorapları, dünyanın ve teknolojinin nereye evrileceğini anlamaya, dünyayı yönetenlerin zihni yapısına bir kapı aralamaya çalıyoruz. Bu anlamda Metaverse de filmlere konu olmuş, çalışma ve denemeleri çok öncelerden başlamış bir evren aslında. Metaverse için Matrix'te gördüğümüz alternatif evren ya da bilgisayar ile başlayıp internet, sosyal medya, 5G, Blockhain ve yapay zekâ ile devam eden transhümanizm sürecinin son parçası desek yanılmış olmayız sanırım.
Hakkında Apple, Google gibi birçok şirketin araştırma ve yatırım yaptığı sanal evren konusundaki ilk duyuruyu yaparak öne çıkan Mark Zuckerberg Metaverse’ü şöyle tanımlıyor:
“Bizler masaüstü bilgisayarlardan WEB’e ve telefonlara ilerledik. Yazılardan fotoğraf ve videolara ilerledik. Ama hikâyenin sonu bu değil. Bir sonraki platform ve ortam çok daha sürükleyici olacak. Yalnızca baktığınız değil, deneyimlediğiniz bir şey olacak. Biz buna Metaverse diyoruz. Metaverse’te –neredeyse- hayal ettiğiniz her şeyi yapabileceksiniz. Arkadaşlarınız ve ailenizle buluşacak, çalışacak, öğrenecek, oynayacak, alışveriş yapacak, yaratacak ve birçok yeni kategoride bugün telefon ve bilgisayarlarla yapamadığınız şeyleri yapabileceksiniz.”
Zuckerberg’in bu kısa açıklaması, içinde uzun ve derin anlamlar barındırıyor. İlk ortaya çıktığında televizyonun faydası anlatılırken dile getirilen “dünyayı evimize getirecek” argümanı, Metaverse evreninde “bu dünyanın içinde yer alma”ya dönüşüyor. Vizontele’de “dünyayı evimize getirecek” denen televizyon için Siti Ana’nın müthiş sorusunu sormanın yeri de tam burası: “Sebep?”
Bu sorgulamayı diğer yazıda sürdüreceğiz.