Ramazan ayına kısa bir süre kala, medya kuruluşları Ramazan ayına özgü hazırlıklarını sürdürüyor. Televizyon programlarının; Ramazan sayfalarının (matbu veya dijital); Ramazan’ın değer ve kıymetinin anlatıldığı radyo programlarının seslendiriliyor oluşu, Ramazan’ın medya gündemini de belirleyeceğini gösteriyor.
Ramazan konusunda medyanın ilgisini de ilk olarak haberler, promosyonlar ve reklamlarda görüyoruz. Bunların her biri araştırmalara konu olacak biçimde içerikler barındırıyor. Burada “haber değeri” kavramından hareketle “Ramazan’ın haber değeri”ne vurgu yapılacaktır.
Çeşitli olay ve olguların haber haline getirilmesinde, bazı temel değerlerin bulunacağı ve bu değerlere istinaden haber hazırlanacağı herkesin rahatlıkla kabul edeceği bir durumdur. Medya profesyonellerinin “haber kokusu” alma olarak nitelendirdiği bu hal, haberin yayınlanıp-yayınlanamayacağına ilişkin kanıyı ortaya koyar ve bu hal iletişim literatüründe “haber değeri” kavramıyla açıklanır.
Haber değeri yaklaşımına göre, zaman, yakınlık, önem, sonuç ve insan ilgisini çekme gibi özellikler (farklı görüşler bulunmakla birlikte, genellikle bu özellikler hakkında ortak kanaat vardır), bir olay veya olgunun haber olup-olmayacağını/ haber yapılıp yapılmayacağını veya yayınlanıp yayınlanmayacağını belirler. Hatta bu özelliklerin hangisi daha değerliyse, haber o özellikler etrafında inşa edilir. Özetle haber değeri, “haber öykülerinin seçiminde, kurulmasında ve sunumunda kullanılan profesyonel kodlardır” (Mutlu, 2008:124)
Ramazan haberleri, medya ve Ramazan, hatta medya ve din etkileşiminin incelenmesi gereken bir alanını oluşturmaktadır. Çünkü diğer siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel olay ve olgularda olduğu gibi insanların Ramazan algısında da medya etkin olarak görev yürütmektedir.
Ramazan öncesinde yayınlanan Ramazan konulu haberlere kısaca göz gezdirildiğinde “insan ilgisini çekme” değerinin haberlerde daha ağır bastığını söylemek mümkündür. İnsan ilgisini çekme, bir olay veya olgunun “ilginç” veya “ilgi çekici” yönlerinin ön plana çıkarılması, haberin buna göre çerçevelenmesi anlamı taşımaktadır.
Bu uygulamaya göre de Ramazan ilk olarak “rahmet”, “bağışlanma” … olarak değil, “pide zammı”, “alışveriş telaşı”, “sıcaklık” gibi ilginç üst metinlerle anlatılır hale gelmiştir. Bu da ister istemez, Ramazan’ın ilk etapta magazinel bir dille sunumunu beraberinde getirmektedir.
Haber sitelerinde yer bulan birkaç haber başlığı konuyu daha net ortaya koyacaktır:
“Bu ülkeler 22 saat oruç tutacak” (Star 13 Haziran 2015)
“Kurdaki artış hurmayı da vurdu” (AA 13 Haziran 2015)
“O ülkede 22 saat oruç tutacaklar”(Milliyet 13 Haziran 2015)
“En Uzun ve En Kısa Oruç Nerede Tutulacak” (Yeni Akit 13 Haziran 2015) (Bu konularla ilgili televizyon haberlerinin yayınlandığı da bilinmektedir)
Ramazan Gündemi
Halkın bir konu hakkındaki gündemini belirleme konusunda güçlü araçlar bulunmaktadır. Sosyolojik (aile, eğitim, kültür gibi) ve psikolojik (kanaat, motivasyon, algılama, tutum gibi) araçlar kamunun gündemini dolaylı olarak oluştururlar. Kamunun gündemini doğrudan oluşturan araçların en önemlisi de medyadır. Bu dikkate alındığında, Ramazan hakkında medyanın gündemine giren konular, insanların Ramazan ile olan ilişkisini “sıcaklık”, “sucuk-pastırma”, “pide” düzeyine indirgeyerek kodlama ihtimalini üzerine alır (Bu değerlendirme, alımlama araştırmasıyla ortaya konmaya muhtaçtır).
Bu nedenle, medya profesyonellerinin “ilgi çekicilik” çerçevesiyle sunduğu bu haberler, Ramazan’ı magazinel, manevî derinlikten uzak, tıklanma kültürüne biat eden, aslından bîhaber bir söyleme taşımaktadır. Burada, elbette medya profesyonellerinin kasıtlı olarak insanların Ramazan algısını ilginç konulara sevk ettiğini söylüyor değiliz, bu abesle iştigal ve hatta komplo teorisi olur. Ancak görünen, bizatihi Ramazan’ın ilk olarak yanlış bir temsille aktarıldığıdır. Medya, bir konu hakkında kamunun gündemini belirleyeceği gibi, bazı konuları gündem dışında tutarak, var olan gündemi de çarpıtabilir. Ramazan konusunda çıkan bazı haberlerde de bunu görmek mümkündür.
Bu kısa tespit, “Ramazan ve Haber Değeri” konusunun etraflıca yapılacak çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu ortaya çıkmaktadır.
Kaynakça
Erol Mutlu (2008). İletişim Sözlüğü. Ayraç Yayınları. Ankara
Ramazan konusunda medyanın ilgisini de ilk olarak haberler, promosyonlar ve reklamlarda görüyoruz. Bunların her biri araştırmalara konu olacak biçimde içerikler barındırıyor. Burada “haber değeri” kavramından hareketle “Ramazan’ın haber değeri”ne vurgu yapılacaktır.
Çeşitli olay ve olguların haber haline getirilmesinde, bazı temel değerlerin bulunacağı ve bu değerlere istinaden haber hazırlanacağı herkesin rahatlıkla kabul edeceği bir durumdur. Medya profesyonellerinin “haber kokusu” alma olarak nitelendirdiği bu hal, haberin yayınlanıp-yayınlanamayacağına ilişkin kanıyı ortaya koyar ve bu hal iletişim literatüründe “haber değeri” kavramıyla açıklanır.
Haber değeri yaklaşımına göre, zaman, yakınlık, önem, sonuç ve insan ilgisini çekme gibi özellikler (farklı görüşler bulunmakla birlikte, genellikle bu özellikler hakkında ortak kanaat vardır), bir olay veya olgunun haber olup-olmayacağını/ haber yapılıp yapılmayacağını veya yayınlanıp yayınlanmayacağını belirler. Hatta bu özelliklerin hangisi daha değerliyse, haber o özellikler etrafında inşa edilir. Özetle haber değeri, “haber öykülerinin seçiminde, kurulmasında ve sunumunda kullanılan profesyonel kodlardır” (Mutlu, 2008:124)
Ramazan haberleri, medya ve Ramazan, hatta medya ve din etkileşiminin incelenmesi gereken bir alanını oluşturmaktadır. Çünkü diğer siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel olay ve olgularda olduğu gibi insanların Ramazan algısında da medya etkin olarak görev yürütmektedir.
Ramazan öncesinde yayınlanan Ramazan konulu haberlere kısaca göz gezdirildiğinde “insan ilgisini çekme” değerinin haberlerde daha ağır bastığını söylemek mümkündür. İnsan ilgisini çekme, bir olay veya olgunun “ilginç” veya “ilgi çekici” yönlerinin ön plana çıkarılması, haberin buna göre çerçevelenmesi anlamı taşımaktadır.
Bu uygulamaya göre de Ramazan ilk olarak “rahmet”, “bağışlanma” … olarak değil, “pide zammı”, “alışveriş telaşı”, “sıcaklık” gibi ilginç üst metinlerle anlatılır hale gelmiştir. Bu da ister istemez, Ramazan’ın ilk etapta magazinel bir dille sunumunu beraberinde getirmektedir.
Haber sitelerinde yer bulan birkaç haber başlığı konuyu daha net ortaya koyacaktır:
“Bu ülkeler 22 saat oruç tutacak” (Star 13 Haziran 2015)
“Kurdaki artış hurmayı da vurdu” (AA 13 Haziran 2015)
“O ülkede 22 saat oruç tutacaklar”(Milliyet 13 Haziran 2015)
“En Uzun ve En Kısa Oruç Nerede Tutulacak” (Yeni Akit 13 Haziran 2015) (Bu konularla ilgili televizyon haberlerinin yayınlandığı da bilinmektedir)
Ramazan Gündemi
Halkın bir konu hakkındaki gündemini belirleme konusunda güçlü araçlar bulunmaktadır. Sosyolojik (aile, eğitim, kültür gibi) ve psikolojik (kanaat, motivasyon, algılama, tutum gibi) araçlar kamunun gündemini dolaylı olarak oluştururlar. Kamunun gündemini doğrudan oluşturan araçların en önemlisi de medyadır. Bu dikkate alındığında, Ramazan hakkında medyanın gündemine giren konular, insanların Ramazan ile olan ilişkisini “sıcaklık”, “sucuk-pastırma”, “pide” düzeyine indirgeyerek kodlama ihtimalini üzerine alır (Bu değerlendirme, alımlama araştırmasıyla ortaya konmaya muhtaçtır).
Bu nedenle, medya profesyonellerinin “ilgi çekicilik” çerçevesiyle sunduğu bu haberler, Ramazan’ı magazinel, manevî derinlikten uzak, tıklanma kültürüne biat eden, aslından bîhaber bir söyleme taşımaktadır. Burada, elbette medya profesyonellerinin kasıtlı olarak insanların Ramazan algısını ilginç konulara sevk ettiğini söylüyor değiliz, bu abesle iştigal ve hatta komplo teorisi olur. Ancak görünen, bizatihi Ramazan’ın ilk olarak yanlış bir temsille aktarıldığıdır. Medya, bir konu hakkında kamunun gündemini belirleyeceği gibi, bazı konuları gündem dışında tutarak, var olan gündemi de çarpıtabilir. Ramazan konusunda çıkan bazı haberlerde de bunu görmek mümkündür.
Bu kısa tespit, “Ramazan ve Haber Değeri” konusunun etraflıca yapılacak çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu ortaya çıkmaktadır.
Kaynakça
Erol Mutlu (2008). İletişim Sözlüğü. Ayraç Yayınları. Ankara