Emine Kaya, Diyanet TV’de en fazla izlenenler arasında yer alan “Diyanete Soralım” programını inceledi.
Kaya, 2017 ve 2018 yılları yayın döneminden 50 bölümün analizi sonucunda, Türk halk dindarlığı olgusunun televizyon programlarına nasıl yansıdığını belirledi.
“Türk Halk Dindarlığının Medyada Dini Sorular Üzerinden Değerlendirilmesi” başlıklı yüksek lisans tezi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalında gerçekleştirildi.
Kaya’nın hazırladığı tezde, diyanete soralım programına, vatandaşlardan gelen fıkhi sorular, 9 farklı kategoriye ayrılarak, nitel araştırma yöntemiyle analiz edildi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulundan hocalara program boyunca telefon, e-posta, sosyal medya sitelerinden gelen sorular incelenerek, vatandaşların dinle kurdukları ilişki ve dinin insanların yaşamındaki yeri doğrultusunda “Türk Halk Dindarlığı” ortaya konuldu.
Neden “Diyanete Soralım?”
Çalışmaya göre, vatandaşların Diyanete Soralım programına başvurmasında pek çok etken bulunuyor.
Bilgi eksiğini giderme, doğru bilgiye ulaşamama, tereddüt yaşanan konularda doğruları öğrenme ve benzeri nedenlerin yanında, çalışmaya göre modern dönemde İslami sınırları öğrenme, hassasiyet geliştirme, tavsiye ve öneri alma gibi nedenlerle de vatandaşlar Diyanete Soralım programına başvuruyor.
Kaya, katılımcıların soru sorma maksatlarından programa yükledikleri anlamın ve programdan beklentilerinin de anlaşıldığını ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Program, sosyal yaşantıda dinin yansımalarına dair başvurulacak bir kaynak niteliğindedir. Diğer taraftan soruların çoğu, fillerin sonuçları ortaya çıktıktan sonra sorulmuştur. Bu da dini bilgiye ihtiyaç duyulması halinde başvurulduğunu, bunun dışında öğrenme ihtiyacı hissedilmediğini gösterebilir. Bir de çoğu soruyu katılımcılar, kendilerini rahatlatmak, bir yol ve çare arayışı ile yöneltmişlerdir. Ayrıca programda sıkça tekrar eden sorular olduğu görülmektedir. Katılımcılar benzer duruma ilişkin soruları kendileri açısından yorumlamamakta ve yeniden sormaktadır. Bunda birebir fetva alma isteğinin, fetvanın bireyselliğinin etkisi olduğu söylenebilir. Öte yandan dini bilgiye atfedilen değerin yüksek olması sebebiyle katılımcılar ancak bu konuda ehil kimseler ve dinde bir otorite sorularını cevaplandırdığında ikna olmaktadır.”
En çok “ibadet” hakkında soru soruldu
Programa yöneltilen sorular, 9 ayrı kategoride ele alındı. Sorular, ibadet, ekonomik alan, aile, toplumsal yaşam, ilim, akait (inanç), halk inançları, sağlık ve ahlak kategorilerinde incelendi. Bu kapsamda, en çok soru, ibadete yönelik sorular oldu.
Kaya çalışmasının sonuç ve öneriler bölümünde şunları ifade etti:
Diyanet’in misyonu, programa ilginin sebepleri arasında yer alıyor
Diyanete Soralım programının halktan ilgi görme sebebi, DİB’in medya organı yoluyla yayın yapması, dini halka öğretme misyonunun gözetilmesi, programda halkın sorularına ciddiyetle cevap verilmesi, magazinsel sorulara yer verilmemesi ve reyting kaygısı güdülmemesidir. Diğer kanallardaki fetva programlarından farklı olarak Diyanete Soralım’da olumsuz emsal teşkil edecek sorular reyting için kullanılmaya çalışılmamış; aile, boşanma süreçleriyle ile ilgili sorular dahi Din İşleri Yüksek Kurulu’na yönlendirilmeye çalışılmıştır.
Diyanet, dini bilgi almada güvenilir başvuru kaynağı mı?
Diyanete Soralım’a alternatif olabilecek fetva programları olsa da bu programın devletin bir kurumu olan DİB’in medya organı vasıtasıyla yayınlanması ve dini bilgi almada güvenilir bir başvuru kaynağı olması programı diğerlerinden ayırmaktadır. Programda katılımcılara ciddiyetle cevap verilmesi, spekülasyon veya tartışmaya sebebiyet verecek konuşmalara yer verilmemesi, doğrudan dini bilgilendirmeye yönelik bir program anlayışının benimsenmesi Diyanete Soralım programını güvenilir bir başvuru kaynağı yapmaktadır. Ayrıca Diyanete Soralım programına Türkiye’nin her bölgesinden soru gelmiştir. İstanbul, Ankara, Bursa gibi büyük şehirler başta olmak üzere Türkiye’de 75 şehirden ve yurtdışında 9 ülkeden vatandaşların sorularını ulaştırması, halkın DİB’e olan güvenine de işaret etmektedir.
Program, izleyicinin yaşantısını nasıl etkiliyor?
Katılımcılar programa dini bilgi alma ihtiyacını giderme, yaşantısını İslam’ın vaz ettikleri üzerine kurma, kendi dini inanç ve davranış kalıplarını paylaşarak düzeltme, yaşadıkları çevrede kafa karışıklığına sebep olan bilgileri teyit etme ve düzeltme, içsel huzur ve güven duygusunu sağlama, dini hassasiyetleri vurgulayarak toplumsal yaşantıya katkı sağlama amacıyla katılmışlardır. Bu anlamda Diyanete Soralım programının katılımcıların yaşantısını olumlu yönde etkilediği söylenebilir.
İnternetten soru sorma oranı % 29
Katılımcılar canlı yayın telefon bağlantısı, internet, sosyal medya ile programa sorularını iletmiştir. Katılımcıların % 71’i canlı yayın telefon bağlantısı ile programa katılırken, % 29’u internet ve sosyal medya yoluna başvurmuştur. Her ne kadar soru sormada Twitter, Facebook, mail gibi yeni medya kanalları kullanılıyor olsa da cevap alma şekli geleneksel medya yoluyla yani televizyon aracılığıyla sürdürülmektedir.
Yaşa bağlı farklılaşan sorular
Katılımcıların yaşa bağlı olarak sorularının konusu da değişmektedir. Yaşlıların dine dair zihinlerindeki problem alanı, ibadet yaşantısı olup; en çok fiziksel zorluklar, vesvese ve unutkanlıktan etkilemektedir. Genç ve yetişkinler ise aile, ekonomik hayat, sağlık, toplumsal hayat konuları üzerine programla iletişime geçmişlerdir.
“Mükâfat Dindarlığı”
Akaid (inanç) hususunda, tipik Türk halk dindarlığına uygun olarak derin teolojik sorulara rastlanmadığı; bununla birlikte gaybi bilginin önemsendiği görülmektedir. Gaybi bilgi daha çok ahiret hakkında sorulmuş, kader, gelecekten haber verme gibi insanın nüfuz edemediği konular katılımcılar tarafından irdelenmiştir. Katılımcıların dini yaşantılarında sevap, günah, helal, haram, ahiret, cennet ve cehennem, odaklı olarak eylemlerin sonuçlarına bakmakta ve eylemlerinin karşılıkları üzerinden mükâfat dindarlığı sergilemektedirler. “Mükâfat dindarlığı”, katılımcılar tarafından ahiret hayatı üzerine kurgulanmaktadır. Katılımcıların ahiret inancı, genel itibariyle cezalandırılma odaklı olup sorumlulukların yerine getirilmemesiyle cehenneme girme ve azap görme şeklindedir. Ödüllendirilme ise doğrudan cennet bağlamında değil şefaat ve şehitlik ile ilişkili olarak düşünülmektedir. Bu bakımdan mükâfatlandırılma noktasında katılımcıların karamsar ve umutsuz bir bakış açısı olduğu söylenebilir.
“Telafi Dindarlığı”
Katılımcıların geçmişte aksattıkları ve yerine getiremedikleri ibadetlerden, olumsuz ahlaki davranışlardan ve kul haklarından ileriki yaşlarda pişman oldukları; bu sebeple ibadetlerin kazalarını yapmak suretiyle bir tür telafi dindarlığı geliştirdikleri söylenebilir.
“Şekilsel Dindarlık”
Katılımcılar ibadetlerin manevi yönünden ziyade pratik edilirken ki şekilsel boyutu, bütün teferruatlarıyla soruşları şekilsel ve yüzeysel bir dindarlık mı yaşanıyor sorusunu akla getirmektedir.
Örgütlü dini yapılara mesafeli yaklaşım
Katılımcılar çevrelerindeki tarikat ve cemaat mensuplarından etkilenerek bu tarz dini örgütlü yapılara katılmanın dini açıdan gerekliliği sormuşlardır. Diyanete Soralım programının izleyici kitlesinin ve takipçilerinin dini bireysel yaşama eğilimli (tarikat ve cemaatlere mensup olmadan) ortalama bir halk dindarlığı sürdürdükleri bu sebeple dini yapılara önyargılı oldukları, bu gruplara mensubiyetten çekindikleri, Kur’an ve sünnetin yeterli olduğu kanaatindedirler.
Diyanet’in medya faaliyetlerini artırması gerekiyor
Özellikle ibadet, aile, ekonomi ve muamelata dair dini bilgilendirme ihtiyacının giderilmesi için DİB’in dini yayın organlarını çeşitlendirmesi ve bunları daha görünür hale getirerek insanların ilgisine sunması gerekmektedir. Katılımcıların hakkında bilgi sahibi olmadıkları için özellikle banka, faiz, ticaret, evlenme, boşanma ve miras hususlarında İslam fıkhına uygun olmayan uygulamalarda bulundukları görülmektedir. Bu konuda DİB’in bildiri, afiş, video kesitleri, kamu spotları, TV programları vb. yapması farkındalığı arttıracaktır. Bununla birlikte hali hazırda cami içi din hizmeti veren görevlilerin de bu din eğitimi/ öğretiminde daha etkin çalışması gerekmektedir. Araştırmada katılımcıların dine dair zihin dünyalarındaki kategorilerin ibadet, ekonomi, aile, toplumsal yaşam, ilim, akaid, halk inanışları, sağlık ve ahlak olduğu görülmüştür. DİB’in doğrudan bu kategorilere yönelik yazılı ve görsel basın yoluyla tematik yayınlar yapması gerekmektedir. Katılımcılar yeni gelişmelerin ve uygulamaların dini boyutuna da duyarsız kalmamaktadır. Kentsel yaşamda tıptaki yenilikler, estetik, teknolojik cihazlar, banka uygulamaları ve sanal sistemler katılımcıların dikkatini çekmektedir. Bu anlamda DİB’in medya organları yoluyla çağın gelişmelerine ve sorunlarına ilişkin yenilikçi, güncel dini içerik üreten yayınlar yapması gerekmektedir.
*Bu metin, yazarından izin alınarak yayınlanmıştır.
Çalışmanın tamamı YÖK Tez Merkezi'nde 556163 Tez numarasıyla yayınlanmaktadır.
Kaya, 2017 ve 2018 yılları yayın döneminden 50 bölümün analizi sonucunda, Türk halk dindarlığı olgusunun televizyon programlarına nasıl yansıdığını belirledi.
“Türk Halk Dindarlığının Medyada Dini Sorular Üzerinden Değerlendirilmesi” başlıklı yüksek lisans tezi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalında gerçekleştirildi.
Kaya’nın hazırladığı tezde, diyanete soralım programına, vatandaşlardan gelen fıkhi sorular, 9 farklı kategoriye ayrılarak, nitel araştırma yöntemiyle analiz edildi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulundan hocalara program boyunca telefon, e-posta, sosyal medya sitelerinden gelen sorular incelenerek, vatandaşların dinle kurdukları ilişki ve dinin insanların yaşamındaki yeri doğrultusunda “Türk Halk Dindarlığı” ortaya konuldu.
Neden “Diyanete Soralım?”
Çalışmaya göre, vatandaşların Diyanete Soralım programına başvurmasında pek çok etken bulunuyor.
Bilgi eksiğini giderme, doğru bilgiye ulaşamama, tereddüt yaşanan konularda doğruları öğrenme ve benzeri nedenlerin yanında, çalışmaya göre modern dönemde İslami sınırları öğrenme, hassasiyet geliştirme, tavsiye ve öneri alma gibi nedenlerle de vatandaşlar Diyanete Soralım programına başvuruyor.
Kaya, katılımcıların soru sorma maksatlarından programa yükledikleri anlamın ve programdan beklentilerinin de anlaşıldığını ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Program, sosyal yaşantıda dinin yansımalarına dair başvurulacak bir kaynak niteliğindedir. Diğer taraftan soruların çoğu, fillerin sonuçları ortaya çıktıktan sonra sorulmuştur. Bu da dini bilgiye ihtiyaç duyulması halinde başvurulduğunu, bunun dışında öğrenme ihtiyacı hissedilmediğini gösterebilir. Bir de çoğu soruyu katılımcılar, kendilerini rahatlatmak, bir yol ve çare arayışı ile yöneltmişlerdir. Ayrıca programda sıkça tekrar eden sorular olduğu görülmektedir. Katılımcılar benzer duruma ilişkin soruları kendileri açısından yorumlamamakta ve yeniden sormaktadır. Bunda birebir fetva alma isteğinin, fetvanın bireyselliğinin etkisi olduğu söylenebilir. Öte yandan dini bilgiye atfedilen değerin yüksek olması sebebiyle katılımcılar ancak bu konuda ehil kimseler ve dinde bir otorite sorularını cevaplandırdığında ikna olmaktadır.”
En çok “ibadet” hakkında soru soruldu
Programa yöneltilen sorular, 9 ayrı kategoride ele alındı. Sorular, ibadet, ekonomik alan, aile, toplumsal yaşam, ilim, akait (inanç), halk inançları, sağlık ve ahlak kategorilerinde incelendi. Bu kapsamda, en çok soru, ibadete yönelik sorular oldu.
Kaya çalışmasının sonuç ve öneriler bölümünde şunları ifade etti:
Diyanet’in misyonu, programa ilginin sebepleri arasında yer alıyor
Diyanete Soralım programının halktan ilgi görme sebebi, DİB’in medya organı yoluyla yayın yapması, dini halka öğretme misyonunun gözetilmesi, programda halkın sorularına ciddiyetle cevap verilmesi, magazinsel sorulara yer verilmemesi ve reyting kaygısı güdülmemesidir. Diğer kanallardaki fetva programlarından farklı olarak Diyanete Soralım’da olumsuz emsal teşkil edecek sorular reyting için kullanılmaya çalışılmamış; aile, boşanma süreçleriyle ile ilgili sorular dahi Din İşleri Yüksek Kurulu’na yönlendirilmeye çalışılmıştır.
Diyanet, dini bilgi almada güvenilir başvuru kaynağı mı?
Diyanete Soralım’a alternatif olabilecek fetva programları olsa da bu programın devletin bir kurumu olan DİB’in medya organı vasıtasıyla yayınlanması ve dini bilgi almada güvenilir bir başvuru kaynağı olması programı diğerlerinden ayırmaktadır. Programda katılımcılara ciddiyetle cevap verilmesi, spekülasyon veya tartışmaya sebebiyet verecek konuşmalara yer verilmemesi, doğrudan dini bilgilendirmeye yönelik bir program anlayışının benimsenmesi Diyanete Soralım programını güvenilir bir başvuru kaynağı yapmaktadır. Ayrıca Diyanete Soralım programına Türkiye’nin her bölgesinden soru gelmiştir. İstanbul, Ankara, Bursa gibi büyük şehirler başta olmak üzere Türkiye’de 75 şehirden ve yurtdışında 9 ülkeden vatandaşların sorularını ulaştırması, halkın DİB’e olan güvenine de işaret etmektedir.
Program, izleyicinin yaşantısını nasıl etkiliyor?
Katılımcılar programa dini bilgi alma ihtiyacını giderme, yaşantısını İslam’ın vaz ettikleri üzerine kurma, kendi dini inanç ve davranış kalıplarını paylaşarak düzeltme, yaşadıkları çevrede kafa karışıklığına sebep olan bilgileri teyit etme ve düzeltme, içsel huzur ve güven duygusunu sağlama, dini hassasiyetleri vurgulayarak toplumsal yaşantıya katkı sağlama amacıyla katılmışlardır. Bu anlamda Diyanete Soralım programının katılımcıların yaşantısını olumlu yönde etkilediği söylenebilir.
İnternetten soru sorma oranı % 29
Katılımcılar canlı yayın telefon bağlantısı, internet, sosyal medya ile programa sorularını iletmiştir. Katılımcıların % 71’i canlı yayın telefon bağlantısı ile programa katılırken, % 29’u internet ve sosyal medya yoluna başvurmuştur. Her ne kadar soru sormada Twitter, Facebook, mail gibi yeni medya kanalları kullanılıyor olsa da cevap alma şekli geleneksel medya yoluyla yani televizyon aracılığıyla sürdürülmektedir.
Yaşa bağlı farklılaşan sorular
Katılımcıların yaşa bağlı olarak sorularının konusu da değişmektedir. Yaşlıların dine dair zihinlerindeki problem alanı, ibadet yaşantısı olup; en çok fiziksel zorluklar, vesvese ve unutkanlıktan etkilemektedir. Genç ve yetişkinler ise aile, ekonomik hayat, sağlık, toplumsal hayat konuları üzerine programla iletişime geçmişlerdir.
“Mükâfat Dindarlığı”
Akaid (inanç) hususunda, tipik Türk halk dindarlığına uygun olarak derin teolojik sorulara rastlanmadığı; bununla birlikte gaybi bilginin önemsendiği görülmektedir. Gaybi bilgi daha çok ahiret hakkında sorulmuş, kader, gelecekten haber verme gibi insanın nüfuz edemediği konular katılımcılar tarafından irdelenmiştir. Katılımcıların dini yaşantılarında sevap, günah, helal, haram, ahiret, cennet ve cehennem, odaklı olarak eylemlerin sonuçlarına bakmakta ve eylemlerinin karşılıkları üzerinden mükâfat dindarlığı sergilemektedirler. “Mükâfat dindarlığı”, katılımcılar tarafından ahiret hayatı üzerine kurgulanmaktadır. Katılımcıların ahiret inancı, genel itibariyle cezalandırılma odaklı olup sorumlulukların yerine getirilmemesiyle cehenneme girme ve azap görme şeklindedir. Ödüllendirilme ise doğrudan cennet bağlamında değil şefaat ve şehitlik ile ilişkili olarak düşünülmektedir. Bu bakımdan mükâfatlandırılma noktasında katılımcıların karamsar ve umutsuz bir bakış açısı olduğu söylenebilir.
“Telafi Dindarlığı”
Katılımcıların geçmişte aksattıkları ve yerine getiremedikleri ibadetlerden, olumsuz ahlaki davranışlardan ve kul haklarından ileriki yaşlarda pişman oldukları; bu sebeple ibadetlerin kazalarını yapmak suretiyle bir tür telafi dindarlığı geliştirdikleri söylenebilir.
“Şekilsel Dindarlık”
Katılımcılar ibadetlerin manevi yönünden ziyade pratik edilirken ki şekilsel boyutu, bütün teferruatlarıyla soruşları şekilsel ve yüzeysel bir dindarlık mı yaşanıyor sorusunu akla getirmektedir.
Örgütlü dini yapılara mesafeli yaklaşım
Katılımcılar çevrelerindeki tarikat ve cemaat mensuplarından etkilenerek bu tarz dini örgütlü yapılara katılmanın dini açıdan gerekliliği sormuşlardır. Diyanete Soralım programının izleyici kitlesinin ve takipçilerinin dini bireysel yaşama eğilimli (tarikat ve cemaatlere mensup olmadan) ortalama bir halk dindarlığı sürdürdükleri bu sebeple dini yapılara önyargılı oldukları, bu gruplara mensubiyetten çekindikleri, Kur’an ve sünnetin yeterli olduğu kanaatindedirler.
Diyanet’in medya faaliyetlerini artırması gerekiyor
Özellikle ibadet, aile, ekonomi ve muamelata dair dini bilgilendirme ihtiyacının giderilmesi için DİB’in dini yayın organlarını çeşitlendirmesi ve bunları daha görünür hale getirerek insanların ilgisine sunması gerekmektedir. Katılımcıların hakkında bilgi sahibi olmadıkları için özellikle banka, faiz, ticaret, evlenme, boşanma ve miras hususlarında İslam fıkhına uygun olmayan uygulamalarda bulundukları görülmektedir. Bu konuda DİB’in bildiri, afiş, video kesitleri, kamu spotları, TV programları vb. yapması farkındalığı arttıracaktır. Bununla birlikte hali hazırda cami içi din hizmeti veren görevlilerin de bu din eğitimi/ öğretiminde daha etkin çalışması gerekmektedir. Araştırmada katılımcıların dine dair zihin dünyalarındaki kategorilerin ibadet, ekonomi, aile, toplumsal yaşam, ilim, akaid, halk inanışları, sağlık ve ahlak olduğu görülmüştür. DİB’in doğrudan bu kategorilere yönelik yazılı ve görsel basın yoluyla tematik yayınlar yapması gerekmektedir. Katılımcılar yeni gelişmelerin ve uygulamaların dini boyutuna da duyarsız kalmamaktadır. Kentsel yaşamda tıptaki yenilikler, estetik, teknolojik cihazlar, banka uygulamaları ve sanal sistemler katılımcıların dikkatini çekmektedir. Bu anlamda DİB’in medya organları yoluyla çağın gelişmelerine ve sorunlarına ilişkin yenilikçi, güncel dini içerik üreten yayınlar yapması gerekmektedir.
*Bu metin, yazarından izin alınarak yayınlanmıştır.
Çalışmanın tamamı YÖK Tez Merkezi'nde 556163 Tez numarasıyla yayınlanmaktadır.