Nihat Oyman, Koronavirüs (Covid-19) salgının yeni medyadaki dinsel yansımalarını yazdı. Konuyu iki başlık halinde değerlendiren Oyman'ın yazısı şöyle:
1.Yeni Medyada Hastalıkla İlgili Manipülatif Dini Haberler
Her şeyden önce herhangi bir hastalıkla mücadele etmenin en iyi ve doğru yolu Allah'ın verdiği aklı kullanarak bu bağlamda yöntem ve ilim geliştirmektir. Nitekim Kur'an’ın bilgilerine ve sünnetini kurandan alan Hz Peygamberin uygulamalarına baktığımızda temizliğin önemi ve tedbirin vazgeçilmezliği karşımıza çıkacaktır. Kur’an’ın ilk inen sureleri arasında yer alan Müddessir suresinde: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk artık uyar. Sadece Rabbini yücelt. Elbiseni temizle ve pisliklerden korun (Müddessir, 1- 5).” diyerek insan sağlığı için en önemli olan durumlardan temizliğe dikkat çekilmiştir.
Kur’an’ı Kerim’in başka ayetlerinde insanın bir sıkıntıyla karşılaşması durumunda Allah’ın verdiği iradeyi ve aklı kullanmasını ve bu doğrultuda tevekkül etmesini önermektedir. Ancak aklı melekelerini yormayan birçok mutaassıp, hastalıklar ve afetler karşısında dini bilgiyi manipüle ederek içinde birçok kaygı ve çıkarın olduğu yeni bir alan oluşturmaktadır.
Covid 19 hastalığı bütün dünyayı etkileyen küresel bir salgın haline gelmesiyle birlikte bu işin uzmanları olan doktorlar tarafında neler yapılması gerektiğine dair bir dizi önlem gündeme gelmiştir. Bu önlemlerin en önemlilerden biri ise beden ve elbise temizliğidir. İnsanın temel ihtiyaçlarından olan beden ve giysi temizliğinin de İslam dininde ibadet etmenin ilk şartıdır. Ancak bütün dinlerde insanların bir kısmı Covid 19 hastalığına karşı bilimsel yol ve yöntemlerden ziyade hurafelerle dolu yöntemleri seçtiler ve bunları da sosyal medya ortamında yaydılar.
Kur’an-ı Kerimde doğru bilgiye ulaşmanın üç temel yolundan bahsedilir. Bunlar; akıl, vahiy ve duyulardır. Akılla gelen bilgi, araştırma, sorgulama ve kıyaslamayla ortaya çıkan bilgidir. Vahiy ile gelen bilgi, Allah’ın bizzat ilahi metinde bildirdiği peygamberlerin de buna göre yaşam tarzlarını ikame ettiği bilgilerdir. Duyular ile gelen bilgiler ise insanların duyu organlarıyla şahit olduğu deney ve gözleme dayanan bilgilerdir. Bunların dışında tecrübe edilmiş hiçbir bilginin İslam açısında bir değerliliği bulunmamaktadır. Nitekim Kur’an “Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.” (Hucurat, 6) diyerek sahip olduğumuz her bilginin doğru olup olmadığını araştırmamız istenmektedir.
Nihayetinde Kur’an, yaklaşık altı yüz yerde “Neden aklınızı kullanmıyorsunuz?” diye hitap ederek olaylar karşısında bizi sorgulama ve araştırma yöntemine yönlendirmektedir. Ancak son zamanlarda sosyal medya ortamında dolanan referansını nereden alındığı belli olmayan İslami argümanlarla çelişen spekülatif bilgilerin artması gözden kaçmamaktadır.
Örneğin Tik Tok uygulamasında sıkça paylaşılan videolardaki iddialar arasında yer alan “Kur'an-ı Kerim'de Bakara suresindeki kıl” günün en çok arananları arasına girdi.[1] Paylaşılan videodaki iddiaya göre Kur'an-ı Kerim'de birinci sayfayı açıyorsunuz. Daha sonra sayfaları çevirirken sayfalar arasında bir kirpik veya kıl bulacağınız söyleniyor. Ardından bulduğunuz bu kılı su dolu bir bardağa atarak ıslanmasını sağlıyorsunuz. Bardaktan aldığınız ıslak kılı tekrar Kur'an-ı Kerim'in arasına koyuyorsunuz. Bunun ardından Koronavirüse karşı korunacağınız iddia ediliyor. Üstelik bu kılın Hz Peygamber’e ait olduğu ifade ediliyor.
Allah’tan“Bütün pisliklerden korun” emrini alan, tıraş olduktan sonra insanlar rahatsız olmasın ve çevre kirlenmesin diye saç ve sakalını hiç kimsenin göremeyeceği yere gömen Hz Muhammed (s.a.v)’e bunu mal etmek cahillikten ve kötü niyetten başka bir şey değildir.
İddianın elbette İslam inancının argümanlarıyla bir ilişkisi yok, şifanın Kur'an'dan çıkan kılda değil, Kur'an'ı doğru anlamakla olduğunu idrak edemeyenler bu bağlamda kendilerine bir saha oluşturmak istediler. Koronavirüs veya benzeri hastalıklardan korunmak için öncelikle bu işte uzman doktorlar ve bilim kurulu üyelerinin paylaştığı korunma yöntemlerine uyulması, bütün önlemlerin alınmasından sonra tevekkül edilmesi gerektiğinin İslam’ın en temel anlayışlarından biri olduğu unutulmamalıdır. Ancak durum böyleyken bu video sosyal medya ortamında binlerce defa paylaşıldı ve beğenildi.
Başka bir haberde ise Hz. Muhammed'in yaşlı bir kadının rüyasına girip sumaklı suyun virüse karşı iyi geldiğini söylemesi ve bu rüyayı anlatan kişi tarafından özellikle aile WhatsApp gruplarına gönderilmesidir. Bu videonun Whatsapp uygulamasına düştükten sonra sumak satışlarında patlamalar olmuş; çoğu ulusal televizyon kanalında haber olarak gündeme gelmiştir.
İslam’ı gizemli, sırlı, gerçek dışı ve herkesin vakıf olamayacağı bir din ve inanç sistemi haline getirmeye çalışan kişi ve çevrelerin aksine İslam gerçekliğe son derece uygun ve herkesin anlayabileceği şekilde apaçık ilkeleri olan bir dindir. İslam’ı gizemli bir din olarak göstermek isteyen kişiler ve çevreler kendilerine dayanak olarak sundukları şeyler keşf, ilham ve rüyalar üzerinden edinilen bilgilerdir. Oysa Kur'an’a göre rüyanın kendisi mutlak anlamda bir bilgi kaynağı değildir. Gerek bilimsel gerekse dini açıdan neden rüya gördüğümüz ya da rüyalarımızın ne anlamlara geldiğini mutlak manada bilmemiz mümkün değildir. Rüyalardan gerçek hayata dair mutlak bilgiler çıkarmak mümkün değildir.
Geçmişten günümüze bazı kişi ve çevreler özellikle rüyalarında Allah’ı ya da Peygamberimiz'i (s.a.v.) gördüklerini iddia etmişler veya Allah tarafından özel görevlendirildiklerini ya da Peygamberimiz tarafından kendilerine birtakım talimatlar verildiğini söylemişlerdir. Rüyasında Peygamberimizi gördüğünü ve ondan birtakım bilgiler aldığını, Allah tarafından ya da Peygamberimiz aracılığı ile görevlendirildiğini, yazdığı şeylerin bizzat Allah tarafından ya da Peygamberimiz tarafından kendisine yazdırıldığını ya da verildiğini iddia eden kişiler ya insanları kandırmayı amaçlayan kötü niyetli kişilerdir ya da gördüğü kişinin Peygamberimiz olduğunu düşünen ancak bunun mümkün olmadığını bilmeyenlerdir.[2] Peygamberimizi rüyada değil bize bırakmış olduğu Kur'an mesajını ve o mesajdan hareketle tamamladığı örnek yaşamını hayatımıza taşıyarak hayatın içinde görmek gerekir.
Nitekim her şeyden önce Peygamberimiz de bir insandı. Kur ‘an, “Ey Muhammed! de ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım… (Fusilet, 6) der. Örnek ayette olduğu gibi birçok yerde Peygamberimizin beşeriyetine dikkat çekilmiştir. Peygamberimiz yedi çocuğundan altı tanesini küçük yaşta hastalıktan kaybetmiştir. Kendisi de hastalandıktan sonra vefat etmiştir. Peygamberimizin hayatına baktığımızda hastalıklar karşısında tedbir ve tevekkülden başka bir şey yapmadığı görülmektedir.
Hal böyle iken bu tür marjinal dini görünümlü haberlerin yeni medya ortamında yaygın bir şekilde yayılması ve yeni medya ortamında kontrolsüz spekülatif dini algılar oluşturması elbette birilerin işine gelmektedir. Ancak aklını gerçek anlamda kullanan bir Müslüman bu tür oyunlara gelmemeli; dini Allah’a has kılarak Allah’ın gönderdiği peygamberleri örnek alarak ve doğru kaynaklara dayanarak tedbirini almalı ve doğrultuda duasını etmelidir.
2. Hastalıkla İlgili yeni medya ve din İlişkisinde Optimist Yansımalar
Bütün bunlarla birlikte yeni medya ve din arasında etkileşimli farklı bir boyut da ortaya çıkmıştır. Yeni medyada her zaman din hakkında manipülatif haberler yer almaz. Aksine postmodern dönemle birlikte dinin en önemli taşıyıcılardan birisi de yeni medyadır.
Covid-19 hastalığıyla birlikte dinler yeni medyanın imkânlarını sınırsız bir şekilde kullanmaya başladılar. Bu durum ebetteki din ve yeni medya ilişkisi açısında olumlu bir gelişmedir. Covid-19 hastalığının kalabalık ortamlarda daha çabuk bulaşmasından ötürü toplu ibadetler ibadethanelerde değil yeni medya imkanlarıyla da yapılmaya başlandı. İnsanlar yeni medya üzerinde toplu dualar ettiler. Hatta internet üzerinde toplu namaz kılma girişimlerinde bulundular. Yeni medya üzerinde sanal vaazlar ve din öğretimi verilmeye başlandı. Özelikle toplumda önde gelen bazı sanatçılar ve belli karizmatik imajlar, sosyal medya hesaplarında dualar ederek topluma telkinlerde bulundular. Örneğin Amerikalı ünlü Şarkıcı Jennifer Grout[3] hastalığın olduğu süreçte takipçilerini telkin etmek için facebook ve instagram hesapları üzerinde Ayetü'l-Kürsi okudu ve belli dualara yer verdi.
Newsweek dergisi salgınla mücadelede Hz. Muhammed'i örnek gösterdi.[4] Amerikan haber dergisi Newsweek'in internet sitesinde yayınlanan yazıda, Hz. Muhammed'in salgın hastalıklara karşı tavsiyeleri ve sözleri örnek gösterildi. Sosyoloji, İslam ve Hıristiyanlık üzerine araştırmalarıyla bilinen akademisyen Dr. Craig Considine tarafından, Amerikan haber dergisi Newsweek'te kaleme alınan yazı "Hz. Muhammed'in salgınlara karşı aldığı ve alınmasını nasihat ettiği önlemlere yazısında yer verdi. Yazıda salgına karşı temizlik uyarıları aktarılırken, "Bir salgın sırasında İslam Peygamberi Hz. Muhammed salgın hastalık riskine karşı, arkadaşlarına yaptığı bir tavsiyede karantina uygulamasına dikkat çekildi.
Başka bir örnekte ise Covid-19 hastalığının yaygın olduğu süre içinde İsrail devleti, resmi instagram hesabında namaz kılan bir doktorun fotoğrafını paylaştı.[5] Yıllarca Filistin meselesinden dolayı Filistin’deki Müslümanlara her türlü şiddeti uygulayan İsrail, geçmiş dönemde Mescid-i Aksa’da namaz kılmak isteyen insanlar engellenmişti. İsrail devleti tarafından oluşturan İslamofobiye rağmen yine aynı devlet tarafından resmi sosyal medya hesabında böyle bir fotoğrafın paylaşılması takipçiler tarafından birçok beğeni aldı. Aynı zamanda böyle bir paylaşımın İsrail’de bulunan Müslüman sağlık uzmanlarının gücünü kullanmaya yönelik olduğuna dair yorumlar ve eleştiriler de yapıldı.
Sonuç olarak bu örneklere bakıldığında dinin yeni medya ortamında farklı şekillerde yer aldığı görülmektedir. Postmodern çağda seküler hayatın ve dinin aynı ortamda varlığını devam etmesi dinin toplumun çoğu alanında varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Yeni medyadaki din, popüler hayat ve bireysel tercihler üzerine kurulu olsa da fonksiyonel anlamda varlığını devam ettirdiği açıktır.
Yeni medya ortamında postmodern çağla birlikte yükselen muhafazakâr anlayışın sosyolojik yansımalarının birçok boyutu vardır. Bu dönemle birlikte sosyal medya hesaplarında paylaşılan dini ve dinimsi örnekler her zamankinden daha fazla artmıştır. Örneğin hem seküler taleplerde bulunup hem de dini ritüellerini yerine getirip kendisini dindar tanımlayıp ve bunu yeni medya ortamında paylaşanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu bağlamda dönem dönem iç içe geçişler yaşanmaktadır. Yeni medyadaki paylaşımlar yukarıdaki örneklerde olduğu gibi genel olarak ya dini manipüle eden paylaşımlar ya da din-medya etkileşimi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Toplum var oldukça dini inançlar belki formunu değiştirerek belki de geleneksel tarzını koruyarak varlığını sürdürmekte ısrarlı olacaktır. Modern sonrası modern bir din anlayışının hakim olması, dinin çağlar içinde formunu değiştirerek yeni anlayışlar içinde gelişeceğini göstermektedir. Günümüzde ise bu anlayışlar yeni medya ortamında yükselmektedir. Nitekim dönüşen yaşamlar, dini yaşamı veya dindarların yaşamını da etkileyip dönüştürmüştür.
Yani diğer kurumsallaşmış alanlarda nasıl modern hayatla birlikte bir farklılaşma meydana gelmişse, din ve dini davranışlarda da farklılaşmalar meydana gelmiş ya da geleneksel dindarlık sloganik bir şekilde yeni medya ortamına taşınmıştır. Her ne kadar yeni medya ortamında yükselen dini değer ve davranışların dinin sağlığı açısında tasvip edilmese de bunun sosyal bir gerçeklik olduğu unutulmamalıdır.
1.Yeni Medyada Hastalıkla İlgili Manipülatif Dini Haberler
Her şeyden önce herhangi bir hastalıkla mücadele etmenin en iyi ve doğru yolu Allah'ın verdiği aklı kullanarak bu bağlamda yöntem ve ilim geliştirmektir. Nitekim Kur'an’ın bilgilerine ve sünnetini kurandan alan Hz Peygamberin uygulamalarına baktığımızda temizliğin önemi ve tedbirin vazgeçilmezliği karşımıza çıkacaktır. Kur’an’ın ilk inen sureleri arasında yer alan Müddessir suresinde: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk artık uyar. Sadece Rabbini yücelt. Elbiseni temizle ve pisliklerden korun (Müddessir, 1- 5).” diyerek insan sağlığı için en önemli olan durumlardan temizliğe dikkat çekilmiştir.
Kur’an’ı Kerim’in başka ayetlerinde insanın bir sıkıntıyla karşılaşması durumunda Allah’ın verdiği iradeyi ve aklı kullanmasını ve bu doğrultuda tevekkül etmesini önermektedir. Ancak aklı melekelerini yormayan birçok mutaassıp, hastalıklar ve afetler karşısında dini bilgiyi manipüle ederek içinde birçok kaygı ve çıkarın olduğu yeni bir alan oluşturmaktadır.
Covid 19 hastalığı bütün dünyayı etkileyen küresel bir salgın haline gelmesiyle birlikte bu işin uzmanları olan doktorlar tarafında neler yapılması gerektiğine dair bir dizi önlem gündeme gelmiştir. Bu önlemlerin en önemlilerden biri ise beden ve elbise temizliğidir. İnsanın temel ihtiyaçlarından olan beden ve giysi temizliğinin de İslam dininde ibadet etmenin ilk şartıdır. Ancak bütün dinlerde insanların bir kısmı Covid 19 hastalığına karşı bilimsel yol ve yöntemlerden ziyade hurafelerle dolu yöntemleri seçtiler ve bunları da sosyal medya ortamında yaydılar.
Kur’an-ı Kerimde doğru bilgiye ulaşmanın üç temel yolundan bahsedilir. Bunlar; akıl, vahiy ve duyulardır. Akılla gelen bilgi, araştırma, sorgulama ve kıyaslamayla ortaya çıkan bilgidir. Vahiy ile gelen bilgi, Allah’ın bizzat ilahi metinde bildirdiği peygamberlerin de buna göre yaşam tarzlarını ikame ettiği bilgilerdir. Duyular ile gelen bilgiler ise insanların duyu organlarıyla şahit olduğu deney ve gözleme dayanan bilgilerdir. Bunların dışında tecrübe edilmiş hiçbir bilginin İslam açısında bir değerliliği bulunmamaktadır. Nitekim Kur’an “Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.” (Hucurat, 6) diyerek sahip olduğumuz her bilginin doğru olup olmadığını araştırmamız istenmektedir.
Nihayetinde Kur’an, yaklaşık altı yüz yerde “Neden aklınızı kullanmıyorsunuz?” diye hitap ederek olaylar karşısında bizi sorgulama ve araştırma yöntemine yönlendirmektedir. Ancak son zamanlarda sosyal medya ortamında dolanan referansını nereden alındığı belli olmayan İslami argümanlarla çelişen spekülatif bilgilerin artması gözden kaçmamaktadır.
Örneğin Tik Tok uygulamasında sıkça paylaşılan videolardaki iddialar arasında yer alan “Kur'an-ı Kerim'de Bakara suresindeki kıl” günün en çok arananları arasına girdi.[1] Paylaşılan videodaki iddiaya göre Kur'an-ı Kerim'de birinci sayfayı açıyorsunuz. Daha sonra sayfaları çevirirken sayfalar arasında bir kirpik veya kıl bulacağınız söyleniyor. Ardından bulduğunuz bu kılı su dolu bir bardağa atarak ıslanmasını sağlıyorsunuz. Bardaktan aldığınız ıslak kılı tekrar Kur'an-ı Kerim'in arasına koyuyorsunuz. Bunun ardından Koronavirüse karşı korunacağınız iddia ediliyor. Üstelik bu kılın Hz Peygamber’e ait olduğu ifade ediliyor.
Allah’tan“Bütün pisliklerden korun” emrini alan, tıraş olduktan sonra insanlar rahatsız olmasın ve çevre kirlenmesin diye saç ve sakalını hiç kimsenin göremeyeceği yere gömen Hz Muhammed (s.a.v)’e bunu mal etmek cahillikten ve kötü niyetten başka bir şey değildir.
İddianın elbette İslam inancının argümanlarıyla bir ilişkisi yok, şifanın Kur'an'dan çıkan kılda değil, Kur'an'ı doğru anlamakla olduğunu idrak edemeyenler bu bağlamda kendilerine bir saha oluşturmak istediler. Koronavirüs veya benzeri hastalıklardan korunmak için öncelikle bu işte uzman doktorlar ve bilim kurulu üyelerinin paylaştığı korunma yöntemlerine uyulması, bütün önlemlerin alınmasından sonra tevekkül edilmesi gerektiğinin İslam’ın en temel anlayışlarından biri olduğu unutulmamalıdır. Ancak durum böyleyken bu video sosyal medya ortamında binlerce defa paylaşıldı ve beğenildi.
Başka bir haberde ise Hz. Muhammed'in yaşlı bir kadının rüyasına girip sumaklı suyun virüse karşı iyi geldiğini söylemesi ve bu rüyayı anlatan kişi tarafından özellikle aile WhatsApp gruplarına gönderilmesidir. Bu videonun Whatsapp uygulamasına düştükten sonra sumak satışlarında patlamalar olmuş; çoğu ulusal televizyon kanalında haber olarak gündeme gelmiştir.
İslam’ı gizemli, sırlı, gerçek dışı ve herkesin vakıf olamayacağı bir din ve inanç sistemi haline getirmeye çalışan kişi ve çevrelerin aksine İslam gerçekliğe son derece uygun ve herkesin anlayabileceği şekilde apaçık ilkeleri olan bir dindir. İslam’ı gizemli bir din olarak göstermek isteyen kişiler ve çevreler kendilerine dayanak olarak sundukları şeyler keşf, ilham ve rüyalar üzerinden edinilen bilgilerdir. Oysa Kur'an’a göre rüyanın kendisi mutlak anlamda bir bilgi kaynağı değildir. Gerek bilimsel gerekse dini açıdan neden rüya gördüğümüz ya da rüyalarımızın ne anlamlara geldiğini mutlak manada bilmemiz mümkün değildir. Rüyalardan gerçek hayata dair mutlak bilgiler çıkarmak mümkün değildir.
Geçmişten günümüze bazı kişi ve çevreler özellikle rüyalarında Allah’ı ya da Peygamberimiz'i (s.a.v.) gördüklerini iddia etmişler veya Allah tarafından özel görevlendirildiklerini ya da Peygamberimiz tarafından kendilerine birtakım talimatlar verildiğini söylemişlerdir. Rüyasında Peygamberimizi gördüğünü ve ondan birtakım bilgiler aldığını, Allah tarafından ya da Peygamberimiz aracılığı ile görevlendirildiğini, yazdığı şeylerin bizzat Allah tarafından ya da Peygamberimiz tarafından kendisine yazdırıldığını ya da verildiğini iddia eden kişiler ya insanları kandırmayı amaçlayan kötü niyetli kişilerdir ya da gördüğü kişinin Peygamberimiz olduğunu düşünen ancak bunun mümkün olmadığını bilmeyenlerdir.[2] Peygamberimizi rüyada değil bize bırakmış olduğu Kur'an mesajını ve o mesajdan hareketle tamamladığı örnek yaşamını hayatımıza taşıyarak hayatın içinde görmek gerekir.
Nitekim her şeyden önce Peygamberimiz de bir insandı. Kur ‘an, “Ey Muhammed! de ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım… (Fusilet, 6) der. Örnek ayette olduğu gibi birçok yerde Peygamberimizin beşeriyetine dikkat çekilmiştir. Peygamberimiz yedi çocuğundan altı tanesini küçük yaşta hastalıktan kaybetmiştir. Kendisi de hastalandıktan sonra vefat etmiştir. Peygamberimizin hayatına baktığımızda hastalıklar karşısında tedbir ve tevekkülden başka bir şey yapmadığı görülmektedir.
Hal böyle iken bu tür marjinal dini görünümlü haberlerin yeni medya ortamında yaygın bir şekilde yayılması ve yeni medya ortamında kontrolsüz spekülatif dini algılar oluşturması elbette birilerin işine gelmektedir. Ancak aklını gerçek anlamda kullanan bir Müslüman bu tür oyunlara gelmemeli; dini Allah’a has kılarak Allah’ın gönderdiği peygamberleri örnek alarak ve doğru kaynaklara dayanarak tedbirini almalı ve doğrultuda duasını etmelidir.
2. Hastalıkla İlgili yeni medya ve din İlişkisinde Optimist Yansımalar
Bütün bunlarla birlikte yeni medya ve din arasında etkileşimli farklı bir boyut da ortaya çıkmıştır. Yeni medyada her zaman din hakkında manipülatif haberler yer almaz. Aksine postmodern dönemle birlikte dinin en önemli taşıyıcılardan birisi de yeni medyadır.
Covid-19 hastalığıyla birlikte dinler yeni medyanın imkânlarını sınırsız bir şekilde kullanmaya başladılar. Bu durum ebetteki din ve yeni medya ilişkisi açısında olumlu bir gelişmedir. Covid-19 hastalığının kalabalık ortamlarda daha çabuk bulaşmasından ötürü toplu ibadetler ibadethanelerde değil yeni medya imkanlarıyla da yapılmaya başlandı. İnsanlar yeni medya üzerinde toplu dualar ettiler. Hatta internet üzerinde toplu namaz kılma girişimlerinde bulundular. Yeni medya üzerinde sanal vaazlar ve din öğretimi verilmeye başlandı. Özelikle toplumda önde gelen bazı sanatçılar ve belli karizmatik imajlar, sosyal medya hesaplarında dualar ederek topluma telkinlerde bulundular. Örneğin Amerikalı ünlü Şarkıcı Jennifer Grout[3] hastalığın olduğu süreçte takipçilerini telkin etmek için facebook ve instagram hesapları üzerinde Ayetü'l-Kürsi okudu ve belli dualara yer verdi.
Newsweek dergisi salgınla mücadelede Hz. Muhammed'i örnek gösterdi.[4] Amerikan haber dergisi Newsweek'in internet sitesinde yayınlanan yazıda, Hz. Muhammed'in salgın hastalıklara karşı tavsiyeleri ve sözleri örnek gösterildi. Sosyoloji, İslam ve Hıristiyanlık üzerine araştırmalarıyla bilinen akademisyen Dr. Craig Considine tarafından, Amerikan haber dergisi Newsweek'te kaleme alınan yazı "Hz. Muhammed'in salgınlara karşı aldığı ve alınmasını nasihat ettiği önlemlere yazısında yer verdi. Yazıda salgına karşı temizlik uyarıları aktarılırken, "Bir salgın sırasında İslam Peygamberi Hz. Muhammed salgın hastalık riskine karşı, arkadaşlarına yaptığı bir tavsiyede karantina uygulamasına dikkat çekildi.
Başka bir örnekte ise Covid-19 hastalığının yaygın olduğu süre içinde İsrail devleti, resmi instagram hesabında namaz kılan bir doktorun fotoğrafını paylaştı.[5] Yıllarca Filistin meselesinden dolayı Filistin’deki Müslümanlara her türlü şiddeti uygulayan İsrail, geçmiş dönemde Mescid-i Aksa’da namaz kılmak isteyen insanlar engellenmişti. İsrail devleti tarafından oluşturan İslamofobiye rağmen yine aynı devlet tarafından resmi sosyal medya hesabında böyle bir fotoğrafın paylaşılması takipçiler tarafından birçok beğeni aldı. Aynı zamanda böyle bir paylaşımın İsrail’de bulunan Müslüman sağlık uzmanlarının gücünü kullanmaya yönelik olduğuna dair yorumlar ve eleştiriler de yapıldı.
Sonuç olarak bu örneklere bakıldığında dinin yeni medya ortamında farklı şekillerde yer aldığı görülmektedir. Postmodern çağda seküler hayatın ve dinin aynı ortamda varlığını devam etmesi dinin toplumun çoğu alanında varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Yeni medyadaki din, popüler hayat ve bireysel tercihler üzerine kurulu olsa da fonksiyonel anlamda varlığını devam ettirdiği açıktır.
Yeni medya ortamında postmodern çağla birlikte yükselen muhafazakâr anlayışın sosyolojik yansımalarının birçok boyutu vardır. Bu dönemle birlikte sosyal medya hesaplarında paylaşılan dini ve dinimsi örnekler her zamankinden daha fazla artmıştır. Örneğin hem seküler taleplerde bulunup hem de dini ritüellerini yerine getirip kendisini dindar tanımlayıp ve bunu yeni medya ortamında paylaşanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu bağlamda dönem dönem iç içe geçişler yaşanmaktadır. Yeni medyadaki paylaşımlar yukarıdaki örneklerde olduğu gibi genel olarak ya dini manipüle eden paylaşımlar ya da din-medya etkileşimi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Toplum var oldukça dini inançlar belki formunu değiştirerek belki de geleneksel tarzını koruyarak varlığını sürdürmekte ısrarlı olacaktır. Modern sonrası modern bir din anlayışının hakim olması, dinin çağlar içinde formunu değiştirerek yeni anlayışlar içinde gelişeceğini göstermektedir. Günümüzde ise bu anlayışlar yeni medya ortamında yükselmektedir. Nitekim dönüşen yaşamlar, dini yaşamı veya dindarların yaşamını da etkileyip dönüştürmüştür.
Yani diğer kurumsallaşmış alanlarda nasıl modern hayatla birlikte bir farklılaşma meydana gelmişse, din ve dini davranışlarda da farklılaşmalar meydana gelmiş ya da geleneksel dindarlık sloganik bir şekilde yeni medya ortamına taşınmıştır. Her ne kadar yeni medya ortamında yükselen dini değer ve davranışların dinin sağlığı açısında tasvip edilmese de bunun sosyal bir gerçeklik olduğu unutulmamalıdır.
[1] Timeturk, 2020, Sosyal medyanın yeni gündemi: 'Kuran’dan çıkan kıl, koronavirüsü bitiriyor' iddiası, https://www.timeturk.com/sosyal-medyanin-yeni-gundemi-kuran-dan-cikan-kil-koronavirusu-bitiriyor-iddiasi/haber-1368752, Erişim Tarihi: 30 Mart 2020
[2] Dorman, 2018, 359
[3] Jennifer Grout, (2020), İnstagram Hesabı, https://instagram.com/jennifer_grout_official?igshid=uq2xc66iptz9,
Erişim Tar: 1 Nisan 2020
Erişim Tar: 1 Nisan 2020
[4] Considine, C., 2020, Can The Power of Prayer Alone Stop a Pandemic Like The Coronavırus, https://www.newsweek.com/prophet-prayer-muhammad-covid-19-coronavirus-1492798, Erişim Tar: 2 Nisan 2020
[5] Stateofisrael, 2020, İsrail Devleti Resmi İnstagram Hesabı, https://www.instagram.com/p/B-hfmChgAIh/?igshid=ftymoq6f5tab, Erişim Tar: 3 Nisan 2020