Ömer Karaoğlu, “Dijitalleşme ve Dini Musiki” konusunda islamvemedya.com’un sorularını cevapladı.
İslamvemedya: Sizce “dini musiki” denince ne anlaşılmalı?
Ömer Karaoğlu: Dini musiki - La dini musiki ayrımını çok isabetli bulmuyorum. Bir Müslümanın hayatını çerçevelemesi gereken ilke ve hükümler onun sanatı için de söz konusudur. Cami, tekke - tasavvuf musikisine ait eserler kastediliyorsa tabii ki bu, uzun asırlar içinde ve bir kültür/medeniyet ikliminin ürettiği birikimi temsil ederler. Bu türlere “dini” dersek, diğer tüm tür, tarz ve örneklere “din dışı” mı demeliyiz? Bu adlandırma din ve hayat kavrayışımızla ilgili olarak değişebilecektir. Bir müzik eserinin dini sayılması için, içinde kutsal sembol ve sözler geçen güfteleri mi olmalı mesela? Ya da hayatın tabii bir derdini, muhabbetini vb. anlatan bir şarkı din dışı mıdır?
İslamvemedya: Peki siz, icra ettiğiniz müziği nasıl tanımlıyorsunuz… Bir süre, medyada, popüler alanlarda “yeşil pop” adlandırması yapılıyordu. Bu tanıma yaklaşımınız nedir?
Ömer Karaoğlu: Bu adlandırmanın müziğimle ilgili olduğu kanaati taşımıyorum, Belki farklı örnekler için kullanılmış olabilir. Zira bu nitelemeyi duyduğum sıralarda neredeyse uzun yılları geride bırakmıştım. Yeni zamanların bazı gazete muhabirleri bizim mahallede popüler şarkıları kopyalayan bazı örnekler duymuş olmalı sanırım. Değilse, beğeni ve hatırı sayılır bir dinleyici toplaması kastedilmişse belki “ pop” demiş olabilir bazıları. Ya da temaları sebebiyle de “yeşil” yakıştırmışlardır belki. Türk, doğu ses ve sazları yanında Batı ritim ve sazlarına yer verilince“ pop” zannedenler olmuş olabilir. Bilemedim :)
İslamvemedya: 90'lı yıllarda başlayan ve farklı kesimlerce farklı isimler verilen İslami hassasiyetlere sahip müziğin bugün geldiği nokta neresi?
Ömer Karaoğlu: Bu çalışmalar doksanlardan çok önce örnekleri olan eserlerdi. 1980 başlarından itibaren ve özellikle 1985 sonrasından itibaren birçok çalışma oldu. Geldiği noktayı konuşabilmek için belli bir tür/tarz ile bu alanda eser verenlerin ne yapmak istediklerini, ürünlerini nasıl tanımladıklarını, nereye yürüdüklerini/durduklarını vb. tek tek sormalı. Az öncesinden ve 1980’lerden itibaren yapılan denemeler vardı. 1990’lardan sonra nadiren devam eden özgün çalışmalar dışında içerik ve nitelikleri, gayeleri, doğrultuları bence hayli sorunlu ucuz önekler çoğaldı. Nereye geldi bu işler sorusunun muhatabı kimler? Bir anlayabilsem...
İyi - nitelikli üretimler oldu, bugün de az sayıda; ama devamı için engel yok. Bir dönem daha heveskar olan o kuşak daha yorgun şimdilerde belki. Yeni yorumlar, gençler iyi çalışmalar yapabilir, örnekler de oluyor zaman zaman. Ancak eser vermeye devam etmek kişilere özgü ve farklı süreçlerle ilgili. Toptancı sınıflamalar, yargılar o eski yıllarda da sorundu, bugün de.
İslamvemedya: Dijitalleşme, ezgileri nasıl etkiledi sizce? Bugün Z kuşağı olarak adlandırılan yeni nesil, ezgi dinliyor mu?
Ömer Karaoğlu: Z kuşağı vb. adlandırmalar bize ait tanımlar değil. Ezgi müziği diye bir tür yok malumunuz. Her müziğin bir ezgisi vardır. Yukarıda söylemiştim; kimin eserleri, hangi eserlerden söz ediyorsak belirtmeliyiz bence. Bazı eserleri ve yorumları, dinleyen de çok dinlemeyen de... İyi eserler, iyi yorumlar neden dinlenmesin ki? Siz mukaddes sözler söylüyorum diye kötü müzik sunarsanız hatır için sizi pek az insan dinler. Nefes alıyorsanız, varlığınız ve inandıklarınızdan kuşkunuz yoksa söyler, yazar ve dinlenirsiniz.
İslamvemedya: Teşekkür ederiz.
Ömer Karaoğlu: Ben de teşekkür ederim.
Röportaj: Miraç Yinanç
İslamvemedya: Sizce “dini musiki” denince ne anlaşılmalı?
Ömer Karaoğlu: Dini musiki - La dini musiki ayrımını çok isabetli bulmuyorum. Bir Müslümanın hayatını çerçevelemesi gereken ilke ve hükümler onun sanatı için de söz konusudur. Cami, tekke - tasavvuf musikisine ait eserler kastediliyorsa tabii ki bu, uzun asırlar içinde ve bir kültür/medeniyet ikliminin ürettiği birikimi temsil ederler. Bu türlere “dini” dersek, diğer tüm tür, tarz ve örneklere “din dışı” mı demeliyiz? Bu adlandırma din ve hayat kavrayışımızla ilgili olarak değişebilecektir. Bir müzik eserinin dini sayılması için, içinde kutsal sembol ve sözler geçen güfteleri mi olmalı mesela? Ya da hayatın tabii bir derdini, muhabbetini vb. anlatan bir şarkı din dışı mıdır?
İslamvemedya: Peki siz, icra ettiğiniz müziği nasıl tanımlıyorsunuz… Bir süre, medyada, popüler alanlarda “yeşil pop” adlandırması yapılıyordu. Bu tanıma yaklaşımınız nedir?
Ömer Karaoğlu: Bu adlandırmanın müziğimle ilgili olduğu kanaati taşımıyorum, Belki farklı örnekler için kullanılmış olabilir. Zira bu nitelemeyi duyduğum sıralarda neredeyse uzun yılları geride bırakmıştım. Yeni zamanların bazı gazete muhabirleri bizim mahallede popüler şarkıları kopyalayan bazı örnekler duymuş olmalı sanırım. Değilse, beğeni ve hatırı sayılır bir dinleyici toplaması kastedilmişse belki “ pop” demiş olabilir bazıları. Ya da temaları sebebiyle de “yeşil” yakıştırmışlardır belki. Türk, doğu ses ve sazları yanında Batı ritim ve sazlarına yer verilince“ pop” zannedenler olmuş olabilir. Bilemedim :)
İslamvemedya: 90'lı yıllarda başlayan ve farklı kesimlerce farklı isimler verilen İslami hassasiyetlere sahip müziğin bugün geldiği nokta neresi?
Ömer Karaoğlu: Bu çalışmalar doksanlardan çok önce örnekleri olan eserlerdi. 1980 başlarından itibaren ve özellikle 1985 sonrasından itibaren birçok çalışma oldu. Geldiği noktayı konuşabilmek için belli bir tür/tarz ile bu alanda eser verenlerin ne yapmak istediklerini, ürünlerini nasıl tanımladıklarını, nereye yürüdüklerini/durduklarını vb. tek tek sormalı. Az öncesinden ve 1980’lerden itibaren yapılan denemeler vardı. 1990’lardan sonra nadiren devam eden özgün çalışmalar dışında içerik ve nitelikleri, gayeleri, doğrultuları bence hayli sorunlu ucuz önekler çoğaldı. Nereye geldi bu işler sorusunun muhatabı kimler? Bir anlayabilsem...
İyi - nitelikli üretimler oldu, bugün de az sayıda; ama devamı için engel yok. Bir dönem daha heveskar olan o kuşak daha yorgun şimdilerde belki. Yeni yorumlar, gençler iyi çalışmalar yapabilir, örnekler de oluyor zaman zaman. Ancak eser vermeye devam etmek kişilere özgü ve farklı süreçlerle ilgili. Toptancı sınıflamalar, yargılar o eski yıllarda da sorundu, bugün de.
İslamvemedya: Dijitalleşme, ezgileri nasıl etkiledi sizce? Bugün Z kuşağı olarak adlandırılan yeni nesil, ezgi dinliyor mu?
Ömer Karaoğlu: Z kuşağı vb. adlandırmalar bize ait tanımlar değil. Ezgi müziği diye bir tür yok malumunuz. Her müziğin bir ezgisi vardır. Yukarıda söylemiştim; kimin eserleri, hangi eserlerden söz ediyorsak belirtmeliyiz bence. Bazı eserleri ve yorumları, dinleyen de çok dinlemeyen de... İyi eserler, iyi yorumlar neden dinlenmesin ki? Siz mukaddes sözler söylüyorum diye kötü müzik sunarsanız hatır için sizi pek az insan dinler. Nefes alıyorsanız, varlığınız ve inandıklarınızdan kuşkunuz yoksa söyler, yazar ve dinlenirsiniz.
İslamvemedya: Teşekkür ederiz.
Ömer Karaoğlu: Ben de teşekkür ederim.
Röportaj: Miraç Yinanç