Diyanet-Sen, “Pandemi Sürecinde Türkiye’de Dini Hayat: Din Görevlileri Örneğinde Din Hizmetlerine Genel Bir Bakış” başlıklı raporu kamuoyuyla paylaştı.
Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen), pandemi sürecinde dini hayata odaklanan bir araştırma yaptırdı. Prof. Dr. İhsan capcıoğlu ve emine kaya tarafından hazırlanan araştırmada, din görevlilerinin pandemi döneminde din hizmetlerine bakışı geniş bir çerçevede ele alındı.
2020 yılının ikinci yarısında yapılan araştırmaya ülkemizdeki 33 şehir ile KKTC ve Kosova’da görev yapan 153 Diyanet İşleri Başkanlığı personeli katıldı.
Araştırma sonucunda 36 farklı bulguya ulaşıldı. Bu bulgulardan biri de “Dijital Din Hizmetleri” başlığıyla değerlendirildi.
Raporun ‘dijital din hizmetleri’ni içeren bulgu ve sonuçları şöyle:
Dijital din hizmetlerine katılım pozitif yönde
Pandemi döneminde din hizmetlerini sürdürebilmek, insanlarla daha hızlı ve etkin iletişim kurabilmek amacıyla dijital mecraların kullanımının arttığı görülmektedir. Araştırma grubumuzdaki katılımcılar, dijital din hizmetlerine, genel olarak, sıcak baktıklarını belirtmektedirler. Bu dönemde yeni medya ve özellikle sosyal medya mecralarına yönelik ilginin dijital din hizmetlerine katılımları da pozitif yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Dijitalleşen din hizmetlerinin yüz yüze sunum imkânının bulunmadığı kriz dönemlerinde ihtiyaçları karşılayabileceği, yüz yüze etkileşimler kadar olmasa da belli oranda faydalı olabileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte çevrimiçi hizmetler, dileyen herkesin erişimine açık, kolay ulaşılabilir ve ekonomik olması sebebiyle daha geniş kitlelere erişim imkânı sağlamış; özellikle yüz yüze derslere katılım imkânı bulamayanlar açısından önemli bir kolaylık oluşturmuştur. Bununla birlikte, katılımcıların çoğu, dijital platformları din hizmetlerinde kolaylaştırıcı alternatifler olarak görse de, dijitalleşmenin yüz yüze din hizmetlerinin yerini tutmayacağını, yeterince verimli olmadığını, geçici süreliğine ve insanların bir araya gelemediği durumlarda başvurulan ve asgari seviyede devamlılığı sağlayan bir seçenek olduğunu düşünmektedir.
Dijital mecralar, din hizmeti yöntemlerine alternatif oluşturdu
Pandemi sürecinin zorunlu kıldığı çözümlerden biri olan dijital hizmetler, din hizmetlerinin devamlılığı açısından bir seçenek oluşturmuş; konferans, panel, canlı sohbet (chat), vaaz, hutbe, eğitim ve hatim gruplarının oluşturulması, ilahilerin, aşr-ı şeriflerin paylaşılmasında daha sık kullanılır hale gelmiştir. Salgın döneminde din hizmetlerinin değişen profili üzerine yapılan bazı araştırmalar, Hıristiyan kilise gruplarında dijital ayinlerin bile izlenebildiğine ilişkin veriler sunmaktadır. Bu dijital yenilikler ve imkânlarda salgın sonrası dönemde din hizmetlerine ve uygulamalara bakışı etkileyecektir. Bununla birlikte araştırma grubumuzdaki katılımcıların bazılarına göre, din hizmetlerinin dijital platformlarda yürütülmesi, dini alanda bilgi kirliliğinden öte herhangi bir katkı sağlamayacaktır. Çünkü bu ortamda, sahih dini bilgiye ulaşmak neredeyse imkânsızdır.
Dijital mecralarda din hizmetine ‘denetim’ isteği
Bazı din görevlileri ise dijital mecralarda yürütülen din hizmetlerinin verimliliğini, hizmeti sunan uzman kişilerin niteliğine ve özverisine bağlamaktadır. Bu hizmetlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kontrolünde, yetkin kişilerce oluşturulan platformlarda ve sistematik şekilde yürütülmesinin muhtemel sorunların önüne geçeceği belirtilmektedir. Katılımcılar, ayrıca, dini hizmetlerinin çevrimiçi yürütülmeye devam etmesi halinde bilgi kirliliğine karşı da bir de denetim mekanizması oluşturulması gerektiğine değinmişlerdir. Dijital din hizmetlerinin işlevini değerlendiren bazı din görevlileri ise, sesli ve görüntülü irşat faaliyetlerinin dini bilgiye erişimi kolaylaştırdığını, bunun bilgisel donanımı artırdığını ancak katılımcıları manevi açıdan tatmin edemediğini, yüz yüze gerçekleşmeyen etkileşimlerde topluluk hissinin ve samimiyetin yakalanamadığını belirtmektedir.
Sosyal medya, maneviyata yöneliş için engel mi?
Din görevlileri, akıllı telefonların ve sosyal medya mecralarının oluşturduğu sanal sosyalleşmenin, salgın döneminde sosyal çevre ile kısıtlanan fiziksel mesafelerin yerini doldurduğunu belirtmiştir. Onlara göre sosyal ağlar, bir yandan bireylerin toplumla bağlarını sürdürmesini sağlayan, yalnızlaşmalarını önleyen bir araç olarak görülürken; diğer yandan kendi içine dönüşün ve maneviyata yönelişin önünde ciddi bir engel olarak değerlendirilmektedir. Katılımcılara göre, salgın karşısında insanın acziyetini ve çaresizliğini fark etmesi, dünyanın faniliğini kavrayabilmesi, hayatın anlamını sorgulamaya başlaması, nimetlerin değerini anlaması, bilimin artan virüs vakalarını tedavide yetersiz kalışı ve insanın her an ölebileceğinin bilincinde olması, onu tefekküre ve nefis muhasebesine yönlendiren unsurlar arasındadır.
Çevrimiçi vaaz, katılımcı sayısını artırdı
Salgın döneminde hafızlık kurslarında öğrenci sayılarında herhangi bir azalma olmamış; çevrimiçi/online eğitim ve ders devam zorunluluğu ile dersler yapılmıştır. Aynı şekilde 4-6 yaş Kur’an kurslarına devam etmek isteyen öğrencilerde sayı bakımından bir azalma olmadığını, ancak yüz yüze sınıflarda yer alan öğrencilerin 6 kişi ile sınırlandırılması nedeniyle doğal bir düşüşün yaşandığını belirtmişlerdir. Yetişkinlere hitap eden Kur’an kurslarında ise risk grubunda yer alan öğrencilerin kurslara kayıtlarının alınmaması ve örgün eğitim gibi zorunluluğa dayanmaması nedeniyle öğrenci sayısının azaldığı anlaşılmaktadır. Vaazların çevrimiçi yapılması ise, hem katılımcı sayısını artırmış hem de ulaşılan kitleyi farklılaştırmıştır. Vaazlara katılanların profilinde ve niteliğinde olumlu bir değişim de gözlenmiştir.
Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen), pandemi sürecinde dini hayata odaklanan bir araştırma yaptırdı. Prof. Dr. İhsan capcıoğlu ve emine kaya tarafından hazırlanan araştırmada, din görevlilerinin pandemi döneminde din hizmetlerine bakışı geniş bir çerçevede ele alındı.
2020 yılının ikinci yarısında yapılan araştırmaya ülkemizdeki 33 şehir ile KKTC ve Kosova’da görev yapan 153 Diyanet İşleri Başkanlığı personeli katıldı.
Araştırma sonucunda 36 farklı bulguya ulaşıldı. Bu bulgulardan biri de “Dijital Din Hizmetleri” başlığıyla değerlendirildi.
Raporun ‘dijital din hizmetleri’ni içeren bulgu ve sonuçları şöyle:
Dijital din hizmetlerine katılım pozitif yönde
Pandemi döneminde din hizmetlerini sürdürebilmek, insanlarla daha hızlı ve etkin iletişim kurabilmek amacıyla dijital mecraların kullanımının arttığı görülmektedir. Araştırma grubumuzdaki katılımcılar, dijital din hizmetlerine, genel olarak, sıcak baktıklarını belirtmektedirler. Bu dönemde yeni medya ve özellikle sosyal medya mecralarına yönelik ilginin dijital din hizmetlerine katılımları da pozitif yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Dijitalleşen din hizmetlerinin yüz yüze sunum imkânının bulunmadığı kriz dönemlerinde ihtiyaçları karşılayabileceği, yüz yüze etkileşimler kadar olmasa da belli oranda faydalı olabileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte çevrimiçi hizmetler, dileyen herkesin erişimine açık, kolay ulaşılabilir ve ekonomik olması sebebiyle daha geniş kitlelere erişim imkânı sağlamış; özellikle yüz yüze derslere katılım imkânı bulamayanlar açısından önemli bir kolaylık oluşturmuştur. Bununla birlikte, katılımcıların çoğu, dijital platformları din hizmetlerinde kolaylaştırıcı alternatifler olarak görse de, dijitalleşmenin yüz yüze din hizmetlerinin yerini tutmayacağını, yeterince verimli olmadığını, geçici süreliğine ve insanların bir araya gelemediği durumlarda başvurulan ve asgari seviyede devamlılığı sağlayan bir seçenek olduğunu düşünmektedir.
Dijital mecralar, din hizmeti yöntemlerine alternatif oluşturdu
Pandemi sürecinin zorunlu kıldığı çözümlerden biri olan dijital hizmetler, din hizmetlerinin devamlılığı açısından bir seçenek oluşturmuş; konferans, panel, canlı sohbet (chat), vaaz, hutbe, eğitim ve hatim gruplarının oluşturulması, ilahilerin, aşr-ı şeriflerin paylaşılmasında daha sık kullanılır hale gelmiştir. Salgın döneminde din hizmetlerinin değişen profili üzerine yapılan bazı araştırmalar, Hıristiyan kilise gruplarında dijital ayinlerin bile izlenebildiğine ilişkin veriler sunmaktadır. Bu dijital yenilikler ve imkânlarda salgın sonrası dönemde din hizmetlerine ve uygulamalara bakışı etkileyecektir. Bununla birlikte araştırma grubumuzdaki katılımcıların bazılarına göre, din hizmetlerinin dijital platformlarda yürütülmesi, dini alanda bilgi kirliliğinden öte herhangi bir katkı sağlamayacaktır. Çünkü bu ortamda, sahih dini bilgiye ulaşmak neredeyse imkânsızdır.
Dijital mecralarda din hizmetine ‘denetim’ isteği
Bazı din görevlileri ise dijital mecralarda yürütülen din hizmetlerinin verimliliğini, hizmeti sunan uzman kişilerin niteliğine ve özverisine bağlamaktadır. Bu hizmetlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kontrolünde, yetkin kişilerce oluşturulan platformlarda ve sistematik şekilde yürütülmesinin muhtemel sorunların önüne geçeceği belirtilmektedir. Katılımcılar, ayrıca, dini hizmetlerinin çevrimiçi yürütülmeye devam etmesi halinde bilgi kirliliğine karşı da bir de denetim mekanizması oluşturulması gerektiğine değinmişlerdir. Dijital din hizmetlerinin işlevini değerlendiren bazı din görevlileri ise, sesli ve görüntülü irşat faaliyetlerinin dini bilgiye erişimi kolaylaştırdığını, bunun bilgisel donanımı artırdığını ancak katılımcıları manevi açıdan tatmin edemediğini, yüz yüze gerçekleşmeyen etkileşimlerde topluluk hissinin ve samimiyetin yakalanamadığını belirtmektedir.
Sosyal medya, maneviyata yöneliş için engel mi?
Din görevlileri, akıllı telefonların ve sosyal medya mecralarının oluşturduğu sanal sosyalleşmenin, salgın döneminde sosyal çevre ile kısıtlanan fiziksel mesafelerin yerini doldurduğunu belirtmiştir. Onlara göre sosyal ağlar, bir yandan bireylerin toplumla bağlarını sürdürmesini sağlayan, yalnızlaşmalarını önleyen bir araç olarak görülürken; diğer yandan kendi içine dönüşün ve maneviyata yönelişin önünde ciddi bir engel olarak değerlendirilmektedir. Katılımcılara göre, salgın karşısında insanın acziyetini ve çaresizliğini fark etmesi, dünyanın faniliğini kavrayabilmesi, hayatın anlamını sorgulamaya başlaması, nimetlerin değerini anlaması, bilimin artan virüs vakalarını tedavide yetersiz kalışı ve insanın her an ölebileceğinin bilincinde olması, onu tefekküre ve nefis muhasebesine yönlendiren unsurlar arasındadır.
Çevrimiçi vaaz, katılımcı sayısını artırdı
Salgın döneminde hafızlık kurslarında öğrenci sayılarında herhangi bir azalma olmamış; çevrimiçi/online eğitim ve ders devam zorunluluğu ile dersler yapılmıştır. Aynı şekilde 4-6 yaş Kur’an kurslarına devam etmek isteyen öğrencilerde sayı bakımından bir azalma olmadığını, ancak yüz yüze sınıflarda yer alan öğrencilerin 6 kişi ile sınırlandırılması nedeniyle doğal bir düşüşün yaşandığını belirtmişlerdir. Yetişkinlere hitap eden Kur’an kurslarında ise risk grubunda yer alan öğrencilerin kurslara kayıtlarının alınmaması ve örgün eğitim gibi zorunluluğa dayanmaması nedeniyle öğrenci sayısının azaldığı anlaşılmaktadır. Vaazların çevrimiçi yapılması ise, hem katılımcı sayısını artırmış hem de ulaşılan kitleyi farklılaştırmıştır. Vaazlara katılanların profilinde ve niteliğinde olumlu bir değişim de gözlenmiştir.
Peygamber varisi olmak kolay mı hizmet edenlerden Rabbim razi olsun inşaallah