Medya ve internet kullanımı, İslamî STK’larda nasıl karşılanıyor? İnternet, yeni kamusal temsil biçimleri konusunda İslamî STK’lara nasıl bir imkan sağlıyor? Tanıtıma ağırlık verilmesi İslamî STK’larda nasıl değerlendiriliyor? Uluslararası platformlarda internet ve sosyal medya, İslamî STK’lara hangi katkıları sunuyor?”
Doç. Dr. Lütfi Sunar tarafından hazırlanan “Türkiye’de İslamî STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi” başlıklı rapor, bu sorulara cevap niteliğinde tespitler sunuyor.
Söz konusu rapor, İslamî STK’ların geçmişten günümüze nasıl bir değişim yaşadığını tarihsel olarak ortaya koyuyor. 31 İslami STK’dan kıdemli yöneticiler ile yapılan derinlemesine görüşmelere ve kurumların, vaka ve doküman incelemelerine dayanılarak hazırlanan rapor, İslami STK’ların kurumsal yapı ve faaliyetlerindeki değişimi örgütsel değişim perspektifinden ele alıyor. Raporun önemli tespitlerinden birini de İslamî STK’ların medya kullanımı oluşturuyor. Rapora göre, İslamî STK’lar medya kullanımı konusunda, geçmiş dönemlere göre daha ileri bir düzeyde bulunuyor.
Online ortamda erişilebilen raporda, İslamî STK’ların medya kullanımı hakkında görüşler yer alıyor:
İslamî aktörler, internetle yeni kamusal temsil biçimlerine sahip oldu
“2000 sonrası dönem aslında kamusal olarak pek çok şeyin yeniden biçimlendiği bir döneme tekabül etmektedir. İnternetin yaygınlaşması, sosyal medyanın iletişimi yeniden şekillendirmesi, eğitim sisteminde yaşanan değişimler, İslami aktörlerin yeni kamusal temsil biçimlerine sahip olmasını doğurmuştur. Bir önceki dönemin protest-radikal diline mukabil bu dönemin kamusal temsili, dindarlık üzerinden gerçekleşmektedir. Bu dindarlığın temsilinin faaliyetlere yansıması, eğitim ve sosyal yardım alanlarının öne çıkmasına neden olmuştur.”
İslamî STK’lar, özel medya birimlerine sahip “
İslami STK’ların değişen kurumsal ve faaliyet yapılarının bir neticesi olarak çevredeki iletişim imkân ve biçimlerindeki değişimlere ayak uydurması beklenmektedir. İçe kapalı ve sınırlı bir toplum kesimine hitap eden yapılardan gittikçe daha fazla dışa dönük ve toplumun geneline hitap etmeye, hizmetler üretmeye yönelen kuruluşların, kendilerini ifade etmek üzere yeni araçlar benimsemeleri söz konusudur. Bu dönemde öne çıkan en önemli iletişim vasatı, internetin etkin bir biçimde kullanılmaya başlanmasıdır. En kapalı biçimlerinin bile kurumsal internet sitelerinde kendileri hakkında bilgi vermek hususunda gittikçe istekli hâle geldiği görülmektedir. Artık yapılan derslerin, yardımların, toplantıların çok hızlı bir biçimde internetten dolaşıma sokulduğunu görmek mümkündür. Görüşülen kuruluşların bu anlamda özel medya iletişim birimlerine sahip olmaları da iletişim konusunun önemsenmesine bir delildir.”
İslamî STK’lar ve yeni medya
“Günümüzde artık sosyal medyanın etkin bir biçimde kullanılması ile birlikte iletişim dili ve zemini ciddi bir biçimde farklılaşmış durumdadır. İslami STK’ların önemli bir kısmının yeni medyanın imkânlarına ayak uydurmada başarılı olması ise hiç şaşırtıcı değildir. En muhafazakâr ve kapalı görülen dinî grupların Türkiye’nin medya alanındaki önemli gelişmelerine öncülük ettiği bir yapıda İslami STK’ların medya imkânlarını gittikçe toplumun farklı kesimlerine kendisini daha fazla anlatma fırsatı olarak görmeleri de kaçınılmazdır.”
İnternet ve uluslararası etkileşim bakımından İslamî STK’lar
“2000’li yıllar internetin de yardımı ile uluslararası etkileşimin ciddi bir biçimde kolaylaştığı bir dönemdir. Bu dönemde İslami sivil kurumların artık çok sayıda uluslararası ortaklıklar geliştirdiğini, yabancı dilde yayın yapabildiğini, kendi kaynaklarını başka dillere aktarabildiğini, ulus-lararası sempozyumlar ve toplantılar başta olmak üzere kendilerine benzer kuruluşlarla ilişki ve işbirliği geliştirdiğini görmekteyiz. Görüştüğümüz kuruluşlardan birisi hariç geri kalanı ya yurtdışında bir faaliyette bulunmakta ya da uluslararası katılımlı bir çalışma gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla küresel düzeyde gelişen uluslararasılaşma eğilimlerine İslami STK’ların da katıldığını görmek mümkündür.”
Tanıtıma ağırlık verilmesi, İslamî STK’larda nasıl karşılanıyor?
“Önceki dönemlerde kurumsal bültenlerin sayısı az, yayın periyodu düzensiz ve çoğunlukla kurumla ilgili bilgiler vermekten ziyade kurumun dünya görüşünü açıklamaya odaklı iken sonrasında bu bültenlerin gittikçe kurumun bir haberleşme ve faaliyetlerini anlatma platformuna dönüştüğü görülmektedir. İncelediğimiz kurumsal bültenlerin hemen tamamının artık kurumun dünya görüşünü yaymaktan ziyade faaliyetlerini, başarılarını ve ilişkilerini anlatma çabası içinde olması açıklık ve şeffaflık beklentisine bir cevap olarak görülmektedir. Nitekim uzun süredir geleneksel sayılabilecek bir kurumun başkanlığını yapan görüşme yaptığımız bir yönetici, bunu yeni çağın ihtiyaçlarını karşılamak olarak görmektedir. Ancak aynı yönetici kurumlarında bu tür açılımlardan rahatsız olanların da olduğunu dile getirmektedir. Bu rahatsızlığın ana nedeni, kurumun çok şeffaf hâle geldiği, tanıtımın çok önemsendiği ve eski mahviyetkâr tutumun aşındığı düşüncesidir. Buna göre kurumun kendisini bu kadar çok tanıtması ve her şeyi kamuoyu ile paylaşması aynı zamanda samimiyeti de zedelemektedir. Burada aslında değişim dönemindeki farklılaşan vizyonlara bir örnek görmekteyiz. Ancak İslami STK’ların özellikle 2000-2010 arasında bu geçişten dolayı yaşadığı bocalamayı aştığını ve gittikçe daha öz güvenli bir biçimde toplum karşısına çıktıklarını görmek söz konusudur. Bunda elbette yukarıda bahsedildiği biçimiyle yeni faaliyet format ve içeriklerinin başkalarına daha kolay ve açık bir biçimde anlatılabilir olmasının da rolü bulunmaktadır.”
Doç. Dr. Lütfi Sunar tarafından hazırlanan “Türkiye’de İslamî STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi” başlıklı rapor, bu sorulara cevap niteliğinde tespitler sunuyor.
Söz konusu rapor, İslamî STK’ların geçmişten günümüze nasıl bir değişim yaşadığını tarihsel olarak ortaya koyuyor. 31 İslami STK’dan kıdemli yöneticiler ile yapılan derinlemesine görüşmelere ve kurumların, vaka ve doküman incelemelerine dayanılarak hazırlanan rapor, İslami STK’ların kurumsal yapı ve faaliyetlerindeki değişimi örgütsel değişim perspektifinden ele alıyor. Raporun önemli tespitlerinden birini de İslamî STK’ların medya kullanımı oluşturuyor. Rapora göre, İslamî STK’lar medya kullanımı konusunda, geçmiş dönemlere göre daha ileri bir düzeyde bulunuyor.
Online ortamda erişilebilen raporda, İslamî STK’ların medya kullanımı hakkında görüşler yer alıyor:
İslamî aktörler, internetle yeni kamusal temsil biçimlerine sahip oldu
“2000 sonrası dönem aslında kamusal olarak pek çok şeyin yeniden biçimlendiği bir döneme tekabül etmektedir. İnternetin yaygınlaşması, sosyal medyanın iletişimi yeniden şekillendirmesi, eğitim sisteminde yaşanan değişimler, İslami aktörlerin yeni kamusal temsil biçimlerine sahip olmasını doğurmuştur. Bir önceki dönemin protest-radikal diline mukabil bu dönemin kamusal temsili, dindarlık üzerinden gerçekleşmektedir. Bu dindarlığın temsilinin faaliyetlere yansıması, eğitim ve sosyal yardım alanlarının öne çıkmasına neden olmuştur.”
İslamî STK’lar, özel medya birimlerine sahip “
İslami STK’ların değişen kurumsal ve faaliyet yapılarının bir neticesi olarak çevredeki iletişim imkân ve biçimlerindeki değişimlere ayak uydurması beklenmektedir. İçe kapalı ve sınırlı bir toplum kesimine hitap eden yapılardan gittikçe daha fazla dışa dönük ve toplumun geneline hitap etmeye, hizmetler üretmeye yönelen kuruluşların, kendilerini ifade etmek üzere yeni araçlar benimsemeleri söz konusudur. Bu dönemde öne çıkan en önemli iletişim vasatı, internetin etkin bir biçimde kullanılmaya başlanmasıdır. En kapalı biçimlerinin bile kurumsal internet sitelerinde kendileri hakkında bilgi vermek hususunda gittikçe istekli hâle geldiği görülmektedir. Artık yapılan derslerin, yardımların, toplantıların çok hızlı bir biçimde internetten dolaşıma sokulduğunu görmek mümkündür. Görüşülen kuruluşların bu anlamda özel medya iletişim birimlerine sahip olmaları da iletişim konusunun önemsenmesine bir delildir.”
İslamî STK’lar ve yeni medya
“Günümüzde artık sosyal medyanın etkin bir biçimde kullanılması ile birlikte iletişim dili ve zemini ciddi bir biçimde farklılaşmış durumdadır. İslami STK’ların önemli bir kısmının yeni medyanın imkânlarına ayak uydurmada başarılı olması ise hiç şaşırtıcı değildir. En muhafazakâr ve kapalı görülen dinî grupların Türkiye’nin medya alanındaki önemli gelişmelerine öncülük ettiği bir yapıda İslami STK’ların medya imkânlarını gittikçe toplumun farklı kesimlerine kendisini daha fazla anlatma fırsatı olarak görmeleri de kaçınılmazdır.”
İnternet ve uluslararası etkileşim bakımından İslamî STK’lar
“2000’li yıllar internetin de yardımı ile uluslararası etkileşimin ciddi bir biçimde kolaylaştığı bir dönemdir. Bu dönemde İslami sivil kurumların artık çok sayıda uluslararası ortaklıklar geliştirdiğini, yabancı dilde yayın yapabildiğini, kendi kaynaklarını başka dillere aktarabildiğini, ulus-lararası sempozyumlar ve toplantılar başta olmak üzere kendilerine benzer kuruluşlarla ilişki ve işbirliği geliştirdiğini görmekteyiz. Görüştüğümüz kuruluşlardan birisi hariç geri kalanı ya yurtdışında bir faaliyette bulunmakta ya da uluslararası katılımlı bir çalışma gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla küresel düzeyde gelişen uluslararasılaşma eğilimlerine İslami STK’ların da katıldığını görmek mümkündür.”
Tanıtıma ağırlık verilmesi, İslamî STK’larda nasıl karşılanıyor?
“Önceki dönemlerde kurumsal bültenlerin sayısı az, yayın periyodu düzensiz ve çoğunlukla kurumla ilgili bilgiler vermekten ziyade kurumun dünya görüşünü açıklamaya odaklı iken sonrasında bu bültenlerin gittikçe kurumun bir haberleşme ve faaliyetlerini anlatma platformuna dönüştüğü görülmektedir. İncelediğimiz kurumsal bültenlerin hemen tamamının artık kurumun dünya görüşünü yaymaktan ziyade faaliyetlerini, başarılarını ve ilişkilerini anlatma çabası içinde olması açıklık ve şeffaflık beklentisine bir cevap olarak görülmektedir. Nitekim uzun süredir geleneksel sayılabilecek bir kurumun başkanlığını yapan görüşme yaptığımız bir yönetici, bunu yeni çağın ihtiyaçlarını karşılamak olarak görmektedir. Ancak aynı yönetici kurumlarında bu tür açılımlardan rahatsız olanların da olduğunu dile getirmektedir. Bu rahatsızlığın ana nedeni, kurumun çok şeffaf hâle geldiği, tanıtımın çok önemsendiği ve eski mahviyetkâr tutumun aşındığı düşüncesidir. Buna göre kurumun kendisini bu kadar çok tanıtması ve her şeyi kamuoyu ile paylaşması aynı zamanda samimiyeti de zedelemektedir. Burada aslında değişim dönemindeki farklılaşan vizyonlara bir örnek görmekteyiz. Ancak İslami STK’ların özellikle 2000-2010 arasında bu geçişten dolayı yaşadığı bocalamayı aştığını ve gittikçe daha öz güvenli bir biçimde toplum karşısına çıktıklarını görmek söz konusudur. Bunda elbette yukarıda bahsedildiği biçimiyle yeni faaliyet format ve içeriklerinin başkalarına daha kolay ve açık bir biçimde anlatılabilir olmasının da rolü bulunmaktadır.”