Medya, popüler kültür ve din, günümüzde medyada dini temsilin önemli başlıklarından birini oluşturuyor. İslamî referanslarla hareket eden medya kuruluşları dini temalı konuları “tebliğ ve irşat” gibi faaliyetler yönünde kullanmanın gerekli olduğunu düşünürken genellikle popüler kültür meselesi göz ardı ediliyor.
Dini sosyalleşme bakımından yeni evrelerin yaşandığı günümüzde, bireyler ekran eksenli din anlatımına önem vermeye de devam ediyor.
Prof. Dr. Mustafa Arslan, medya, popüler kültür ve din konusunda çalışmaları bulunan akademisyenlerden.
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Din Sosyoloji alanında çalışmalarını sürdüren mustafa arslan ile medya ve din konusunu popüler kültür bağlamında konuştuk.
Medya dini ilkeleri “meta”laştırıcı yapısı
İslamvemedya.com: Müslüman dünyada, medyanın tebliğ, irşat gibi faydalı işler için kullanılması yönünde ortak bir görüş var. Ancak bu görüşle ilgili bir eksiklik söz konusu. Medyanın bunu yaparken avantaj, dezavantajları pek dile getirilmiyor. Oldukça genel bir soru olacak ama dinin medyada temsilinde avantajlar ve dezavantajlar nelerdir?
Mustafa Arslan: Evrensel ve ilahi bir din olarak İslam’ın insanlara yönelik bir takım mesajları söz konusudur. Bunu da bazı iletişim araçları vasıtası ile yapar kuşkusuz. Çağlar boyu insanlar çeşitli iletişim vasıtaları ile İslam’ın ilahi mesajını kitlelere ve nesillere aktarmaya gayret etmişlerdir. Günümüzde bu iletişim vasıtalarına medya eklenmiştir ve en etkin ve yaygın bir iletişim aracıdır. Bu bağlamda çağımızın bir “iletişim ve medya çağı” olduğu bu bağlamda sıklıkla vurgulanmaktadır. Kitlelere mesajını aktarmak isteyen her din gibi İslamiyet de yaygın bir iletişim aracı olarak medyadan yararlanması doğaldır. Ancak medyanın sadece “mesajı aktaran, amaca götüren bir araç” olduğunu düşünmek yanıltıcıdır. Bazen medya amacın yerine geçen, hatta mesajı araçsallaştırıp eğlence nesnesi haline dönüştüren bir işlev görebilmektedir.
Dolayısıyla İslam’ı anlatmada medyanın kullanılmasında pozitif yarar elde etmek için medyanın mesajı araçsallaştırmasına dikkat etmek gereklidir. Bu da medyanın kontrollü ve seçmeci kullanımını gerektirir. Değilse medya dini ilkeleri “meta”laştırıcı, “imajın mesajın öne geçişi” tarzında bir işlev görecektir. Bu medyanın hayr için kullanılmasının önünde en büyük handikapı oluşturmaktadır.
“Dijital teknoloji, yeni dini sosyalleşmeçeşitleri oluşturuyor”
İslamvemedya.com: “Medyayı hayr için kullanma” ihtiyacı beraberinde dini temalı programları gündeme getiriyor. Hocam, bu ihtiyaca bağlı olarak “mabet” eksenli vaaz ve irşat varlığını korusa da “ekran” eksenli vaaz da yaygınlaştı, internet ve mobil ağlarla birlikte daha da arttı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Mustafa Arslan: Evet teknolojinin çok gelişmesi ve bilişim imkânlarının artması böyle bir durumu ortaya çıkardı. Günümüz toplumuna bu nedenle enformasyon toplumu diyor sosyologlar. Çok yoğun bir iletişim ağı ile karşı karşıya kalıyor insanlar. Daha bir yenisini tüketmeden başka bir bilişim aygıtı veya teknolojisi piyasaya, tüketime sunuluyor. Dergi-gazete, televizyon, bilgisayar, internet derken şimdi tümünü bir arada kullanmaya imkân veren akıllı telefonlar devrede. İleride bunun dini hayattaki avantaj ve dezavantajlarını çok konuşacağız. Araştırmacıların da bunları araştırması gerekecek. Ancak şu an televizyonun ve internetin imkânları daha fazla. Bu sektörde de dijital teknolojilere doğru bir kayış var. Bu da çok çeşitli ve seri üretimlerin yapılması imkânını doğuruyor. Burada dinin mesajlarının farklı şekillerde ve çeşitlilikte insanlara sunulması söz konusu. Bu da yeni dini sosyalleşme çeşitlerinin oluşması demek. Ekran eksenli yeni dini sosyalleşme ortamları aslında insanlar için din konusunda hızlı, seri ve farklı bilgilendirme imkânları sunma açısından önemli. Ayrıca bu yeni medya eksenli dinselleşme tarzı eski dinsel otoritelerin gücünü ve sınırlarını daraltıyor ve yeni bir dil ve otoritenin oluşmasına da imkân hazırlıyor. Burada medya eksenli yeni dinselleşme tarzlarının eskisine oranla kitlelerle daha fazla iletişim imkânları yarattıklarını görüyoruz.
“Medya, resmi-dini kurumların etki gücü azaltıyor”
Eskiden, sahip oldukları resmi imkânlar eliyle toplumda etkin olan dini kurumlara günümüzde farklı dini kesimler de eklendi. Bu kesimlersahip oldukları medya sayesinde daha büyük sayıda kitle ile iletişim kurabiliyor ve halk üzerinde etkili edebiliyorlar. Resmi dini kurumların bu bağlamda eski gücü ve etkinliği görece alazmış durumda. Bu nedenle resmi-dini kurumların da eski dini sosyalleşme araçlarına ek olarak yeni medya teknolojilerini kullanmak zorunda kalıyorlar. Burada daha küçük dini kesimlerin sahip oldukları medya teknolojileri sayesinde resmi dini kurumlarından daha etkin olmaları dini kurumları tedirgin etmekte veya zor durumda bırakmaktadır. Aynı zamanda birçok dini grup medya (TV, internet vb.) sayesindetoplum üzerinde daha etkin olmaktadırlar.
“Medya, dini kültür bakımından olumsuz etkilere sahip”
İslamvemedya.com: Bu noktada medya ve din ilişkisini popüler kültür bağlamında da ele almak gerekiyor…
Mustafa Arslan: Evet, medya ve iletişim konusu sosyolojide popüler kültür bağlamında ele alınmaktadır. Medya popüler kültür aracıdır. Popüler kültür kısaca halk kitlesinin yaygın kültürü anlamına gelmektedir. Popüler kültür araçlarına hakim olmak halkın ve kamuoyunun nabzını tutmak anlamına geliyor. Bir dini görüşün medyada temsili o görüşün popülerleşmesi ve kitleselleşmesi demek oluyor. İslamvemedya.com: Bir makalenizde medyada dinin sunumunu irdelerken “değer enflasyonuna uğramak” kavramını kullanıyorsunuz. Bu kavramı biraz açabilir misiniz? Mustafa Arslan: Medya ile din sadece kitlelere ulaştırılmış olmuyor. Bu medyanın pozitif yönü. Diğer açıdan kültür endüstrisi kurumu olarak medya diğer kültür alanlarında olduğu gibi “dini kültür” alanında da bazı negatif etkilere sahip. Medyanın yaygınlaşması popüler kültürlegelen her şeyin bir tüketim metaı haline gelmesi, dini alanda da kendisini göstermektedir. Dini açıdan belli adap ve ilkelerle tedris edilmesi, konuşulmasıgereken konular, reyting uğruna medyada seviye dışı bir üslupla ve hatta mahalle kavgası görüntüsü altında tartışılmaktadır. Dinin aşkın ve yüce değerleri çoğu zaman medyada tüketim kültürü bağlamında bir nesne konumuna sokulmaktadır.
“Medyada dinin aşkın amaçları araçsallaşıyor”
İslamvemedya.com: Medyanın seküler bir dil kullandığını da biliyoruz. Medyada dinin sunumunda bu dilin etkin olduğunu söyleyebilir miyiz?Bu dille ilgili olarak, dini daha çok “gizem”e dayandıran yapımlar var. Bunların dini algı bakımından ne tür etki-sonuçları olabilir?
Mustafa Arslan: Medya temelde seküler bir aygıttır.Dolayısıyla aslında dinin medyada temsili demek dinin seküler bir ortamda tezahür etmesi demek oluyor. Medyada seküler dil dinsel söylemde nasıl çıkıyor? Buna bir parça değinildi, dinin aşkın ve kutsal amaçları araçsallaştırılarak. Din kendi yüce değerlerinin dışında iletişim endüstrisinin mantığı ve gerekleri çerçevesinde ele alınıyor buna bir nevi araçsallaştırma diyebiliriz. İkinci olarak dinin medyadaki sunumu da seküler tarzlarda ortaya çıkarabiliyor. Örneğin daha bireyci, show tarzında ve eğlence sektörüne paralel dini örnekler çokça kendisini göstermekte. Buna örnek olarak dizi ve sinema sektörü verilebilir. Buradaki din dili daha çok mitik bir karakterde ve paranormal öğelerle iç içe olarak sunulsa da yakından bakınca seküler bir bağlam ve mantaliteye oturuyor. Doğaüstü ve paranormal öğeler dini öğelerle birlikte kullanılarak sıkça karşımıza çıkıyor. Ancak burada önemli olan nokta bu dini ve paranormal öğelerin dinin aşkın ve ilahi değerlerini ele alma amaçlı değil mitik bağlamda bir izlence ortaya çıkarma amaçlı kullanılmasıdır.
Türk sinemasında paranormal temalı filmler
Medyada metafizik ve doğaüstü ögeler seküler bir bağlamda izlence ve eğlence temaları çerçevesinde ele alınmakta ve işlenmektedir. Başka bir deyişle ilk başta metafizik ve maddi olmayanın işlendiği gibi bir izlenim verse de aslında eğlence endüstrisi doğaüstü temalarla beslenmektedir. Son dönemde Hollywood sinemasında görülen büyüsel ve paranormal temalı filmlerin artması yine Türk sinemasında büyüsel, paranormal temalı filmlerin artması bu konuda açık örneklerdendir.
Medya ve din okuryazarlığı
İslamvemedya.com: Son olarak “medya ve din okuryazarlığı” konusunda neler söylemek istersiniz?
Mustafa Arslan: Dini alanda da medya okuryazarlığı konusu önemli. Bir iletişim çağında yaşıyoruz ve medyanın hayatımızdaki yeri gittikçe artıyor. Medya ile dini sosyalleşme araçlarına bir yenisi hem de oldukça etkinliği ile ekleniyor. Ancak medyanın dini ve seküler hayattaki etkinliği arttıkça onun kendine has dili sebebi ile din alanında bazı kırılmalara sebebiyet verdiği de unutulmamalı. Medyadaki yaygınlaşma, insanların medyada görünen temaları nasıl yorumlanacağı sorununu gündeme getirmektedir. Bu anlamda medya okuryazarlığı konusu önemlidir ancak bu konunun hem içerik hem de yöntem olarak üzerinde çalışılması gerekiyor.
Dini sosyalleşme bakımından yeni evrelerin yaşandığı günümüzde, bireyler ekran eksenli din anlatımına önem vermeye de devam ediyor.
Prof. Dr. Mustafa Arslan, medya, popüler kültür ve din konusunda çalışmaları bulunan akademisyenlerden.
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Din Sosyoloji alanında çalışmalarını sürdüren mustafa arslan ile medya ve din konusunu popüler kültür bağlamında konuştuk.
Medya dini ilkeleri “meta”laştırıcı yapısı
İslamvemedya.com: Müslüman dünyada, medyanın tebliğ, irşat gibi faydalı işler için kullanılması yönünde ortak bir görüş var. Ancak bu görüşle ilgili bir eksiklik söz konusu. Medyanın bunu yaparken avantaj, dezavantajları pek dile getirilmiyor. Oldukça genel bir soru olacak ama dinin medyada temsilinde avantajlar ve dezavantajlar nelerdir?
Mustafa Arslan: Evrensel ve ilahi bir din olarak İslam’ın insanlara yönelik bir takım mesajları söz konusudur. Bunu da bazı iletişim araçları vasıtası ile yapar kuşkusuz. Çağlar boyu insanlar çeşitli iletişim vasıtaları ile İslam’ın ilahi mesajını kitlelere ve nesillere aktarmaya gayret etmişlerdir. Günümüzde bu iletişim vasıtalarına medya eklenmiştir ve en etkin ve yaygın bir iletişim aracıdır. Bu bağlamda çağımızın bir “iletişim ve medya çağı” olduğu bu bağlamda sıklıkla vurgulanmaktadır. Kitlelere mesajını aktarmak isteyen her din gibi İslamiyet de yaygın bir iletişim aracı olarak medyadan yararlanması doğaldır. Ancak medyanın sadece “mesajı aktaran, amaca götüren bir araç” olduğunu düşünmek yanıltıcıdır. Bazen medya amacın yerine geçen, hatta mesajı araçsallaştırıp eğlence nesnesi haline dönüştüren bir işlev görebilmektedir.
Dolayısıyla İslam’ı anlatmada medyanın kullanılmasında pozitif yarar elde etmek için medyanın mesajı araçsallaştırmasına dikkat etmek gereklidir. Bu da medyanın kontrollü ve seçmeci kullanımını gerektirir. Değilse medya dini ilkeleri “meta”laştırıcı, “imajın mesajın öne geçişi” tarzında bir işlev görecektir. Bu medyanın hayr için kullanılmasının önünde en büyük handikapı oluşturmaktadır.
“Dijital teknoloji, yeni dini sosyalleşmeçeşitleri oluşturuyor”
İslamvemedya.com: “Medyayı hayr için kullanma” ihtiyacı beraberinde dini temalı programları gündeme getiriyor. Hocam, bu ihtiyaca bağlı olarak “mabet” eksenli vaaz ve irşat varlığını korusa da “ekran” eksenli vaaz da yaygınlaştı, internet ve mobil ağlarla birlikte daha da arttı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Mustafa Arslan: Evet teknolojinin çok gelişmesi ve bilişim imkânlarının artması böyle bir durumu ortaya çıkardı. Günümüz toplumuna bu nedenle enformasyon toplumu diyor sosyologlar. Çok yoğun bir iletişim ağı ile karşı karşıya kalıyor insanlar. Daha bir yenisini tüketmeden başka bir bilişim aygıtı veya teknolojisi piyasaya, tüketime sunuluyor. Dergi-gazete, televizyon, bilgisayar, internet derken şimdi tümünü bir arada kullanmaya imkân veren akıllı telefonlar devrede. İleride bunun dini hayattaki avantaj ve dezavantajlarını çok konuşacağız. Araştırmacıların da bunları araştırması gerekecek. Ancak şu an televizyonun ve internetin imkânları daha fazla. Bu sektörde de dijital teknolojilere doğru bir kayış var. Bu da çok çeşitli ve seri üretimlerin yapılması imkânını doğuruyor. Burada dinin mesajlarının farklı şekillerde ve çeşitlilikte insanlara sunulması söz konusu. Bu da yeni dini sosyalleşme çeşitlerinin oluşması demek. Ekran eksenli yeni dini sosyalleşme ortamları aslında insanlar için din konusunda hızlı, seri ve farklı bilgilendirme imkânları sunma açısından önemli. Ayrıca bu yeni medya eksenli dinselleşme tarzı eski dinsel otoritelerin gücünü ve sınırlarını daraltıyor ve yeni bir dil ve otoritenin oluşmasına da imkân hazırlıyor. Burada medya eksenli yeni dinselleşme tarzlarının eskisine oranla kitlelerle daha fazla iletişim imkânları yarattıklarını görüyoruz.
“Medya, resmi-dini kurumların etki gücü azaltıyor”
Eskiden, sahip oldukları resmi imkânlar eliyle toplumda etkin olan dini kurumlara günümüzde farklı dini kesimler de eklendi. Bu kesimlersahip oldukları medya sayesinde daha büyük sayıda kitle ile iletişim kurabiliyor ve halk üzerinde etkili edebiliyorlar. Resmi dini kurumların bu bağlamda eski gücü ve etkinliği görece alazmış durumda. Bu nedenle resmi-dini kurumların da eski dini sosyalleşme araçlarına ek olarak yeni medya teknolojilerini kullanmak zorunda kalıyorlar. Burada daha küçük dini kesimlerin sahip oldukları medya teknolojileri sayesinde resmi dini kurumlarından daha etkin olmaları dini kurumları tedirgin etmekte veya zor durumda bırakmaktadır. Aynı zamanda birçok dini grup medya (TV, internet vb.) sayesindetoplum üzerinde daha etkin olmaktadırlar.
“Medya, dini kültür bakımından olumsuz etkilere sahip”
İslamvemedya.com: Bu noktada medya ve din ilişkisini popüler kültür bağlamında da ele almak gerekiyor…
Mustafa Arslan: Evet, medya ve iletişim konusu sosyolojide popüler kültür bağlamında ele alınmaktadır. Medya popüler kültür aracıdır. Popüler kültür kısaca halk kitlesinin yaygın kültürü anlamına gelmektedir. Popüler kültür araçlarına hakim olmak halkın ve kamuoyunun nabzını tutmak anlamına geliyor. Bir dini görüşün medyada temsili o görüşün popülerleşmesi ve kitleselleşmesi demek oluyor. İslamvemedya.com: Bir makalenizde medyada dinin sunumunu irdelerken “değer enflasyonuna uğramak” kavramını kullanıyorsunuz. Bu kavramı biraz açabilir misiniz? Mustafa Arslan: Medya ile din sadece kitlelere ulaştırılmış olmuyor. Bu medyanın pozitif yönü. Diğer açıdan kültür endüstrisi kurumu olarak medya diğer kültür alanlarında olduğu gibi “dini kültür” alanında da bazı negatif etkilere sahip. Medyanın yaygınlaşması popüler kültürlegelen her şeyin bir tüketim metaı haline gelmesi, dini alanda da kendisini göstermektedir. Dini açıdan belli adap ve ilkelerle tedris edilmesi, konuşulmasıgereken konular, reyting uğruna medyada seviye dışı bir üslupla ve hatta mahalle kavgası görüntüsü altında tartışılmaktadır. Dinin aşkın ve yüce değerleri çoğu zaman medyada tüketim kültürü bağlamında bir nesne konumuna sokulmaktadır.
“Medyada dinin aşkın amaçları araçsallaşıyor”
İslamvemedya.com: Medyanın seküler bir dil kullandığını da biliyoruz. Medyada dinin sunumunda bu dilin etkin olduğunu söyleyebilir miyiz?Bu dille ilgili olarak, dini daha çok “gizem”e dayandıran yapımlar var. Bunların dini algı bakımından ne tür etki-sonuçları olabilir?
Mustafa Arslan: Medya temelde seküler bir aygıttır.Dolayısıyla aslında dinin medyada temsili demek dinin seküler bir ortamda tezahür etmesi demek oluyor. Medyada seküler dil dinsel söylemde nasıl çıkıyor? Buna bir parça değinildi, dinin aşkın ve kutsal amaçları araçsallaştırılarak. Din kendi yüce değerlerinin dışında iletişim endüstrisinin mantığı ve gerekleri çerçevesinde ele alınıyor buna bir nevi araçsallaştırma diyebiliriz. İkinci olarak dinin medyadaki sunumu da seküler tarzlarda ortaya çıkarabiliyor. Örneğin daha bireyci, show tarzında ve eğlence sektörüne paralel dini örnekler çokça kendisini göstermekte. Buna örnek olarak dizi ve sinema sektörü verilebilir. Buradaki din dili daha çok mitik bir karakterde ve paranormal öğelerle iç içe olarak sunulsa da yakından bakınca seküler bir bağlam ve mantaliteye oturuyor. Doğaüstü ve paranormal öğeler dini öğelerle birlikte kullanılarak sıkça karşımıza çıkıyor. Ancak burada önemli olan nokta bu dini ve paranormal öğelerin dinin aşkın ve ilahi değerlerini ele alma amaçlı değil mitik bağlamda bir izlence ortaya çıkarma amaçlı kullanılmasıdır.
Türk sinemasında paranormal temalı filmler
Medyada metafizik ve doğaüstü ögeler seküler bir bağlamda izlence ve eğlence temaları çerçevesinde ele alınmakta ve işlenmektedir. Başka bir deyişle ilk başta metafizik ve maddi olmayanın işlendiği gibi bir izlenim verse de aslında eğlence endüstrisi doğaüstü temalarla beslenmektedir. Son dönemde Hollywood sinemasında görülen büyüsel ve paranormal temalı filmlerin artması yine Türk sinemasında büyüsel, paranormal temalı filmlerin artması bu konuda açık örneklerdendir.
Medya ve din okuryazarlığı
İslamvemedya.com: Son olarak “medya ve din okuryazarlığı” konusunda neler söylemek istersiniz?
Mustafa Arslan: Dini alanda da medya okuryazarlığı konusu önemli. Bir iletişim çağında yaşıyoruz ve medyanın hayatımızdaki yeri gittikçe artıyor. Medya ile dini sosyalleşme araçlarına bir yenisi hem de oldukça etkinliği ile ekleniyor. Ancak medyanın dini ve seküler hayattaki etkinliği arttıkça onun kendine has dili sebebi ile din alanında bazı kırılmalara sebebiyet verdiği de unutulmamalı. Medyadaki yaygınlaşma, insanların medyada görünen temaları nasıl yorumlanacağı sorununu gündeme getirmektedir. Bu anlamda medya okuryazarlığı konusu önemlidir ancak bu konunun hem içerik hem de yöntem olarak üzerinde çalışılması gerekiyor.