Diyanet Aylık Dergi’nin “Medya ve Din” dosyasındaki yazısında Onay Doğan, teknolojinin son yüzyılda insanın dinî değerlerle ilişkisini bazı noktalarda köklü bir değişime uğrattığını ifade etti.
Kitle iletişim araçlarında sunulan dinin, toplumun din algısını şekillendirdiğini kaydeden Onay Doğan, internetle birlikte din ve toplum ilişkilerinin de değiştiğini söyledi. İnternetin arık gündelik hayatın vazgeçilmezi haline geldiğini hatırlatan Onay Doğan, şöyle devam etti:
“Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle vazgeçilmez hâle gelen internet, etkileme gücünü de aynı oranda arttırmaktadır. Öğrenme yoluyla aktarılan din, içeriğini kullanıcıların oluşturduğu internet uygulamalarıyla birleştiğinde, sadece uzman görüşlerinin değil, kişisel deneyimlerin ve paylaşımlarında alanı hâline gelmiştir.”
İnternet, televizyon kadar eleştirilmedi
İnternet üzerinden sürdürülen dinî uygulamaların en çok eleştirilen noktalarından biri bilginin içeriğinin doğruluğudur. İlginç olan, geleneksel kitle iletişim araçlarında sunulan dinî bilginin ya da dinî temsillerin aynı oranda eleştirilmemiş, doğruluğunun sorgulanmamış olmasıdır. Tüm mecralarda bir sorun olarak incelenmesi gereken bilginin geçerliliği konusu, içerikleri kullanıcı tarafından şekillenen internet üzerinden tartışılan bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır.
Dinin sanal uzamda ilk uygulaması
Din ve internet ilişkisinde eleştirilen bir diğer konu ise, internetin sunduğu imkânların pratik hayata nasıl yansıdığıyla ilintilidir. Dinin sanal uzamda karşılaşılan ilk uygulaması 1986 yılında, kalkışından kısa bir süre sonra infilak eden “Challenger” uzay mekiğinde hayatını kaybedenler için, online anma sürecinde ortaya çıkmıştır. Facianın ardından internet üzerinde bir tartışma ağı organize edilmiş, burada kişisel düşüncelerin ifade edildiği, dua edilen, kutsal kitaptan bölümler okunan ve meditasyon gibi ritüellerin sürdürüldüğü bir dinî uygulama alanı organize edilmiştir.
İnternet dini
İnternet ve din ilişkisinin çerçevesini çizebilmek için, internetteki dinî söylemlerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır. Belki de yukarıda altını çizmeye çalıştığımız noktaların özeti olarak değerlendirilebilecek çevrimiçi din söylemi kategorizasyonu Karaflogka tarafından gerçekleştirilmiştir. İnternette dinsel söylemi analiz ettiği çalışmasında religion on (internet aracılığıyla) – religion in (internette var olan) ayrımını kullanmıştır. Bu ayrıma göre religion on; gerçek dünyada ulaşılabilecek olan dinî içerik ve uygulamalarının internet aracılığıyla sunulmasıdır. Burada internet bir araç görevi görmektedir. Religion in; ise internet dini olarak tanımlayabileceğimiz, internetin olanaklarından faydalanılarak ortaya çıkan yeni dinler ya da eski dinlere ait yeni hareketlerdir. Bu genel ayrım kullanıcıların kullanım amaçlarına ve oluşturdukları içeriklere göre sayısız farklı kategorileştirmenin önünü açmaktadır.
Sosyal medyadaki paylaşımlar dinî perspektiften sorgulanmalı
İnternet ve din ilişkisinde üzerinde durulması gereken temel noktalardan bir diğeri ise, dinî amaçlı kullanımların yanında sosyal etkileşimin bir aracı olarak internet üzerindeki platformlarda sürdürülen paylaşımların dinî perspektifinden sorgulanmasıdır. İnternette özellikle sosyal medya çatısı altında, sosyal paylaşım siteleri, sanal oyunlar, bloglar, içerik toplulukları gibi pek çok platform bulunmaktadır.
Fiziksel yaşam ile sanal uzam birbirlerinden beslenir
Örneğin sosyal paylaşım sitelerinden paylaşılan fotoğraf ya da videoların içerikleri, tanrılaştırılan figürlerle oynanan sanal oyunlar temel amacı dinî paylaşım olmasa da, internet ve din ilişkisi içinde ele alınması gereken konulardır. Fiziksel yaşam alanı ve sanal uzam birbirlerinden beslenmekte, bu sebeple dinî eleştirilerin uzantılarının her iki yaşam alanında da görüleceği ön kabulüyle, iki alan bir bütün olarak ele alınmalı ve bir sorun gözlemleniyorsa çözümü her iki alanda birden giderilmeye çalışılmalıdır.
Diyanet’e sanal uzam konusunda görev düşüyor
Hayatını daha fazla göz önünde yaşayan, daha fazla insanla sanal uzamda iletişim kuran, daha fazla ve hızlı bilgi edinen, yer ve zamandan bağımsız sanal uzamda hareket eden bireylerin yaşamını ve her geçen gün değişen bu uzamı tanımak, dinî yorumları bu tanımlamadan yola çıkarak biçimlendirmek yine resmî bir kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığının ilgi alanı içerisinde olması gerekmektedir.
Kitle iletişim araçlarında sunulan dinin, toplumun din algısını şekillendirdiğini kaydeden Onay Doğan, internetle birlikte din ve toplum ilişkilerinin de değiştiğini söyledi. İnternetin arık gündelik hayatın vazgeçilmezi haline geldiğini hatırlatan Onay Doğan, şöyle devam etti:
“Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle vazgeçilmez hâle gelen internet, etkileme gücünü de aynı oranda arttırmaktadır. Öğrenme yoluyla aktarılan din, içeriğini kullanıcıların oluşturduğu internet uygulamalarıyla birleştiğinde, sadece uzman görüşlerinin değil, kişisel deneyimlerin ve paylaşımlarında alanı hâline gelmiştir.”
İnternet, televizyon kadar eleştirilmedi
İnternet üzerinden sürdürülen dinî uygulamaların en çok eleştirilen noktalarından biri bilginin içeriğinin doğruluğudur. İlginç olan, geleneksel kitle iletişim araçlarında sunulan dinî bilginin ya da dinî temsillerin aynı oranda eleştirilmemiş, doğruluğunun sorgulanmamış olmasıdır. Tüm mecralarda bir sorun olarak incelenmesi gereken bilginin geçerliliği konusu, içerikleri kullanıcı tarafından şekillenen internet üzerinden tartışılan bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır.
Dinin sanal uzamda ilk uygulaması
Din ve internet ilişkisinde eleştirilen bir diğer konu ise, internetin sunduğu imkânların pratik hayata nasıl yansıdığıyla ilintilidir. Dinin sanal uzamda karşılaşılan ilk uygulaması 1986 yılında, kalkışından kısa bir süre sonra infilak eden “Challenger” uzay mekiğinde hayatını kaybedenler için, online anma sürecinde ortaya çıkmıştır. Facianın ardından internet üzerinde bir tartışma ağı organize edilmiş, burada kişisel düşüncelerin ifade edildiği, dua edilen, kutsal kitaptan bölümler okunan ve meditasyon gibi ritüellerin sürdürüldüğü bir dinî uygulama alanı organize edilmiştir.
İnternet dini
İnternet ve din ilişkisinin çerçevesini çizebilmek için, internetteki dinî söylemlerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır. Belki de yukarıda altını çizmeye çalıştığımız noktaların özeti olarak değerlendirilebilecek çevrimiçi din söylemi kategorizasyonu Karaflogka tarafından gerçekleştirilmiştir. İnternette dinsel söylemi analiz ettiği çalışmasında religion on (internet aracılığıyla) – religion in (internette var olan) ayrımını kullanmıştır. Bu ayrıma göre religion on; gerçek dünyada ulaşılabilecek olan dinî içerik ve uygulamalarının internet aracılığıyla sunulmasıdır. Burada internet bir araç görevi görmektedir. Religion in; ise internet dini olarak tanımlayabileceğimiz, internetin olanaklarından faydalanılarak ortaya çıkan yeni dinler ya da eski dinlere ait yeni hareketlerdir. Bu genel ayrım kullanıcıların kullanım amaçlarına ve oluşturdukları içeriklere göre sayısız farklı kategorileştirmenin önünü açmaktadır.
Sosyal medyadaki paylaşımlar dinî perspektiften sorgulanmalı
İnternet ve din ilişkisinde üzerinde durulması gereken temel noktalardan bir diğeri ise, dinî amaçlı kullanımların yanında sosyal etkileşimin bir aracı olarak internet üzerindeki platformlarda sürdürülen paylaşımların dinî perspektifinden sorgulanmasıdır. İnternette özellikle sosyal medya çatısı altında, sosyal paylaşım siteleri, sanal oyunlar, bloglar, içerik toplulukları gibi pek çok platform bulunmaktadır.
Fiziksel yaşam ile sanal uzam birbirlerinden beslenir
Örneğin sosyal paylaşım sitelerinden paylaşılan fotoğraf ya da videoların içerikleri, tanrılaştırılan figürlerle oynanan sanal oyunlar temel amacı dinî paylaşım olmasa da, internet ve din ilişkisi içinde ele alınması gereken konulardır. Fiziksel yaşam alanı ve sanal uzam birbirlerinden beslenmekte, bu sebeple dinî eleştirilerin uzantılarının her iki yaşam alanında da görüleceği ön kabulüyle, iki alan bir bütün olarak ele alınmalı ve bir sorun gözlemleniyorsa çözümü her iki alanda birden giderilmeye çalışılmalıdır.
Diyanet’e sanal uzam konusunda görev düşüyor
Hayatını daha fazla göz önünde yaşayan, daha fazla insanla sanal uzamda iletişim kuran, daha fazla ve hızlı bilgi edinen, yer ve zamandan bağımsız sanal uzamda hareket eden bireylerin yaşamını ve her geçen gün değişen bu uzamı tanımak, dinî yorumları bu tanımlamadan yola çıkarak biçimlendirmek yine resmî bir kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığının ilgi alanı içerisinde olması gerekmektedir.