Yazılıma dayalı bir evren tasavvuruyla yaşıyoruz. Bilgi ve iletişim teknolojileri, hayatın neredeyse bütün pratiklerinde etkili. Bu tasavvurda yeni bir evrenin giriş aşamasında bulunuyoruz. Yani Metaverse'te.
Peki, yazılımlar, donanımlar, algoritmalar, uygulamaların içerisindeyken din, hayatın neresinde yer alıyor? Bu teknolojik gelişmelerden nasıl etkileniyor? Metaverse, yazılıma dayalı evren tasavvurunda hangi aşamayı ihtiva ediyor? Metaverse, hangi katmanlarla inşa ediliyor?
Metaverse, İslam'a açıldığında bizi neler bekliyor? Doç. Dr. Ali Baltacı* cevapladı.
İslamvemedya.com: Yazılıma dayalı bir evren tasavvurunun içinde yaşıyoruz. Din bu tasavvurun neresinde? İnanç, ibadet, kimlik, algı... Yazılımlar dini hayatın içinde mi yoksa dışında mı?
Ali Baltacı: Bilişim teknolojilerindeki akıl almaz gelişmeler ve giderek artan bilgi bütünlükleri, bilgi takasını kolaylaştırmış ve yeni keşiflerin daha hızlı yapılmasına olanak tanımıştır. İnternetin yaygınlaşmasıyla başlayan dijitalleşme, geçmişin fiziki evreninde radikal değişimleri beraberinde getirmiştir. Örneğin bir zamanlar ansiklopediler hayatımızın önemli bir parçası iken bugün işlevsizleşmiş, yerini dijital dizinlere terk etmiştir. Teknoloji destekli toplumsal değişimdeki hıza bağlı olarak benzer bir kaderi fiziki kitapların da yaşayacağı ve gelecekte kitap, dergi gibi basılı materyallerin gereksiz olarak algılanacağı söylenebilir. Metaverse’ün ortaya çıkışıyla tarihi bir gelişime tanıklık ediyoruz aslında, çünkü internet iki boyuttan yani ses ve görüntüden sıyrılarak dokunma, tat alma ve koklama gibi özelliklerle yeniden üretiliyor. Yaşanan bu değişim tekno-evrim olarak da adlandırılabilir.
İslamvemedya.com: İnternet ve metaverse, birbirinden bağımsız mı?
Ali Baltacı: Burada İnternet ve metaverse arasındaki temel farka odaklanabiliriz: İnternet anlık etkileşimlere sınırlı şekilde izin verirken Metaverse, gerçek zamanlı tüm etkileşimleri içinde barındırıyor. Zira İnternet zaten günümüzde sınırlı karma gerçeklik alanını (video konferans, canlı video yayınları, belirli dosyalar üzerinde eş zamanlı çalışma vs.) zaten sunuyor. Metaverse ise, gerçekliği bir üst seviyede yeniden yaratıyor. İnsanın gerçeklikle kurduğu ilişki bağlamında, açık uçlu bir dijital kültür ortamını oluşturup, farklı deneyim katmanlarını da içerecek şekilde yeniden üretiyor.
“Din, internet ortamında silikleşiyor, kamusal alandaki gücünü kaybediyor”
İslamvemedya.com: Bu dijital havzada din, özelde ise İslam ve Müslümanlar nelerle karşılaşıyor peki?
Ali Baltacı: Aslında teknolojiye dayalı bir evrende yaşıyoruz. Tüm iletişimimiz sanal mecralarda, telefon veya internet temelli uygulamalarda gerçekleşiyor. Yaşantımızın çoğunu kendimiz veya başkasının sosyal medya paylaşımlarını takip ederek veya yenilikleri yakalamaya çalışarak geçiriyoruz. Din jenerik bir ifade olsa da dinin farklı görüntüleri, örneğin İslam, bu evrende silikleşiyor; bazı sosyal medya gruplarından veya ilgilisinin bildiği İnternet sitelerine sıkışıyor.
İnsanların yaşamlarını geçirdiği ana akım sosyal medyadaki dini paylaşımların da tek düze olduğu ve aslında orada sergilenenin yaşanılan din olmadığına yönelik eleştirilere maruz kalıyor. Sosyal medyanın ötekileştiren, ayrıştıran veya parçalayan ikliminden fazlaca zarar gören kurumlar arasında yer alan din, her geçen gün kamusal alandaki gücünü kaybediyor. Bunu yalnızca ben değil, sekülerleşme çalışan sosyolog ve din bilimciler de söylüyorlar. Farklı şekillerde de olsa insanların din yorgunluğu içinde olduğu, dinden soğuduğu biliniyor. Elbette bunun en yaygın olduğu ortam “sanal dünya”.
İslamvemedya.com: Ancak, İslam’ın sanal dünyada temsil edilmesi bununla çelişmiyor mu?
Ali Baltacı: Sanal dünyada inanç biçimleri farklı şekillerde tezahür ediyor. Genel bir sınıflama veya bu alandaki literatürün bir tekrarını yapmak istemediğimden sadece belirli görüntüler üzerinden konuyu ele almak isterim. Öncelikle inancın kişisel bir olgu olduğu ve kişiden kişiye farklı tonları, yoğunluk ve derinlikleri olduklarını belirlemek isterim. Sizin inancınız ile diğerinin inancına yön veren saikler değişebilir; buna karşın inancın bir de kurumsal yönü var, olmazsa olmazları veya mutlaka yapılmak, yaşanmak zorunda olan kural ve ilkeleri var. Bu noktada sanal dünya bu ilke ve kuralları bozguna uğratıyor. Sosyal medyada saatlerini geçiren bir kişinin işlerini aksatması muhtemel iken ibadetlerini aksatması daha mümkündür. Yaşamı sürdürmek için gerekli maddi gelirin sağlandığı işten taviz vermeyen insan, konu ibadetlere geldiğinde gereken dikkati sergilemeyebilir. Bunun tersi de mümkün, belirli bir dini grubun sosyal medya platformunda aktif olarak yer alması, onu takip edenleri etkilemesi mümkündür. Böylelikle takipçilerini belirli bir inanç disiplininde tutabilir.
“Yazılımların inancın doğasını etkileyen yönü var”
İslamvemedya.com: Sanal dünya, bu açıdan inançları olumsuz mu etkiliyor?
Ali Baltacı: Bilişim teknolojilerinin donanım ve yazılım temelli doğasının, kişinin inancı üzerinde farklı etkileşimler üretebileceği önermesi de mümkün görülmektedir. Donanım, teknik altyapı ve tüm cihazlar olarak tanımlandığında bunların insanın din ve inançları üzerindeki etkisi sınırlı olacaktır. Oysa yazılımların inancın doğasını etkileyen bir yönü vardır. Elbette bu günlük işlerimizi sürdürmekte kullandığımız ofis yazılımları değil, oyunlar veya sosyal medya uygulamaları gibi daha komplike yazılımlar. Oyunlar ve sosyal medya yazılımları çok katmanlı algoritmalardan oluşan yine çok katmanlı yapay zekâları barındırır. Algoritma yazarının ideolojisi, dünya görüşü veya ahlaki gelişmişliğine bağlı olarak değişen ve çeşitlenen yapay zekâ uygulamalarının güdümündeki oyunlara serpiştirilmiş dini ve mitolojik öğeler, sizin inancınızı destekleyebildiği gibi inançlarınızın temel dinamiklerine tamamen ters içerikler de barındırabilir.
Yazılımlarda dinî öğretiler
İslamvemedya.com: Peki, oyunlarda, sosyal medya platformlarında dinî içerikler neden yer alıyor, ne amaçlanıyor?
Ali Baltacı: Geleneksel olarak oyun geliştiricileri veya sosyal medya uygulamalarını geliştirenler, tepki çekmemek için İslam, Hristiyanlık ve Musevilik gibi kadim dinlerin temel öğretilerine ve uygulamalarına yazılımlarında yer vermemeyi veya dini çevreleri renciden edecek içeriklerden uzak durmayı tercih ederler. Ancak bir şekilde yazılım içinde mistik, mitolojik öğeleri yerleştirmek istediklerinde bunların genel olarak kabul görmüş simge ve sembollerden oluşması veya herkesçe kabul gören öğretileri desteklemesini göz önünde bulundururlar. Buna karşın yazılımların içinde pagan, animizm ve Şamanizm esintilerine ve bazı mesianik, apokaliptik ve komplo teorilerine sıkça rastlanır. Özellikle oyun geliştiricileri (Örneğin God of War) hikâyenin ana kurgusunun içine çeşitli inanç ve mitolojilerden esintileri yerleştirirken bunların dikkat çekici olmayan detayları içinde farklı dini öğretilerini de işlerler. Böylece alt metinde akan ve dikkat çekmeyen bir şekilde kişinin inanç genotiplerine nüksedilir. Kasıtlı olmasa da bu alt mesajlar, özellikle belirli çevrelerce takip edilerek yazılımcıların dini inançlara yaptığı olumsuz etkiler belirlenmeye çalışılır. Bu konuda çeşitli Musevi ve Hristiyan toplulukları oldukça dikkatle kendi inançlarına zarar verebilecek yazılımları raporlar ve bazen dava açarak cezalandırılmalarını isterler. Buna karşın aleni bir şekilde inanca saldırı olmadığı durumlarda mahkemeler, oyunlardaki alt ifade biçimlerini “ifade özgürlüğü” olarak tanımlamakta ve yazılımcılar lehine karar vermektedir.
“Ateist, Agnostik, Deist veya Pagan içerik üreten yayıncıların takipçi sayıları artıyor”
İslamvemedya.com: Sosyal medya platformları için de aynısını söyleyebilir miyiz?
Ali Baltacı: Sosyal medya uygulamaları içine gizlenen kod ve algoritmalar işin oldukça teknik bir yönü iken bu uygulamaları kullanarak içerik üretenler yazılım temelli inanç değişiminin diğer yönünü oluşturur. Youtube, Twitch, Twitter, TikTok, Instagram ve Facebook (Meta) gibi uygulamalar üzerinden farklı din ve inançları hem eleştiren hem de onları destekleyen içerik üreticileri giderek artmaktadır. Ateist, Agnostik, Deist veya Pagan içerikler üreten yayıncıların takipçi sayıları artarken, onların ürettikleri videolar yoğun talep görmekte, bu içerikler içindeki mantık ve bilgi hatalarını önemsemeyip bunları doğru kabul eden bir kitle oluşmaktadır.
Bu içerik üreticilerinin kullandığı dil, etkileyici görsel ve sesler ile videolar ve dikkat çekici bilgiler ile teknik becerileri ve anlatılarına mizah katmaları sayesinde özellikle gençler üzerinde yoğun etki uyandırmaktadır. En basit dini konuyu bile tartışmaya açan ve herhangi bir dini önermeyi etik bir paradoksa dönüştürerek dinleri ortadan kaldırdığını söyleyen bu içerik üreticileri, din ve inançlar üzerine gölge düşürerek kitleleri kendi fıtratlarından soğutmaktadır. Elbette bu durumun tersi de söz konusudur. Din ve inanç temelli yayın yapan içerik üreticileri de en az karşıtları kadar ilgi görmektedir. Ancak burada sosyal medya üzerinde yürütülen tartışmaların, zaman zaman linç girişimlerine dönüştüğü; iyi niyetli girişimlerin bile arkalarına sosyal destek alıp diğerlerini yok etmeye çalıştığını da söylemeden edemeyeceğim.
“Yazılımlar kesinlikle dini yaşamın içinde”
İslamvemedya.com: Bir başka konuya, reklamlara da temas edelim mi, ne dersiniz?
Ali Baltacı: Yazılımlar içine gizlenen reklam algoritmaları ile kullanıcıların tüketim duyguları tetiklenir. Reklamı verenin ideolojisi, dini, inancı veya cinsel eğilimleri yüceltilirken kitleler manipüle edildiklerini bile anlamazlar. Sahip olduklarımızın bizi tanımladığı bir dünyada insanın yeni bir kimlik kazanmak için tüketime yöneldiği bilinmektedir. Böyle bir durumda örneğin muhafazakâr tüketimi arttırmak için yazılım algoritmaları içinde bu tür eğilimdeki insanlar için özel yönlendirmeler yer alabilir. Böylece muhafazakâr tüketim arttırılır. Buna karşın satın aldıklarımızın mutlak faydasından veya ihtiyaçtan ziyade yalnızca sahip olmak için tüketiriz. Algoritmalar, insanın içindeki israf duygusunu besler ve ona ihtiyaç duymadığı şeyleri satın alma istenci yaratırlar. Kullanıcının tükettiği ürünler üzerinden kimlik pazarlanmasına yönelik girişimler, yazılımların karanlık yönüne vurgu yaparken; aynı yöntemle inancın da manipüle edilebileceğini gözler önüne serer.
Özetle yazılım dünyası içinde din ve inancı destekleyenler olduğu kadar onlara karşıt gruplar da vardır. Ancak genel kanı, yazılımcıların çoğunlukla Batılı mühendislerden oluşması nedeniyle dine ve inançlara mesafeli oldukları ve onların ürettiği işlerde de din ve inancın temsilinin sınırlı olduğudur. Buna karşın yazılımlar kesinlikle dini yaşamın içinde ve bazen ondan etkileniyor bazen de ona yön veriyor.
Metaverse’ün Mimarisi
İslamvemedya.com: Yazılımlar, algoritmalar, yapay zeka, sanal dünya… Hepsini kapsayan yeni bir evrenle karşı karşıyayız: Metaverse. Bu yeni evrenle ilgili genel görüşleriniz neler?
Kapitalizmin son dinamosu olma umuduyla dünyaya büyük bir kurtarıcı olarak pompalanan Metaverse hemen her alanda artan bir ilgiyle karşılanıp heyecan verici bir evren tasavvuru sunsa da onun tam anlamıyla inşa edilmesi oldukça uzun bir süreçte olacaktır. Böylesi ticari bir hayalin akademik ve sanayideki izdüşümlerini belirlemeye çalışmak ise alan uzmanlarının bu hayali ne derece kabul edip üzerinde düşünmeye istekli olmalarıyla ilgili aslında. Buna karşın veri bilimi, bulut bilişim, nesnelerin interneti ve yapay zekâ teknolojilerinden gelen bir deneyimden hareketle Metaverse’ün temel mimarisi hakkında öngörüde bulunabiliriz.
İslamvemedya.com: Metaverse’ün mimarisinde neler bulunuyor?
Ali Baltacı: Jon Radoff, Metaverse’i yedi katmandan oluşan bir yapı olarak tanımlıyor. Bu katmanları; “altyapı, kullanıcı arayüzü, dağıtıklaştırma veya ademi-merkeziyetçilik, uzamsal bilgi işlem, yaratıcı veya üretici ekonomi, keşif ve deneyim” şeklinde sıralayabiliriz. Metaverse katmanları aslında yapay zekâ teknolojisinin çekirdek yapılanmasına çok benziyor. Her bir katman hem kendi içinde farklı işlevlere sahip hem de kendini kapsayan katmanlara temel oluşturup onlarla çeşitli etkileşimler içinde bir değer zincirine dayalı endüstriyel bölümlerden oluşuyor. Buna karşın farklı tekno-filozoflar, örneğin Duan ve arkadaşları ise Metaverse’ün yapısal bütünlüğüne daha geniş açıdan bakarak “altyapı, iletişim süreçleri ve yarı-canlı ekosistemden” oluşan üç katmanlı bir yapıyı öneriyorlar.
Burada temel nokta Metaverse’ün belirli bir fiziki altyapı gerektirmesidir. Bu altyapı bir şekilde sanal evrene geçişi destekleyecek denli güçlü ve hızlı olmalıdır. Belirli bir fiziki altyapı üzerine kurgulanan ve gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki etkileşimden beslenen Metaverse, geniş bir ekosisteme vurgu yapıyor.
Altyapı Katmanı
İslamvemedya.com: Bu ekosistemdeki katmanları nasıl açıklarsınız?
Ali Baltacı: Altyapı katmanı olarak tasvir etmeye çalıştığımız şey aslında şu an elimizde olan teknik imkanlarla sınırlı. Hesaplama, iletişim, blok zinciri ve depolama dahil olmak üzere sanal bir dünyanın işleyişini desteklemek için şu aşamada kullanabileceğimiz tüm bilişim donanım ve yazılımını da içeren temel bir yapı.
“Metaverse, oldukça büyük bir multimedya ekosistemidir”
Metaverse oldukça büyük bir multimedya ekosistemi olduğundan onun dengeli çalışması da oldukça fazla veriye dayalı ve bu veriyi doğru şekilde süzüp analiz eden hesaplama iş ve işlemlerini gerektiriyor. Metaverse’ün dünyanın her yerinden istenilen herhangi bir zaman diliminde çalıştırılabilir olması için bu hesaplama algoritmalarının sürekli uyanık kalması gerekiyor; bu durum oldukça büyük bir donanım ve iletişim maliyetini de ortaya çıkarıyor. Elbette büyük şirketler bu maliyetin bir kısmını üstlenecek ancak ülkeler de yakın gelecekte Metaverse’e erişmek için ciddi altyapı maliyetlerini göğüslemek zorunda kalacaklar.
İnsanlığı birleştirecek ve birbirleri arasında nitelikli ve hızlı etkileşimi destekleyecek bir Metaverse hayali, oldukça büyük bir veri üretimini gerektirir. Ancak bu denli geniş bir verinin tek merkezde veya birkaç veri sunucusunda toplanması mümkün olmaz. Bu eksikliği gidermek için verinin dağıtılması gerekir; böylece bu çoklu veri, farklı bilgisayarlarda depolanarak hem maliyet düşürülür hem de mekândan bağımsız veri depolaması sağlanır. Aslında dağınık veri ile sürdürülebilir bir ekosistem oluşturulması hayali 1990’lardan beri vardı; ancak blockchain (blok zincir) teknolojisinin geliştirilmesiyle bu durum gerçeğe dönüştü. Blok zincir teknolojisi üzerinde geliştirilen kripto paralar, akıllı sözleşmeler ve farklı oyun ve sosyal medya uygulamalarıyla hem ekonomik sürdürülebilirlik hem de sosyal etkileşimler için güvenli ve güçlü bir katman oluşturulmuştur.
Etkileşim Katmanı
Metaverse’ün etkileşim katmanında; dinamik kullanıcı deneyimi, dijital ikizler ve özelleştirilebilir içerik oluşturma gibi farklı konular söz konusudur. Dinamik bir kullanıcı deneyimini garanti etmek için kullanıcılara ait gerçek zamanlı veriler alınmalı ve kullanıcıların fiziksel dünyadaki eylemlerini taklit eden avatarlara aktarılmalıdır. Avatarlar, gerçek hayatta var olan kullanıcının kendisini Metaverse’de temsil etmek için seçtiği modellerdir. Avatarın kontrol edilmesi için sanal, arttırılmış ve karma gerçeklik donanımları (gözlük, eldiven ve giysiler vb.) ile üç boyutlu veri işleme teknolojileri birleştirilir. Bu durum ciddi bir mühendislik bilgisi gerektirdiğinden Metaverse’e gerçek zamanlı veri (görüntü, ses, koku ve tat vb.) aktarımı şu an yaşadığımınız en büyük zorluktur.
“Metaverse’de sunulan din, ideoloji veya herhangi bir içeriği kontrol eden bir birim söz konusu değil”
Metaverse, sınırları belirlenmemiş bir evrende farklı kullanıcılar tarafından geliştirilmeye müsait alanlar sunan sanal bir dünya olarak tanımlandığında, kullanıcılar tarafından şekillendirilen bir dünyada hangi içeriklerin ne şekilde sunulacağı gibi sorunları da beraberinde getirecektir. Metaverse’de belirli kullanıcılara arttırılmış yetkiler verilerek onlar bir editör gibi çalışıp üretilen içerikleri denetleyecektir. Bu içerikler yalnızca fiziksel dünyada var olan binalar, nesneler ve ortamların gerçek zamanlı Metaverse’e aktarılması için söz konusudur. Yani şu aşamada Metaverse’de sunulan din, ideoloji veya herhangi bir içeriği kontrol eden bir birim söz konusu değildir. Çünkü teoride kullanıcının ürettiği ortama giriş yine kullanıcı tarafından sınırlandırılabilmekte ve dışarıdan müdahaleye izin verilmemektedir; oysa gerçekte sanal ortamda hiçbir verinin sınırlanamayacağı bilindiğinden yakın gelecekte Metaverse’de mahremiyet sorunları yaşanabileceği söylenebilir.
Üretici ekonomi katmanı
Metaverse’ü oluşturan ekosistem, gerek kullanıcılar gerekse yapay zekâ üretim ve kontrolündeki içerik ile yaratıma dayalı ekonomiyi de içerir. Kullanıcılar gerek evrendeki ortamı gerekse orada sunulacak diğer içerikleri kendileri tasarlayabilir veya bunları tasarlayan profesyonellerden yardım alabilir. İçerik üretim ve takası kendi içinde bir ekonomi yaratır. Kapalı bir Pazar gibi algılanan bu ekonominin temeli blok zincir temelli uygulamalar olan NFT (Non-Fungible Token / Takas Edilemez Token) ve kripto varlıklara dayanır. NFT, dijital bir varlığın benzersiz ve değiştirilemez olduğunu tescil eden onay işlemidir. Kullanıcılar, Metaverse içindeki tüm üretimlerini blok zincirinde bir NFT olarak saklayabilir ve gelir elde etmek için akıllı sözleşmeler yoluyla takas edebilirler. Böylelikle sürdürülebilir ve yaratıma dayalı bir ekonomi kurulur.
Metaverse’e dayalı ekonomi esasen, eşişiz dijital varlık ve öğeler ile değerli gayrimenkullerin dijital dünyada yeniden tasarlanması, bu sanal varlıkların açık artırma, arazi geliştirme, kiralama ve farklı oyun görevlerini tamamlama gibi ödülleri kapsar. Bunun yanında Metaverse içinde kurulacak sanal borsalar ile kullanıcılar kripto varlıklara yatırım yapabilecek, farklı gelir kaynakları elde edebilecektir.
Metaverse Katmanları Arasında Din: Çoğulculuktan Sorgulamaya
İslamvemedya.com: Bu katmanlar arasında din nerede bulunuyor, nerede bulunacak?
Ali Baltacı: Temel olarak ele aldığım katman temelli teknik açıklamalardan hareketle dine ait olguların hangi katmanda veya Metaverse’ün neresinde yer alabileceği sorunsalı önemli. Bir kere teknik altyapı katmanında din anlamsızlaşır; ancak algoritmaların devreye girdiği ve yapay zekânın işlerlik kazandığı içerik ve deneyime dayalı katmanlarda din önemli bir ayıraç olabilir. Burada hangi din veya inançların egemen olduğu sorgulanmalıdır. Şüphesiz ki bilişim sektöründeki yazılımcılar fiziksel dünyadan tamamen sıyrılmış bir şekilde algoritma oluşturmazlar. Özellikle bilgisayar oyunları ve sosyal medya içerik üreticilerinin din, mitolojik öğeler ve masallara dayalı algoritma katmanları ile bezenmiş içerikleri uzun süredir sunduğu biliniyor. Hal böyleyken benzer kökenlerden gelen Metaverse içerik üreticilerinin de din ve mitoloji temelli içeriklere yönelmeleri mümkün. Bunu yaparken din ve mitolojideki çeşitli anlatıların sürükleyici gerçekçilikte olmasını yani kullanıcıların alternatif bir alana tamamen dalmış hissetmelerini sağlamayı amaçlarlar. Bu noktada benzer konular dinlerde anlatılırken oluşan farklıların veya farklı bakış açılarının nasıl sunulacağı önem taşır. Örneğin Hz. Musa’nın Mısır’dan çıkış hikayesi temelde İbrahimi dinlerde benzer olsa da küçük ayrılıklar söz konusu olabilmektedir. Ayrıca Hz. İsa ve Hz. Nuh’un yaşamı her dinde ayrı olarak ele alınmaktadır. Buna karşın Mitolojik öğelerin sunumu dini öğelere göre daha sorunsuzdur. Özellikle deneyim katmanında paganik, animik ve panteistik öğeleri içeren mitolojik tasvirlerin yer aldığı bir Metaverse’ün dini bir çoğulculuktan ziyade dinlerin ana öğretilerinde önemli sorgulamalara yol açacağı söylenebilir.
* Doç. Dr., Mersin Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Din Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Röportajın devamı, 1 Mart 2022 tarihinde…
Metaverse ve Din
Yayınlanma: 27 Şubat 2022 - 21:20
Güncelleme: 23 Temmuz 2023 - 18:41
Yazılıma Dayalı Evren Tasavvuru ve Din - 1
Yazılı dayalı bir evren tasavvurunda din insan hayatında ne kadar etkili? Doç. Dr. Ali Baltacı cevapladı.
Metaverse ve Din
27 Şubat 2022 - 21:20
Güncelleme: 23 Temmuz 2023 - 18:41
# metaverse# meta# metaverse ve din# metaverse ve islam# metaverse ve inanç# yazılımlarda din# sosyal medyada din# internet ve din# islam ve medya# medya ve din# metaverse and religion# metaverse and islam# islamic meta# meta for faith
İlginizi Çekebilir
Ali hocam gerçekten ufuk açıcı bilgiler sunmuşsunuz. Bilgisayar oyunları ve din ile dijital paralar ile din gibi konuları da yazarsanız iyi olur...