Zor Mesele: Transhümanizm Teolojisi

İsmail Kurt tarafından hazırlanan tezde, Transhümanizmin Teolojisi ele alındı.

Zor Mesele: Transhümanizm Teolojisi

İsmail Kurt tarafından hazırlanan tezde, Transhümanizmin Teolojisi ele alındı.

Zor Mesele: Transhümanizm Teolojisi
24 Mayıs 2020 - 17:17

Farkında mıyız?

Günümüzde yaşanan teknolojik gelişmeler, “insanı” farklı bir varlığa çevirme istidadına sahip. Biyoteknoloji, sanal ve artırılmış gerçeklik, siborg ve yapay zekâ teknolojileri, yeni bir dünyaya açılan kapılar olarak lanse ediliyor. Bu mucizevî (!) dünyada, kimi sınırlarla yaradılan insana, sınırlarını aşma yetisi vaad ediliyor. Bu vaadin sahipleri “transhümanizm”de birleşiyor.

Peki transhümanizm ne anlama geliyor? İnsanlığa neler vaad ediyor? İnsanlığın en yüce değeri olan din ve maneviyat, transhümanizmde nasıl bir yere sahip? Transhümanizmin dinsel bir niteliği var mıdır? Varsa din ile ilişkisi nasıldır? Transhümanizm yeni bir din olarak mı telakki ediliyor?

İsmail Kurt tarafından hazırlanan “Transhümanizm ve Tekillik Bağlamında Dinin Geleceği” başlıklı yüksek lisans tezinde bu sorulara cevap veriliyor.

Kurt tezinde,  transhümanizm akımının ve tekillik anlayışının dinsel niteliği ve Tanrı anlayışlarıyla ilişkisini inceledi. Böylelikle Kurt, gelecekte din mefhumunun, teknolojik tabanlı bir akım olan transhümanizm ve tekillik bağlamında nasıl etkileneceğini ve onu neler beklediğini değerlendirdi. Kurt çalışmasını yaparken, “transhümanizmin teolojisinin inşa edilmesinde” katkı sağlamayı hedefledi.

Transhümanizm ve Din: 3 İnceleme Alanı

Kurt çalışmasında, transhümanizm ile din veya dinsel öğeler arasındaki ilişkiyi üç başlıkta inceleyerek “Transhümanizm ya dinin temellerini sarsarak dinin sonunu getirecek; ya ilkeleri, vaatleri ve değerleriyle yeni bir din olarak kendini kabul ettirecek; ya da gelişmeleriyle geleneksel dinlerin görüşlerini takviye ederek onunla uyumlu bir hal teşkil edecektir. Bu üç durumun dışında din ile hiçbir ilgisi olmadan seküler hümanist bir felsefi akım olarak kalması durumu; din ile ilişkisinin boyutları bakımından kanımızca pek mümkün değildir. Fakat bu üç pozisyonun belki hepsini belki de bir kısmını aynı anda taşıması beklenebilir. Bu durum ise, bireylerin bu harekete yaklaşım farklılıklarına göre değişiklik arz edeceği kaynaklıdır” ifadelerini kullandı.

Transhümanizm Nedir?

Kurt tezinde, insanın ölüm başta olmak üzere, zihinsel, fiziksel ve biyolojik bazı varoluşsal sınırları bulunduğunu ifade etti. İnsanoğlunun bu sınırlardan kurtulma arzusu bulunduğunu belirten Kurt, “Transhümanizm akımını” şöyle tanımladı:

“İnsanın varoluşsal sınırlılıklarından kurtulma arzusu, kuşkusuz dinlerin temel konusu olmuştur. İnsan, alet/tekniği eksikliklerini tamamlamada ne kadar kullansa da en nihayetinde ebedi olacak kadar uzun yaşamak, her dilediğini gerçekleştirebilmek ve kâinatın tamamını kuşatacak bir aşkınlığa kavuşarak her yerde varolmak gibi sonsuzluğa uzanan arzularını gerçekleştirememiş ve bu nedenle dinlere ve Tanrı’ya yönelmiştir. Ancak Tanrı’dan bağımsız olarak amacını gerçekleştirmek için tekniği olabildiğine geliştirmiş ve günümüz yirmi birinci yüzyılına gelindiğinde ise bilim ve teknolojide ciddi ilerlemeler kaydetmiş, geçmişin efsanelerindeki sihirlerden ve ilahî anlatılarındaki mucizelerden farksız olmaya başlamıştır. İş böyle olunca, gelişmiş teknolojilerle insanı ve kâinatı dönüştürmek ve sınırlılıklarından onu kurtarmak iddiasıyla yeni bir akım ortaya çıkmıştır. Bu akım transhümanizmdir.”Kurt’un tezinden bazı notlar şöyle:

Transhümanizm, Tekillik ve Din

“Tekillik transhümanizmde olduğu gibi dinsel motifler taşıyarak dinsel bir nitelik kazanmaya başlamış görünmektedir. Tekillik anlayışına bir inanç gibi tabi olan müntesiplerine tekillikçiler (singularitarian), bu inanca ya da öğretiye de tekillikçilik (singularitarianism) denmektedir. Bu durumu kabul etmekte gibi görünen Kurzweil, tekillikçileri, tekilliği kavramış ve tekilliğin kendi hayatı için ne gibi şeyler ifade ettiği üzerine derince düşünmüş kişiler olarak tanımlamaktadır. Tekillikçiliği, hayatı anlayış biçimi olarak görmekle beraber geleneksel dinlerin değindiği konular olan, ölüm hakikati, ebedîlik ve hayatın amacı gibi konulara yeni yaklaşım tarzları geliştirdiğini de kabul etmektedir.149 Bu söylemleriyle Kurzweil, günümüz teknolojik bazlı hareketlerin yeni dinsel oluşumlara ve anlayışlara kapı araladığını da belirtmiş olmaktadır. Bundan sonra bizleri, dinin konularına temas etmeye başlayan teknoloji ile kaçınılmaz olarak teknolojiyle yüzleşme durumunda kalan dinin, birbirine yaklaştığı ve belki de iç içe geçtiği bir gelecek mi beklemektedir?

Transhümanizm ve Dinsel Bağ

“Transhümanizmin mükemmellik arayışı, insanı yüceltmeye/geliştirmeye odaklanması, yoksulluk, hastalık ve acı gibi sosyal sorunları ortadan kaldırarak toplumu iyileştirme kaygısı taşıması, aşkınlık ile meşgul olması, geleceği geçmişten daha iyi olarak gören insanlık tarihinin ilerici anlayışına sahip olması gibi vasıfları onu geleneksel dinlerle birçok noktayı paylaşan konuma taşımaktadır. Bunlarla birlikte eskatolojik bir yönelim ile dünyanın ve insan hayatının sonuna dair kurgularda bulunması transhümanizm ve dinsellikle bir bağ kurmaktadır.”

“Transhümanizm Yarı Dinsiz, Yarı Dinsel Karma Bir Harekettir”

Kurt, tezinde ulaştığı sonuçları şu şekilde değerlendirdi:

“Çalışmamızdaki değerlendirmelerimiz neticesinde belli başlı sonuçlara vardık. Bunlardan biri, dinin, tabilerine belli bir yaşam tarzı sunma ve onların yaşamına değer ve anlam katma noktasındaki tanımına uygun olarak transhümanizmin de belli bir yaşam tarzı ve amacı izlediği görülmüştür. Her ne kadar bir kısım transhümanistlerce kabul edilmese de bu durum transhümanizmi din tanımına oldukça yaklaştırır. Fakat hareketi savunanların çoğunluğunun laik ateist ve naturalist olması, Tanrı ve metafizik unsurları evrene müdahale etmesi açısından kabul etmemesi transhümanizmi yarı dinsiz yarı dinsel karma bir hareket yapmaktadır.

Geleneksel Dinlere Tehdit Unsuru: Transhümanizm

Transhümanizmin, teknolojiyi kullanarak, hastalıkları ve acıları ortadan kaldırma, mükemmellik arayışı, insanın yüceltilmesi, uzun yaşam, ölümsüzlük, sonsuz mutluluk, tanrısal zeka ve aşkınlık gibi dinlerin konu edindiği vaatleri dinler ile ortak bir şekilde içermesi, onun diğer dinlere alternatif yeni bir dini hareket olduğu izlenimini vermektedir. Bu vaatlerini ahirete gidilmeden daha dünyada ve Tanrı’dan bağımsız olarak vereceğini dolaylı olarak ifade ederek özellikle geleneksel dinlere tehdit unsuru olmaktadır. Ancak geleceğin belirsizliği ve geleneksel dinlerin teknoloji tabanlı insanın ve evrenin dönüştürülüp daha üst noktalara taşınması gibi konulara ciddi değinmemiş olmaları bu tehdidi teşvike çevirmektedir. Yani semavi dinlerin bu konulara eğilerek yeni yorumlar getirmelerini salık vermektedir.

Bunlarla beraber Hristiyanlık gibi dinlerle ciddi ilişkisi olan ve ondan etkilenmekle beraber onu etkilemekte olan transhümanizm, diğer dinlerin aksine felsefesinin Hristiyanlıkla daha uyumlu olduğu görülmüştür. Hristiyanlığın, ilk günah, kurtuluş (salvation), imago Dei, Tanrı’nın İsa Mesih’te enkarnasyonu ve insanın tanrılaşması (theosis) gibi temel doktrinleriyle uyumlu olduğu ve bu doktrinlerle ortak bir amaç takip ettiği görülmüştür. Yalnız fark şu ki, transhümanizm bu hedefleri ilahî müdahaleyle değil, insan eliyle teknoloji aracılığıyla gerçekleştirmeyi düşünür. Ancak Hristiyanlık, İsa Mesih figürüyle insanı tanrılaştırıp Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak ortak bir yaratıcı anlayışıyla bahsedilen hedeflerin insan eliyle gerçekleştirilmesine geçit vererek, transhümanizme kapılarını açmakta olduğu görülmüştür.

“Transhümanizm, İslam Açısından İncelenmeli”

Transhümanizm ile sair semavi dinler arasında kısmen bazı benzerlikler görülse de bunlar Hristiyanlık’ta olduğu kadar baskın değildir. Kimileri tarafından transhümanizm ile İslamiyet arasında, yer yer Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi şeklinde yorumlandığını gördüğümüz ‘halifetullah’ anlayışı üzerinden benzerlikler kurulmaya çalışılmıştır. Kanaatimizce yeryüzünün kontrolünün Allah adına insana verilmesi anlayışı siyasi olarak kötüye kullanılmış bir yaklaşım olmuştur. Ayrıca İslamiyet’in en temel esası olan Tevhid akidesine de aykırı olacağından bizce bu durum transhümanizmin yaratıcı insan anlayışına kapı aralamaktan ziyade tamamen kapıyı kapamaktadır. Yalnız İslamiyet’teki mucize anlayışı, insanın çalışmasına yapılan vurgu, insan ve sair mahlukların Allah’ın failliğine birer perde ve sebep olması ilkesi gibi anlayışlarıyla transhümanizm ile insanın bizzat fail olarak değil ancak sebep olan yönü açısından teknolojiyle dünyanın ve insanın değiştirilip daha iyiye yükseltilmesi çalışmalarında beraber olabileceklerini söyleyebiliriz. Fakat İslamiyet ile transhümanizm hareketinin ilişkisi üzerine çalışmaların neredeyse hiç olmaması, bizleri net bir sonuca vardırmamaktadır. Ancak çalışılması gereken önemli bir alan olduğu sonucunu belirtebiliriz.

“Transhümanizm, Sistematik Teolojisini Tamamlamamamış Bir Harekettir”

Bunlarla beraber transhümanizm sistematik teolojisini tamamlamamış bir harekettir. Bundan dolayı transhümanizmin tanrısının net olarak tespit edilmesinde zorlanılmaktadır. Ayrıca transhümanizmin geleceğe yönelik bir felsefe inşa etmesi, bünyesinde belirsizlikleri taşımasına, vaatlerinin ve ideallerinin ne kadarını nasıl gerçekleştireceğinin bilinmemesine neden olmaktadır. Bu durum, sağlıklı bir şekilde sistematikliğinin ortaya konulmasını güçleştirmektedir. Kuşkusuz hızla gelişmekte olan teknolojiler, insan ve dünyasını değiştirmekte ve bunun sonucunda insanın çevresiyle olan ilişkisine ve yaşam amacına dayalı olarak kurduğu dinî inançlarını ve felsefelerini etkileyecektir. Din ve bilimin uzlaşımını sağlayabilecek öneme haiz olan transhümanizm, bu etkenlerden biridir. Transhümanizm, teknolojiyi dinsel öneme sahip kılmakla beraber geleneksel dinî temaları, endişeleri ve hedefleri de seküler alana taşımaktadır. Dinin konuları üzerine sistematik düşünsel faaliyet gösteren düşünür ve araştırmacıların, din ve bilimin geleceğinin vizyonu adına transhümanizmi dikkate almaları ve üzerinde çalışmalarını arttırmaları elzemdir.

Bu haberdeki alıntılar, yazarından izin alınarak yayınlanmıştır.

Tezin Tamamına YÖK Ulusal Tez Merkezinden Ulaşabilirsiniz (Tez No: 559703)

Resim Stefan Keller tarafından hazırlanan resim Pixabay'dan alınmıştır. 

Bu haber 4255 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 6 Yorum
  • Niyazi Erkan
    2 yıl önce
    Tebrik ediyorum.. bugünün sorununu bugünkü argümanlar ile değerlendirmek lazım..
  • Muhittin Ertekin
    2 yıl önce
    Sekülerizmin iyice yaygınlaştığı günümüz dünyasına farklı bir bakış açısı olmuş. Başarılı bir çalışma tebrikler
  • Emre
    2 yıl önce
    Daha önceden işitmediğim bir kavram. Öyle zannediyorum ki ilahiyat alanında da yeni bir konu. Bundan sonra dinin, transhümanizm gibi pek de alışık olmadığımız kavramlarla ilişkilendirildiği tezler çoğalacaktır. Bu bakir alanda çalışacak ilahiyatçıların artması dileği ile...
  • Adem sazak
    2 yıl önce
    Ismail Kurt hocam bizler için yeni bir konuya akademik detayli bir calisma yapmis. Ilmi calismalarinin devamini dilerim.
  • Emre Arkan
    2 yıl önce
    Çok başarılı. Allah razı olsun
  • Engin Aşır iNCE
    2 yıl önce
    Yeni çalışmaları bekliyoruz inşallah