Yörünge Dergisi, geçtiğimiz aylarda dikkat çeken bir dosyayla okur karşısına çıktı.
Müslüman kimliğinin değişim ve dönüşümünde internet teknolojilerinin etkilerine sayfalarında yer veren Yörünge’ye Lütfi Bergen “Dijital Çürüme: Ağ Toplumunda Müslüman Kimliğinin Değişmesi” başlıklı yazısıyla katkıda bulundu.
Bergen yazısında kapitalizmin gelişmesiyle ortaya çıkan kitle kültürünün aslında “savaş propagandası teknikleri”nin başka bir versiyonu olduğunu hatırlattı. Bununla ilgili propaganda uzmanı Erward Beryans’ın (1891-1995) uyguladığı bir reklam kampanyasını örnek gösteren Bergen, kadınların sigara içmesinin “ahlâk dışılık” sayıldığı yıllarda bir sigara markası için reklam çalışması yaptığını, Bernays’ın reklamda bir grup kadını, elinde sigara ile yürüttüğünü ve sigaranın ateşi için “Özgürlük meşalesi” sloganını kullandığını anımsattı. Kampanya sonrasında kadınların sigara içmekle ilgili algılarının değiştiğini ifade eden Bergen, şöyle devam etti:.
“Bu örnek, söylemin, davranışların veya inançların medya vasıtasıyla topluma zerk edilirken manipülasyon yapılabileceğini, geniş kitlelerin iletişim teknolojileriyle etkilenebileceğini göstermektedir. Konunun Müslüman toplumlar açısından da önemi bulunmaktadır. On dokuzuncu asrın son çeyreğinden itibaren Müslüman aydınlar, Batı’nın teknolojisinin, İslâm toplumları tarafından kullanılmasını teşvik etmektedir. Bu teknoloji aktarımının Müslüman toplumun ahlâk değerlerini değiştirebileceği itirazını seslendiren azınlıktaki aydınların kaygılı metinleri, Batı’nın tekniğini almayı teklif eden aydın katmanda kabul görmediği gibi “sükût suikastı”na uğratılmış ve dikkatlerden uzak tutulmuştur.”
İnternet, Batı’nın Doğu karşısındaki krizini aşmasını sağladı
“Kapitalizmin 1973-1974’te yakalandığı petrol krizi ve ona bağlı ekonomik buhran (450 gün süren bu krizde borsa yüzde 48 oranında düşmüştür) internetin halk kullanımına açılmasıyla aşıldı. Edward Bernays, sigara manipülasyonunun kitleleri etkilemesi için bir kampanya daha yapmıştı. “Yeşil” renk ile sigarayı özdeşleştirmiş, zengin ve saygıdeğer kadınların katıldıkları bir “Yeşil balo” düzenlemişti. Kapitalizm de interneti başlangıçta elit bir çevrede kullanıma açtı; daha sonra “bilgi devrimi” kavramına sarıldı. İnternet ile yapılandırılmış kitle iletişim sistemleri, kullanıcılara (yatırımcılara da denebilir) küresel piyasaların sorgulanmasını, dönüştürülebilmesini sağlayacak güç ve araçları sağladı. Aynı zamanda yerel kültürel değerlerin veya iktidar biçimlenmelerinin küresel kamuoyu tarafından denetlenmesi için de araçlaştı. Bu yeni teknoloji Batı’nın Doğu’daki hammadde zenginliği karşısındaki güç krizini aşmasını sağlamaktaydı.”
Yazıdan dikkat çeken kısımlar şöyle:
Dijital kültür, Müslüman toplumlarda ahlak değerlerini aşındırdı
"Dijital kültür, Müslüman toplumlarda geleneksel ahlâk değerlerini, toplumsal yapıyı aşındıran yeni bir kültür ve değer sistemi getirmektedir. Dijital cihazlarla donatılmış bir “Müslüman” birey, entegrasyona girdiği yani “ağına düştüğü” toplum adasının (dijital toplumsal ağın) etik değerleriyle uyum içinde davranışlar sergilemektedir. Önceki dönemde sosyal medyada kiki challenge (hareket halindeki arabadan inip Drake’in In My Feelings şarkısı eşliğinde dans etme) akımı Dijk’in “internet hiyerarşisi” dediği sosyal eşitsizliğin elit kesimlerinin görünürlük, kendini ifşa, popüler olma güdülerini tatmin etme aracı olarak kullanılmıştı. Bu akım, trafikte tehlikeli araç kullanımının, trafik kanunlarına göre suç teşkil etmesi nedeniyle yaygınlaşamamıştır. Son dönemde sosyal medyanın yeni kendini gösterme (ifşa, seyredilme, teşhir, sınıfsal eşitsizliğin medya yoluyla deklare edilmesi) eylemi, falling stars (kayan yıldızlar) akımıyla ortaya çıkmaktadır. Akım, DJ Smash’ın özel jetinden inerken kendini yere atması ve yakın arkadaşlarının da kıskanılacak benzer hayatlarını sergilemesi fikrinden çıktı. Ünlüler, pek çok insanı kıskandıran hayatlarını, sosyal medyada paylaşarak kitle toplumundan farklılıklarını göstererek internet kamusunun içinde farklılıklarını teşhir ettiler."
İnanç değerlerinin düşüşü mü?
"İslâm toplumundaki figürler açısından konuya bakıldığında ortaya çıkan problem şudur: Dijital kültür fertlerin kendileri hakkındaki bilgilerini, fotoğraflarını, ilişkilerini, sevinç/keder anlarının görüntülerini, duygu hallerini kamuya açmakta ve bunları depolamaktadır. Sadece mahrem sayılacak kişiler tarafından vâkıf olunabilecek haller ve bilgiler setr fıkhına uyulsa dahi kamu gözünün nazarına açılmaktadır. İslâmî kimlik göstergesi olarak algılanan kılık kıyafet ve emarelerle dijital kültüre bağlanmış kişilerin, Falling Stars tipi akımlara kapılarak zenginlik teşhirinden kendini alamaması, toplum nezdinde inanç değerlerinin düşüşü anlamına gelmektedir. Ancak burada asıl problem, “dijital toplum”un İslâmî kültür değerlerini bir kimlik olarak benimseyen kişileri dönüştürmekte oluşunda görülmelidir. Tekil örnekler, internet kamuoyu önünde geleneksel değerlerin yıkılmışlığı hakkında “olumsuzluğun modeli” olarak algılanmaktadır.
İslamî kimlik, dijital kültüre ait kodlarla mı şekilleniyor?
Diğer sorun ise İslâmî kimliğin dijital kültüre ait kodlarla davranmasıyla ortaya çıkmaktadır. Müslümanlar artık aynı ev içinde yahut aynı ortamlarda dahi birbirleriyle internet ve enformasyon araçları üzerinden görüşmeyi genel davranış kodu olarak benimsemiştir. Bu hal geleneksel fıkhın aşındığı algısı veren büyük bir problemin varlığına işaret sayılmaktadır. Müslümanlar takva, îsâr, karz-ı hasen, birr, akrabaya yardım, âlimin sohbetinde olma, rû be rû görüşme, muttakilerle halvet/sohbet/muhabbette olma, marufu emretme/nehiyden sakınma gibi ahlâk eylemlerine dönmelidir.