Günümüzde medya ve İslam etkileşiminin ilginç görünümlerinden birini İslamî sıfatıyla sanal âlemde varlık gösteren “evlilik siteleri” oluşturuyor.
Siteleri bir araştırma alanı olarak gerekli kılan unsur ise dinsellik.Peki bu sitelerde hangi unsurlar var? İslamî evlilik söylemi ile sitedeki uygulamalar örtüşüyor mu? Siteler ne kadar İslamî? Ne kadar ilgi görüyor? Bir siteyi İslâmî kılan unsurlar nelerdir? Bunun bir ölçüsü var mıdır? İslâmîlik bir pazarlama aracı mıdır?
Bu soruların cevabını konu hakkındaki araştırmasıyla dikkat çeken Doç. Dr. Ali Büyükaslan ile konuştuk.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Büyükaslan İslami olarak yansıtılan evlilik sitelerinin “İslamî” olmaktan uzak olduğunu söyledi. Büyükaslan medya ve din Sempozyumu için hazırladığı “İslamî (!) Evlilik Siteleri: Dinselliğin Sanal Dönüşümü” başlıklı bildirisinin detaylarını www.islamvemedya.com ile paylaştı.
“İslamî evlilik sitelerinin, medya ve din ilişkisi açısından incelenmesi gerekiyor”
İslamvemedya.com: Medya ve din etkileşiminde İslamî evlilik olarak tanımlanan siteleri nereye koyabiliriz?
Ali Büyükaslan: “Medyanın din ilişkilendirildiği pek çok alan var. İslamî (!) evlilik siteleri bu pek çok alanın içinde belki, dikkat edilmeyen, önemsenmeyen bir alan. Ama bu sitelerin dinle ilişkilendirilmesi bağlamında analiz ettiğimizde işin vahameti ortaya çıkıyor. “İslamî evlilik siteleri” ifadesinin arka planında neler bulunduğunu anlamak adına internet merkezli bir araştırma yaptım. Bu kapsamda 20 civarında evlilik sitesini inceledim. Bunlar arasından İslâmîlik vurgusunu öne çıkaran 15 civarından siteyi İslâmîlik vurgusu açısından inceledim. İncelediğim sitelerin neredeyse tamamında “İslamî” kavramı gerek sitenin tanıtımlarında gerekse amaçlarını açıklayan yerlerinde kullanılıyor. Yani bu siteler din ile, İslamî kavramıyla kendilerini tanımlıyorlar. Buradan hareketle İslamî kavramıyla evlilik siteleri ilişkisi nasıl gerçekleşiyor. İslamîliği temsil etme ya da sağlama noktasında bu siteler nerede duruyorlar? Bu soruların cevabını aradım.
“2 milyon 600 bin üyesi bulunan İslamî evlilik sitesi var”
İslamvemedya.com: Ne tür sonuçlara ulaştınız?
Ali Büyükaslan: Siteleri alexa.com üzerinden istatistiksel veriler açısından incelediğimde ilginç tablolarla karşılaştım. 2 milyon 654 bin üyesi bulunan, 2 milyon üyesi bulunan evlilik siteleri var. Bu rakamlar, sitelere göre değişiyor. Ancak önemli rakamlar. Yine bu sitelerde insanların en az 3 dakika en fazla 30 dakika arasında zaman geçirdiğini görüyoruz. Burada dikkatimizi çeken kimi sitelerde üye sayısına ilişkin bilgi verilmezken bir iki sitede ana sayfada yer alan çevrimiçi üye sayısının an be an değişmekte olduğudur. O gün kayıtlanan üye sayısının artış gösterdiği ama bunun toplam üye sayısına aynı oranda yansıdığı konusunda kesin bir bilgiye ulaşamadım. Zaten birçok site ziyaretçi ve üye sayısı konusunda bilgi vermiyordu.
“Sitelerin söylemleri ile uygulamaları birbiriyle örtüşmüyor.”
İslâmîlik kavramına vurgu yapan “Allah rızası gözettikleri”, “huzurlu bir yuva amaçladıkları”, “aynı inanca sahip insanları bir araya getirdikleri” gibi iddiaları dillendirerek açılan sitelerin aslında, zihinlerinin arkasında veya önünde olanların uygulamada örtüştüklerini göremedim.
“İslamî (!) evlilik sitelerinde ticari bir yapılanma var.”
İslamvemedya.com: Neden?
Ali Büyükaslan: Böyle bir niyetle başlamış olabilirler, ben bunu bilemem. Uygulamaya bakıldığında aslında bir ticari yapılanma var. Bu yapılanma içinde “standart” veya “altın” üyelik şeklinde tanımladıkları, paralı üye olunabilen ve talip olunacakların üyeliğinin zorunlu olduğu bir işleyiş var. İslamîlik noktasında da ilginçtir, İslami evlilik olarak adlandırılan sitelerin ardında “İslamî arkadaşlık”, “İslamî tanışma” bile öngörülebiliyor. Bu ne kadar İslamîdir? Ben sıradan bir vatandaş olarak düşünsem bile, böyle bir şeyin önerilebileceğini düşünmüyorum. Hatta hayretle karşılanabilecek bir durumdur bu. Karşı cinsle İslâmî arkadaşlık İslâm dininin hangi noktasında ne kadar caizdir bunun cevabını doğrusu merak ediyorum.
“Yeni medya, kendine özgü formlar üretiyor, dönüştürüyor ve böylece İslamîlik anlam kaybediyor”
İslamvemedya.com: O halde neden ilgi görüyor?
Ali Büyükaslan: Şu söylenebilir. Post-modern bir yorumla, e-ticaret, e-eczane, e-hastam, e-okul bile olabiliyorsa, e-evlilik de olabilir o zaman denilebilir. Çünkü internet, yeni medya, yeni teknoloji kendine ilişkin yeni formlar getiriyor ve bu formların içeriğini de kendine özgü biçimde dolduruyor. Kendine özgü ifadesi, değiştirmek ve dönüştürmeyi de gerektiriyor. Dolayısıyla İslamî evlilik, dijital, sanal ya da yeni medyanın içini doldurduğu bir evlilik haline dönüşüyor. Bu dönüşmede de İslamîlik anlam kaybediyor. Bu anlam kaybını sitelerin kendilerini sundukları söylemlerle, yaptıkları uygulamalar arasındaki farklardan anlıyoruz. Birincisi kadınların görsellerinin kullanıldığını görüyoruz. Tesettürlü hanımların sitelerin ana sayfalarında arz-ı endam ettiğini görüyoruz.
“Verdiğim bilgilerin doğru olduğuna yemin ediyorum” butonu var
Bunun ötesinde âyetlerle, hadislerle devam eden bir süreç var. Hatta bir sitede “Verdiğim bilgilerin doğru olduğuna yemin ederim” butonuna tıklayarak işleme devam edebiliyorsunuz. Diğer yandan ilginç olan bir başka durum da, bu sitelerin, insanların kendilerini farklı bir şekilde göstermelerine zemin hazırlıyor olması ve verilen bilgilerin (gerçekliği tartışılır) her an başkalarıyla paylaşılabiliyor olması. Yani gerçek bilgiler verildiğinde, ne kadar şartnameye uygun olarak bu bilgileri paylaşmayacağız deseler de bunun hiçbir geçerliliği olmayabilir. Bilgilerin toplanma merkezi olarak da kullanılabilir. Hukuki bir sorumluğu da yok. Tamamen “Bu işin müşterisi varsa, pazarlaması da vardır” mantığıyla hareket edilerek hazırlanmaya müsait bir uygulamadan bahsediyoruz. Bunlar zaman içinde, bu işi ciddi, profesyonelce yapanlar tarafından otokontrolü sağlanırsa o zaman daha olumlu olacaktır belki.
“Birtakım yanlışlıklar din adına yapılıyor.”
İslamvemedya.com: O halde bu siteler de İslamîlik sadece bir iddiadan mı ibaret?
Ali Büyükaslan: İslamîlik iddiasının birebir karşılığını bulduğunu ben düşünmüyorum. Bu tür sitelere evlenme konusunda bir yol arayanları çekmenin, ilgi uyandırmanın yolu, İslamîliğin ya da dinselliğin cezbedici olarak kullanılmasıdır. Bu durum görselliği, gösteri toplumuna hitap edebilmeyi din üzerinden, dinsellik üzerinden, İslâmîlik üzerinden kullanmaktır. Normal hayatta olduğu gibi insanlar birtakım yanlışları din adına yaparlar, din üzerinden yaparlar. Çünkü din, onu bir ticari meta haline getirilip pazarlandığında müşterisi çok olan bir şeydir. Bu ne kadar İslâmî ya da dinî derseniz, bunu ayrıca konuşmak lazım gelir.
“Dijital araç gereçlerle oluşan bir dijital kulluktan bahsedebiliriz artık”
İslamvemedya.com: Medya ve din ilişkisine ilişkin son olarak neler söylemek istersiniz?
Ali Büyükaslan: Medyanın din ile ilişkisi çok sık gündeme gelecek. Artık medya ve din ilişkisi sadece Ramazan, dindarlık, vaiz, imam bağlamından daha öte bir olay. Sanal cemaatler sanal imamları ve sanal vaazları, sana vaizliği ve hatta korkarım sanal ibadet biçimlerini doğuracak ki bunun az da olsa örneklerine rastlıyoruz. Dijital araç gereçlerle oluşan bir dijital kulluktan bahsedebiliriz artık. Çünkü geleceğin toplumunun medya ile ilişkileri, burada sadece televizyon, radyo, gazete gibi geleneksel medyayı değil, yeni medyayı, sosyal medyayı da kastediyorum, bunlar üzerinden oluşacağı için bu alana ciddi şekilde eleştirel bakışlar gerekiyor. Yoksa herkesin kendi dünyasını gerçekmiş gibi sanal âlemlere taşıması ve sunması bir karşılık bulabilir ve buluyor da. Ancak burada esas olan dinî temsilin ne kadar gerçekleştiği ve bunun bir din temsili mi yoksa pazarlama nesnesi mi olduğunun farkına varılması/vardırılmasıdır.
“Dinî temsilde duyarılılıktan uzaklaştığı oranda din, ticari meta haline getirebilecektir.”
İslâmîlik, dinin bizâtihi kendi fıkhiyle temsil edilmesini gerektiren bir durumdur. Bunun sanallaşırken başkalaştırılması, dijitalleştirilirken dönüştürülmesi ya bu alana ilişkin yeni fıkhî tanımları gerektirecektir ya da dinin bu noktada temsilinde birtakım farklılıklar ortaya çıkacaktır. Ama burada bir Müslüman olarak beni en çok üzen şey dini anlamadan, künhüne vakıf olmadan sembollerle inanılır ve yaşanılır hale getirmek oluyor. Bu dinin sanal ortama yansıtılmasıyla iyice çığırından çıkabiliyor.
“Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.”
Medya bu noktada duyarlılık sağladığı anda emr-i bi’l ma’ruf nehy’i an’il münker görevini yapabilecek hale gelirken, dinî temsilde duyarılılıktan uzaklaştığı oranda da dini, dinselliği ticari meta haline getirebilecektir. Sözlerimi sunumda da söylediğim ve Goethe’nin söylediği ifade edilen şu cümleyle bitirmek isterim:
"Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir."