Nereden Çıktı Bu Kore Merakı?
İstanbul Hadımköy’de yaşları 15,13,11 olan üç kız çocuğu Kore’ye gitmek için evlerinden kaçmışlar haberi geçtiğimiz günlerde ajanslara düştü. Yakın zamanda bir arkadaşımın İmam Hatip Lisesine devam eden kızının, Korece öğrenmek amacıyla Kore Kültür Merkezine başlamasının ardından babasına Koreli bir genç ile evlenmesinin uygun olup olmadığını sorması, etrafımdaki birkaç kız çocuğunun Kore tipolojisinde çizdikleri resimleri evlerinin her tarafına asmaları dikkatimi çekiyor. Eğitimci ve rehberler ile yaptığım görüşmelerde yaygın bir Kore ilgisinin gençleri etkisi altına aldığını ve bunun yaygınlaştığını gördüm ve lüzumu üzerine bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissediyorum.
Sürecin Arka Planı
Son dönemde ülkemizde artan düzeyde bir Asya-Pasifik kültür ilgisinin olduğu ve bunun özellikle genç kuşaklarda dikkat çekici düzeyde arttığı görülmektedir. Bu konu birden fazla disiplin tarafından ele alınması gereken çok boyutlu bir meseledir. Konu temel anlamda önce kamu diplomasisi; kültür diplomasisi ve küresel misyonerlik çalışmaları bağlamında ele alınacağı gibi, sosyolojik ve psikolojik boyutları ile de incelemeye değer noktadadır. Artan düzeyde Kore ilgisinin arka planındaki motivasyonun ne olduğunu anlamak ve tesir düzeyini ampirik çalışmalarla incelemek gereklidir. Gençlerimiz Kore; Çin; Japon ve bölge kültürlerine kendi doğal kültürel çalışmalar çerçevesinde mi ilgi duymaktadır; yoksa bu konuda bazı hassas süreçler ve küresel nitelikte bir operasyon mu vardı, bunu anlamak gerekmektedir.
Soğuk savaş döneminin ardından tüm dünyada klasik soğuk savaş diplomasisi yerini çeşitlendirilmiş yeni diplomasi modellerine bırakmıştır. Soğuk ve sert aygıtlar yerine soft ve ince diplomasi unsurları etkin hale gelmiştir. Bunlardan en çok bilineni, kamu diplomasisi ya da kültür diplomasisi uygulamalarıdır.
Soğuk Savaş Dönemi Alışkanlıkları ve Yeni Endoktrinasyon Modelleri
Ülke ve kültürlerin başka ülke ve milletler üzerinde tesir ve güçlü etki yaratma konusunda yüzyıllardır takındıkları muhtelif tutumlar vardır. Son yıllarda klasik diplomasiye ek olarak Kültür diplomasisi de pek çok başkaca unsurla birlikte bu sürece katkı sağlamaktadır. Bilindiği gibi Amerikan sinema ve medya sektörü Amerikanizmin taşıyıcısı ve güçlü bir Kültürel ajanı olarak küresel Amerikanizmi tüm dünyaya yaymıştır. ABD sineması, dil ve kültürü çok geniş bir alanda yayılım göstermektedir.
Yaygın ve Tehlikeli Bir Model Olarak Asya Tipi Kamu Diplomasisi
Yeni dönemde özelikle dikkat çekici düzeyde bir Güney Asya etkisi bölgemizde göze çarpmaktadır. Özellikle çizgi film sektöründeki büyük alan hâkimiyeti ile çocukların bilgilenmeye oldukça açık oldukları dönemde doğrudan temas etmektedirler. Çizgi filmin masumiyeti içinde yerleştirilmiş her türlü öğe ile çocuklar çok erken bir dönemde temas etmektedirler. Bu yakın dönem açısından güçlü ve etkileyici bir kültürel diplomasi operasyonudur.
Son dönemde Kore Kültür merkezlerinde Korece’yi merak ederek yönelen genç sayısında büyük bir artış vardır. Her ne kadar ordumuz yakın tarihte NATO ordusu kapsamında bölgenin barışı için inisiyatif almış olsa da bu ilgi bu türden bir askeri, insani ilişki ile açıklanamayacak mahiyettedir. Bir başka kültürle temas değerli olmakla birlikte temas ettiğiniz kültürün mahiyet ve niteliği yanında mensubu olduğunuz kültürle olan ilişkisi ve yarattığı etki oldukça önemlidir.
Ülkemizde TV izleme oranı oldukça yüksektir. TV güçlü bir iletişim-etkileşim unsuru olmanın yanında çok güçlü bir Kültür ajanıdır. Aynı anda birçok duyuya hitap etmesi ve profesyonel bir şekilde hazırlanmış içeriklerle zihin altlığına doğrudan sızabilecek bilgilerin taşıyıcısı da olabilecektir. Kore; Japon; Çin film dünyası TV ve sinemanın çok güçlü bir kültür ajanı olmanın yanında etki ve algı operasyonlarının en güçlü mevzisi olduklarının farkındadır. Yüksek teknoloji ile birleştirilmiş ürünler zihin düzeyi yanında tüm boyutları ile zihin/ bilinçaltımızı da işgal etmeye muktedir niteliktedir. Hayatımızda artan düzeyde TV etkisi her yaş grubunda kendisini göstermektedir. Her bireye göre bir ilgi alanı ve program çeşitliliği oluşturulmuştur. Bu alanlar içinde en masum görülen çizgi film ya da çocuk filmleri en büyük tehdit kaynağıdır.
Kore Çizgi Filmleri Bir Etki Ajanıdır
Yukarıda uzun uzun sinema ve TV’nin bir kamu diplomasi unsuru olarak kullanıldığını ifade ettik. Her ülke kendi kültürel dinamiklerine ve dinsel algılarına göre içerik hazırlamaktadır. Küresel piyasaya sunulan bu ürünler her zaman bilişsel düzeyimizle algılayacağımız nitelikte değildir. Örneğin; Kore ve Japonya bölgesel mistik dinlere inanmaktadır. Güneşe tapan Japon halkının dinsel anlamdaki odağı Güneş miti üzerine inşa olunacaktır. Zihninde tevhid algısının inşa olacağı yıllarında sürekli bir didoktrinasyona muhatap olan çocuklarda zihin işgalinin maliyetleri zamanla kendisini gösterecektir. Asya’dan Afrika’ya kadar geniş bir bölgede yüzyılladır devam eden Hristiyanlık temelinde misyonerlik faaliyetleri yapılmaktadır. Küresel kuruluşlar insani yardımdan kalkınma yardımlarına kadar tüm faaliyet gruplarını da Kilisenin bahşediciliği! üzerinden yapılandırarak, bunun propagandasını yapmaktadır ve artık Afrika; Asya kiliseleri oluşturulmuştur. Misyonerlik konusunda rolü yerli kiliseler üstlenmiştir. Hatta bu kiliselerdeki Hz. İsa’nın sözde resimlerinde Afrikalı İsa siyahi, Asyalı İsa ise çekik gözlü resmedilmiştir. Asyalıdır zarar gelmez diye düşündüğümüz bölgeler, ülkemizde ve İslam dünyasında misyonerlik faaliyetlerinin merkezi olarak misyon rolünü Batıdan devralmış bulunmaktadır. Çizgi film sektörü yanında film sektörü dinsel propagandanın açık ve gizli yapıldığı en önemli alandır. Özellikle çizgi filmler üzerinden evlatlarımıza bebek ve çocuk yaşta temas edilerek milletimiz yavruları için büyük bir tehdit oluşturulmaktadır. Anne ve Babalar için çizgi filmler çocuklarını meşgul edebilecekleri en güzel imkân olarak algılanmaktadır. İyi ve makul bir içeriğe sahip çizgi filmler nasıl küçük faydalar sağlarsa mahiyeti belli olmayan içeriği sıkıntılı ve özellikle farklı kültürlerde ve ince amaçlarla hazırlanmış çizgi filmler tehdit yaratacaktır. Özellikle bahsi geçen ülkeler dünya pazarına sundukları ürünleri ile ikincil ve tehlikeli amaçlar peşindedirler. Bunun en somut çıktısı İmam Hatip okulları da dahil olmak üzere genç ve ergenlerde artan düzeyde Kore, Japon, Çin ilgisidir ki yegane sebebi çocukluk dönemlerinde muhatap oldukları çizgi filmlerdir.
Ülkemizde ki bazı TV kuruluşlarının ısrarla bu ülkelere ait Hint, Kore filmlerini yayın programlarının içine koymaları bu güçlü kültürel etkileşim sürecinde milletimiz aleyhine bir durum ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizde içerik tahkiki kültürel dezonformasyon, kültür ajanlığı ve onun yarattığı etkiler göz önüne alınarak yapılmamaktadır.
Batılı küresel yapılar kendilerinden gelecek olana karşı mesafeli duran İslam toplumlarını dönüştürdüğü Asya orijinli unsurlar marifetiyle ifsat etmektedir. Bu Batı tipi bir etki operasyonu olarak ele alınmalıdır.
Toplumsal talebin muhatabı olan sektörde yerli, milli, kültürel ve dini hassasiyeti olan ürünlerin üretilmesi; küresel sabotaja ve etki ajanlığına karşı koyabilmemiz konusundaki tek imkândır. Böylece çocuk ve gençlerimizin doğru modellemeler yapabilmesinin imkânı oluşabilecektir.
İstanbul Hadımköy’de yaşları 15,13,11 olan üç kız çocuğu Kore’ye gitmek için evlerinden kaçmışlar haberi geçtiğimiz günlerde ajanslara düştü. Yakın zamanda bir arkadaşımın İmam Hatip Lisesine devam eden kızının, Korece öğrenmek amacıyla Kore Kültür Merkezine başlamasının ardından babasına Koreli bir genç ile evlenmesinin uygun olup olmadığını sorması, etrafımdaki birkaç kız çocuğunun Kore tipolojisinde çizdikleri resimleri evlerinin her tarafına asmaları dikkatimi çekiyor. Eğitimci ve rehberler ile yaptığım görüşmelerde yaygın bir Kore ilgisinin gençleri etkisi altına aldığını ve bunun yaygınlaştığını gördüm ve lüzumu üzerine bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissediyorum.
Sürecin Arka Planı
Son dönemde ülkemizde artan düzeyde bir Asya-Pasifik kültür ilgisinin olduğu ve bunun özellikle genç kuşaklarda dikkat çekici düzeyde arttığı görülmektedir. Bu konu birden fazla disiplin tarafından ele alınması gereken çok boyutlu bir meseledir. Konu temel anlamda önce kamu diplomasisi; kültür diplomasisi ve küresel misyonerlik çalışmaları bağlamında ele alınacağı gibi, sosyolojik ve psikolojik boyutları ile de incelemeye değer noktadadır. Artan düzeyde Kore ilgisinin arka planındaki motivasyonun ne olduğunu anlamak ve tesir düzeyini ampirik çalışmalarla incelemek gereklidir. Gençlerimiz Kore; Çin; Japon ve bölge kültürlerine kendi doğal kültürel çalışmalar çerçevesinde mi ilgi duymaktadır; yoksa bu konuda bazı hassas süreçler ve küresel nitelikte bir operasyon mu vardı, bunu anlamak gerekmektedir.
Soğuk savaş döneminin ardından tüm dünyada klasik soğuk savaş diplomasisi yerini çeşitlendirilmiş yeni diplomasi modellerine bırakmıştır. Soğuk ve sert aygıtlar yerine soft ve ince diplomasi unsurları etkin hale gelmiştir. Bunlardan en çok bilineni, kamu diplomasisi ya da kültür diplomasisi uygulamalarıdır.
Soğuk Savaş Dönemi Alışkanlıkları ve Yeni Endoktrinasyon Modelleri
Ülke ve kültürlerin başka ülke ve milletler üzerinde tesir ve güçlü etki yaratma konusunda yüzyıllardır takındıkları muhtelif tutumlar vardır. Son yıllarda klasik diplomasiye ek olarak Kültür diplomasisi de pek çok başkaca unsurla birlikte bu sürece katkı sağlamaktadır. Bilindiği gibi Amerikan sinema ve medya sektörü Amerikanizmin taşıyıcısı ve güçlü bir Kültürel ajanı olarak küresel Amerikanizmi tüm dünyaya yaymıştır. ABD sineması, dil ve kültürü çok geniş bir alanda yayılım göstermektedir.
Yaygın ve Tehlikeli Bir Model Olarak Asya Tipi Kamu Diplomasisi
Yeni dönemde özelikle dikkat çekici düzeyde bir Güney Asya etkisi bölgemizde göze çarpmaktadır. Özellikle çizgi film sektöründeki büyük alan hâkimiyeti ile çocukların bilgilenmeye oldukça açık oldukları dönemde doğrudan temas etmektedirler. Çizgi filmin masumiyeti içinde yerleştirilmiş her türlü öğe ile çocuklar çok erken bir dönemde temas etmektedirler. Bu yakın dönem açısından güçlü ve etkileyici bir kültürel diplomasi operasyonudur.
Son dönemde Kore Kültür merkezlerinde Korece’yi merak ederek yönelen genç sayısında büyük bir artış vardır. Her ne kadar ordumuz yakın tarihte NATO ordusu kapsamında bölgenin barışı için inisiyatif almış olsa da bu ilgi bu türden bir askeri, insani ilişki ile açıklanamayacak mahiyettedir. Bir başka kültürle temas değerli olmakla birlikte temas ettiğiniz kültürün mahiyet ve niteliği yanında mensubu olduğunuz kültürle olan ilişkisi ve yarattığı etki oldukça önemlidir.
Ülkemizde TV izleme oranı oldukça yüksektir. TV güçlü bir iletişim-etkileşim unsuru olmanın yanında çok güçlü bir Kültür ajanıdır. Aynı anda birçok duyuya hitap etmesi ve profesyonel bir şekilde hazırlanmış içeriklerle zihin altlığına doğrudan sızabilecek bilgilerin taşıyıcısı da olabilecektir. Kore; Japon; Çin film dünyası TV ve sinemanın çok güçlü bir kültür ajanı olmanın yanında etki ve algı operasyonlarının en güçlü mevzisi olduklarının farkındadır. Yüksek teknoloji ile birleştirilmiş ürünler zihin düzeyi yanında tüm boyutları ile zihin/ bilinçaltımızı da işgal etmeye muktedir niteliktedir. Hayatımızda artan düzeyde TV etkisi her yaş grubunda kendisini göstermektedir. Her bireye göre bir ilgi alanı ve program çeşitliliği oluşturulmuştur. Bu alanlar içinde en masum görülen çizgi film ya da çocuk filmleri en büyük tehdit kaynağıdır.
Kore Çizgi Filmleri Bir Etki Ajanıdır
Yukarıda uzun uzun sinema ve TV’nin bir kamu diplomasi unsuru olarak kullanıldığını ifade ettik. Her ülke kendi kültürel dinamiklerine ve dinsel algılarına göre içerik hazırlamaktadır. Küresel piyasaya sunulan bu ürünler her zaman bilişsel düzeyimizle algılayacağımız nitelikte değildir. Örneğin; Kore ve Japonya bölgesel mistik dinlere inanmaktadır. Güneşe tapan Japon halkının dinsel anlamdaki odağı Güneş miti üzerine inşa olunacaktır. Zihninde tevhid algısının inşa olacağı yıllarında sürekli bir didoktrinasyona muhatap olan çocuklarda zihin işgalinin maliyetleri zamanla kendisini gösterecektir. Asya’dan Afrika’ya kadar geniş bir bölgede yüzyılladır devam eden Hristiyanlık temelinde misyonerlik faaliyetleri yapılmaktadır. Küresel kuruluşlar insani yardımdan kalkınma yardımlarına kadar tüm faaliyet gruplarını da Kilisenin bahşediciliği! üzerinden yapılandırarak, bunun propagandasını yapmaktadır ve artık Afrika; Asya kiliseleri oluşturulmuştur. Misyonerlik konusunda rolü yerli kiliseler üstlenmiştir. Hatta bu kiliselerdeki Hz. İsa’nın sözde resimlerinde Afrikalı İsa siyahi, Asyalı İsa ise çekik gözlü resmedilmiştir. Asyalıdır zarar gelmez diye düşündüğümüz bölgeler, ülkemizde ve İslam dünyasında misyonerlik faaliyetlerinin merkezi olarak misyon rolünü Batıdan devralmış bulunmaktadır. Çizgi film sektörü yanında film sektörü dinsel propagandanın açık ve gizli yapıldığı en önemli alandır. Özellikle çizgi filmler üzerinden evlatlarımıza bebek ve çocuk yaşta temas edilerek milletimiz yavruları için büyük bir tehdit oluşturulmaktadır. Anne ve Babalar için çizgi filmler çocuklarını meşgul edebilecekleri en güzel imkân olarak algılanmaktadır. İyi ve makul bir içeriğe sahip çizgi filmler nasıl küçük faydalar sağlarsa mahiyeti belli olmayan içeriği sıkıntılı ve özellikle farklı kültürlerde ve ince amaçlarla hazırlanmış çizgi filmler tehdit yaratacaktır. Özellikle bahsi geçen ülkeler dünya pazarına sundukları ürünleri ile ikincil ve tehlikeli amaçlar peşindedirler. Bunun en somut çıktısı İmam Hatip okulları da dahil olmak üzere genç ve ergenlerde artan düzeyde Kore, Japon, Çin ilgisidir ki yegane sebebi çocukluk dönemlerinde muhatap oldukları çizgi filmlerdir.
Ülkemizde ki bazı TV kuruluşlarının ısrarla bu ülkelere ait Hint, Kore filmlerini yayın programlarının içine koymaları bu güçlü kültürel etkileşim sürecinde milletimiz aleyhine bir durum ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizde içerik tahkiki kültürel dezonformasyon, kültür ajanlığı ve onun yarattığı etkiler göz önüne alınarak yapılmamaktadır.
Batılı küresel yapılar kendilerinden gelecek olana karşı mesafeli duran İslam toplumlarını dönüştürdüğü Asya orijinli unsurlar marifetiyle ifsat etmektedir. Bu Batı tipi bir etki operasyonu olarak ele alınmalıdır.
Toplumsal talebin muhatabı olan sektörde yerli, milli, kültürel ve dini hassasiyeti olan ürünlerin üretilmesi; küresel sabotaja ve etki ajanlığına karşı koyabilmemiz konusundaki tek imkândır. Böylece çocuk ve gençlerimizin doğru modellemeler yapabilmesinin imkânı oluşabilecektir.