Sinema yönetmeni, gazeteci ve yazar Ali Murat Güven TRT Diyanet TV’de yayınlanan Sabit ve Değişken programında, sinemanın inanç sistemleriyle olan ilişkisine temas etti. Güven “Sinema, inançtan bağımsız, kendi özerkliğini ilan etmiş bir alan değildir.” diye konuştu.
Güven sinemanın, ülkeler, kültürler ve dinler hakkında yanlış imajlar ve ön yargılar oluşturabildiğine dikkat çekti.Sinemanın en kadim bilgiyi bile yeniden biçimlendirdiğini ifade eden Güven, sinemanın büyük bir titizlikle ele alınması gerektiğini söyledi.
Sinema ile dini birbirinden ayrı galaksiler olmak görmeyi, “Bu çağın en büyük zırvalarından biri” olarak nitelendiren Güven şöyle konuştu:
“Bu çağın en büyük zırvalarından biri, din ve sanatın kainatta birbirlerine çok uzak iki galaksi olduğu, dinin sanatın işine karışmaya hiç niyetinin olmadığı, hatta haddinin de olmadığı, sanatın adeta kutsanmış, üzerinde yeni bir konsensus sağlanmış yeni bir din olduğu, onun kendi çevresinde döndüğü, ona inananların o galaksiye doğru gidecekleri; bildiğiniz semavi dinlerine inananların da ona ait galaksiye gideceklerine dair bize dayatılan adeta faşizan karakterde bir şey var.”
Kabil: “Sinem dinin vazettiği nasları zaman zaman yarabiliyor.”
Programın diğer konuğu sinema eleştirmeni İhsan Kabil ise dini bazı temsillerin, tasvirlerin, sembollerin, mecazların sinemada yer aldığını ifade etti.Sinema filmlerinin üretildikleri ülkenin yapısına göre değiştiğini ve sinemadaki dini söylemin buna bağlı olarak ortaya çıktığını belirten Kabil, “Sinema çok popüler bir sanat. Zaman zaman dinin vaaz ettiği naslara çok sadık kalabiliyor. Ama zaman zaman o nasları maalesef yarabiliyor da. O söylemin, halenin dışına da çıkabiliyor. O anlamda sinemanın dini söylem bakımından iki yüzü vardır diyebiliriz” diye konuştu.
Kabil: “Hollywood sinemasının İslam dünyasına bakışı olumlu değil!”
Hollywood sinemasının etnomerkezci bir bakış açısıyla İslam dünyasını yansıttığına işaret eden Kabil, şunları söyledi:
“Hollywood aslında bütün kültürleri yeniden yaratıyor ve o kültürleri kendi hazırladığı ambalajlarda sunuyor. Yani böyle bir şey başka hiçbir sahada yok. Bu bakımdan bir imaj yaratılıyor. Dolayısıyla çok temiz bir bakış yok. Ticari sistem oturdukça da olumlu bakışlar azınlıkta kalıyor.”