Diyanet TV, geçtiğimiz ay ‘Din İstismarı’ adlı özel bir belgesel yayınladı.
Başta FETÖ ve DEAŞ olmak üzere dini istismar ederek toplumun İslam anlayışını ve dini yaşamını ifsat eden sözde dini yapıların anlatıldığı belgesel, 11 bölüm halinde izleyiciye sunuldu.
Alanında uzman akademisyenlerin ve kanaat önderlerinin din istismarı konusunu farklı perspektiflerle ele aldıkları belgeselin dikkat çekici başlıklarından birisi de, ‘Medya ve Din İstismarı’ oldu.
Dünya genelinde ‘İslam’ ile ‘Terör’ kavramlarını yan yana getirerek oluşturulmak istenen algıya hizmet eden medyanın, din istismarında nerede yer aldığını da örneklerle anlatan belgesel, medya ve din istismarı konusunun hendesesine de değiniyor.
DEAŞ, Türkiye’ye yönelik tehditlerini medya üzerinden gerçekleştirdi
Konuya ilişkin uzman görüşleri izleyiciye aktaran belgesele konuşan Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt, medyanın algı oluşturmak, kitleleri yönlendirmek ve yönetmek üzere bir güç aracı olarak hep kullanılageldiğini söyledi. Medyanın bu gücünün hızla arttığını belirten Dr. Kurt şöyle devam etti:
“İslam dini sevgi, barış ve kardeşlik dinidir. Peygamber Efendimizden itibaren bugüne kadar İslam tarihine baktığımız zaman bir arada yaşama tecrübesini ve farklı inanç mensupları ile birlikte aynı ortamı paylaşabilme gerçeğini çok net bir şekilde görebiliyoruz. Ancak DEAŞ sosyal medya vasıtaları ile maalesef İslam’ın bu yönünü tamamen ortadan kaldıracak İslam’ı bir şiddet, terör, vahşet dini olarak gösterebilecek olan görüntüleri çok etkin bir şekilde kullanıyor. Dini istismar eden yapılar sosyal medyayı ve farklı dillerde yayınlanan yayın organlarını kullanarak kendilerine taraftar topladılar. İnsanların kalbindeki inanma, bir yere bağlanma ve İslam’ın özüne aslına ulaşma noktasındaki gayretlerini açık bir şekilde istismar ederek taraftar toplama noktasında sosyal medya kanallarını kullanıyorlar. Türkiye’ye yönelik dergileriyle İstanbul’un yeniden fethedilmesi gereken topraklar olduğunu açıkça ifade ediyorlar. İslam’ın temel kavram ve prensiplerini insanlarımıza yanlış aktarma noktasında etkin bir şekilde medyayı kullanıyorlar.”
Medya üzerinden yeni bir din icat etme formülü !
medya ve din istismarı konusunda alanında uzman gazeteci ve akademisyenlerin görüşlerine de başvuran belgesel, gazeteci Hasan Öztürk’ün konuya ilişkin değerlendirmelerine de yer verdi.
Medya aracılığıyla din algısı üzerinden bir takım çatışma alanlarının doğduğunu kaydeden usta gazeteci Öztürk, medya ve din istismarı ilişkisinde iki önemli hususa dikkat çekti.
Öztürk, İslam’ı terörle ilişkilendiren Batı çalışması ile hoşgörü altında, bir derviş kisvesi altında dinin esas ilkelerinin içini boşaltarak yeni bir din icat etme formülünün geliştirilmesinin medya üzerinden gerçekleştirilmiş iki büyük proje olduğunu vurguladı.
Din istismarının medya üzerinden yaygın kullanımına dikkat çeken Öztürk, şöyle konuştu:
“Din istismarı konusunda medya çok aktif olarak kullanıldı ve kullanılıyor. Bunun birçok örneği var. En önemlisi dinin nasıl algılanacağı ve dinin nasıl pazarlanacağına yönelik kullanılan istismardır. Din algısı üzerinden yürütülen operasyon, hem dünyadaki hem ülkemizdeki bir takım çatışma alanlarını doğurmuştur.”
FETÖ, iman kaidelerini erozyona uğrattı
“Medya üzerinden iki imaj çalışması yapıldı. Bunlardan birincisi, terörle İslam’ı eşitleyen imaj çalışmasıdır. Bu imajı gözümüzün içine soka soka bütün dünyada medya ile yaptılar, sosyal medya ile yaptılar. İkinci imaj çalışması ise, dindarlık kisvesi altında bir cübbe ya da bir hırka giymiş dindar görünenlerin medya üzerinden İslam’ı, dindarlığı istismar söz konusu. FETÖ örneğinde olduğu gibi. Muhabbetli bir yol takip ettikleri, karıncayı bile öldürmekten imtina ettikleri söylenen bir takım ‘hoca efendiler’ imajları çizildi. O imaj üzerinden hoşgörü, dinler arası diyalog gibi söylemlerle İslam’ın, dindarlığın başka bir versiyonunu bize medya üzerinden empoze ederken; alttan İslam’ın evrensel ilkeleri, iman kaideleri, iman esasları erozyona uğratıldı. FETÖ’nün uluslararası bir takım aktörlerin çıkarlarına hizmet ettiklerini gördük. Bu yapının imaj çalışmasının da dervişlik üzerinden yapıldığını gördük.”
Din istismarıyla çizilen imajın faturası İslam dünyasına kesildi
“Bu imaj İslam dünyasına büyük bir fatura çıkarttı. El-Kaide terör örgütü üzerinden 11 Eylül saldırıları, Afganistan’ın Amerika tarafından tekrar işgali, Irak’ın işgali, DAEŞ diye bir terör örgütünün icadı… Bunların hepsi din istismarı konusunda Müslümanların olumsuz imajına dönük bir çalışmaydı ve başardılar. Bunların hepsini medya üzerinden ve din istismarı üzerinden yaptılar.”
“Dini istismar eden yapılar yeni medyayı çok daha etkin kullanıyor”
Konuya ilişkin çalışmalarıyla dikkatleri çeken Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. ergün yıldırım ise medya ve din istismarı konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.
Dini görünümlü terör örgütlerinin medya ağlarının etkisini çok iyi bildiğini ve bu propaganda metodunu ise halen kullanmaya devam ettiklerini kaydeden Yıldırım “Konvansiyonel medya dışında yeni medya dediğimiz arenalarda da çokça yer alıyorlar” dedi.
Medyanın kamuoyunu oluşturan etkisinden söz eden Yıldırım, şunları söyledi:
“Dolayısıyla din istismarı içinde olan hareketlerde hem kendilerini tanıtmak hem kamuoyu oluşturmak için çok fazla medyayı kullanıyorlar. Kendileri hakkında olumlu bir kamuoyu oluşmadığında tutunmaları mümkün değil. Bunun farkında olarak bunu sağlayan en önemli etken olan medyayı oldukça iyi kullanıyorlar. Yeni medya ve görsellikle istismar etme yolu da çok daha çeşitlilik kazanmış oluyor. İstedikleri yaş grupları ve sınıflara bunun üzerinden ulaşabiliyorlar. Medyada daha uzun vadeli olarak bu dini istismar hareketleri, dini dejenere ederek, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek, propaganda araçlarından yararlandıklarını görebiliriz. Medya çok büyük bir propaganda aracıdır. Sadece İslam dünyasında değil tüm dünyada istismar aracı olarak medya kullanıldı.” diye konuştu.
Medyanın dayattığı bir din algısı
Diyanet TV’nin titiz bir çalışmayla hazırladığı ‘Din İstismarı’ belgeseli bir gerçeği daha gözler önüne seriyor. Medya, öteden beri istismar aracı olarak kullanılagelmişken, son çeyrekte internet mecrası ve sosyal medya alanlarında hegemonik bir algı operasyonunu başlatmıştır. İslam’ın terörizmle eşlenerek ifade edilme çabaları ve sürekli surette İslam’ın terörize edilmesi aslında din istismarının bir başlangıcı değil henüz gerçekleşmemiş bir sonucudur. Dünya üzerinde oluşturulmuş algı, medya üzerinden bir gerçekliğe kavuşmuşken dinden görünen yapıların medyayı kullanarak kendilerine müntesip toplayıp topyekün bir yıkıma neden olmaları, toplumu kaçınılmaz sona hazırlamaktadır. Din istismarını sadece İslam ile ele almak doğru değildir. Nitekim farklı dinlerde de medya üzerinden gerçekleştirilen din istismarı semeresini vermiştir. Medya ve din istismarı üzerine şu söylenebilir sonuç olarak. Doğru ve sahih dini bilgi güvenilir kaynaklardan öğrenilmediği sürece istismar edilmiş bir dini yaşamanın ötesinde medyanın dayattığı bir dini yaşamak zorunda kalmak çok zorlama bir yorum olmasa gerek.
Diyanet TV'de yayınlanan "Medya ve Din İstismarı" bölümünü izlemek için lütfen tıklayınız...
Başta FETÖ ve DEAŞ olmak üzere dini istismar ederek toplumun İslam anlayışını ve dini yaşamını ifsat eden sözde dini yapıların anlatıldığı belgesel, 11 bölüm halinde izleyiciye sunuldu.
Alanında uzman akademisyenlerin ve kanaat önderlerinin din istismarı konusunu farklı perspektiflerle ele aldıkları belgeselin dikkat çekici başlıklarından birisi de, ‘Medya ve Din İstismarı’ oldu.
Dünya genelinde ‘İslam’ ile ‘Terör’ kavramlarını yan yana getirerek oluşturulmak istenen algıya hizmet eden medyanın, din istismarında nerede yer aldığını da örneklerle anlatan belgesel, medya ve din istismarı konusunun hendesesine de değiniyor.
DEAŞ, Türkiye’ye yönelik tehditlerini medya üzerinden gerçekleştirdi
Konuya ilişkin uzman görüşleri izleyiciye aktaran belgesele konuşan Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt, medyanın algı oluşturmak, kitleleri yönlendirmek ve yönetmek üzere bir güç aracı olarak hep kullanılageldiğini söyledi. Medyanın bu gücünün hızla arttığını belirten Dr. Kurt şöyle devam etti:
“İslam dini sevgi, barış ve kardeşlik dinidir. Peygamber Efendimizden itibaren bugüne kadar İslam tarihine baktığımız zaman bir arada yaşama tecrübesini ve farklı inanç mensupları ile birlikte aynı ortamı paylaşabilme gerçeğini çok net bir şekilde görebiliyoruz. Ancak DEAŞ sosyal medya vasıtaları ile maalesef İslam’ın bu yönünü tamamen ortadan kaldıracak İslam’ı bir şiddet, terör, vahşet dini olarak gösterebilecek olan görüntüleri çok etkin bir şekilde kullanıyor. Dini istismar eden yapılar sosyal medyayı ve farklı dillerde yayınlanan yayın organlarını kullanarak kendilerine taraftar topladılar. İnsanların kalbindeki inanma, bir yere bağlanma ve İslam’ın özüne aslına ulaşma noktasındaki gayretlerini açık bir şekilde istismar ederek taraftar toplama noktasında sosyal medya kanallarını kullanıyorlar. Türkiye’ye yönelik dergileriyle İstanbul’un yeniden fethedilmesi gereken topraklar olduğunu açıkça ifade ediyorlar. İslam’ın temel kavram ve prensiplerini insanlarımıza yanlış aktarma noktasında etkin bir şekilde medyayı kullanıyorlar.”
Medya üzerinden yeni bir din icat etme formülü !
medya ve din istismarı konusunda alanında uzman gazeteci ve akademisyenlerin görüşlerine de başvuran belgesel, gazeteci Hasan Öztürk’ün konuya ilişkin değerlendirmelerine de yer verdi.
Medya aracılığıyla din algısı üzerinden bir takım çatışma alanlarının doğduğunu kaydeden usta gazeteci Öztürk, medya ve din istismarı ilişkisinde iki önemli hususa dikkat çekti.
Öztürk, İslam’ı terörle ilişkilendiren Batı çalışması ile hoşgörü altında, bir derviş kisvesi altında dinin esas ilkelerinin içini boşaltarak yeni bir din icat etme formülünün geliştirilmesinin medya üzerinden gerçekleştirilmiş iki büyük proje olduğunu vurguladı.
Din istismarının medya üzerinden yaygın kullanımına dikkat çeken Öztürk, şöyle konuştu:
“Din istismarı konusunda medya çok aktif olarak kullanıldı ve kullanılıyor. Bunun birçok örneği var. En önemlisi dinin nasıl algılanacağı ve dinin nasıl pazarlanacağına yönelik kullanılan istismardır. Din algısı üzerinden yürütülen operasyon, hem dünyadaki hem ülkemizdeki bir takım çatışma alanlarını doğurmuştur.”
FETÖ, iman kaidelerini erozyona uğrattı
“Medya üzerinden iki imaj çalışması yapıldı. Bunlardan birincisi, terörle İslam’ı eşitleyen imaj çalışmasıdır. Bu imajı gözümüzün içine soka soka bütün dünyada medya ile yaptılar, sosyal medya ile yaptılar. İkinci imaj çalışması ise, dindarlık kisvesi altında bir cübbe ya da bir hırka giymiş dindar görünenlerin medya üzerinden İslam’ı, dindarlığı istismar söz konusu. FETÖ örneğinde olduğu gibi. Muhabbetli bir yol takip ettikleri, karıncayı bile öldürmekten imtina ettikleri söylenen bir takım ‘hoca efendiler’ imajları çizildi. O imaj üzerinden hoşgörü, dinler arası diyalog gibi söylemlerle İslam’ın, dindarlığın başka bir versiyonunu bize medya üzerinden empoze ederken; alttan İslam’ın evrensel ilkeleri, iman kaideleri, iman esasları erozyona uğratıldı. FETÖ’nün uluslararası bir takım aktörlerin çıkarlarına hizmet ettiklerini gördük. Bu yapının imaj çalışmasının da dervişlik üzerinden yapıldığını gördük.”
Din istismarıyla çizilen imajın faturası İslam dünyasına kesildi
“Bu imaj İslam dünyasına büyük bir fatura çıkarttı. El-Kaide terör örgütü üzerinden 11 Eylül saldırıları, Afganistan’ın Amerika tarafından tekrar işgali, Irak’ın işgali, DAEŞ diye bir terör örgütünün icadı… Bunların hepsi din istismarı konusunda Müslümanların olumsuz imajına dönük bir çalışmaydı ve başardılar. Bunların hepsini medya üzerinden ve din istismarı üzerinden yaptılar.”
“Dini istismar eden yapılar yeni medyayı çok daha etkin kullanıyor”
Konuya ilişkin çalışmalarıyla dikkatleri çeken Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. ergün yıldırım ise medya ve din istismarı konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.
Dini görünümlü terör örgütlerinin medya ağlarının etkisini çok iyi bildiğini ve bu propaganda metodunu ise halen kullanmaya devam ettiklerini kaydeden Yıldırım “Konvansiyonel medya dışında yeni medya dediğimiz arenalarda da çokça yer alıyorlar” dedi.
Medyanın kamuoyunu oluşturan etkisinden söz eden Yıldırım, şunları söyledi:
“Dolayısıyla din istismarı içinde olan hareketlerde hem kendilerini tanıtmak hem kamuoyu oluşturmak için çok fazla medyayı kullanıyorlar. Kendileri hakkında olumlu bir kamuoyu oluşmadığında tutunmaları mümkün değil. Bunun farkında olarak bunu sağlayan en önemli etken olan medyayı oldukça iyi kullanıyorlar. Yeni medya ve görsellikle istismar etme yolu da çok daha çeşitlilik kazanmış oluyor. İstedikleri yaş grupları ve sınıflara bunun üzerinden ulaşabiliyorlar. Medyada daha uzun vadeli olarak bu dini istismar hareketleri, dini dejenere ederek, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek, propaganda araçlarından yararlandıklarını görebiliriz. Medya çok büyük bir propaganda aracıdır. Sadece İslam dünyasında değil tüm dünyada istismar aracı olarak medya kullanıldı.” diye konuştu.
Medyanın dayattığı bir din algısı
Diyanet TV’nin titiz bir çalışmayla hazırladığı ‘Din İstismarı’ belgeseli bir gerçeği daha gözler önüne seriyor. Medya, öteden beri istismar aracı olarak kullanılagelmişken, son çeyrekte internet mecrası ve sosyal medya alanlarında hegemonik bir algı operasyonunu başlatmıştır. İslam’ın terörizmle eşlenerek ifade edilme çabaları ve sürekli surette İslam’ın terörize edilmesi aslında din istismarının bir başlangıcı değil henüz gerçekleşmemiş bir sonucudur. Dünya üzerinde oluşturulmuş algı, medya üzerinden bir gerçekliğe kavuşmuşken dinden görünen yapıların medyayı kullanarak kendilerine müntesip toplayıp topyekün bir yıkıma neden olmaları, toplumu kaçınılmaz sona hazırlamaktadır. Din istismarını sadece İslam ile ele almak doğru değildir. Nitekim farklı dinlerde de medya üzerinden gerçekleştirilen din istismarı semeresini vermiştir. Medya ve din istismarı üzerine şu söylenebilir sonuç olarak. Doğru ve sahih dini bilgi güvenilir kaynaklardan öğrenilmediği sürece istismar edilmiş bir dini yaşamanın ötesinde medyanın dayattığı bir dini yaşamak zorunda kalmak çok zorlama bir yorum olmasa gerek.
Diyanet TV'de yayınlanan "Medya ve Din İstismarı" bölümünü izlemek için lütfen tıklayınız...