Diyanet Aylık Dergi’nin Eylül (2013) sayısı ‘Hakikat ve İmaj’ dosyasıyla okuyucu karşısına çıktı.
"Hakikat” ve “İmaj” arasındaki farkın derinlikle işlendiği sayıda, imajın hakikat önünde bir engel olduğu görüşü dikkat çekti. İslam’ın barış ve esenlik anlamına geldiği, dünya ve ahiret mutluluğuna yönelik ilkeleri bulunduğu halde, terör ve şiddetle anılmasının sorgulandığı yazılarda, medyanın negatif İslam imajı oluşturulmasında oynadığı rol üzerinde duruldu.
Görmez: “İnsanlar, imajlar yüzünden hakikate karşı ön yargılı hale gelebiliyorlar.”
Derginin başyazısında modern zamanlarda imajın, hayatın hemen her alanında yaygınlık kazandığını ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “İnsanlık, hakikati doğrudan öğrenmek yerine, o hakikat hakkında oluşturulmuş imajlardan öğrenir hale gelmiştir. Böylece kitleler ve toplumlar, imajlar yüzünden hakikate karşı ön yargılı hâle gelebilmekte ve hakikatten uzaklaşabilmektedirler. Bugün insanlığın yaşadığı en temel sorunlardan biri budur” ifadelerini kullandı.
Görmez: “Müslümanların yapması gereken en temel vazife tüm insanlığı hakikatle buluşturmak, bunun gayret ve çabası içinde olmaktır.”Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Batı’da oluşturulan olumsuz İslam imajının, islamofobinin (islamkorkusu) yerleşmesinde etkili olduğunu söyledi. İslam dünyasında yaşananların İslam imajı için iyi bir imkan sunmadığını ifade eden Başkan Görmez, Müslümanlara büyük görevler düştüğünü de sözlerine ekledi. Görmez, “Bugünün Müslümanlarının yapması gereken en temel vazife, tüm insanlığı hakikat hakkında oluşturulan imajlarla değil, hakikatin kendisiyle buluşturmaktır. Bunun gayret ve çabası içinde olmaktır.” ifadelerine yer verdi.
Uyanık: “Barış ve esenlik anlamı taşıyan İslamiyet, küresel medya aracılığıyla terör şeklinde lanse ediliyor.”
“Hakikatin Nihai Temsilcisi: Hz. Muhammed (S.A.S)” başlıklı yazısında Doç. Dr. Mevlüt Uyanık, barış ve esenlik anlamı içeren İslamiyet’in küresel medya aracılığıyla terör ve baskı olarak lanse edildiğini belirtti. Uyanık, insanlara dünya ve ahiret mutluluğu temin edecek ilkeler hakkında bir korku (islamofobi) oluşturulduğunu ifade etti. İslamofobya sarmalının aşılması için hakikatin nihaî temsilcisi Hz. Peygamber (S.A.S)’in bir sosyal model olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Uyanık, “Eğer Peygamberimizi bir ‘sosyal model’ olarak görüp içselleştirebilirsek, hayatımıza anlam katarız. Yaşanılan olumsuzluklar karşısında bir güven ve iç huzuru temin edebilir, ‘an’ı yakalayabilir, geleceğe umutla bakabiliriz.” ifadelerine yer verdi. Diyanet Aylık Dergi’nin Eylül (2013) sayısını okumak için lütfen tıklayınız...