Değerlendiren: Mustafa Çuhadar
Türkiye’de bir yandan geleneksel kitle iletişim araçlarında diğer taraftan ağ bağlantılı iletişim teknolojilerindeki dinî içerikler, hem üreticiler hem de kullanıcılar için işlevselliğini koruyor. Bu ilerleyişin elbette müspet ve menfi yönleri var. Bu bahsi diğer. Konunun akademik yönüne gelindiğinde, muteber kaynakların art arda neşri, iletişim ve din etkileşimini anlamaya önemli oranda katkı sağlıyor. Meselenin teorik ve tartışmalı boyutlarıysa kilit taşı hükmünde. Açıkçası bu noktada Mete Çamdereli, Betül Önay Doğan, Nihal Kocabay Şener, Metin Eken, Mustafa Derviş, Hasan Sarı, Yunus Ergen, İlkay Şahin, Nida Sümeyya Çetin, Yunus Ergen, Hilal Gökbayrak gibi burada tamamına yer veremediğim isimlerin çalışmaları, ayrımlı tecrübeleri, alanı zenginleştiriyor. Buna ek olarak, kuramsal ve nosyona dayalı güncel çalışmalar, yeni kilit taşlarını belirgin hale getiriyor.
Daha önce “Sanal Din” kitabını değerlendirdiğimiz Mehmet Haberli’nin yeni kitabı “Medyatikleşme ve Din” kavram, teori, tartışma yönlerini ele alması bakımından, son dönemdeki literatüre katkı sağlayan türden.
Medyatikleşme terimi, zaman zaman olumsuz bir anlam da yüklenerek fenomen olma, popüler olma gibi manalarda kullanılıyor. Ancak eserde medyatikleşme, bu dar anlamıyla değil “medyanın toplumsal açıdan giderek önem kazandığı, aynı zamanda sosyo-kültürel yaşamı daha fazla etkileyip dönüştürdüğü yönündeki genel kanaat ve deneyimin bilimsel ifadesini özetleyen bir kavram” şeklinde tanımlanıyor (sf 9). Bu tanıma bağlı olarak eserde, “medyatikleşme teorisi bağlamında din olgusu” inceleniyor. Bu noktada “Dinin Medyatikleşmesi” terimini ise yazar şu şekilde açıklıyor:
“Dinin medyatikleşmesi teorisi, medyanın dini kurumların otoriter rolünü elinden aldığı veya bu kurumlarca yerine getirilen bir kısım işlevi devralarak dini pratiklerin merkezine taşındığı iddiasını ifade etmektedir.”
Daha açık ifadesiyle dinin medyatikleşmesi, dinin ve dinî kurumların dönüşüm sürecini izah ediyor. Buna göre eser, iletişim bilimleri ile din sosyolojisi arasında bir bağ, hatta bir sentez kurma iddiasını taşıyor. İletişim bilimlerindeki etki, kullanımlar ve doyumlar ile dolayımlama yaklaşımlarının yerine “medyanın kültürel ve toplumsal rolündeki uzun vadeli yapısal makro değişimlerle ilgilenen medyatikleşme teorisi” eserin temel dayanak noktası. Buna bağlı olarak “iletişim”, “medya”, “dijital medya”, “medya ekolojisi”, “medya mantığı”, “dolayımlama”, “medyatikleşme” ve “din” kavramları, çalışmanın esas argümanlarını oluşturuyor. (sf 13-32).
Eserin birinci bölümünde yazar, medyatikleşme ile toplumsal değişim arasındaki etkileşimleri değerlendirirken Max Weber, Daniel Lerner, Harold Innis, McLuhan, Neil Postman ve Manuel Castells’in görüşlerinden faydalanıyor (sf 35-40). Buna ilaveden yazar, 1986’dan bu tarafa medyatikleşme teorisinin temsilcilerine ve görüşlerine yer veriyor. Ardından da medyatikleşmenin bir süreç olarak iki aşamadan geçtiğini belirtiyor. Birincisi, medyanın sosyal kurumlara kıyasla göreceli de olsa özerkleşmesi, bağımsızlaşması; ikincisi özerkleşen medyanın (hem konvansiyonel hem de ağ bağlantılı) aynı zamanda diğer sosyal kurumlara entegrasyonu. Ancak yazar, bu aşamaların salt medya merkezli ortaya çıkmadığını, sekülerleşme, bireyselleşme ve teknolojik gelişmelerle biçim kazandığını hatırlatıyor (sf 42-48). Medyayı anlama ve tanımlama noktasındaki genel değerlendirmelerde olduğu gibi yazar, kitle iletişim araçlarının mantığı ile sosyal medya (ağ) mantığının farklılıklarına temas ediyor. İlaveten medyatikleşme yaklaşımlarındaki “kurumsalcı” ve “sosyal yapılandırmacı” ayrımına da detaylıca eğiliyor (sf 52-71). Bu kertede medyatikleşmenin “meta süreç” olarak değerlendirilmesi, mekanizasyon, elektrifikasyon, dijitalleşme ve derin dijitalleşme aşamalarını kıyaslamaya sevk ediyor (sf 72-86).
Kitabın ikinci bölümü “Medyatikleşme ve Din” başlığı taşıyor. Bu bölümde yazar, eserin girişinde yer verdiği dolayımlama meselesini özelleştirerek “dolayımlama biçimi olarak din” kavramına örneklerle açıklık getiriyor (sf 87-90) Medyatikleşme ve din arasındaki etkileşimse - kitabın omurgasını oluşturan tema – “dinin medyatikleşmesi” kısmında tahlil ediliyor. Bu konuda ağırlık olarak Stig Hjarvard’ın görüşlerine başvuruluyor. Buna göre dinin medyatikleşmesi “medyanın din üzerinde artan zamansal, mekânsal ve sosyal nüfuzunu ve buna bağlı olarak dini değişimin medya aracılığıyla gerçekleştiğini” ifade ediyor. Peki, dinin medyatikleşme sürecinin, dinin medyayla buluştuğu bütün toplumlar için geçerli olduğu söylenebilir mi? Esere göre Hjarvard’ın görüşü istikametinde bunu söylemek mümkün değil, zira dinin medyatikleşmesi bütün toplumlarda aynı derecede tesir oluşturmayan; ağırlıklı olarak Batı toplumlarında görülen bir süreç (sf 91-96).
Dinin medyatikleşmesinde üç formun (dinî medya, din hakkında gazetecilik, banal din) belirginlik kazandığı ifade edilen (sf 96-110) ikinci bölümde bu formların ya da dönüşümün sekülerleşmeyle ilişkisi de kuruluyor. Ardından yazar, medyatikleşme ve din arasında kurulan ve çoğunlukla Batı literatürüne dayanan dinin medyatikleşmesi teorisine dönük eleştiri ve tartışmalara yer veriyor (sf 110-126)
Kitabın sonuç kısmı, şu kanaatle tamamlanıyor:
“Dinin medyatikleşmesi teorisinin şu anki haliyle din-medya ilişkisinde son nokta olmadığını, gelecekte yapılacak çalışmalara bir önsöz veya geçit işlevi göreceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bununla birlikte devam eden dijital dönüşüm kapsamında; yeni algoritmalar, meteverse, yapay zeka ve benzeri teknolojik gelişmelerin, dinin medyatikleşmesinin yönünü tayin edeceği göz önünde bulundurulmalıdır. Farklı sosyo-kültürel ve dini yapılar arasında yapılacak karşılaştırmalı medyatikleşme analizleri ise, bu sürecin değişimi hakkında önemli veriler sağlayacaktır. Sonuç itibariyle dinin medyatikleşmesinin, bireyselleşme veya sekülerleşme gibi modernite süreçlerini benzer şekilde, teknolojik ve toplumsal değişimlere bağlı olarak hız kazanacağını ya da yavaşlayabileceğini ifade etmek mümkündür.”
Kitabın Künyesi
Adı : Medyatikleşme ve Din Kavram-Teori-Tartışma
Yazar : Mehmet Haberli
Basım tarihi : 2023
Basım yeri : İstanbul
Sayfa sayısı : 155
Yayıncı : Kitâbî Yayıncılık