Gazeteci-yazar Taha Kılınç, İHH Bayrampaşa temsilciliğinde yaptığı “Haber ve Biz” konulu konuşmada Müslümanların medya imtihanını anlattı. dusuncemektebi.com’da yayınlanan habere göre gazeteci-yazar Kılınç, televizyon haberleri, internet ve sosyal medya konusunda Müslümanların nasıl bir sorumluluğa sahip olduğu üzerinde durdu. Kılınç’ın konuşmasından bazı notlar şöyle:
“Sabah namazını bile kılmadan telefona uzanıyoruz”
“Sosyal medyasıyla, yazılı ve görsel medyasıyla bir fikir bombardımanı altındayız. Laf aramızda sabah uyandığımızda namazımızı bile kılmadan elimizle telefona uzanıyoruz. Sonra bakıyoruz ne olmuş ne paylaşılmış. Avrupa’dan Arap coğrafyasına kadar birçok haberle karşılaşıyoruz. Yabancı dil bilmiyorsak veya yabancı dil biliyoruz ama haberin kaynağı bildiğimiz dilde değil ise doğru nedir yanlış nedir, haberin doğruluğu nasıl ortaya çıkarılır... Bu konuşmanın amacı olan soru da burada ortaya çıkıyor: Bütün bu karmaşada biz yolumuzu nasıl bulacağız? Bugüne kadar belli başlı medya organları bulunmaktaydı ve bunların Müslümanlara yönelik tavrı belliydi. Biz bunların karşısında diyorduk ki söylediklerinin yüzde doksanı yalandı ve çoğu zaman da dediğimiz tutuyordu.”
“Yanlışları bilinçli olmasa da Müslümanların da yaptığını görüyoruz”
“Bugün sosyal medya aracılığıyla haberlerin cebimize kadar girmesiyle bahsettiğimiz yanlışları bilinçli olmasa da Müslümanların da yaptığını görmekteyiz. Adam Müslüman gazeteci, televizyoncu, kendi yayın organı var; ama bakıyorsunuz her şeyi sakınmadan yayıyor. Siz diyorsunuz ki gazeteci abi paylaşıyorsa vardır bir bildiği. Ne yapıyorsunuz bu kez siz de başlıyorsunuz favlamaya ya da paylaşmaya işte siz de bu şekilde işe alet olmaya başlıyorsunuz.”
“Allah, sosyal medyada paylaştığımız bilgilerin doğruluğunu bize soracaktır”
Allah bize ''Facebook veya Twitter’da filanca haberi paylaştın bu bilgi doğru muydu, kaynağı neydi?'' diye soracaktır. Eğer o bilgi doğru değilse o bilgi yalan içeriyorsa bunun verilecek bir hesabı olduğunu ne yazık ki unutuyoruz.
“Medyanın bütün boyutlarını bilmek ve öğrenmek zorundayız”
“İnsanın aklına şu soru geliyor, sıradan bir vatandaş olarak ben bütün bunlardan nasıl sıyrılacağım? Tavsiyem şudur ki bir defa biz meselenin bütün boyutlarını bilmek ve öğrenmek zorundayız. Olayın parçaların menzilimizin dışında kalması söz konusu olabilmektedir. Okuduğumuz yazar veya izlediği TV kanalına teslim olmamalıyız. Gazeteciler genellikle farklı kaynaklara ulaşabilen, eğitimli, toplumun çok üzerinde donanımlı kişiler olarak görmekteyiz. Bu medyacılığın topluma empoze ediliş biçiminden de kaynaklanmaktadır.
"Biz Müslümanlar olarak her şeyden önce imanımızı korumakla mükellefiz. İmanı kalpte tutmak kor ateşi elde tutmaktan zor olduğu bir dönemde kendimizi ciddi şekilde bu haber kirliliğinden korumamız gerekmektedir."
Haberin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.