Günümüz gençliğinin vaktinin büyük bir kısmını sosyal medyada geçirdiği aşikâr… Gençlerin arkadaşlık kurma, yeni ortamlar keşfetme gibi arzularına cevap veren sosyal medya, ne yazık ki günümüzün en önemli cazibe merkezleri haline geldi.
Toplumun büyük bir çoğunluğu mübarek günlerde ve bayramlarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla dini vecibelerini yerini getirdiğini düşünüp küçük ölçekli paylaşımlarla mikro bir İslami görüntü oluşturmakta. Sosyal medyada o kadar çok sosyal ortam paylaşımı yapılıyor ki artık gençleri şahsi hesaplarında yapacakları İslami paylaşımlarda, “Acaba dışlanır mıyım?” korkusu sarıyor.
Kibrin, riyanın bataklığına bürünen sosyal medya, zamanla gençler için de ahlaki bir bataklığa dönüşecek ve medyada oluşan bilgi kirliliğinden “Asım’ın nesli” de olumsuz etkilenecek.
Bu yüzden yeni yapılan çalışmaların, günümüzün büyük silahı olan sosyal medyayı da kapsayacak şekilde yapılması ve bu gidişin önlenmesi gerekmektedir. Sosyal medyayı nazari Müslümanlık için kullanmak, insani ve ahlaki bir değer değildir.
Sosyal medya elbette kişinin özel paylaşımlarını yapacağı, düşüncelerini aktaracağı bir mecradır. Ancak bu paylaşımların ahlaki kurallara göre yapılması ve ‘’benim anlayışımda olmayan yazmasın’’ algısının terk edilmesi gerekir. Kişinin kendi ideolojisini benimsetmeye yönelik ya da provokasyona sebep olacak paylaşımlarda bulunmaması, toplumun faydasına bir davranıştır.
Gençliğin sosyal medya üzerindeki etkisi zamanın ruhuna uygun biçimde olumlu ve olumsuz birçok özelliğinin yanında, sadece bireylerin sosyal mekânlar inşa ederek var oluş pratikleri gerçekleştirdikleri bir mecra değil, çok daha karmaşık bir dünyanın şifrelerini de bünyesinde barındırır.
Necip Fazıl’ın, Mehmet Akif’in, Necmettin Erbakan’ın ve Recep Tayyip Erdoğan’ın hayal ettiği gençlik, şu an büyük çoğunluğu itibariyle bu hedeflerden uzak, sosyal medya mecralarında nefsi tatmin peşinde vakit harcamakta.
2053-2071 hedeflerinin konuşulduğu ülkemizde gençlerin sorumluluk alma, duruş sergileme reaksiyonunu 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde net bir şekilde gördük. Tankların önüne kendine atan bu gençliğin, milli gençlik şuuru ile daha fazla sorumluluk alma ve donanımını güçlendirme çalışmalarına devam edip sosyal medyadaki “kolektif gençlik”in karşısında durmalıdır.
Gençliğin birlik içinde milli ve manevi duygulara sahip çıkarak mücadele etmesi, ülkemizin içinden geçmekte olduğu şu dönemlerde çok daha önemli.
İnanıyoruz ki, küllerinden doğan bu ülkenin, köklerine güç veren gençliği miraslarına sahip çıkacak ve bunun için mücadele edecektir. İnanıyoruz ki, Fatih’in ecdadı emanete sahip çıkacak ve vakur duruşunu bozmayacaktır.
İnanıyoruz ki, İslam’ın sancaktarlığını yapan bu ülkenin gençliği, gerek gerçek hayatta gerekse sosyal medyada kendisine ve değerlerine karşı yapılan saldırılara fırsat vermeyecektir. Unutma! Sen yeter ki ebabil olmayı göze al! Her şeye gücü yeten yüce Allah, sana çok ordular yıktıracak, seni nice fetihlere müyesser kılacaktır.
Toplumun büyük bir çoğunluğu mübarek günlerde ve bayramlarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla dini vecibelerini yerini getirdiğini düşünüp küçük ölçekli paylaşımlarla mikro bir İslami görüntü oluşturmakta. Sosyal medyada o kadar çok sosyal ortam paylaşımı yapılıyor ki artık gençleri şahsi hesaplarında yapacakları İslami paylaşımlarda, “Acaba dışlanır mıyım?” korkusu sarıyor.
Kibrin, riyanın bataklığına bürünen sosyal medya, zamanla gençler için de ahlaki bir bataklığa dönüşecek ve medyada oluşan bilgi kirliliğinden “Asım’ın nesli” de olumsuz etkilenecek.
Bu yüzden yeni yapılan çalışmaların, günümüzün büyük silahı olan sosyal medyayı da kapsayacak şekilde yapılması ve bu gidişin önlenmesi gerekmektedir. Sosyal medyayı nazari Müslümanlık için kullanmak, insani ve ahlaki bir değer değildir.
Sosyal medya elbette kişinin özel paylaşımlarını yapacağı, düşüncelerini aktaracağı bir mecradır. Ancak bu paylaşımların ahlaki kurallara göre yapılması ve ‘’benim anlayışımda olmayan yazmasın’’ algısının terk edilmesi gerekir. Kişinin kendi ideolojisini benimsetmeye yönelik ya da provokasyona sebep olacak paylaşımlarda bulunmaması, toplumun faydasına bir davranıştır.
Gençliğin sosyal medya üzerindeki etkisi zamanın ruhuna uygun biçimde olumlu ve olumsuz birçok özelliğinin yanında, sadece bireylerin sosyal mekânlar inşa ederek var oluş pratikleri gerçekleştirdikleri bir mecra değil, çok daha karmaşık bir dünyanın şifrelerini de bünyesinde barındırır.
Necip Fazıl’ın, Mehmet Akif’in, Necmettin Erbakan’ın ve Recep Tayyip Erdoğan’ın hayal ettiği gençlik, şu an büyük çoğunluğu itibariyle bu hedeflerden uzak, sosyal medya mecralarında nefsi tatmin peşinde vakit harcamakta.
2053-2071 hedeflerinin konuşulduğu ülkemizde gençlerin sorumluluk alma, duruş sergileme reaksiyonunu 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde net bir şekilde gördük. Tankların önüne kendine atan bu gençliğin, milli gençlik şuuru ile daha fazla sorumluluk alma ve donanımını güçlendirme çalışmalarına devam edip sosyal medyadaki “kolektif gençlik”in karşısında durmalıdır.
Gençliğin birlik içinde milli ve manevi duygulara sahip çıkarak mücadele etmesi, ülkemizin içinden geçmekte olduğu şu dönemlerde çok daha önemli.
İnanıyoruz ki, küllerinden doğan bu ülkenin, köklerine güç veren gençliği miraslarına sahip çıkacak ve bunun için mücadele edecektir. İnanıyoruz ki, Fatih’in ecdadı emanete sahip çıkacak ve vakur duruşunu bozmayacaktır.
İnanıyoruz ki, İslam’ın sancaktarlığını yapan bu ülkenin gençliği, gerek gerçek hayatta gerekse sosyal medyada kendisine ve değerlerine karşı yapılan saldırılara fırsat vermeyecektir. Unutma! Sen yeter ki ebabil olmayı göze al! Her şeye gücü yeten yüce Allah, sana çok ordular yıktıracak, seni nice fetihlere müyesser kılacaktır.