Ortaya çıktığı 1890’lı yıllardan itibaren önemli bir kitle iletişim aracı olan sinema, oluşturduğu çok boyutlu dil ve özgün anlatı biçimi ile insanları ve toplumu derinden etkiliyor. Sinemanın etkileri, farklı yönleriyle akademik araştırmalara da konu oluyor. sinema ve din ilişkisini ele alan son çalışmalardan biri de bilal yorulmaz ve tuğba sarımsakçı akar imzasını taşıyor.
Sinemada önemli bir seyirci kitlesine ulaşan Cem Yılmaz filmlerini din ve değerler açısından inceleyen Yorulmaz ve Akar, önemli tespitlerde bulundu.
“Cem Yılmaz Filmlerinin Din ve Değerler Açısından İncelenmesi” başlıklı makalede senaryosunu Cem Yılmaz’ın yazdığı 10 film arasından en çok izlenen G.O.R.A, A.R.O.G ve Arif V 216 filmleri ele alındı.
Sinema salonlarında gösterime giren filmlere yönelik ilginin azalmasına karşılık yeni mecralar sebebiyle filmlerin eskisinden daha geniş kitlelere ulaştığına dikkat çekilen makalede, sinemada kullanılan dil ve davranışların olumlu/olumsuz önemli etkiler bırakabildiği, özellikle komedi filmlerinin, mesajlarını didaktik bir dil kullanmadan eğlenceli bir üslupla verdiği için insanlar üzerinde daha etkili olabileceği ifade ediliyor.
Komedi Filmleri ve İletiler
Araştırma kapsamında üç filmde yer alan inanç, ibadet, din, değerler, şiddet ve kötü alışkanlıklar ile ilgili iletileri inceleyen Yorulmaz ve Akar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Araştırma sonucunda, dinle ilgili iletilere filmlerde çok az yer verildiği, din ile ilgili sözel iletilerin günlük konuşma dilinin bir parçası olarak kullanıldığı ve bu kullanımların genel olarak dindar kişilik temsiline ilişkin olmadığı; toplum değerlerine aykırı olabilecek cinsellik imalarına sıklıkla yer verildiği ve eşcinselliğin sıradanlaştırıldığı; şiddetin, küfrün ve hakaretin meşrulaştırıldığı görülmüş, dolayısı ile insanları güldürmek amacıyla çekilen söz konusu filmlerin toplum üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabileceği öngörülmüştür. Ancak bununla birlikte, dini değerlerin komedi unsuru olarak kullanılmaması, eski yerli komedi filmlerinden aşina olduğumuz olumsuz dindar tipolojisine yer verilmemesi, yardımlaşma, kardeşlik ve dostluk gibi değerlerin yüceltilmesi bu filmlerin öne çıkan olumlu yönlerindendir.”
“İnsanlar stresten kaçmak için komedi filmlerine yöneliyor”
Yerli filmlerin gişede yeterli bir ilgiyle karşılaşmaması sonucunda yapımcıların komedi filmlerine yöneldiğini söyleyen Yorulmaz ve Akar, son yirmi yılda en fazla izlenen 15 filmin 10’unun komedi filmi olduğunu ifade ederek, “Komedi türündeki filmler, sinemanın icadı ile birlikte ortaya çıkmış ve sessiz sinema döneminden itibaren seyirciler tarafından büyük rağbet görmüşlerdir. İnsanlar genellikle, günün stresli koşullarından uzaklaşmak ve kendilerini daha iyi hissedebilmek adına komedi türündeki filmleri tercih etmişlerdir” değerlendirmesinde bulundu.
Makalenin sonuç kısmında da şu değerlendirmelere yer verildi:
“İncelenen filmlerde inançla ilgili iletilere nadiren yer verildiği görülmektedir. Allah inancı, G.O.R.A.’da samimi bir şekilde besmele çekilmesi ve dua edilmesi şeklinde yer almaktadır. A.R.O.G. filminde evrim teorisi Arif’in ağzından sorgulanmış ve filmin sonunda Arif, evrim teorisini reddeden bir noktaya gelmiştir. Peygamber, melek ve kader inançlarına ilişkin iletiler ima ile birkaç sahnede bulunmaktadır. Ancak fal bakma, nazar boncuğu, kâhinlik ve büyü gibi batıl inançlar daha çok yer bulmuştur. Ayrıca, söz konusu filmlerde ibadet ile ilgili iletilere ima ile dahi olsa yer verilmemiştir.”
“Yalan, filmlerde normalleştirilmektedir”
“Arif filmlerde, üçkâğıtçı bir karakter olsa da, arkadaşlarına karşı yardımsever, kardeşlik ve dostluk hasletleri olan bir kişidir. Filmlerde, yardımlaşma, sevgi ve kardeşlik gibi değerler ile ilgili olumlu iletiler birkaç istisnai söylem dışında yüceltilmekte, komedi malzemesi olarak kullanılmak adına yerilmemektedir. Ancak Arif V 216 filmindeki dikkat çekici bir husus da, Arif’in “kardeşim” olarak nitelendirdiği 216’ya karşı sürekli küçümseyici bir tavır takınması ve sevgiyi aramak için Dünya’ya gelen 216’nın zamanla -filmin bir kısmında- kötü bir karaktere dönüşmesidir. Diğer yandan A.R.O.G. filminin kötü karakteri Karga ile Arif V 216 filminin kötü karakteri Besim, kendilerine karşı gösterilen sevgi ve şefkat neticesinde filmlerin sonunda yaptıklarından pişman olmaktadırlar. Bu bağlamda, filmlerde iyi karakterler kötüye, kötü karakterler de iyi bir karaktere dönüşebilmekte, izleyiciye mutlak iyi veya mutlak kötü olmadığı mesajı verilmektedir.
Yalan, filmlerde çok basit bir şekilde kullanılmakta ve normalleştirilmekte; iyi veya kötü karakter olmasına bakılmaksızın bütün karakterler yalan söyleyebilmektedir. Her üç filmde de baş karakter olan Arif, yalancı ve sahtekâr kişiliğiyle ön plana çıkmaktadır. Arif aynı zamanda filmin iyi karakteridir. Bu bağlamda, Arif’in yalancı ve sahtekâr kişiliği seyirciye hoş gösterilmekte, Arif olumsuz ahlaki özellikleriyle seyirciye model olmaktadır.”
“Genç seyirciler karakterlerin davranışlarını model alıyor”
“Filmlerde karşımıza çıkan en problemli konuların başında cinsellik ile ilgili iletiler gelmektedir. Cinsel ilişki açıkça gösterilmese de sözel ve görsel olarak cinsellik imaları yer almaktadır. Her üç filmde de kadınlar dekolteli, mini etekli ve göbek bölgeleri açık kıyafetler giymektedirler. Cinsel içerikli sözler, günlük yaşamın bir parçası olarak kullanılmaktadır. Eşcinsel davranışlar ise genelde kötü karakterler tarafından sergilenmekte ve komedi malzemesi yapılmaktadır. Buna rağmen yine de filmlerin eşcinselliğin normalleştirilmesi bağlamında bir rol üstlendikleri de iddia edilebilir. Maymunla cinsel ilişkiye girilmesi eylemine ima yoluyla yer verilmesi ise, cinsellik iletilerinde karşımıza çıkan en problemli durumdur. Benzer şekilde filmlerde psikolojik ve fiziksel şiddet unsurlarına da yoğun bir şekilde yer verilmektedir. Özelikle psikolojik şiddet unsurları sık bir şekilde karşımıza çıkmakta ve bunlar genellikle filmin kahramanı Arif karakteri tarafından sergilenmektedir.
Şiddetin yanı sıra alkol, sigara ve bahis gibi kötü alışkanlıklar da genellikle Arif karakteri tarafından modellenmekte ve teşvik edilmektedir. Seyircinin en çok özdeşim kurduğu karakterin filmin kahramanı olduğu düşünüldüğünde Arif karakterinin şiddete sık sık başvurması, kötü alışkanlıklar sergilemesi ve olumsuz davranışlarda bulunması önemli bir problemdir. Özellikle genç seyirciler özdeşim kurdukları karakterlerin davranışlarını model almaktadırlar.”
Makalenin tamamının kaynağından okumak için lütfen tıklayınız.
Haber: Miraç Yinanç
Editör: İshak Özen
Sinemada önemli bir seyirci kitlesine ulaşan Cem Yılmaz filmlerini din ve değerler açısından inceleyen Yorulmaz ve Akar, önemli tespitlerde bulundu.
“Cem Yılmaz Filmlerinin Din ve Değerler Açısından İncelenmesi” başlıklı makalede senaryosunu Cem Yılmaz’ın yazdığı 10 film arasından en çok izlenen G.O.R.A, A.R.O.G ve Arif V 216 filmleri ele alındı.
Sinema salonlarında gösterime giren filmlere yönelik ilginin azalmasına karşılık yeni mecralar sebebiyle filmlerin eskisinden daha geniş kitlelere ulaştığına dikkat çekilen makalede, sinemada kullanılan dil ve davranışların olumlu/olumsuz önemli etkiler bırakabildiği, özellikle komedi filmlerinin, mesajlarını didaktik bir dil kullanmadan eğlenceli bir üslupla verdiği için insanlar üzerinde daha etkili olabileceği ifade ediliyor.
Komedi Filmleri ve İletiler
Araştırma kapsamında üç filmde yer alan inanç, ibadet, din, değerler, şiddet ve kötü alışkanlıklar ile ilgili iletileri inceleyen Yorulmaz ve Akar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Araştırma sonucunda, dinle ilgili iletilere filmlerde çok az yer verildiği, din ile ilgili sözel iletilerin günlük konuşma dilinin bir parçası olarak kullanıldığı ve bu kullanımların genel olarak dindar kişilik temsiline ilişkin olmadığı; toplum değerlerine aykırı olabilecek cinsellik imalarına sıklıkla yer verildiği ve eşcinselliğin sıradanlaştırıldığı; şiddetin, küfrün ve hakaretin meşrulaştırıldığı görülmüş, dolayısı ile insanları güldürmek amacıyla çekilen söz konusu filmlerin toplum üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabileceği öngörülmüştür. Ancak bununla birlikte, dini değerlerin komedi unsuru olarak kullanılmaması, eski yerli komedi filmlerinden aşina olduğumuz olumsuz dindar tipolojisine yer verilmemesi, yardımlaşma, kardeşlik ve dostluk gibi değerlerin yüceltilmesi bu filmlerin öne çıkan olumlu yönlerindendir.”
“İnsanlar stresten kaçmak için komedi filmlerine yöneliyor”
Yerli filmlerin gişede yeterli bir ilgiyle karşılaşmaması sonucunda yapımcıların komedi filmlerine yöneldiğini söyleyen Yorulmaz ve Akar, son yirmi yılda en fazla izlenen 15 filmin 10’unun komedi filmi olduğunu ifade ederek, “Komedi türündeki filmler, sinemanın icadı ile birlikte ortaya çıkmış ve sessiz sinema döneminden itibaren seyirciler tarafından büyük rağbet görmüşlerdir. İnsanlar genellikle, günün stresli koşullarından uzaklaşmak ve kendilerini daha iyi hissedebilmek adına komedi türündeki filmleri tercih etmişlerdir” değerlendirmesinde bulundu.
Makalenin sonuç kısmında da şu değerlendirmelere yer verildi:
“İncelenen filmlerde inançla ilgili iletilere nadiren yer verildiği görülmektedir. Allah inancı, G.O.R.A.’da samimi bir şekilde besmele çekilmesi ve dua edilmesi şeklinde yer almaktadır. A.R.O.G. filminde evrim teorisi Arif’in ağzından sorgulanmış ve filmin sonunda Arif, evrim teorisini reddeden bir noktaya gelmiştir. Peygamber, melek ve kader inançlarına ilişkin iletiler ima ile birkaç sahnede bulunmaktadır. Ancak fal bakma, nazar boncuğu, kâhinlik ve büyü gibi batıl inançlar daha çok yer bulmuştur. Ayrıca, söz konusu filmlerde ibadet ile ilgili iletilere ima ile dahi olsa yer verilmemiştir.”
“Yalan, filmlerde normalleştirilmektedir”
“Arif filmlerde, üçkâğıtçı bir karakter olsa da, arkadaşlarına karşı yardımsever, kardeşlik ve dostluk hasletleri olan bir kişidir. Filmlerde, yardımlaşma, sevgi ve kardeşlik gibi değerler ile ilgili olumlu iletiler birkaç istisnai söylem dışında yüceltilmekte, komedi malzemesi olarak kullanılmak adına yerilmemektedir. Ancak Arif V 216 filmindeki dikkat çekici bir husus da, Arif’in “kardeşim” olarak nitelendirdiği 216’ya karşı sürekli küçümseyici bir tavır takınması ve sevgiyi aramak için Dünya’ya gelen 216’nın zamanla -filmin bir kısmında- kötü bir karaktere dönüşmesidir. Diğer yandan A.R.O.G. filminin kötü karakteri Karga ile Arif V 216 filminin kötü karakteri Besim, kendilerine karşı gösterilen sevgi ve şefkat neticesinde filmlerin sonunda yaptıklarından pişman olmaktadırlar. Bu bağlamda, filmlerde iyi karakterler kötüye, kötü karakterler de iyi bir karaktere dönüşebilmekte, izleyiciye mutlak iyi veya mutlak kötü olmadığı mesajı verilmektedir.
Yalan, filmlerde çok basit bir şekilde kullanılmakta ve normalleştirilmekte; iyi veya kötü karakter olmasına bakılmaksızın bütün karakterler yalan söyleyebilmektedir. Her üç filmde de baş karakter olan Arif, yalancı ve sahtekâr kişiliğiyle ön plana çıkmaktadır. Arif aynı zamanda filmin iyi karakteridir. Bu bağlamda, Arif’in yalancı ve sahtekâr kişiliği seyirciye hoş gösterilmekte, Arif olumsuz ahlaki özellikleriyle seyirciye model olmaktadır.”
“Genç seyirciler karakterlerin davranışlarını model alıyor”
“Filmlerde karşımıza çıkan en problemli konuların başında cinsellik ile ilgili iletiler gelmektedir. Cinsel ilişki açıkça gösterilmese de sözel ve görsel olarak cinsellik imaları yer almaktadır. Her üç filmde de kadınlar dekolteli, mini etekli ve göbek bölgeleri açık kıyafetler giymektedirler. Cinsel içerikli sözler, günlük yaşamın bir parçası olarak kullanılmaktadır. Eşcinsel davranışlar ise genelde kötü karakterler tarafından sergilenmekte ve komedi malzemesi yapılmaktadır. Buna rağmen yine de filmlerin eşcinselliğin normalleştirilmesi bağlamında bir rol üstlendikleri de iddia edilebilir. Maymunla cinsel ilişkiye girilmesi eylemine ima yoluyla yer verilmesi ise, cinsellik iletilerinde karşımıza çıkan en problemli durumdur. Benzer şekilde filmlerde psikolojik ve fiziksel şiddet unsurlarına da yoğun bir şekilde yer verilmektedir. Özelikle psikolojik şiddet unsurları sık bir şekilde karşımıza çıkmakta ve bunlar genellikle filmin kahramanı Arif karakteri tarafından sergilenmektedir.
Şiddetin yanı sıra alkol, sigara ve bahis gibi kötü alışkanlıklar da genellikle Arif karakteri tarafından modellenmekte ve teşvik edilmektedir. Seyircinin en çok özdeşim kurduğu karakterin filmin kahramanı olduğu düşünüldüğünde Arif karakterinin şiddete sık sık başvurması, kötü alışkanlıklar sergilemesi ve olumsuz davranışlarda bulunması önemli bir problemdir. Özellikle genç seyirciler özdeşim kurdukları karakterlerin davranışlarını model almaktadırlar.”
Makalenin tamamının kaynağından okumak için lütfen tıklayınız.
Haber: Miraç Yinanç
Editör: İshak Özen
Arif denilen kişi aslında sinemadaki izleyicidir. Herkes perdede kendinden birşey bulduğu için o filmi izler.