Mehmet Yaşar, dini referanslı radyoların pozitif sonuçlar doğurduğunu ve sahih bilgiye ulaşmak için bir araç, tebliğ ve irşatta bir yöntem olabileceğini söyledi. Dini içerikli radyoların dinlenme oranlarının düşük olduğunu hatırlattığımızda ise Yaşar “Doğruyu doğru olarak ortaya koymak, sözümüzü kavl-i leyyin ile söylemek ve doğru ifade etmekle mükellefiz. Eğer bu noktada doğru olanı yapabiliyorsak, dinlenme oranları bizim önceliğimiz olmamalı” değerlendirmesinde bulundu.
Yaşar, dini referansa sahip radyoların en büyük sorunlarından birinin reklam olduğunu da sözlerine ekledi. Reklam seçiciliği ve reklam ajanslarının dini temalı radyolara yaklaşımı bağlamında önemli tespitlerini ve dini referanslı radyoculuk hakkındaki görüşlerini islamvemedya.com ile paylaştı.
Dini içerikli radyo programları dindarlığımızı nasıl etkiliyor?
Biz doğru sözü, doğru yerde ve doğru şekilde ifade edebildik mi diye sormalıyız her daim kendimize. Eğer kavl-i leyyin ile sözümüzü söyleyebiliyorsak muhatabımıza dokunabilme ve ulaşabilme imkânını yakalayabiliriz. Böylesi bir dokunuşun pozitif sonuçlar doğurduğunu, bu işin içinde 15 yılını geçirmiş biri olarak fazlasıyla gördüğümü söyleyebilirim.
Sahih dini bilgiye ulaşmada, dini temalı radyolar bir araç olabilir mi?
Radyo bir iletişim aracıdır. Bilgiye ulaşabilmek adına bir yoldur. İşin ehli, konusunda gerekli yeterliliğe sahip kişiler bu iletişim aracı ile bilgisini toplumla paylaşabilir. Kurumlar yayınlarında ehliyet sahibi insanlardan istifade etme yolunu tercih ederlerse sahih bilgiye ulaşmada güzel bir hizmette bulunmuş olurlar.
Dini referanslı radyolar bir tebliğ ve irşat yöntemi olarak kullanılabilir mi?
Günümüzün önemli iletişim araçlarından biri olan radyo gibi platformları hangi amaca uygun kullanırsanız ona yönelik sonuç almanız mümkündür. Bunun örnekleri meydandadır. Radyolar bir tebliğ aracı olarak elbette kullanılabilir. Önemli olan nasıl kullanacağımızı bilmemiz.
Türkiye’de 30’dan fazla dini temalı radyo bulunuyor. Bu çeşitliliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özünde çeşitlilik güzeldir. Bir çiçekli bahçe yerine, bin bir çiçekli bahçe hem göze, hem kulağa, hem burnumuza daha hoş gelir. Bu radyo yayınları içinde böyledir. Bu dertlerle yayın yapan radyolar adeta bir çiçek bahçesi gibidir. Her birinden ayrı kokular ve sesler duymak, renkler görmek güzeldir. Bahçedeki her bir çiçek bir birine rekâbet değil, refâkat eder. Bu yüzden ben sayılarının daha çok olmasından yanayım.
Bununla birlikte dini radyoların dinlenme oranları % 25 civarında. Bu, başarısızlık mıdır?
Bu sonucu, dini içerikli yayın yapan radyo sayısının ötesinde, başarı veya başarısızlık noktasının dışında düşünmek gerekir. Öncelikle söze kıymet veren yayın kuruluşları olarak, doğruyu doğru olarak ortaya koymak, sözümüzü kavl-i leyyin ile söylemek ve doğru ifade etmekle mükellefiz. Eğer bu noktada doğru olanı yapabiliyorsak, dinlenme oranları bizim önceliğimiz olmamalı diye düşünüyorum. Bununla birlikte, bizler daha çok dinleyiciye ulaşmak adına neler yapılması gerektiğini değerlerimiz çerçevesinde düşünmeli ve çağın diline göre konuşmalıyız.
RTÜK tarafından son yapılan araştırmaya göre, vatandaşların % 49.7’si radyo dinleme amacını müzik, % 17.7’si’de haberleri dinlemek olarak bildirmiş. Görülen o ki, eğlenceye veya boş vakit geçirmeye yönelik dinleme ön planda yer alıyor. Dini radyolar, “eğlence” veya “boş vakit geçirme” ihtiyacını karşılıyor mu? Böyle bir amaçla dini yayın yapılabilir mi?
Türkiye’de 1000 küsûr radyo istasyonu bulunmakta ve bunların büyük bir çoğunluğu müzik yayını yapmaktadır. ‘Radyo bir müzik kutusudur’ yaklaşımı radyoculuk sektöründe hep tartışıla gelmiş bir konudur. Geçmiş yılların şartları içinde müziğe ulaşmanın zorluğu, müziği radyoların en önemli parçası haline getirdi ve bu durum sanki radyoların aslî görevi müzik yayınlamakmış gibi bir kanâate dönüştü. Sonrasında da radyoculuk deyince akla hep müzik geldi. Halbuki bizim gibi kadim bir medeniyetin devamı olan milletler için ‘söz’ daha kıymetlidir. Dolayısıyla bizim söze daha fazla kıymet vermemiz ve sözü güzel söylememiz gerekmektedir. Bununla birlikte müziğin ‘doğru söze’ eşlik edip, manaya kuvvet vereceğini de unutmamak gerekiyor elbette. Dini referansları ön planda tutan radyoların pek çoğu ise ‘eğlence’ ve ‘boş vakit geçirme’ mevzusunu doğru değerlendiremiyor maalesef. Bu meselelere yaklaşım konusunda meşru daire de kalma ve kalite konusunda zaaflar söz konusu. Fakat bunlarla birlikte ‘helal daire keyfe kâfidir’ düstürunca meşru daire içinde vakti kıymetli hale getirebilecek işler yapmamız bence gerekli.
Bu bağlamda, ilahiler hakkında neler söylemek istersiniz?
Ne yazık ki kadim ilahilerimizin üzerine günümüzde hâlâ yeni eserler koyamadık. İstisnalar olmakla birlikte maalesef yeni sanatkârlar yetiştiremedik. Bu alanda faaliyet gösteren arkadaşlarımız ne yazık ki taklit ve düşük kaliteli işlerin ötesine geçemedi. Bununla birlikte işini kaliteli bir şekilde yapmaya çalışan ve elindeki imkânlarla güzel işler yapan sanatçı dostlarımızı ise tebrik ediyor ve desteklemeye çalışıyoruz.
Gelelim, yayıncılığın yumuşak karnı reklamcılığa. 'Dini radyolar' reklam sorunu yaşıyor mu?
Radyoların ana gelir kaynağı reklamlardır. Dinî ve insanî hassasiyet içinde olmayan kurumlar reklam konusunda her hangi bir sıkıntı yaşamamaktadır. Her türlü reklama yer verebilmeleri, reklam dağılımında bu tür radyoların öncelenmesi, onları maddi olarak rahatlatan bir durum ortaya çıkarıyor. Ama dinî temalı radyolar için reklam konusu gerçekten de en sıkıntılı alandır.
Bununla birlikte bazı reklam ajansları dini içerikli yayın yapan radyoları reklam dağılımında ya hiç görmüyor ya da son sıralara koyarak yok sayıyor ki bu da sıkıntının diğer boyutunu oluşturuyor. Yayıncılığında dini referanslara ve hassasiyetlere yer veren bizim gibi radyolar ve yayın kuruluşları maalesef yıllardır reklam sıkıntıları yaşıyoruz.
Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, reklam ajansları dinî temalı radyoları reklam yayın anlamında yok sayıyor ve dinleyicisini hedef kitle içinde görmüyor. Bunu radyo dinleyicileri dinledikleri radyoların reklam kuşaklarında rahatlıkla fark edebilir. Ayrıca reklam veren firmalar bu konuda ajansların tercihlerine her hangi bir müdahale de bulunmayarak garip bir tutumda göstermiş oluyorlar. Hatta bazı yeni firmalar ilk piyasa çıktıklarında özellikle bu tarz yayın yapan yayın organlarında reklam yayınlatıyor. Sonra belli bir ticari başarıya ulaşınca reklam kaynaklarını daha farklı yayın yapan mecralara kaydırıyorlar. Bunun onlarca örneğini şahit olduğumuzu söyleyebilirim.
Dini radyoların, reklamda seçici olma ihtimali var mı? Seçici olunmalı mı?
Yukarıda bahsettiğimiz durumların da etkisiyle birçok yayın kuruluşu maalesef reklam konusunda seçici olamıyor. ‘Sana özel reklam hazırlamak zorunda mıyım?’ tavrı ne yazık ki sık rastlanılan bir tavır ve bu tavra karşı maddi imkanları kısıtlı yayın organları bir duruş sergileyemiyor. Yani reklam ajansları ve bazı reklam veren firmalar maalesef hassasiyeti olan kurumların dinleyici ve izleyicinin değerlerine saygı konusunda çok fazla hassasiyet göstermiyor. Bu nedenle bir çok reklam filmi, yayıncılar için bazı zorluklar içeriyor. Fakat bütün bunlara rağmen ‘Bizim Radyo’ olarak reklam muhteviyatı konusunda yayın ilkelerimize ve dini hassasiyetlerimize uymayan reklamları yayınlamıyoruz.
Eklemek istediğimiz başka bir husus var mı? ‘İslam ve Medya’ konusunda böylesi hasbiyâne çalışmalarınızdan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Çalışmalarınızın hayırlı sonuçlar doğurmasını dilerim.
Yaşar, dini referansa sahip radyoların en büyük sorunlarından birinin reklam olduğunu da sözlerine ekledi. Reklam seçiciliği ve reklam ajanslarının dini temalı radyolara yaklaşımı bağlamında önemli tespitlerini ve dini referanslı radyoculuk hakkındaki görüşlerini islamvemedya.com ile paylaştı.
Dini içerikli radyo programları dindarlığımızı nasıl etkiliyor?
Biz doğru sözü, doğru yerde ve doğru şekilde ifade edebildik mi diye sormalıyız her daim kendimize. Eğer kavl-i leyyin ile sözümüzü söyleyebiliyorsak muhatabımıza dokunabilme ve ulaşabilme imkânını yakalayabiliriz. Böylesi bir dokunuşun pozitif sonuçlar doğurduğunu, bu işin içinde 15 yılını geçirmiş biri olarak fazlasıyla gördüğümü söyleyebilirim.
Sahih dini bilgiye ulaşmada, dini temalı radyolar bir araç olabilir mi?
Radyo bir iletişim aracıdır. Bilgiye ulaşabilmek adına bir yoldur. İşin ehli, konusunda gerekli yeterliliğe sahip kişiler bu iletişim aracı ile bilgisini toplumla paylaşabilir. Kurumlar yayınlarında ehliyet sahibi insanlardan istifade etme yolunu tercih ederlerse sahih bilgiye ulaşmada güzel bir hizmette bulunmuş olurlar.
Dini referanslı radyolar bir tebliğ ve irşat yöntemi olarak kullanılabilir mi?
Günümüzün önemli iletişim araçlarından biri olan radyo gibi platformları hangi amaca uygun kullanırsanız ona yönelik sonuç almanız mümkündür. Bunun örnekleri meydandadır. Radyolar bir tebliğ aracı olarak elbette kullanılabilir. Önemli olan nasıl kullanacağımızı bilmemiz.
Türkiye’de 30’dan fazla dini temalı radyo bulunuyor. Bu çeşitliliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özünde çeşitlilik güzeldir. Bir çiçekli bahçe yerine, bin bir çiçekli bahçe hem göze, hem kulağa, hem burnumuza daha hoş gelir. Bu radyo yayınları içinde böyledir. Bu dertlerle yayın yapan radyolar adeta bir çiçek bahçesi gibidir. Her birinden ayrı kokular ve sesler duymak, renkler görmek güzeldir. Bahçedeki her bir çiçek bir birine rekâbet değil, refâkat eder. Bu yüzden ben sayılarının daha çok olmasından yanayım.
Bununla birlikte dini radyoların dinlenme oranları % 25 civarında. Bu, başarısızlık mıdır?
Bu sonucu, dini içerikli yayın yapan radyo sayısının ötesinde, başarı veya başarısızlık noktasının dışında düşünmek gerekir. Öncelikle söze kıymet veren yayın kuruluşları olarak, doğruyu doğru olarak ortaya koymak, sözümüzü kavl-i leyyin ile söylemek ve doğru ifade etmekle mükellefiz. Eğer bu noktada doğru olanı yapabiliyorsak, dinlenme oranları bizim önceliğimiz olmamalı diye düşünüyorum. Bununla birlikte, bizler daha çok dinleyiciye ulaşmak adına neler yapılması gerektiğini değerlerimiz çerçevesinde düşünmeli ve çağın diline göre konuşmalıyız.
RTÜK tarafından son yapılan araştırmaya göre, vatandaşların % 49.7’si radyo dinleme amacını müzik, % 17.7’si’de haberleri dinlemek olarak bildirmiş. Görülen o ki, eğlenceye veya boş vakit geçirmeye yönelik dinleme ön planda yer alıyor. Dini radyolar, “eğlence” veya “boş vakit geçirme” ihtiyacını karşılıyor mu? Böyle bir amaçla dini yayın yapılabilir mi?
Türkiye’de 1000 küsûr radyo istasyonu bulunmakta ve bunların büyük bir çoğunluğu müzik yayını yapmaktadır. ‘Radyo bir müzik kutusudur’ yaklaşımı radyoculuk sektöründe hep tartışıla gelmiş bir konudur. Geçmiş yılların şartları içinde müziğe ulaşmanın zorluğu, müziği radyoların en önemli parçası haline getirdi ve bu durum sanki radyoların aslî görevi müzik yayınlamakmış gibi bir kanâate dönüştü. Sonrasında da radyoculuk deyince akla hep müzik geldi. Halbuki bizim gibi kadim bir medeniyetin devamı olan milletler için ‘söz’ daha kıymetlidir. Dolayısıyla bizim söze daha fazla kıymet vermemiz ve sözü güzel söylememiz gerekmektedir. Bununla birlikte müziğin ‘doğru söze’ eşlik edip, manaya kuvvet vereceğini de unutmamak gerekiyor elbette. Dini referansları ön planda tutan radyoların pek çoğu ise ‘eğlence’ ve ‘boş vakit geçirme’ mevzusunu doğru değerlendiremiyor maalesef. Bu meselelere yaklaşım konusunda meşru daire de kalma ve kalite konusunda zaaflar söz konusu. Fakat bunlarla birlikte ‘helal daire keyfe kâfidir’ düstürunca meşru daire içinde vakti kıymetli hale getirebilecek işler yapmamız bence gerekli.
Bu bağlamda, ilahiler hakkında neler söylemek istersiniz?
Ne yazık ki kadim ilahilerimizin üzerine günümüzde hâlâ yeni eserler koyamadık. İstisnalar olmakla birlikte maalesef yeni sanatkârlar yetiştiremedik. Bu alanda faaliyet gösteren arkadaşlarımız ne yazık ki taklit ve düşük kaliteli işlerin ötesine geçemedi. Bununla birlikte işini kaliteli bir şekilde yapmaya çalışan ve elindeki imkânlarla güzel işler yapan sanatçı dostlarımızı ise tebrik ediyor ve desteklemeye çalışıyoruz.
Gelelim, yayıncılığın yumuşak karnı reklamcılığa. 'Dini radyolar' reklam sorunu yaşıyor mu?
Radyoların ana gelir kaynağı reklamlardır. Dinî ve insanî hassasiyet içinde olmayan kurumlar reklam konusunda her hangi bir sıkıntı yaşamamaktadır. Her türlü reklama yer verebilmeleri, reklam dağılımında bu tür radyoların öncelenmesi, onları maddi olarak rahatlatan bir durum ortaya çıkarıyor. Ama dinî temalı radyolar için reklam konusu gerçekten de en sıkıntılı alandır.
Bununla birlikte bazı reklam ajansları dini içerikli yayın yapan radyoları reklam dağılımında ya hiç görmüyor ya da son sıralara koyarak yok sayıyor ki bu da sıkıntının diğer boyutunu oluşturuyor. Yayıncılığında dini referanslara ve hassasiyetlere yer veren bizim gibi radyolar ve yayın kuruluşları maalesef yıllardır reklam sıkıntıları yaşıyoruz.
Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, reklam ajansları dinî temalı radyoları reklam yayın anlamında yok sayıyor ve dinleyicisini hedef kitle içinde görmüyor. Bunu radyo dinleyicileri dinledikleri radyoların reklam kuşaklarında rahatlıkla fark edebilir. Ayrıca reklam veren firmalar bu konuda ajansların tercihlerine her hangi bir müdahale de bulunmayarak garip bir tutumda göstermiş oluyorlar. Hatta bazı yeni firmalar ilk piyasa çıktıklarında özellikle bu tarz yayın yapan yayın organlarında reklam yayınlatıyor. Sonra belli bir ticari başarıya ulaşınca reklam kaynaklarını daha farklı yayın yapan mecralara kaydırıyorlar. Bunun onlarca örneğini şahit olduğumuzu söyleyebilirim.
Dini radyoların, reklamda seçici olma ihtimali var mı? Seçici olunmalı mı?
Yukarıda bahsettiğimiz durumların da etkisiyle birçok yayın kuruluşu maalesef reklam konusunda seçici olamıyor. ‘Sana özel reklam hazırlamak zorunda mıyım?’ tavrı ne yazık ki sık rastlanılan bir tavır ve bu tavra karşı maddi imkanları kısıtlı yayın organları bir duruş sergileyemiyor. Yani reklam ajansları ve bazı reklam veren firmalar maalesef hassasiyeti olan kurumların dinleyici ve izleyicinin değerlerine saygı konusunda çok fazla hassasiyet göstermiyor. Bu nedenle bir çok reklam filmi, yayıncılar için bazı zorluklar içeriyor. Fakat bütün bunlara rağmen ‘Bizim Radyo’ olarak reklam muhteviyatı konusunda yayın ilkelerimize ve dini hassasiyetlerimize uymayan reklamları yayınlamıyoruz.
Eklemek istediğimiz başka bir husus var mı? ‘İslam ve Medya’ konusunda böylesi hasbiyâne çalışmalarınızdan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Çalışmalarınızın hayırlı sonuçlar doğurmasını dilerim.