Nebraska Omaha Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. William L. Blizek ve Kanada Cape Breton Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Rubina Ramji sinema ve din ilişkisi üzerine görüşlerini aktardı.
Yeni Şafak’tan Büşra Sönmezışık’ın haberine göre, Amerikan filmlerindeki Müslüman imajı üzerine çalışmalar yapan Kanadalı öğretim üyesi Rubina Ramji, Müslüman ve şiddetin filmlerde ilişkilendirildiğini söyledi.
Ramji, 13.Savaşçı, Robin Hood, Kuşatma ve Cennet’in Krallığı filmlerinden yola çıkarak “Amerikan filminde iyi Müslüman varsa Batı'da eğitim almıştır ve karısı tesettürlü değildir. Üstelik kötü Müslümanlara karşı savaşır" diye konuştu.
Geçmişten günümüze Amerikan sinemasındaki Müslüman imajı üzerine çalışıyorsunuz. Müslüman imajı geçmişte nasıldı neye dönüştü? 1
900'lerin başındaki filmlerde Müslümanlar Amerikalı oyuncular tarafından oynanıyordu. Çok zengin şeyhlerdi ve Amerikalı kadınları haremlerine dâhil etmek isteyen karakterlerdi. İlk filmlere bakıldığında Müslümanlar çölde yaşıyorlardı. Erkekler ise elinde kılıç insan avına çıkan 'barbar' olarak temsil ediliyordu. 1970'lerden sonra barbar imajı değişti fakat daha kötüye evrildi. Bu defa Müslümanları bir tehlike olarak göstermeye başladılar. 1980'lerden sonra çekilen filmlerde ise Amerikalılar, Arap ülkelerine gidip kötü Müslüman Araplarla savaşıyor.
“Kötü değillerse dikkat çekmezler”
George Clooney'in başrolünü üstlendiği Aklı Havada filminde zararsız Müslüman portresi yer alıyor. Karakter sürekli seyahat ediyor ve bu yüzden filmde çok sayıda uçak sahnesi var. Bu uçaklardan bazılarında Müslümanlar da var... O filmlerde kötü karakter olmadığı takdirde Müslümanların olduğunu Müslümanlardan başkası fark etmiyor. Çünkü genellikle silik karakter oluyorlar. Mesela Geleceğe Dönüş filmindeki Müslüman karakterinin unutulup gitmesi gibi. Amerikan filmlerinde Müslümanlar öteden beri Arap olarak mı gösteriliyor?
Evet. Müslüman kadın imajı, burka veya çador ile temsil ediliyor. Kadınların varlığı sadece bu kıyafetler üzerinden tanımlanıyor ve erkeklerin kadınlara baskı uyguladığını gösteren sahnelere yer veriliyor. Bu filmlere bakıldığında birkaç tane Amerikalı isterse karşılarında yüzlerce Arap olsun onlardan her zaman daha üstün olarak temsil ediliyor. Filmlerde Araplar aptal temsil edildiğinden, Amerikalılar zekâlarıyla her zaman Arapların hakkından geliyor. Bu tip imajlar halkın zihninde popüler sinemayla oluşturuluyor.
Müslüman karşıtı filmler dışındaki yapımları nasıl buluyorsunuz? Mesela Cennetin Krallığı filmi ılıman yaklaşımıyla Müslümanlar tarafından sevilmişti.
Film içinde Müslümanlar oluyor fakat içlerinden sadece bir tanesi iyi oluyor. Bu iyi Müslüman da genellikle Batı'da eğitim almış, İngilizceyi çok iyi konuşuyor. Karısı burka veya çador giymiyor, Amerikalıların menfaatlerini koruyor ve mutlaka kötü Müslümanlarla mücadele ediyor. 13. Savaşçı, Robin Hood, Kuşatma ve Cennet'in Krallığı filmleri bize bunu gösteriyor. 11 Eylül sonrasında sektörde nasıl bir değişim yaşandı? 11 Eylül sonraki Amerika'da korku oluştu. Barbekü yapan Müslümanları yan komşusu bomba yaptıkları gerekçesiyle polise ihbar edebiliyor. Buna örnek Akılalmaz ve Kuşatma filmleri gösterilebilir. Popüler İslam karşıtı filmlere tepki olarak bağımsız filmler yapıldı. Yönetmenleri Müslüman ve onlar Amerikan halkına şunu anlatmak istiyor “Biz hem Müslüman hem Amerikalıyız. Terörist değiliz”.
Ben Affleck'in oynadığı ve yönettiği Operasyon: Argo filmi gerçek bir hikâyeden yola çıkılarak yapılan bir film olduğu söyleniyordu, hatta Oscar bile aldı ancak İranlılar bu filmi kabul etmedi ve eleştirildi. Affleck daha sonra katıldığı bir programda Bill Maher'in İslam karşıtı ifadelerine tepki olarak Müslümanları savunmuştu. Bu seyri nasıl değerlendirirsiniz?
Pek çok yarışmada aday gösterilmesine ve Nobel almasına rağmen film Amerika'da çok ilgi çekmedi. Bill Maher her zaman Müslüman karşıtı tutumuyla bilinen birisidir. İslam aleyhine söylediği “Bir dine mensup olmakla mafyaya üye olmak arasında bir fark yoktur” sözü Amerikan toplumunda daha çok etki yarattı. Ben Affleck her ne kadar Müslümanların lehine bir şey söylese de çok etkili olmadı. Bill Maher daha etkili oldu. Artistlerin siyasi fikirlerinin olabileceğine inanmıyoruz.
Siz Kanada da yaşıyorsunuz. Orada durum nasıl?
Kanada farklı dinlere ve kültürlere çok açık. Kırsalda Küçük Cami isimli bir dizi var. Dizide bina bir gün cami, bir gün de kilise olarak kullanılıyor. Bu bir komedi dizisi ve bir ilk. Ama Amerika'da bunu yapamazsınız çünkü asla böyle bir şey görmek istemezler. Kanada' da dizide iyi Müslüman karakteri oynayan bir oyuncu, Amerika'da filmlerde kötü bir Müslümanı canlandırabiliyor.
Blizek: “Yahudiler filmlerde kendisinin olumsuz bir malzeme olarak kullanılmasından nefret ediyor”
ABD Nebraska Omaha Üniversitesi öğretim üyesi William L. Blizek sinema ve din konusu üzerine uzun yıllardır çalışıyor. Amerikan sinemasında din ile ilişkisi çok geçmişe dayandığını ifade eden Blizek'in Hollywood sinemasındaki din içerikli filmlerden yola çıkarak yaptığı tespitler şöyle:
Mel Gibson'un İsa'nın Çilesi isimli filmine halk çok rağbet gösterdi. Oysa film sanatsal açıdan bakıldığında korkunçtu. Yohanna'ın İncili diye bir film çevrildi çok bilgilendirici olmasına rağmen dindarlar bu filme gitmedi. Halk, spekülatif ve problemli filmlerden hoşlanıyor. Sinemada gerçeklik aramıyoruz. Filmlerde dini figürler genellikle bilgilendirme amaçlıdır. Bir filmde papaz figürü varsa veya duvarında haç işareti bulunan bir yere giriliyorsa, Meryem ana figürleri hep dini bilgilendirme amacıyla kullanılır.
Filmlerde gördüğünüz imgelerin hepsi çok önemlidir. Çünkü orada dini kutsal kılma veya dini promosyon malzemesi haline getirme, izleyicinin ilgisini çekme de olabilir. İzleyicinin beklentisi de filmlerin konusunu değiştirebiliyor. Araştırmalar yapılıyor, arz talep sonucunda hangi tür filmlerin yapılmasına karar veriliyor. Bunun bir sınırı olmalı. Hangi dine mensup olursanız olun pozitif algılanmak istersiniz.
Örneğin Yahudiler filmlerde kendisinin olumsuz bir malzeme olarak kullanılmasından nefret ediyor. Hollywood'da filmlerin içeriğini ilgi odakları belirler. Öncelikle filmden ne kadar kazanç sağlayacaklarına bakarlar. Bağımsız sinemada hikâyeler daha önemlidir. Amerika'da eskiden hiç kimse Müslümanlara dikkat etmiyordu ve önem vermiyordu. Özellikle 11 Eylül öncesi İslam Amerika'da çok hızlı bir şekilde yayıldı. 11 Eylül'den sonra Amerikalılar Müslümanlardan korkmaya başladılar. Amerika'da birçok yapımcı artık IŞID üzerine film yapmak istiyor. Kimin öldüğü kimsenin umurunda değil. Sadece paraya bakıyorlar. Müslümanları genelleyerek bu tür filmler yapılması rahatsız edici. İslamofobinin yaygın olduğu ülkelerin sinemasında durum nasıl? Avrupa ülkelerinde filmlerde daha çok Müslüman figürlere rastlamak mümkün. Çünkü Avrupa'da göçmen problemi var. Bu göçmenler birkaç nesilden beri orada yaşıyorlar. Onların hikâyeleri zaman zaman sinemaya aktarılıyor. İngiltere, Fransa, Norveç ve İsveç'te yaşanıyor. Özellikle İngiltere'de Benim Fanatik Oğlum, Güzel Çamaşırhanem gibi filmler yapıldı. İngiltere'deki 250 bölümlük en uzun televizyon dizisi olan EastEnders'da Haluk Bilginer bir Kıbrıslıyı canlandırıyordu. İngiltere'de sokağa çıktığında herkes onu tanıyordu ve hayranları vardı. Ama Amerika'da öyle değil. Şiddet veya terörizm varsa ilgi çekiyor.
Yeni Şafak’tan Büşra Sönmezışık’ın haberine göre, Amerikan filmlerindeki Müslüman imajı üzerine çalışmalar yapan Kanadalı öğretim üyesi Rubina Ramji, Müslüman ve şiddetin filmlerde ilişkilendirildiğini söyledi.
Ramji, 13.Savaşçı, Robin Hood, Kuşatma ve Cennet’in Krallığı filmlerinden yola çıkarak “Amerikan filminde iyi Müslüman varsa Batı'da eğitim almıştır ve karısı tesettürlü değildir. Üstelik kötü Müslümanlara karşı savaşır" diye konuştu.
Geçmişten günümüze Amerikan sinemasındaki Müslüman imajı üzerine çalışıyorsunuz. Müslüman imajı geçmişte nasıldı neye dönüştü? 1
900'lerin başındaki filmlerde Müslümanlar Amerikalı oyuncular tarafından oynanıyordu. Çok zengin şeyhlerdi ve Amerikalı kadınları haremlerine dâhil etmek isteyen karakterlerdi. İlk filmlere bakıldığında Müslümanlar çölde yaşıyorlardı. Erkekler ise elinde kılıç insan avına çıkan 'barbar' olarak temsil ediliyordu. 1970'lerden sonra barbar imajı değişti fakat daha kötüye evrildi. Bu defa Müslümanları bir tehlike olarak göstermeye başladılar. 1980'lerden sonra çekilen filmlerde ise Amerikalılar, Arap ülkelerine gidip kötü Müslüman Araplarla savaşıyor.
“Kötü değillerse dikkat çekmezler”
George Clooney'in başrolünü üstlendiği Aklı Havada filminde zararsız Müslüman portresi yer alıyor. Karakter sürekli seyahat ediyor ve bu yüzden filmde çok sayıda uçak sahnesi var. Bu uçaklardan bazılarında Müslümanlar da var... O filmlerde kötü karakter olmadığı takdirde Müslümanların olduğunu Müslümanlardan başkası fark etmiyor. Çünkü genellikle silik karakter oluyorlar. Mesela Geleceğe Dönüş filmindeki Müslüman karakterinin unutulup gitmesi gibi. Amerikan filmlerinde Müslümanlar öteden beri Arap olarak mı gösteriliyor?
Evet. Müslüman kadın imajı, burka veya çador ile temsil ediliyor. Kadınların varlığı sadece bu kıyafetler üzerinden tanımlanıyor ve erkeklerin kadınlara baskı uyguladığını gösteren sahnelere yer veriliyor. Bu filmlere bakıldığında birkaç tane Amerikalı isterse karşılarında yüzlerce Arap olsun onlardan her zaman daha üstün olarak temsil ediliyor. Filmlerde Araplar aptal temsil edildiğinden, Amerikalılar zekâlarıyla her zaman Arapların hakkından geliyor. Bu tip imajlar halkın zihninde popüler sinemayla oluşturuluyor.
Müslüman karşıtı filmler dışındaki yapımları nasıl buluyorsunuz? Mesela Cennetin Krallığı filmi ılıman yaklaşımıyla Müslümanlar tarafından sevilmişti.
Film içinde Müslümanlar oluyor fakat içlerinden sadece bir tanesi iyi oluyor. Bu iyi Müslüman da genellikle Batı'da eğitim almış, İngilizceyi çok iyi konuşuyor. Karısı burka veya çador giymiyor, Amerikalıların menfaatlerini koruyor ve mutlaka kötü Müslümanlarla mücadele ediyor. 13. Savaşçı, Robin Hood, Kuşatma ve Cennet'in Krallığı filmleri bize bunu gösteriyor. 11 Eylül sonrasında sektörde nasıl bir değişim yaşandı? 11 Eylül sonraki Amerika'da korku oluştu. Barbekü yapan Müslümanları yan komşusu bomba yaptıkları gerekçesiyle polise ihbar edebiliyor. Buna örnek Akılalmaz ve Kuşatma filmleri gösterilebilir. Popüler İslam karşıtı filmlere tepki olarak bağımsız filmler yapıldı. Yönetmenleri Müslüman ve onlar Amerikan halkına şunu anlatmak istiyor “Biz hem Müslüman hem Amerikalıyız. Terörist değiliz”.
Ben Affleck'in oynadığı ve yönettiği Operasyon: Argo filmi gerçek bir hikâyeden yola çıkılarak yapılan bir film olduğu söyleniyordu, hatta Oscar bile aldı ancak İranlılar bu filmi kabul etmedi ve eleştirildi. Affleck daha sonra katıldığı bir programda Bill Maher'in İslam karşıtı ifadelerine tepki olarak Müslümanları savunmuştu. Bu seyri nasıl değerlendirirsiniz?
Pek çok yarışmada aday gösterilmesine ve Nobel almasına rağmen film Amerika'da çok ilgi çekmedi. Bill Maher her zaman Müslüman karşıtı tutumuyla bilinen birisidir. İslam aleyhine söylediği “Bir dine mensup olmakla mafyaya üye olmak arasında bir fark yoktur” sözü Amerikan toplumunda daha çok etki yarattı. Ben Affleck her ne kadar Müslümanların lehine bir şey söylese de çok etkili olmadı. Bill Maher daha etkili oldu. Artistlerin siyasi fikirlerinin olabileceğine inanmıyoruz.
Siz Kanada da yaşıyorsunuz. Orada durum nasıl?
Kanada farklı dinlere ve kültürlere çok açık. Kırsalda Küçük Cami isimli bir dizi var. Dizide bina bir gün cami, bir gün de kilise olarak kullanılıyor. Bu bir komedi dizisi ve bir ilk. Ama Amerika'da bunu yapamazsınız çünkü asla böyle bir şey görmek istemezler. Kanada' da dizide iyi Müslüman karakteri oynayan bir oyuncu, Amerika'da filmlerde kötü bir Müslümanı canlandırabiliyor.
Blizek: “Yahudiler filmlerde kendisinin olumsuz bir malzeme olarak kullanılmasından nefret ediyor”
ABD Nebraska Omaha Üniversitesi öğretim üyesi William L. Blizek sinema ve din konusu üzerine uzun yıllardır çalışıyor. Amerikan sinemasında din ile ilişkisi çok geçmişe dayandığını ifade eden Blizek'in Hollywood sinemasındaki din içerikli filmlerden yola çıkarak yaptığı tespitler şöyle:
Mel Gibson'un İsa'nın Çilesi isimli filmine halk çok rağbet gösterdi. Oysa film sanatsal açıdan bakıldığında korkunçtu. Yohanna'ın İncili diye bir film çevrildi çok bilgilendirici olmasına rağmen dindarlar bu filme gitmedi. Halk, spekülatif ve problemli filmlerden hoşlanıyor. Sinemada gerçeklik aramıyoruz. Filmlerde dini figürler genellikle bilgilendirme amaçlıdır. Bir filmde papaz figürü varsa veya duvarında haç işareti bulunan bir yere giriliyorsa, Meryem ana figürleri hep dini bilgilendirme amacıyla kullanılır.
Filmlerde gördüğünüz imgelerin hepsi çok önemlidir. Çünkü orada dini kutsal kılma veya dini promosyon malzemesi haline getirme, izleyicinin ilgisini çekme de olabilir. İzleyicinin beklentisi de filmlerin konusunu değiştirebiliyor. Araştırmalar yapılıyor, arz talep sonucunda hangi tür filmlerin yapılmasına karar veriliyor. Bunun bir sınırı olmalı. Hangi dine mensup olursanız olun pozitif algılanmak istersiniz.
Örneğin Yahudiler filmlerde kendisinin olumsuz bir malzeme olarak kullanılmasından nefret ediyor. Hollywood'da filmlerin içeriğini ilgi odakları belirler. Öncelikle filmden ne kadar kazanç sağlayacaklarına bakarlar. Bağımsız sinemada hikâyeler daha önemlidir. Amerika'da eskiden hiç kimse Müslümanlara dikkat etmiyordu ve önem vermiyordu. Özellikle 11 Eylül öncesi İslam Amerika'da çok hızlı bir şekilde yayıldı. 11 Eylül'den sonra Amerikalılar Müslümanlardan korkmaya başladılar. Amerika'da birçok yapımcı artık IŞID üzerine film yapmak istiyor. Kimin öldüğü kimsenin umurunda değil. Sadece paraya bakıyorlar. Müslümanları genelleyerek bu tür filmler yapılması rahatsız edici. İslamofobinin yaygın olduğu ülkelerin sinemasında durum nasıl? Avrupa ülkelerinde filmlerde daha çok Müslüman figürlere rastlamak mümkün. Çünkü Avrupa'da göçmen problemi var. Bu göçmenler birkaç nesilden beri orada yaşıyorlar. Onların hikâyeleri zaman zaman sinemaya aktarılıyor. İngiltere, Fransa, Norveç ve İsveç'te yaşanıyor. Özellikle İngiltere'de Benim Fanatik Oğlum, Güzel Çamaşırhanem gibi filmler yapıldı. İngiltere'deki 250 bölümlük en uzun televizyon dizisi olan EastEnders'da Haluk Bilginer bir Kıbrıslıyı canlandırıyordu. İngiltere'de sokağa çıktığında herkes onu tanıyordu ve hayranları vardı. Ama Amerika'da öyle değil. Şiddet veya terörizm varsa ilgi çekiyor.